AK Parti'nin ilk cumhurbaşkanı adayı Yarbay: TSK'dan birileri beni çağırdı, 'Adaylıktan çekilme, Abdullah Gül'ü öldürmek de dahil her plan masamızda' dediler

2007 Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olan dönemin AK Parti Milletvekili Ersönmez Yarbay, Independent Türkçe'ye konuştu

Ersönmez Yarbay / Independent Türkçe

Siyasetçi bir aileden geliyor.

Anavatan Partisi Denizli Milletvekili ve grup başkanvekillerinden Beyhan Arslan, ablası Yadigar Arslan'ın oğlu; Adalet Partisi ve Demokrat Parti Denizli Milletvekillerinden Sami Arslan, yeğeni Beyhan Arslan'ın amcası; eski Acıpayam Belediye Başkanı Murat Acar, halası Ümmü Acar'ın oğlu…

Kendisi de siyasetin vitrininde uzun süre yer almış, renkli bir sima.

Milli Görüş çizgisinde siyasete başladı. Akıncılar Derneği Ankara Şube Başkanlığı yaptı, sendikal faaliyetlerde bulundu.

1991-1995 yılları arasında Necmettin Erbakan'ın Genel Başkanı olduğu Refah Partisi'nde Ankara İl Başkanlığı yaptı.

Onun başkanlığı döneminde Melih Gökçek, Ankara Büyükşehir Belediyesi'ni kazandı.

1995 yılında ilk kez Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne girdi ve 1999 yılına kadar milletvekilliği yaptı.

Refah Partisi'nin kapatılmasından sonra, 1999-2001 yılları arasında Fazilet Partisi Ankara İl Başkanlığı görevini yürüttü.

O süreçte, Fazilet Partisi içinde yaşanan ayrışmada, Erbakan'ın Gelenekçi çizgisine karşı, Yenilikçi grubu destekledi.

Fazilet Partisi'ndeki kongreyi Gelenekçiler kazanınca, Yenilikçi ekiple birlikte ayrılarak Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AK Parti) kuruluşunda görev aldı.

AK Parti Kurucu Ankara İl Başkanı oldu. Partisinin iktidara geldiği 2002 seçimlerinde Ankara Milletvekili olarak TBMM'ye girdi.

AK Parti'deki milletvekilliği serüveni, 2007 yılına kadar devam etti.

2007 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, partisi Abdullah Gül'ü aday gösterdi ama o da cumhurbaşkanı adayı olmaktan çekinmedi.

Abdullah Gül'ün adaylığı kesinleşince, adaylıktan çekildi.
 


Partisi onu bir daha ne milletvekili ne de belediye başkanı olarak aday gösterdi. 2017'de kadar partisinde kalmaya devam etti ancak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için yapılan referanduma karşı çıktı.

"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi: Yağmurdan Kaçarken Doluya Tutulmak" ismini verdiği kitabını yayınlayarak AK Parti'den istifa etti.

Şimdilerde İYİ Parti'de siyasi hayatını sürdüren Ersönmez Yarbay ile 2007'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerini konuştuk. 

Yarbay'ın o sürece ilişkin, şimdiye kadar hiç dile getirmediği bir iddiası var…

"Muhalefetin şu an bile bir siyasi iddiası yok"

AK Parti'nin ilk cumhurbaşkanı adayısınız. O süreci biraz anlatabilir misiniz?

Evet, 2007'de cumhurbaşkanlığı seçimi oldu. O seçimde adaylık müracaatı için belli bir tarih vardı. O tarihe kadar adayların müracaat etmesi gerekiyordu. Meclis çoğunluğu AK Parti'deydi. AK Parti, son tarihe bir gün kala, 'adayımızı açıklayacağız' dedi. Muhalefet de hiç aday çıkarmadı. AK Parti'nin kuyruğuna takıldılar, aday çıkarmadılar. Halbuki parti demek seçim ve aday çıkarmak demektir.

Muhalefetin o dönem siyasi bir iddiası yok muydu?

Muhalefetin şu anda bile bir siyasi iddiası yok. Türkiye'deki dağınıklığın sebebi ciddi muhalefetin olmayışı.

"İYİ Parti de diğer partiler gibi"

Ama şu an bir muhalefet partisi olan İYİ Parti'nin üyesisiniz…

Muhalefet partisinin üyesiyim ama o muhalefet partisi de mevcut muhalefet partileri gibi. Tayyip Bey'in söylediklerini her gün eleştirmek yerine sen ne yapacaksın?

Proje mi anlatmalı? 

İnisiyatifi sen ele almalısın. AK Parti onu yapmış, bunu yapmış, şöyle yaptı böyle yaptı o önemli değil. Sen ne yapacaksın? Bu sorunun çok açık bir şekilde cevaplandırılması lazım. Mesela CHP devletçi bir parti. 6 oktan bir tanesi devletçilik. Şimdi cevap vermesi lazım, iktidara geldiği zaman ne kadar devletçi olacak? Neleri devletleştirecek? Hangi konuları devletleştirecek. Bunu anlatması lazım. Yoksa devletçilik ilkesi bütün sanayicilerin kafasında bir tehdit. Özel sanayici arkadaşların. Neyi devletleştireceksin?

Özel sektöre bunun garanti vermesi mi lazım?

Özel sektöre garanti vermesi lazım. Hani 'hakikaten ben devletleşeceğim' diyebilir yani bu bir görüştür. Mesela Komünist Partisi daha net bu konuda. Ama muhalefet partileri net değil. Şimdi eleştirmek iyi ama eleştirinin yanında alternatif koymak gerekiyor. Yani millet önünü görmek istiyor. Yani sen tamam bunları söylüyorsun da kardeşim sen geldiğin zaman ne yapacaksın? Onu söylemesi gerekiyor.

"Demokrasiye katkı için aday oldum"

Şimdi geri dönelim Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinize…

Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefet aday çıkarmadı. AK Parti de adayımı son gün açıklayacağım demiş. Ben AK Parti üyesiyim. Ama ben bu durumun demokrasi açısından sağlıklı bir durum olmadığını düşündüğüm için gittim seçimlere birkaç gün kala adaylık müracaatı yaptım. AK Parti'den o sürede çok fazla tepki gelmedi. Kızdılar ama 'neden aday oldun' falan demediler. Nasıl olsa oy alamaz falan diye düşünüyorlar tabi. Sonra Abdullah Gül aday oldu. Meclis toplandı. Seçimlere geçilirken ben adaylıktan çekildim. Çünkü muhalefet Meclis oturumuna girmedi. 367 diye bir şey icat ettiler, halbuki daha önceki cumhurbaşkanı seçiminde uygulanmamış bir şey. Böyle lüzumsuz bir tartışmaya girdiler, seçimlerden kaçtılar. Dolayısı ile ben de eğer o sırada, ben 3-5 oy alsam, kendi partilimiz Cumhurbaşkanlığı seçimini engelledi demesinler diye adaylıktan çekildim. Muhalefet girseydi salona, oylamaya katılsaydı ben adaylıktan çekilmeyecektim. Adaylıktaki amacım tamamen demokrasiye katkı içindi.
 

yarbay başvuru.jpg
Ersönmez Yarbay, "Tek adayla seçime gidilmez" diyerek 21 Nisan 2007'de TBMM Başkanlığı'na dilekçesini verdi / Fotoğraf: Hürriyet 


"Gül, adaylığım nedeniyle kırıldı"

O dönem AK Parti'nin adayı Abdullah Gül'dü. Abdullah Gül ile bir temasınız oldu mu?

Abdullah Gül ile bir temasım olmadı. Çünkü o zaman Abdullah Gül partinin önemli ismi idi. Ve partide Tayyip Bey ile beraber hareket ediyorlardı. Ona danışsaydım, muhtemelen 'Aday olma' derdi. Halbuki benim hareket noktam farklı. 80 milyonluk bir ülkede tek adaylı bir Cumhurbaşkanlığı seçimi olmaz. En azından iki aday olmalıdır. Abdullah Gül adaylığım nedeniyle kırıldı zannediyorum. Onun teması olmadı.

Abdullah Gül'ün adaylığı sürecinde de çok tartışma yaşandı. 27 Nisan Muhtırası'ndan sonra Vecdi Gönül'ün ismi geçti, ya da Nimet Çubukçu'nun ismi geçti...

Ama Abdullah Gül orada ilkeli davrandı.

"Gül'ü öldürmek de dahil her plan masamızda' dediler"

Sanırım Tayyip Erdoğan da Abdullah Gül'ün adaylıktan çekilmesine yönelik bir yoklama yaptırdı parti içinde…

Yoklama yapılıyordu. Ama o sırada tabi ordu da etkiliydi. Ordu etkili olduğu için siyasete de müdahale ediyorlardı zaman zaman. Ordu siyasete müdahil oldu, 27 Nisan Bildirisi yayımladılar. 27 Nisan Bildirisi, Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelikti. O günlerde beni TSK'dan bazı insanlar bir yere davet ettiler, bana 'Adaylıktan çekilme' dediler. Neden çekilmeyeyim adaylıktan? Çünkü dediler 'biz Abdullah Gül'ü cumhurbaşkanı yaptırmayacağız'. Nasıl yaptırmayacaksınız dedim? 'Ölüm dahil her plan masamızda, onun için sen adaylıktan çekilme' dediler.

Ölüm dahil… Abdullah Gül'ü öldürmekten mi bahsediyorlar?

Tabi, Abdullah Gül'ü öldürmekten bahsediyorlar. Adaylıktan çekilme dediler.

Kim sizi davet edenler?

Ben adamları tanımıyorum.

Üniformalı kişiler miydi?

Görüştüğüm sırada üniformalı değildiler ama üniformalı fotoğraflarını gösterdiler.

İsimlerini bilmiyorsunuz, öyle mi?

İsimleri bilmiyorum

Görüşme nerede oldu?

Çankaya'da bir dairede.

Şahitler var mı?

Şahitler var tabi... Şahitler ama şahitlik yaparlar mı bilmiyorum. Önemli bir şey söylüyorum tabi bunu ordunun siyasetin ne kadar içinde olduğunu anlatmak için söylüyorum bunu.

"Muhtıradan sonra arayıp, 'Ciddiyetimizi anladınız mı?' dediler"

Siz ne yaptınız?

Ben şimdi gittim Abdullah Gül'e, bu söylenenleri aktardım. Onun için gerekli tedbirleri al, korumaların sayısını artır, görüşmelere dikkat et dedim. O görüşmeden sonra 27 Nisan Muhtırası yayınlandı ve muhtıradan sonra bana telefon ettiler. 'Ciddiyetimizi anladınız mı?' dediler.

Ama siz de TSK'nın isteyeceği bir profil değilsiniz, muhafazakâr camiadan geliyorsunuz…

Aday olunca, muhafazakar camiayı bölen biri gibi görüldüm.

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ayhan Sefer Üstün, Erdoğan'ın, Fazilet Partisi seçimlerinde Abdullah Gül'e destekten son anda vazgeçtiğini ileri sürdü. Siz de o dönem Fazilet Partisi Ankara İl Başkanı'ydınız. O süreci anlatır mısınız?

Ben o zaman Abdullah Gül'ü destekledim. Şöyle diyebilirim, biraz hakikat payı olmakla birlikte, zaten İstanbul seçimlerini Tayyip Bey'in adayı kaybetmişti. İstanbul delegesi tamamen gelenekçiydi. Numan Kurtulmuş il başkanıydı ve gelenekçiydi, Recai Kutan'ın destekçisiydi. Dolayısı ile İstanbul delegeleri üzerinde Tayyip'in etkisi yoktu. Çünkü Erdoğan'ın adayı İstanbul'u kaybetmişti.

"Tayyip Bey'in tek adam olmasının temelinde Gül ve Arınç var"

Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül'ün aslında birbirinden uzak kişilikler olduğu söyleniyor. Abdullah Gül'ün daha batılı olduğu ifade ediliyor.  

Abdullah Gül mutlaka daha batılı, ona katılırım. Ama Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan 2002 yılındaki tüzük değişikliğinde birlikte hareket ettiler. O tüzük değişikliği ile, milletvekillerini Genel Başkan'ın belirlemesine karar verildi. Ben buna karşı çıktım. Abdullah Gül ve Bülent Arınç ise beni desteklemediler. Bugün Tayyip Bey'in tek adam olmasının temelinde Abdullah Gül ve Bülent Arınç var.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU