Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin Pendik ilçe kongresinde konuştu.
Bütün dünyanın bir kargaşanın içine sürüklenmiş vaziyette olduğunu savunan Karamollaoğlu, "Kimse bu kargaşadan nasıl çıkarız diye bir dert taşımıyor maalesef. Güçlü olan, varlığı olan insanlar 'biz bu varlıklarımızı nasıl koruruz, hatta bu varlıklarımıza daha fazlasını nasıl katarız' diye bir sıkıntı içindeler, arayış içindeler. Maalesef bu menfaat şebekeleri sadece bütün dünyada değil, bizim memleketimizin içinde de yaşanıyor" ifadelerini kullandı.
Karamollaoğlu şöyle devam etti:
Fakirler eziliyor, güçsüzler eziliyor, imkanı olmayanlar horlanıyor. Aç bile 'açım' dediği zaman azarlanıyor. 'Haydi oradan sen de, iç şu çayı keyfine bak' deniliyor. Sıkıntı ve dertleri bileyenler, sıkıntı ve derdi kendileri hiç hissetmeyenler eğer iktidarda olursa, garibin derdine kimse çare üretemez. Görünüşte zengin gibi bir hava meydana getirmek değil bizim derdimiz. Yollar yaparsınız, köprüler inşa edersiniz, havaalanları yaparsınız, hızlı trenler, otoyollar. Bunların hepsi bizim güçlü olduğumuzu göstermez. Şu sahilden bir gidin, kıyıdaki binaların önünü keserek denizin içini doldurdular. Bu bir vebal değil mi? Bu hesap sorulmayacak bir konu mu? Elbette sorulacak
"Zam mutlaka enflasyonun üzerinde olmalı"
Asgari ücret ve enflasyon konularına da değinen Karamolloğlu, şöyle devam etti:
Dolar sürekli olarak yükselirse, fiyatlar sürekli olarak artarsa, sen yüzde 10, yüzde 20, yüzde 50, yüzde 70 zam yapsan hiçbir anlama gelmeyebilir. Neden? Enflasyon yüzde 110'a çıktıysa, sen de yüzde 100 zam yaparsan. O adam gelecek sene yüzde 10 daha fakir olacak demektir. O zam, mutlaka enflasyonun üzerinde olacak ki zam olsun. Öbürüne zam denmez, fiyat ayarlama bile denmez. İktidardakiler bunu bir türlü anlamıyor, dinlemiyor. Niye? İşlerine gelmiyor da onun için. Yoksa biliyorlar.
Independent Türkçe
