"Ne Ukrayna'dan ne Rusya'dan vazgeçeriz" tavrı doğru mu? Eski Dışişleri Bakanları: Ankara şimdiye kadar doğru ve dengeli bir politika izledi

Rusya-Ukrayna savaşında saflar iyice netleşti. Dünyanın büyük bölümü Rusya karşıtlığında buluştu. Türkiye ise "tarafsız" olma çabasında. Peki hem Ukrayna hem de Rusya ile sıkı ilişkileri bulunan Türkiye'nin tutumu nasıl görülüyor?

Türkiye'nin hem Rusya hem de Ukrayna ile yakın ilişkileri bulunuyor. Ankara her iki ülkeyle de kötü olmak istemiyor / Görsel: Independent Türkçe

Rusya-Ukrayna savaşı 8. gününde. Bir yandan çatışmalar devam ederken diğer yandan müzakere masaları kuruluyor.

ABD ve Avrupa Birliği (AB) Rusya'ya yönelik yaptırımlarını sürdürüyor.

Ukrayna'ya silah ve askeri mühimmat desteği veren Batılı ülkeler, "Rus oligarkların" mal varlıklarına da el koyuyor.

ABD ile AB ve NATO üyesi ülkelerin, Rusya'ya yönelik açıklamalarına Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, "3. Dünya Savaşı nükleer ve yıkıcı olur" tehdidinde bulunarak diye cevap verdi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Artık saflar iyice belirginleşti. Hangi ülkelerin Rusya'dan yana, hangilerinin Ukrayna'dan yana olduğu aşikâr.

Bu savaşta yaklaşım tarzı merak edilen ülkelerin başında gelen ülkelerden biri de Türkiye. 

Malum Türkiye'nin üyesi olduğu NATO, Rusya'ya adeta savaş açtı. Türkiye aynı zamanda Avrupa Birliği üyesi olmak için de çabalarını sürdüren bir devlet. Üyesi olmak istediği AB de Rusya karşıtı.

Yani Türkiye'nin ilişkileri nedeni ve üyesi olduğu örgütler nedeniyle Batı'nın almış olduğu taraftan durma gibi bir zorunluluğu bulunuyor.

 



Rusya ve Ukrayna ile güçlü ilişkileri var

Ancak Türkiye'nin aynı zamanda hem Rusya hem de Ukrayna ile ilişkileri de üst seviyelerde.

Ankara hem Kiev hem de Moskova yönetimiyle yabana atılmayacak ticari işbirliği geliştirmiş durumda.

İşte bu nedenle bu savaşta bir taraf olmak istemiyor. Bu konuda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çok net açıklamalarda bulundu.

Erdoğan, "Bölgesel ve küresel dengeleri ihmal etmeyeceğiz. Rusya'dan veya Ukrayna'dan yana bir tercih yapmak istemiyoruz. Ne Ukrayna'dan ne Rusya'dan vazgeçeriz" ifadelerini kullandı.

Kimi zaman eksen kayması eleştirilerinin hedefi haline gelen Türkiye, Atlantik ve Avrasya arasında sıkıştı mı?

"Rusya ve Ukrayna'dan vazgeçmeyiz" düşüncesi doğru mu? Bu tavır ileride ABD, AB ve Rusya nezdinde Türkiye için sıkıntıya yol açar mı?

Bu soruların cevaplarını iki eski dışişleri bakanı ve deneyimli bir siyasetçi verdi.

 



"Türkiye'yi hava sahasını kapatmaya zorlarlarsa yanlış olur"

Eski Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel, Türkiye'nin Rusya-Ukrayna savaşında takındığı tutumun dengeli ve doğru bir dış politika olduğunu söyledi.

Hükümetin iki ülke arasında devam eden savaş için ortaya koyduğu politikayı yerinde gördüğünü vurgulayan Güler, Montrö'nün uygulanması zaten kaçınılmazdır. Montrö, Türkiye için de bütün Karadeniz'e kıyıdaş devletler için de son derece önemli bir anlaşmadır. Bunun yeniden öneminin anlaşılması da bu anlaşmayı daha da değerli kılmaktadır" dedi.

Ortaya çıkan sorunun insancıl ve barışçıl yöntemlerle çözülmesi için sadece Türkiye'nin değil bütün devletlerin gayret göstermesi gerektiğine işaret eden Gürel, "Ukrayna sorunu; büyük ölçüde Batı'nın ve başta Amerika Birleşik Devletleri'nin yanlış ve agresif politikalarının sonucu, adeta Rusya'yı tahrik etmelerinin neticesinde ortaya çıkan bir durumdur. Rusya'nın güvenlik endişelerini de bir kenara atamayız" diye konuştu.

"Rusya ve Ukrayna'dan vazgeçmeyiz" düşüncesini doğru bulduğunu aktaran Gürel, şöyle devam etti:

"Bu denge politikasının bir ifadesidir. Bütün dünya Rusya'yı yalnız bırakıyor. Türkiye'nin bu kervana katılmaması gerekiyor. Özellikle eğer Türkiye'yi hava sahasını kapatmaya zorlarlarsa bu yanlış olur. Türkiye'nin buna uymayacağını zannediyorum."

 

 

 "Yeni bir uluslararası düzenin doğuşuna şahit olacağız"

"Türkiye'nin tarafsız kalması halinde ileride ortaya çıkacak olumsuz durumlardan dolayı hem Batı hem de Rusya sıkıntılar çıkarmaz mı" sorusuna Prof. Dr. Şükrü Sina Gürel, şu cevabı vererek sözlerini tamamladı:

Bir sıkıntıya yol açacağını zannetmiyorum. Çünkü bundan sonra herhalde yeni bir uluslararası düzenin, yapının doğuşuna şahit olacağız. Ukrayna sorunu aşıldıktan sonra herhalde artık o ‘Soğuk Savaş'ın sona ermesinden önce Batı ve Sovyetler Birliği arasında yapılması mümkün olmuş olan birtakım düzenlemelerin yeniden devreye girmesi söz konusu olacak. Daha önce yalnız nükleer silahlarda ve orta menzilli füzelerde değil, aynı zamanda konvansiyonel silahlarda, güçlerde de indirime gidilmişti. Bu Avrupa'da bir güvenlik ortamı, güven ortamı yaratabilmişti. Şimdi aynı şeyin tekrarlanmasını bekliyorum. Dolayısıyla Türkiye'nin bu dengeli tutumuyla daha sonra oluşacak olan yapıda sıkıntıya düşeceğini sanmıyorum.

"Türkiye, iki ülkenin arasını bulmak için yapılacak gayretlere destek olmalıdır"

Eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış ise Türkiye'nin bu savaşta aldığı konumun doğru olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin, Rusya ile Ukrayna'nın arasında bulmaya çalıştığını bunun da gayet doğal doğru olduğunu belirten Yakış, "Pek tabii ki saldırıya uğrayan taraf Ukrayna'dır. Dolayısıyla Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü savunmak Türkiye'nin görevleri arasındadır. Türkiye bunu yapıyor" dedi.

Yakış, Türkiye'nin doğrudan doğruya taraf olmadan dengeli bir dış politika gütmesi gerektiğini ifade ederek, "Rusya ve Ukrayna'nın arasını bulmak için yapılacak gayretlere destek olmalıdır" ifadelerini kullandı.

 



"İlişkilerin bozulmasında en büyük zararı Türkiye görür"

"Böyle bir durumda Rusya'yı hem de Ukrayna'yı kaybetmemesi mümkün mü" sorusuna Yakış, şu cevabı verdi:

"Zor ama yapabilir. Bir tarafı tutup diğer tarafı eleştirmek Türkiye'ye zarar verecektir. Şu anda saldırıda bulunan Rusya'dır. Bu apaçık görünüyor. Türkiye ise Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü, bağımsızlığını savunan bir tutum izliyor. Bu da doğrudur ama Türkiye, Rusya'yla çok yoğun ve çok boyutlu ilişkileri olan bir ülkedir. Bu ilişkilere halel gelmeyecek nitelikte bir dış politika yürütmesi gerekiyor. Rusya ile ilişkilerde bir bozulma olursa bundan her iki taraf da yani zarar görür. Türkiye'nin göreceği daha kırılganlığından ötürü daha büyük olur. Onun için ‘Ey Rusya, ey Moskova' demeksizin bu işin sessiz diplomasiyle profesyonel diplomatlar eliyle yürütülmesi lazımdır. Ayrıca bu konuyu iç politikanın bir unsuru ve malzemesi yapmamak gerekiyor"

"ABD, NATO ve AB dünyayı aldattı, kandırdı"

AK Parti kurucuları arasında yer alan Ertuğrul Yalçınbayır ise bu tür savaşlarda dünyanın aldatıldığı görüşünde.

Doğru ve isabetli bir değerlendirme yapabilmek için hem ABD, hem AB hem Rusya hem de Türkiye'nin geçmişte söylediklerine bakmak gerektiğini ifade eden Yalçınbayır, "1 Mart tezkeresi önümüze geleceği sırada Amerika, ‘Demokrasi, özgürlük gelecek ve uluslararası meşruiyet gelecek' diyordu. Ne oldu? Yalan olduğu ve bütün dünyanın aldatıldığı ortaya çıktı. Bu kandırmaya paralel olarak ülkelerinin çıkarları adına yalanı söylemeye devam ettiler. Bugün de yine dünya aldatılıyor. Bu aldatmayı Rusya, Amerika ve NATO yapıyor" ifadelerini kullandı.

 


 

"Güven vermeyen ve kendi içinde barışı sağlamayan, başkasının sorununu çözemez"

"Güven vermeyen ortamda barış, huzur, demokrasi olmaz" diyen Yalçınbayır, Türkiye'nin de dahil olmak üzere ABD, Rusya, Avrupa Birliği ve NATO ülkelerinin tutumlarının çıkar üzerine kurulu olduğunu savundu.

"Bütün bu işler kapalı kapılar ardından gerçekleşiyor" diyen Yalçınbayır, sözlerini şöyle tamamladı:

Kendi menfaatim neyi gerektiriyorsa ‘onu söylerim' tavrı var. Geçmişte ne yaptı? Şimdi ne yapıyor? Bu çelişkili tutumu doğru bulmuyorum. Dünyada açıklık politikası yok. Bu ülkeler demokrasiyi bir araç olarak kullanıyorlar. Bu savaşın tarafların hiç güven vermiyor. Çelişkili tutum ve davranışlar, doğal olarak çatışmayı doğuruyor. Türkiye de kendi içinde güven vermiyor, barışı sağlayamıyor. Bunun için de başka ülkeler arasında barışı sağlaması güç görülüyor.

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU