ABD eski Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Tahran’ın kendisine ve diğer üst düzey ABD yetkililerine suikast düzenlemeye yönelik planlarını gerekçe göstererek, Biden yönetimine, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin New York’ta yapılacak Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’na katılmasını engellemek için vize verilmemesi çağrısında bulundu.
İran’ın suikast planlarının ana hedeflerinden biri olan Pompeo, The Washington Free Beacon haber sitesine gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Pompeo, İran’ın kıtalararası balistik füze saldırısıyla ‘New York’u harabeye ve cehenneme çevirmekle’ tehdit etmesinden bir hafta sonra Reisi’nin ABD’ye girmesine izin verilmesinin tehlikeli bir emsal oluşturacağını söyledi.
ABD eski Dışişleri Bakanı açıklamasına şöyle devam etti:
“İranlı teröristlerin ABD’lileri riske atmasını engellemek için dört yıl çalıştık. Bu yönetim, onlar ABD topraklarında ABD’lileri öldürme çabalarına aktif olarak katılırken, New York’a gelmelerine izin veriyor.”
Pompeo, İran asıllı ABD’li gazeteci ve feminist aktivist Masih Alinejad’ı hedef alan saldırı girişiminin iki hafta önce engellendiğini de hatırlattı.
Trump yönetimi sırasında ABD’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi olarak görev yapan Nikki Haley de, İran cumhurbaşkanına ABD’ye giriş vizesi verilmemesi konusunda uyardı.
Aynı haber sitesine konuşan Haley, “BM dünyanın en büyük terör sponsorunun liderine konuşması için bir megafon sağlıyor. Bu, BM’nin ne kadar yozlaşmış ve çöküşte olduğunu gösteriyor. İranlı teröristler bizim topraklarımızda yetkililerimize suikast düzenlemeye kalksalar bile BM onları kollarını açarak karşılıyor ve konuşma yapmalarına izin veriyor. Biden yönetimi hiçbir koşulda Reisi’nin ülkemize ayak basmasına izin vermemelidir. ABD toprağını lekelemesine izin verilmemeli.”
İran hükümet sözcüsünün Reisi’nin BM Genel Kurulu’na katılmak üzere New York’a gitme niyetini açıklamasının ardından, Cumhuriyetçi senatörler Biden yönetimine Reisi’ye vize verilmemesi çağrısında bulunan bir mektup gönderdi.
Önde gelen ABD merkezli 18 kuruluş ise, Biden’a mektup göndererek ulusal güvenlik endişelerini dile getirdi ve Reisi’ye giriş vizesi verilmemesini talep etti.
Mektupta Reisi’nin İran’da 1988 yılında yaşanan infazlardan sorumlu ‘Ölüm Komisyonu’ üyesi olduğu sırada ABD yaptırımlarına tabi olduğu ve insan haklarını ihlal etmekle suçlandığı ifade edildi.
Tahran ve Washington uzun süren müzakerelerin ardından nükleer anlaşmayı canlandırmaya çalışırken, Biden’a yönelik bu baskı, İran’ın Pompeo ve eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’u hedef alan suikast planının ortaya çıkmasından günler sonra gerçekleşti.
Avrupa Birliği (AB) ve ABD, bu günlerde AB’nin nükleer anlaşmayı kurtarmak için sunduğu nihai anlaşma metnine İran’ın verdiği yanıtı inceliyor.
Bolton, Biden yönetiminin, gelecekteki ABD başkanlarının yenilenen bir nükleer anlaşmadan çıkmayacağına dair garantiler sunması halinde İran ile bir ‘ihanet’ anlaşması yapıyor olabileceğini söyledi.
Bolton, gelecekteki bir Cumhuriyetçi parti yönetiminin şüphesiz mevcut yönetimin İran ile yaptığı her türlü anlaşmayı bozmaya çalışacağını vurguladı.
İran Halkın Mücahitleri Örgütü tarafından düzenlenen bir konferansın oturum aralarında gazetecilere açıklama yapan Bolton, İranlı müzakerecilerin, bir ABD başkanının anlaşmadan çekilmesi halinde İran’ın tazminat alması yönünde garanti istediğine ilişkin haberlere değindi.
Bolton bu yöndeki açıklamasında şu ifadeleri kullandı;
“İranlı yetkililer Washington’un anlaşmadan geri çekildiğine karar verirse, İran ABD’ye bedel ödetmek için çeşitli yollar kullanabilir. Bunlardan biri, gelecekteki bir yönetimin anlaşmadan çekilmesi halinde İran’a tazminat ödemek zorunda kalacakları fikridir. Biden yönetimi, bir başkanın anlaşmadan çekilmesi halinde ABD’ye zarar verecek bu tür hükümleri müzakere ederse, bu ihanet olur. Gelecekteki başkanın yeni bir anlaşmaya yönelik seçeneklerini kısıtlamaya yönelik herhangi bir girişim, bu yönetim ne derse desin, ABD’ye kaçınılmaz olarak zarar verecektir. Gelecekteki ABD başkanı eğer anlaşmadan çekilmek isterse, çekilecektir.”
Bolton, Demokratlar arasında anlaşmaya yönelik itirazın arttığını belirterek, “Buna, 2015’te imzalanan nükleer anlaşmaya girmekten daha fazla muhalefet var. Özellikle yaklaşan Kongre seçimlerini dört gözle bekleyen Demokratlar, temelde savunulamaz bir politikayı savunmak zorunda kalmaktan endişe ediyorlar” diye konuştu.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Şarku'l Avsat