IKB'de Kürt LGBTİ+'lar can güvenliklerinden endişeli: Hükümet, bu duruma fazla müdahil olamıyor; çünkü toplum buna izin vermiyor

Irak Kürdistan Bölgesi'nin (IKB) Duhok kentinde 23 yaşındaki trans kadın Doski Azad'ın öldürülmesi, Irak'taki LGBTİ+ topluluğunda endişe ve korkuya neden oldu

Ortadoğu ülkelerinde ırk, dinsel, mezhepsel farklılıklar, cinsiyet eşitsizlik, tahammül ve tolerans kültürünün her geçen gün daralmasının yanı sıra üstüne bir de lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks (LGBTİ+) bireyi olmak yaşam koşullarını daha çok zorlaştırıyor.

Irak Kürdistan Bölgesi'nin (IKB) farklı etnik ve dinsel kimliği içinde barındıran ve hoşgörü kültürüne örnek gösterilen Duhok kentinden 23 yaşındaki Doski Azad isimli LGBTİ+ bireyi, 28 Ocak'ta ağabeyi tarafından öldürüldü.
 

Öldürülen Doski Azad.jpg
Öldürülen Doski Azad

 

Kentte bir güzellik merkezinde makyöz olarak çalışan kadın trans Doski Azad'ın sekiz yıldır Belçika'da yaşayan ağabeyi Çekdar Azad, cinayetten üç gün sonra ailesini arayarak, "kardeşini öldürdüğünü ve Mankeşk kasabasına bağlı Babuxkê Köyünde gömdüğünü" söylüyor.

Duhok Polis Müdürlüğü, cinayetin ortaya çıkmasından hemen sonra soruşturma başlatsa da ayrıntı ve gelişmeleri hakkında bilgi vermedi.

Zanlının cinayetten sonra Türkiye üzerinden Avrupa'ya kaçtığı iddia edildi.

Cinayet, bazı Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ve ülkedeki ABD, Fransız ve Hollanda konsolosluklarının da aralarında olduğu diplomatlar tarafından kınandı.

Independent Türkçe'ye konuşan Duhok Polis Müdürlüğü Sözcüsü Hemin Süleyman, cinayet soruşturmasının devam etmesinden dolayı detaylı bilgi veremeyeceğini belirterek, "Kurbanın yurt dışından gelen ağabeyi tarafından öldürüldüğü yönündeki bilgi üzerine naaş gömüldüğü yerden çıkartılarak Adli Tıp Kurumuna nakledildi. Ailesini telefonla arayarak cinayeti işlediğini belirten zanlı hakkında ise yakalama kararı çıkarıldı. Ancak şimdiye kadar elimizdeki tek bilgi zanlının cinayetten sonra kayıplara karıştığıdır" dedi.

Irak Ceza Kanunu'nda, LGBTİ+'lara ilişkin herhangi bir yasaklama bulunmuyor, ancak ceza kanununun 401'inci maddesi, halka açık yerlerde "uygunsuz bir davranış" işleyen şahıslara altı aya kadar hapis cezasına verileceğine yer veriliyor.


Başkonsolosluklardan kınama mesajları

ABD'nin Erbil Başkonsolosluğu, cinayete ilişkin yayımladığı kınama mesajında, hükümet ve ilgili kurumlardan suçluları bularak yargı önüne çıkarılması talep edildi.

Mesajda, "Amerika Birleşik Devletleri Erbil Konsolosluğu olarak, Duhok'ta yaşayan ve sözde 'namus' adı altında katledilen Azad Doski'nin ölüm haberini kaygı ve endişe ile öğrenmiş bulunmaktayız. Kuşkusuz ABD olarak, yaşanan bu suçun temelinde yatan ayrımcılığı kategorik olarak kınıyoruz. İlgili yetkililerden bu cinayeti kapsamlı bir şekilde soruşturulmasını ve failin/faillerin bir an önce hukuk çerçevesinde yargılanmasını istiyoruz" ifadelerine yer verildi.  

Cinayete ilişkin, Fransa'nın Erbil Başkonsolosu Olivier Decottignies ise Twitter hesabından, Azad'ın fotoğrafıyla İngilizce, Fransızca ve Kürtçe yaptığı paylaşımda"İnsan onuru dokunulmazdır" şeklinde tepki gösterdi. 

Hollanda'nın Erbil Başkonsolosu Hans Akerboom da şu açıklamada bulundu:

"Doski Azad, trans olduğu için kardeşi tarafından öldürüldü. #KRG onu tutuklamak için her şeyi yapmalıdır. Her yıl pek çok trans, bilinmeyen kişilerce öldürülüyor. İnsan onuru dokunulmaz olmalı ve hepimiz #LGTBQ #JusticeForDoskiAzad'ın hakları için çalışmalıyız.


Doski'nin ölümünden sonra sosyal medya kullanıcıları arasında Doski Azad'ın öldürülmesi kınasa da, Kürt LGBTİ'leri "Kürdistan'ın yüz karası" olarak nitelendirenlerin oranı da oldukça fazla.


Dindar Zebari: Tüm yargı yolları aktif hale getirildi

Konuya ilişkin Independent Türkçe'ye konuşan IKB Uluslararası Örgüt Raporları Değerlendirme Koordinatörü Dindar Zebari, Doski Azad'ın öldürülmesiyle ilgili gerekli incelemelerin başlatıldığını söyledi.

Zanlı ağabeyi hakkında tutuklama kararı çıkartıldığını da dile getiren Zebari, "Olay anı ilk incelemelerde katil zanlısının ağabey olduğu ortaya çıktı. Bu konuda tüm yargı yolları aktif hale getirildi ve soruşturma sürüyor" dedi.
 

Dindar Zebari.jpg
IKB Uluslararası Örgüt Raporları Değerlendirme Koordinatörü Dindar Zebari

 

Duhok Polis Müdürlüğü ve ilgili kurumların incelemesi sürerken, Duhok Mahkemesi'nin zanlı ağabey hakkında Irak Anayasası 406'ncı maddesi "kasten adam öldürme" suçunda hakkında tutuklama kararı çıkartıldı.

Zanlı ağabeyin kimlik bilgilerinin tüm Irak ve IKB sınırları ve havaalanlarının iletildiğini kaydeden Zebari, ilk belirlemelere göre cinayetin işlenmesinden üç gün sonra ortaya çıktığını bu da zanlının cinayeti işledikten hemen sonra ülkeden çıktığına işaret ettiğini aktardı.

Katil zanlısına dair Dindar Zebari, "Zanlı sekiz yıldır Kürdistan Bölgesi'nden bir Avrupa ülkesine yerleşti. Cinayeti işlemek için geçen yılın 17 ila 18 Aralık ayında Kürdistan'a geldiği biliniyor" dedi.

Cinayetin toplumun gelenek ve göreneklerine ters düşmesinden dolayı işlendiği belirtilse de bu durumun cinayetin haklı çıkartamayacağını vurgulayan Zebari, "Gerekçe ne olursa olsun böyle bir cinayetin kabul edilmesi mümkün değil. Bu konuda da yasal ve yargı yolları kullanılacaktır. Daha önce de açıkladığımız gibi Kürdistan Bölgesi her koşulda huzur ve güvenli bir ortam ve bireyin hak ve özgürlüklerini korumaya devam edecektir" ifadelerini kullandı.


Doski'nin üvey annesi: Yaşananlar korkunç!

Doski'nin, Duhok'un Babuxkê Köyünde yaşayan babası iki kadınla evli. Aynı evde yaşayan iki kadından, biri kız, 6 kardeşi var. 

Doski'nin annesi sağlık durumundan dolayı konuşmak istemezken, üvey annesi Beyan Saleh yaşadıklarını "korkunç" olarak nitelendiriyor.
 

Öldürülen Doski Azad
Öldürülen Doski Azad

 

"Doski çocukluğundan beri kız çocukları gibi evcilik oynamayı ve kızlar gibi giyinmeyi çok severdi. Ergenlik çağına geldiğinde de bu daha belirgin devam etti" diyen, Beyan Saleh, şunları söyledi:

Evi 2018'de terk etti. Gittikten sonra da iletişimimiz olmadı sadece sosyal medya hesabından onu gördüm ve görüntüsüyle tam bir kadına benzemişti. Cinsiyet değiştirdiğini bilmiyorduk. Tek bildiğimiz, erkek kardeşinin yurtdışından gelerek onu Duhok dışına çıkardığı ve öldürdüğüdür. Artık bu konuda konuşacak takatimiz kalmadı.


Her ne kadar Doski Azad'ın ölümüyle IKB'deki LGBTİ+lar gündeme otursa da yaşananlar ilk değildi!

1 Nisan 2021'de Süleymaniye güvenlik güçleri, yaklaşık 10 eşcinsel erkeği gözaltına aldı.

LGBTİ topluluk üyeleri, arkadaşlarının gözaltında kötü muamele ve işkenceye maruz kaldığını dile getirirken, operasyonu yöneten Piştiwan Bahadin, baskının "ahlaksızlığa karşı yapıldığını ve ahlaksız eylemlerde bulunanları gözaltına almaya devam edecekleri" ifadelerini kullandı. 

Söz konusu kişiler uzun bir süre gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakıldı ancak serbest bırakılanlar yaşadıklarına dair hiçbir şekilde konuşmadı.


"Doski birkaç kez ölümle tehdit edildi"

Adının açıklanmasını istemeyen Doski'nin yakın bir arkadaşı da Independent Türkçe'ye, Doski'nin ailesinin farklı bireyleri tarafından birkaç kez ölümle tehdit edildiğini söyleyerek, şu ifadeleri kullandı:

Doski çok iyi bir insandı. Ailesi bir türlü onu anlamak istemiyordu. Çok zor bir hayatı vardı buna tanıklık ettik. Allah tarafından verilen bir durumdu. Çocukluğundan beri kız çocuğu gibi kendini hisseden ve yaşayan biriydi. Doski'yi uzun yıllardır tanıyorum. Erkek görüntüsüne sahip olsa da bir kadındı. Ve kendini kadın gibi görüyordu.

Bir insan zorla farklı bir cinsiyete bürünemez. Ben kadınım örneğin; şimdi kalkıp zorla bana erkeksin diyebilirler mi? Toplumumuz bu konudaki düşüncelerini artık neden değiştirmiyor? Çok yazık onun kimseye zararı yoktu. Sırf ailesinde huzursuzluk olmasın diye 5 yıl önce evden bile ayrılmış.

Namusuyla çalışıyordu ve tek isteği insan gibi yaşamını sürdürmekti. Buradan gitmek istiyordu o da olmadı. Canından oldu…Tek isteğim suçlu veya suçluların cezalarını çekmesi ki bundan da ümitli değilim. Doski'nin öldürülmesinin üzerinden kaç gün geçti ne oldu hiç…! Allah'ın verdiği bir canın başkası tarafından alınmasını insan kabul etmek istemiyor.


"Kürdistan hükümeti bu duruma fazla müdahil olamıyor çünkü toplum buna izin vermiyor"

Independent Türkçe'ye konuşan Duhoklu aktivist ve LGBT+ bireyi Beşar Taha (Bashar Taha), Doski, cinayetinin Duhok'ta ilk olmadığını ve genel anlamda Irak ve IKB'de LGBT+ bireylerinin can güvenliğinin olmadığından yakınıyor.

"Badinan (Duhok, Zaho ve Akre) bölgesi farklı gelenek ve göreneklere sahip" diyen Beşar Taha, sözlerine şöyle devam etti:

Şeref ve namus adına bu bölgede çok katı yaklaşımlar hâkim. Sadece LGBT bireyleri için değil, kadın ve genç kızlara yönelik namus kavramları çok serttir. Şayet bir genç kızın bir erkeği sevmesi ve sevgili olması halinde de bulunduğu aile ve toplum tarafından çok sert karşılanabilmekle birlikte cinayetle de sonuçlanabiliyor.

İngiltere'de Benaz Mahmud adlı genç kızın namus cinayeti adı altında babası tarafından öldürüldüğünü ve Fatima'nın da Stokholm'de yine benzer nedenlerle, Berlin'de Surçi hanımın ölümleriyle tanık olduk. Yani ne yazık ki eski bir kültür olmakla birlikte Kürtlerde 'namus' adı altında öldürme kültürü var. Ancak 21'nci yüzyılda bu tür olayların halen yaşandığını kabul etmek zor. Duhok genel anlamda güvenlikli bir yer olsa da ne yazık ki bu tür vakalar da görülüyor.

 

Beşar Taha.jpg
Beşar Taha / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Kürt toplumunun kolay kolay bu geleneksel yapıdan kurtulamayacağını dile getiren Taha, "Evet, Kürdistan birçok konuda yol kat etti, yüksek binalar, yeni yapılar inşa etti ancak insanların akılları halen 1900'lerin aklını taşıyor. İnsanların bakış açıları ne yazık ki halen tüm konularda gerilerde. Doski'nin öldürülmesinden sonra Duhok'tan özellikle birçok kişi bana mesaj göndererek, can güvenliklerinden korktuklarını ve Avrupa'ya gelmek istediklerini söylüyor. Kürdistan hükümeti de bu duruma fazla müdahil olamıyor, çünkü toplum buna izin vermiyor ve hükümette bu konuda çekincelidir. Kanımca bu büyük bir sorun ve çözümü de tam olarak bilemiyoruz" dedi.
 

Beşar Taha
Beşar Taha

 

"LGBTİ'lerin Devrim yapması gerekiyor"

"Durumun değişmesi için bölgedeki tüm LGBT'lilerin birbirine destek olup devrim yapması gerekiyor. STK'ların desteklemesi gerekiyor" diye belirten Beşar Taha, sözlerini şöyle sürdürdü:

Doski'nin öldürülmesi sonrası tepkilerimizi ortaya koyduk. Her ne kadar Avrupa'da da olsak tepkilerimizi ortaya koyduk. İnsanların artık bu durumun farkında varması ve sessiz kalmaması gerekiyor. İnsan hayatı orada çok değersiz ve kendim de Kürdistan'a gidemiyorum çünkü can güvenliğimden korkuyorum.

Açıkçası çözümün bulunabileceğinden de umutlu değilim çok zor. LGBT'lilerin mutlaka devrim yapması gerekiyor bu yolda birçok kurban ve bedel de verebilir ancak bir şeylerin değişmesi için bunun yapılması gerekiyor.

İnsanlarımızın ve toplumumuzun dünyada farklı renklerin olabileceğini ve bu tahammül içerisinde de birlikte yaşanabileceğinin farkında olması gerekiyor. Tüm Kürtlerden talebim insanların yaşamlarına müdahil olmamalarıdır.


Kürt LGBT+ bireyi: Suçlu bir sistem var

Şu anda Almanya'nın başkenti Berlin'de yaşayan bir diğer Kürt LGBT+ bireyi Peşko Zandi de şunları söyledi:

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Cinayete dair her ne kadar bir kişinin ismi geçse de zanlı halen yakalanmış olmamakla birlikte bu cinayetin arkasında başka isimler de olabilir. Burada çok önemli olan suçlu bir kişi değil! Suçlu bir sistem var ve halkın, toplumun bu durumu anlamasına idrak etmesine izin vermiyor.

Bir diğer anlamda LGBT'lilerin ne olduğu, kimler olduğu ve sorunların anlamaya yönelik bilimsel ve psikolojik olarak anlaşılmasına, sorgulanmasına izin verilmiyor. Özellikle medya kanallarında bu konuyla ilgili farkındalık yayınları yapılmıyor. Ne yazık ki toplumun dindar ve geleneksel kesimi de bu kişilerin (LGBT) öldürülmesi ve tehdit edilmesine dair açıklamalarda bulunuyor.

Son yaşanan Doski Azad'ın öldürülmesinde de cinayeti işleyeni/işleyenleri kutlandı. Masum, suçsuz bir insanın öldürülmesinden söz ediyoruz. Din adamları bu cinayetin ortaya çıkmasından sonra katilleri kutlayarak, kurbanın da günahkâr olduğunu duyurdular. Bu yüzden diyoruz ki suçlu bir sistem ve kesimdir ki bir kardeşin, kız kardeşini öldürmesine teşvik eden bir sistem.

 

Peşko Zandi.jpg
Peşko Zandi / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Peşko Zandi, "Asıl önemli olan hükümetin bu konuda gerekli yasaları çıkartmasıdır. Doski gibi LGBT bireylerini kuruyacak yasaları çıkarması ve bu kesimlerin can güvenliğini koruması gerekiyor. Bu tür olaylar daha önce de görüldü. Doski cinayeti ilk değil…Bundan bir süre önce Meşu adlı trans bir kadın Erbil'de öldürüldü. Şimdiye kadar da bu olayın katil zanlısı yakalanmış değil. Güvenlik güçleri bu konuda oldukça esnek davranıyor ve 'namus davası' olarak görülüyor. Ve buna benzer onlarca vaka var. LGBT aktivisti olarak Kürdistan'daki birçok kişiden bizlere her gün aileleri tarafından tehdit edildiklerini, evden atıldıklarına dair onlarca mesaj geliyor. Bu kişiler polise sığındıklarında hiçbir şekilde korunamadıklarını dile getiriyor. Yakın zamanda da 40 yaşlarında bir Gay'in ağabeyleri ve kuzenleri tarafından bir araçla trafik kazası süsü verilerek öldürüldüğü bilgisi de bize ulaştı. Bu ve buna benzer olaylar özellikle medyada da yer verilmiyor. Nitekim Kürt medyası LGBT sorunları ve konusunu boykot etmiş durumdadır. Dışarda demokratik görünen bir ülke ancak içeride demokrasiden eser yok" diye konuştu.
 

 

IKB hükümetine baskı yaparak, Interpol üzerinden suçlunun adalete teslim edilmesi çağrısında bulunduklarına işaret eden Peşko, "Doski'nin katil zanlısı sırf kardeşini öldürmek için ülkeye gelmiş ve ailesinin polisteki ilk ifadesi de kızlarının intihar ettiği yönündedir. Ancak ilk incelemenin ardından polis olayın cinayet olduğunu tespit etti. Bizler Avrupa'daki Kürt LGBT'liler bu olayın arkasını bırakmayacağız. Gerek Belçika gerekse diğer ülkelerde katil zanlısının ortaya çıkması için tüm olanaklarımızı kullanacağız. Amacımız bu tür cinayetleri işleyenlerin yanlarına kâr kalmaması ve cezalarını çekmesidir. Gerek kadın gerekse trans cinayetlerinde suçlulara gerekli cezanın verilmemesi halinde 'namus' adı altında işlenen cinayetler de normalleşti, Kürdistan'daki translar çok zor durumlar ve her an öldürülecekleri korkusuyla yaşıyor" dedi.
 

 

Doski cinayetinin duyulmasından sonra, sosyal medya mecralarında yaklaşık 6 bin takipçiye sahip Instangram'daki "Kurdistan LGBTIQ Community" sayfası başta olmak üzere Doski cinayetinin aydınlatılması ve zanlının adalete teslim edilmesi için #JusticeforDoskiAzad adlı hashtag açıldı.

İsveç, Almanya, Kanada gibi birçok ülkede de mumlar yakıldı. Suçlunun yargılanması için ise yaklaşık 12 bin imza toplandı.
 

Kanada'dan anma fotosu.jpg
Kanada'da Doski Azad için anma düzenlendi

 

Sosyolog Evin Zengana: Türkiye'de cinsiyet değiştirme ameliyatı oluyorlar

Sosyolog Evin Zengana ise bilimsel olarak bakıldığında LGBT'lilerin olduğu ispatlandığını ve gelişmiş ülkelerde de bu bireylere temel haklarının verildiği hatırlatarak, "Bu biyolojik ve konunun toplumsal yanı var. Biyolojik yanı bu kişilerin doğuştan sahip bir özelliğe sahip oldukları ve uzmanların denetiminde cinsiyetlerini değiştirebilecekleridir. Toplumsal yanı ise var olan bir durumun toplumun gelenek, görenek ve dinsel yanıyla bağlantılı olarak kabul görmek istenilmemesi ve sindirilmeye çalışılmasıdır. Din adamları da bu durumu 'günah' olarak nitelendiriyor. Bilimsel olarak ise bizler günahtır-değildir ile değil, bu durumun varlığıyla ilgileniyoruz. Bu vakalar toplumda var ve toplum nasıl karşılıyor. Şimdiye kadar ise toplum bu gruplara oldukça kötü bakmaktadır. Hastalık olarak nitelendirilen durumda aslında doğal bir durumdur. Bir diğer anlamda bu kişinin doğasında olan ve bu özelliklere sahip olarak dünyaya gelmesidir. Sonuç olarak bu insanlar var bunları yok sayarak çözüme varılamaz. En yakın örnek Türkiye; birçok kişi Türkiye'ye gidip cinsiyet değiştirme ameliyatı olup ülkeye dönüyor ve tabii sorunları bununla da bitmiyor, toplumsal baskı nedeniyle intihar veya öldürülmeyle yaşamları son bulabiliyor. Burada asıl sorun Kürt toplumunun bu kesimleri kabul etmek istememesidir" ifadelerini kullandı.
 

Sosyolog Evin Zengana.jpg
Sosyolog Evin Zengana / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Kürt toplumu bireysel çözümlerle değişebilir" 

Durumun zor ve karışık olduğunu ancak toplumun değişkenlik gösterdiğine dikkat çeken Zengana, "Kişisel görüşüm bulunduğumuz toplum değişime bireysel çözümlerle ulaşabiliyor. Bir diğer anlamda kişi içinde olduğu sorunu kendisi çözmesi halinde bir aşamaya ulaşır. Çünkü bizim toplumda ataerkillik baskındır. Anayasamızda bireyin hak ve özgürlüklerine dair onlarca iyi yasamız olup uygulanmamakla birlikte LGBTİ'lere dair bir yasa ve tanımda bulunmuyor" sözlerini kullandı.

 
Din adamı Menaf Sofi: İslam'da LGBTİ olmak büyük günah

Din adamı ve Kürdistan Bölgesi'nde Birlikte Yaşam ve Huzurun Oluşturulması Derneği Başkanı Menaf Sofi, İslam'da çift cinsiyet doğanların belli bir erişkin yaşa geldiğinde baskın cinsiyetten yana seçim yapıp gerekli operasyonlarını yapabileceğini ancak LGBTİ olarak adı geçenlerin kabul edilemeyeceğini savunuyor. 

İslam'da LGBTİ'lerin "doğal" karşılanmadığını dile getiren Sofi, "Neden bu tür durumlara arkadaş ve popülist bir durumla ortaya çıktığı söylenmiyor" dedi.

"Peki Doski Azad'ın yakın çevresi çocukluktan beri Doski'nin kız gibi hissettiğini ve davrandığını söylüyor. Bu durumda henüz ergenliğe dahi gelmemişin bir çocuğun popülist ve arkadaş çevresinden etkilenerek bu hislere sahip olduğunu söylemek ne kadar doğru?" sorusuna din adamı Sofi, şöyle yanıtladı:

İslam fıtratında hiçbir şekilde sahip olduğu cinsiyetten farklı bir cinsiyete olabileceği yoktur. Hormonal tanımlar benim bilgi alanım değil ancak kız doğan birinin erkek olabileceği fıtratı yoktur. Erkek erkektir, kadın da kadındır…

Yani aksi olması büyük bir günah olarak kabul görüyor. Hiçbir şekilde cinsiyet değiştirilmesi kabul görmüyor ve eşcinsellikte başlıca günahlardan ve zina olarak kabul görüyor. Hatta zinadan da ağır…

Ancak elbette bu tür kişilerin öldürülmesi gerektiğine dair bir kıstasta yok. Bu karar fıkıh nezdinde verilen bir karardır. Kaldı ki Allah Lut Kavmi olarak nitelendirmiştir zaten cezasını da kendi verir. Kur-an'ın hiçbir ayetinde eşcinsel ilişkinin öldürülmesine yer vermiyor.

Öldüren kişi de 'katil' olarak nitelendiriliyor. Ancak bazı din adamları eşcinsel ilişkilerin ölümle sonuçlanması gerektiğini savunuyor. Burada ise görev hükümete düşüyor ve hiç kimsenin bu durumu gerekçe göstererek, cinayet işleyemeyeceğini belirtmesi gerekiyor. İnsan öldürmek Allah katında büyük bir günahtır ve bunu da insanlarımızın idrak etmesi gerekiyor.


Sofi'nin "İnsan doğasını sadece kadın veya erkekten ibaret olduğu görüşüne" ise, Evin Zengana, "Asıl soru, neden günümüzde artık bu durumda olanlar gündeme gelerek, açık bir şekilde söz etmiş durumdadır. Bu sadece Kürdistan toplumunda değil, tüm dünyada konuşulan bir konu ve artık üstü kapatılacak bir konu değildir. Birçok konuda olduğu gibi Kürt toplumunda halen bazı konu ve sorunlar tartışmaya açılmayarak üstü kapatılabiliyor. Günümüzde insanların bilinçlenmesi, farkındalıklar yaratması insanların yaşam kalitesini de yükseltiyor. Mevcut durumda artık insanlar LGBTİ'leri bilimsel bir kavramda değerlendirerek, konuşabilir. Kürt toplumu genel anlamda geleneksel bir toplumdur. Bu konu ise artık insan hakları ve hukuk çerçevesinde değerlendirilmesi gerekiyor. LGBTİ'ler toplumda genel anlamda kötü olarak görülüyorlar ve medyanın da bilinçli ve farkındalık yaratarak bu konuda üstüne düşen görevi yapması gerekiyor" şeklinde değerlendirmede bulundu.


Psikiyatr Daniel Said: Toplumun tahammül etmesine daha çok zaman var

Süleymaniyeli psikiyatr Daniel Said, genel anlamda Ortadoğu ülkelerine LGBT'lilerin "aşağılık ve hor görülmekle" birlikte Kürt toplumunun bu tepkinin daha çok belirgin olduğunu söylüyor.

Dr. Daniel Said, "Toplumumuzda LGBTİ+'lar, sahip oldukları kimlikleri dillendirmekten çekiniyor. Nitekim bu durum ruhsal sorunlara neden olurken, aile nezdinde bilinmesi de can güvenliklerine tehdit oluşturuyor. Durumun tahammül edilmemesi sonucunda da ya yaşam koşullarının iyileştirilmemesi sonucunda da mağdur kişi ya intihara sürükleniyor ya da cinayete kurban gidiyor" dedi.
 

Psikyatr Dr. Daniel.jpg
Psikyatr Dr. Daniel Said / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Ortadoğu toplumunda LGBTİ+'lar'a yönelik tahammülün olmadığı gibi bu sorunun uzun yıllar süreceğini savunan Dr. Daniel Said, sözlerine şunları ekledi:

Bu tür vakalarla çok karşılaşıyoruz. Sahip oldukları özel durumu çok yakın dostuna dahi dillendiremeyen çok kişi var. Nitekim, yakın çevre ve ailesine durumlarını açıklayanların çeşitli şiddete maruz kaldıklarına çok tanıklık ettik.

Kaldık ki aile içerisinde örtbas edilen sayısız vakalar da muhakkak vardır. Burada en büyük sorun bu kişiler halen hasta gözüyle bakılıyor. Gelişmiş ülkelerde hakları anayasal güvenceye alınsa da Ortadoğu toplumlarında farkındalığın oluşması için uzun bir süreç gerekiyor.


Dr. Daniel, "Danışanlarımızın dahi farkında olmadan yaptığımız uzun ve detaylı konuşmadan sonra ruhsal ve psikolojik yanını ele alıyoruz. İkinci aşamada ise gerçekten cinsel tercihi konusunda emin olduktan sonra ve akabinde operasyon veya yaşamına dair sağlıklı kararlar almalarına yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ancak başta da değindiğim gibi birçoğu yetiştikleri geleneksel aile ve topluma karşı kendileri de içinde bulundukları durumu kabul etmeyebiliyor" ifadelerini kullandı.


Şii LGBTİ+'lar IKB'ye yerleşiyor

Resmi olmamakla birlikte İran, Suriye, Türkiye, Irak'ın orta ve güney kesimindeki nüfusun en az yüzde 20'sinin LGBTİ+'lar olduğu tahmin ediliyor. 

Bölgedeki tüm zorlu şartlara rağmen, Irak'ın orta ve güney kesimlerinde radikal Şiilerin ağırlıkta olması nedeniyle de buradaki LGBTİ+'lar yakın bölge olan IKB'ye geliyor. 

IKB'de İranlı ve Suriyeli başta olmak üzere Türkiye ve Irak'ın başkenti Bağdat, Rumadi, Kerbela, Necef gibi kentlerinden gelen Araplar da var (Irak'ın orta ve güneyinden gelenler, bulundukları toplumun Şii ağırlıklı olmasından dolayı, daha katı şartlar altındalar). Bu kesim daha çok Duhok, Süleymaniye, Kerkük ve Erbil'de yaşamlarını sürdürüyor. 

Bu kesimin IKB'de olmasının başlıca nedenlerinden biri bölgede BM ile kimi uluslararası kuruluşlarının ofislerinin bulunmasıdır. Yasal olarak haklarının korunmasa da geldikleri bölgelere göre de daha iyi şartlara sahip olduklarını belirtiyorlar.

İranlı trans birey Sohrab (rumuz isim), "Mevcut durumda burada (Erbil) yaşamak zorundayız. En azından güzellik merkezlerinde ve cafelerde çalışabiliyoruz. Avrupa'ya gitmek o kadar kolay değil. Kaldı ki Avrupa'ya gitmek içinde para gerekiyor. Bu yüzden çalışmak zorundayız, tabii bu süre içerisinde ikame, ev sahipleri, çevreyle ilgili sorunlar da yaşıyoruz…Bizler aile ve akrabalarımızdan kaçmak için buraya geldik. Ancak buralı birinin ailesinden canını kurtarmak için Avrupa'ya kaçmaktan başka çaresi yok" dedi. 

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU