Türkiye Rus bloğuna mı taşınıyor?

Stratejik Rus silahı S-400 hava savunma sisteminin ilk kısmının ulaşması ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkesini ne yöne sürüklediğini bilmiyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rus lider Vladimir Putin / Fotoğraf: TASS

Ankara’nın mevcut statükoya yol açan düzenlemeleri önceden kararlaştırmış olduğu ihtimalini uzak görüyorum. Bilakis kendisi kontrolden çıkan bir dizi hadisenin sonucu gibi görünüyor. Bunlar:

- Suriye devrimi ve muhalefetin yönetiminde merkezi bir konumda yer alan Türk rolünün başarısız olması.

- İran’ın askeri olarak güçlü bir şekilde Suriye’ye girmesi ve Türkiye sınırına paralel bölgelere yerleşmesi.

- Ardından Rus güçlerinin müdahalesi, ABD güçlerinin Suriye'deki Kürt bölgelerine girmesi ve İsrail hava güçlerinin savaşa müdahil olması.

Ayrıca Türkiye bu dönemde üç ciddi olaya da tanıklık etmiştir ki bunlar da:

- Türk topraklarında Rus savaş uçağının düşürülmesi,

Ankara’da Rus büyükelçinin suikast ile öldürülmesi

- Erdoğan’a karşı düzenlenen darbe girişimidir.

Aynı zamanda Erdoğan da başbakanlık makamını kaldırıp cumhurbaşkanı olarak yetkileri elinde toplayarak iki başlı yönetim sistemini değiştirip tek başlı bir yönetim sistemine dönüştürmüştür. Erdoğan birden fazla cephede savaşıyor ve hiçbirinde de başarılı olamamış görünüyor:

- Suriye’de İran ve Rusya’ya ardı ardına tavizler verdiği için Suriye savaşını kaybetti.

- Gelecekte Türkiye’ye tehdit oluşturabilecek Kürt cephesinin oluşmasını engellemekteki amacı belirgin bir hale geldi. Bu da onu Kürt müttefiğine güvenen ABD ile karşı karşıya getirdi.

Bütün bu olaylar bir yana, çok daha tehlikeli olan Rus kampına geçiş macerası bir yanadır.

Bu yüzden Washington’un kızgınlığını dindirmeye çalışan Ankara, kendini Rus silah anlaşmasından vazgeçmeye zorlamayacak çözümler üzerinde anlaşmaya hazır olduğuna yönelik birçok açıklama yaptı.

Ancak Washington ile anlaşmanın başarısız olması halinde bu askeri anlaşma, bölgesel ve kıtasal olarak önemli siyasi değişimlerden birine yol açabilir.

Oysa Türkiye, geçmiş yıllar boyunca doğu ile batı arasındaki uluslararası ilişkileri düzenlemede sabit dayanaklardan biriydi.

Bu anlaşma ayrıca Washington’un İran’ı değişmeye zorlaması gibi benzer gelişmeler ile de aynı zamana denk geldi.

Türkiye’nin Rusya ile imzaladığı bu silah anlaşması;

Çekoslavakya ile Mısır arasında imzalanan ve daha sonra Cemal Abdunnasır’ın Sovyetler Birliği kampında yer almasına yol açan anlaşma gibi ittifakları değiştirebilir.

Ankara ile Washington arasında ise 60 yıl önce Soğuk Savaş’ın küllerinden doğmuş stratejik bir ilişki vardır.

Günümüzde; kutuplaşmanın geri döndüğünü ve yeni bir Soğuk Savaş’ın belirtilerinin ortaya çıktığını görüyoruz.

Erdoğan gerçekten de Batı kampından ayrılmak mı istiyor? Bu silah anlaşması, Türkiye’yi aşamalı olarak izole edecek hatta NATO’dan çıkaracak bir dizi anlaşmazlığa yol açabilir mi?

Peki NATO, Rusya cephesinin ön hattında yer alan Türkiye’den vazgeçmeye hazır mı?

Batı, Türkiye’yi Erdoğan’dan ibaret mi görüyor?

Bütün göstergeler; Moskova’ya doğru kısmi kaymanın Türk devletinin kurumları ile benimsediği bir stratejiden çok, Erdoğan’ın eğilimlerinden biri olduğunu ve üç yıl sonra Cumhurbaşkanlığı’nın sona ermesi ve yönetimden ayrılması ile çok sürmeyebileceğine işaret etmekte.

Erdoğan ve eski Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu gibi parti içerisinde kendisine yakın isimler arasındaki anlaşmazlık, Washington ile stratejik ilişkilerini yönetme üslubu da dahil dış politika yönetimini de kapsadı.

Erdoğan’ın eski müttefiği Fethullah Gülen ile anlaşmazlığının büyüklüğü Türkiye–ABD ilişkilerini onun teslimine bağlama derecesine ulaştı.

Washington ise elbette bunu reddetti. ABD’li rahip ve öğrencilerin tutuklanması davasından Washington’da göstericilerin dövülmesi ve ABD’nin Suriye’deki müttefiği Kürt SDG örgütünü tehdide kadar Erdoğan’ın Washington ile sorunları arttı.

Rus savaş uçağının Suriye sınırında Türk uçağı tarafından düşürüldüğünde Rusya’nın tepkisinden korktuğu için Ankara, Rusya karşısında zayıf bir durumdaydı ve bundan birkaç ay sonra da darbe girişimi yaşandı.

Ardından Erdoğan Moskova ile anlaşma imzaladığını deklare etti ve bir ön ödeme yaptı. O zamanlar Türkiye’nin; başta Patriot savunma sisteminin yapımcısı ABD’li Raytheon şirketi olmak üzere bu ihaleyi kazanmak için yarışan Batılı şirketler ile pazarlık yaptığı zannediliyordu. Ama bu hafta içerisinde Rus savunma sisteminin ilk teslimatının yapılması ile durum düşünüldüğünden daha karmaşık bir hal aldı.

Olası ABD yaptırımları; halihazırda en kötü durumunda olan ve temel olarak Batı piyasalarına bağlı Türk ekonomisinin çökmesine yol açabilir.

Buna bir de iktidar partisi içerisinde başgösteren anlaşmazlıkları, partinin ileri gelen isimlerinin ülkeyi uçuruma sürüklemek ile suçladıkları Erdoğan’ın kararlarını protesto amacıyla partiden ayrılmalarını da ekleyebiliriz.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.  

Şarku'l Avsat'tan Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

DAHA FAZLA HABER OKU