AYM'den 'Ali İsmail Korkmaz' kararı: Aileye tazminat ödenecek, polis yeniden yargılanacak

AYM, Gezi eylemlerinde katledilen Ali İsmail Kormaz'ın ailesinin 'eziyet yasağı ihlal edildi' başvurusunu kabul edip tazminat ödenmesine, polis Hüseyin Engin'in de yeniden yargılanmasına karar verdi

Fotoğraf: Sosyal medya

Anayasa Mahkemesi (AYM) Eskişehir'deki gezi protestoları sırasında girdiği ara sokakta polis ve eli sopalı bir grup tarafından dövülerek öldürülen 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’la ilgili dosyayı karara bağladı.

AYM, Anayasa’nın 17’inci Maddesi’nde güvence altına alınan ‘eziyet yasağının maddi ve usul boyutunun’ ihlal edildiğine oy birliğiyle hükmetti. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kararın bir örneğinin eziyet yasağının ihlalinin sonuçlarını ortadan kaldırılması için polis memuru Hüseyin Ergin için yeniden yargılanmak üzere Kayseri 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar veren AYM, yine oybirliğiyle Korkmaz ailesine 67 bin 500 TL tazminat ödenmesine karar verdi. 

Mahkeme, yaşam hakkı, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı, başvurucuların kötü muamele yasağının kendileri bakımından ihlal edildiğine yönelik iddialarını ‘kişi bakımından yetkisizlik’ nedeniyle kabul edilemez buldu.

"Kararın gerekçesi ve Gezi Direnişi ile ilgili yapılan tespitler kabul edilebilir nitelikte değildir"

Ali İsmail Korkmaz Dava Komitesi de kararın ardından bir açıklama yaptı.

Kararın kabul edilemez kısımları olduğunu ifade eden Dava Komitesi şunları kaydetti:

ALİ İSMAİL KORKMAZ DAVASI BITMEDI! 

Eskişehir'de Gezi Direnişi sırasında polis ve sivil şahıslar tarafından darp edilerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz'ın davasında yapmış olduğumuz 3 Bireysel Başvuru birleştirilerek Anayasa Mahkemesi tarafından karara bağlanmıştır. Kararın kabul edilemez kısımları olduğunu dava komitesi olarak kamuoyuna açıklamak isteriz. 

Mahkeme tarafından verilen kararın; yaşam hakkı, kötü muamele yasağı ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlaline dair başvuruların kabul edilemez olduğuna ilişkin kısımları, kararın gerekçesi ve Gezi Direnişi ile ilgili yapılan tespitler kabul edilebilir nitelikte değildir. Ali İsmail Korkmaz'ın yaşamını yitirdiği başvuru konusu olaya dair maddi gerçeklik kararda ifade edilememiştir. Her ne kadar eziyet hakkının maddi ve usul boyutlarının ihlali ile sanıklardan Hüseyin Engin'in yeniden yargılanması yönünde karar verilmiş olsa da Mahkemenin kararı bir bütün olarak kamuoyunun vicdanını tatmin etmekten uzaktır. 

Her şeyden önce Yerel Mahkeme tarafından verilen kararda suçun nitelendirilmesinde, cezanın belirlenmesinde ve sonucunda takdiri indirim uygulanmasında isabetsizlik bulunmaktadır. Karar caydırıcı olmaktan uzaktır. Anayasa Mahkemesi kararın 151 paragrafında caydırıcılığa ilişkin evrensel hukuk kriterlerini açıkladığı halde ve somut olayda cezaların caydırıcı olmadığı açıkken Mahkeme bizzat bu kriterlere aykırı davranmıştır. Olayda kolluk görevlileri bizzat saldırıyı gerçekleştirdiği gibi, kamu görevlisi olmayan kişilerin saldırısını engellememiş, aksine teşvik etmişlerdir. Aynı şekilde sadece ceza alan kamu görevlileri değil amirlerinin soruşturulmamış olması da Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı iken AYM'nin bu konuda bir delil bulunmadığını belirtmesi kabul edilemez. Kaldı ki yargılama aşamasında bizzat olayın faili olan polis memuru kendilerini talimatlandıran amirlerin isimlerini açıklamıştır. 

Devletin söz konusu olayı açığa çıkarma ve tüm failleri cezalandırma görevi olduğu halde bir takım kamu görevlileri suçu örtbas etmeye çalışan açıklamalarda bulunmuş, akabinde kamera kayıtları silinmiştir. Yargılama sırasında suçun faillerinin ortaya çıkarılması ve cezalandırılması amacıyla Korkmaz ailesi ve Savunmanları olarak özel bir çaba sarf edilmiştir. Bilindiği üzere tüm itirazlarımıza rağmen davanın Kayseri'de görülmesi kararı alınmıştır. AYM kararından anlaşıldığı üzere; 'Kayseri' nin Ali İsmail Korkmaz'ın yakınlarının yaşadığı Antakyaya Eskişehir'den daha yakın olması' gibi hukuk ve mantık dışı bir gerekçe ile yine müvekkillerimizin ve kendileri adına bizlerin tüm duruşmalara katılabilmiş olmamız ile mevcut gerçekliğin ortaya çıkarılmasına yönelik bizlerin gösterdiği çabalar adil bir yargılama yapıldığına dair yeterli bir durum olarak görülmüştür. Oysa Kamu Kurumlarının ve yetkililerin gerek pozitif gerekse negatif yükümlüklerini yerine getirmediği açıktır. 

9 yıldır sürdürmüş olduğumuz hukuk mücadelemizi bu aşamadan sonra Hüseyin Engin için Kayseri'de, diğer taleplerimiz yönünden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde devam ettireceğimizi kamuoyuyla paylaşmak isteriz. 

Sizlerin de desteğiyle; dosyadaki sanıklar açısından daha adil bir hüküm kuruluncaya ve tüm failler sanık sandalyesine oturuncaya kadar hukuki mücadelemize devam edeceğimizi ilan ediyoruz.  Sürecin başından bu yana hep birlikte söylediğimiz gibi, biz bitti demeden bu dava bitmez! 

Ne olmuştu?

Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngilizce öğretmenliği bölümü 1’inci sınıf öğrencisi Korkmaz, Gezi eylemlerinin devam ettiği 2 Haziran 2013’te, polisler ve eli sopalı esnaf tarafından uğradığı saldırı sonrası tedavi gördüğü hastanede 38 gün sonra hayatını kaybetmişti.

Açılan davada Ocak 2015’te karar çıkmıştı. Ali İsmail Korkmaz’a son tekmeyi atan ve müebbet hapis istemiyle yargılanan sanık polis memuru Mevlüt Saldoğan’ı ‘ölüme sebebiyet vermek’ suçundan 13 yıl hapisle cezalandıran mahkeme, ‘iyi hal’ gerekçesiyle bu cezayı 10 yıl 10 aya indirmişti.

Sanık polis Yalçın Akbulut’a verilen 12 yıl hapis cezası da iyi hal indirimiyle 10 yıla düşürülmüştü.

Polis sanıklar Şaban Gökpınar ve Hüseyin Ergin hakkındaysa beraat kararı verilmişti.

Esnaflar İsmail Koyuncu, Ramazan Koyuncu ve Muhammed Vatansever altı yıl sekiz ay hapisle cezalandırılırken, Ebubekir Harlar’a verilen sekiz yıl hapis cezası, indirimler, iyi hal ve yattığı süre göz önünde bulundurularak tahliyeye çevrilmişti.

Korkmaz’ın ailesi ‘etkili ceza soruşturması yürütülmemesi, öldürülme biçimiyle ölümünün öncesi ve sonrasında yaşanan olumsuz gelişmeler sonucunda yakın akrabaların yaşadığı ıstırap nedeniyle yaşam hakkı, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkıyla kötü muamele yasağının ihlal edildiği’ gerekçesiyle AYM’ye başvurmuştu.

 

 

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU