Mülteciler ve Avrupa Kalesi'nin soğuk ormanları

Korkunun tek çözümünün, düşmanlığı misafirperverlikle değiştirmek ve insan olarak birbirimize bağlılığımızı tanıyan dayanışma biçimleri göstermek olduğunun altını çizdi. Fakat 2017 yılında ölen Bauman, umutlarının gerçekleştiğini göremedi

Görsel, Polonyalı sosyolog ve İkinci Dünya Savaşı gazisi Zygmunt Bauman'ın, 2015-16 krizi sırasında yazdığı 'Kapımızdaki Yabancılar' (Strangers at Our Door) kitabının kapağından alınmıştır

Avrupa bizonu, Polonya ve Belarus arasındaki uçsuz bucaksız ilkel ormanda, soğuktan ve açlıktan zayıf düşmüş mültecilerin yanındaki eski ağaçların altında otluyor.

Irak, Afganistan, Suriye, Nijerya ve Kamerun gibi ülkelerden yeni gelenlerin farklı hikayeleri ancak ortak bir açmazı var.

Hepsi, Avrupa Birliği'ne (AB) götürülecekleri vaadiyle Minsk'e; Beyaz Rusya'ya uçak bileti satın aldılar. Ancak sonunda ormanda mahsur kaldılar.


Polonya sınırında göçmenler dondurucu soğukta ormanda dolaşmaya bırakıldı. Ancak sorun Belarus'un ötesine geçiyor.

Kendisini ülkenin işgale karşı koruyucusu olarak sunan Polonya hükümeti, göçmenlerin giriş yapmasını engelledi, onları bazı durumlarda zorunlu olarak ormana gönderdi.


Polonya'nın yaklaşımı, infial yaratmak şöyle dursun AB'den destek alıyor. Bu, AB'nin son beş yıldır yaptıklarının tekrarı niteliğinde.

AB, bir milyondan fazla insanın Avrupa'ya sığındığı 2015-2016 göçmen krizinin tekrarlanmasını önlemek için Kıta'yı olası bir yeni mülteci akınından izole etmeye çalıştı.

Ancak genellikle acımasız ve vahşice olan bu çabalar başarısız oldu. Taliban'ın Afganistan'ı ele geçirmesinin ardından, dünya çapında huzursuzluk devam ederken daha fazla insan Avrupa'ya gidecek. Yeni bir göçmen krizi meydana geldi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


Güney yollarının kesilmesiyle bloğun doğu sınırı önemli bir giriş noktası haline geldi. Ağustos ayından bu yana Polonya sınırındaki resmi kontrol noktaları dışında kalan alanlardan geçmeye yönelik binlerce girişimde bulunuldu.

Bu tehlikeli bir girişim: Yaklaşık iki aydır Afganistan'dan gelen 32 kişilik bir grup Polonya sınırındaki Usnarz Gorny köyü yakınlarında mahsur kaldı.

Yardım görevlilerine göre söz konusu Afganlar yetersiz erzak alıyorlar, temiz sudan mahrumlar, kalan güçlerini kaybediyorlar ve hareket etmekte zorlanıyorlar.


Polonya'nın tepkisi ise sert oldu. Hükümet, Avrupa Birliği'nden ayrı olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) gıda, giyecek ve tıbbi bakım sağlamaya yönelik kararını görmezden geldi.

Olağanüstü hal ilan ederek gazetecilerin ve yardım görevlilerinin sınır bölgesine üç kilometre yaklaşmasını engelledi. Medyanın karartılmasıyla yetinmeyen Polonya komşusu Litvanya gibi sınır boyunca çit örmeye başladı.


Polonya hükümeti bu tavrı benimseyiyor ve kendi örneğini uyguluyor. 2015 yılında, yani krizin zirvesinde, Polonya'nın aşırı sağcı Hukuk ve Adalet Partisi lideri Jaroslaw Kaczynski, Müslüman mültecilerin parazit taşıdığını iddia etti.

Seçimde başarı elde etmek için halkın korkusunu körükleyen parti, göçmen karşıtı gündeminde başarılı oldu. Avrupa Birliği tarafından belirlenen mülteci kotalarını kabul etmedi.

Çekya ve Macaristan'ın da desteğini aldı. Hatta Başbakan Viktor Orban, Macaristan'ın Sırbistan ve Hırvatistan sınırında bir duvar inşa etmeye başladı.


Avrupa Kalesi'nde çit örme artık yeni bir normal. Birlik son beş yılda, Türkiye ve Libya'ya göçmenleri uzak tutmaları ve Akdeniz'de devriye gezmeleri için ödeme yaparken Avusturya, Yunanistan ve Bulgaristan da dahil olmak üzere üye ülkeler yeni sınır hattı kurdu.

AB, şu an Taliban'dan kaçanların Kıta'ya gelmesini önlemek için Afganistan'ın komşularıyla mali bir anlaşma üzerinde çalışıyor. Şiddet içeren sınırdan geri çevirme eylemleri gittikçe yaygınlaşıyor.

Eleştirmenlerin aktardığına göre yasa dışı önlemler, AB'nin sınır ajansı Frontex tarafından da destekleniyor. Buradaki mesaj açıktır: Yeni gelenler, bedeli ne olursa olsun geri çevrilmelidir.

Avrupalı yetkililer, bu tür politikaların gerekli olduğu konusunda ısrar ediyor. Avrupa İçişleri Komiseri Ylva Johansson geçtiğimiz eylül ayı sonlarında yaptığı açıklamada AB'nin 'dış sınırlarını korumak için bir arada durması' gerektiğini söyledi. Peki, AB nasıl bir politika izliyor?


Polonya İçişleri Bakanlığı 27 Eylül'de, mültecileri terörizm, zoofili (hayvanlara kötü muamele) ve pedofili ile suçlayan bir basın toplantısı düzenledi.

Buna kanıt olarak göçmenlerin cep telefonlarından çekildiği iddia edilen ve IŞİD mensubu kişilerin, kurbanlarının kafalarını kestiği ve bir adamın bir ata tecavüz ettiği resimlerin yer aldığı bir sunum yapıldı.

Ancak gazeteciler, bu çekimlerin aslında internetten alındığını ve göçmenlerle hiçbir bağlantısının olmadığını ortaya çıkardı.


Muhalefetteki Sivil İttifak Partisi'nden Polonya Parlamentosu üyesi Franciszek Sterczewski geçenlerde bana sunumun 'çılgınca ve korkunç, aptalca ve kötü yapılmış' olduğunu söyledi.

Sterczewski, geçtiğimiz ağustos ayında Usnarz Gorny'deki mültecilere erzak dolu çantalar teslim etmek için askerleri ve sınır muhafızlarını atlatmaya çalışırken görüntülenip manşetlere çıkmıştı.

Davranışı sosyal medyada alaycı sağcı tepkilere ve destekleyici açıklamalara neden oldu. Sterczewski bunlara, "Şu an hikayeyi hükümet kontrol ediyor. Güçlü bir tepki vermeliyiz" cevabını verdi.  


Kaybedecek vakit yok. Polonyalı yetkililere göre şu ana kadar en az beş kişi öldü. Ancak sınırda mahsur kalan insanlara yardım etmeye çalışan, mülteciler konusunda çalışmalar yürüten Polonyalı yardım kuruluşu Ocalenie Vakfı'nın başkanı Piotr Bystrianin, gerçek sayının bilinmediğini ve muhtemelen daha yüksek olduğunu söyledi.

Ailesi ormana geri gönderildikten sonra Ocalenie ile iletişime geçen 16 yaşındaki Iraklı bir çocuğa dikkat çekti. Bystrianin, görüşme sırasında kan kusan çocuğun ertesi sabah öldüğünü vurguladı. Sıcaklıklar düştükçe çok daha fazlasının yaşamını yitirebileceği uyarısında bulundu.


Polonyalı sosyolog ve İkinci Dünya Savaşı gazisi Zygmunt Bauman, 2015-16 krizi sırasında yazdığı 'Kapımızdaki Yabancılar' (Strangers at Our Door) kitabında askeri sınırların davetsiz misafirlere yanlış yönlendirilmiş bir yanıt olduğunu savundu.

Korkunun tek çözümünün, düşmanlığı misafirperverlikle değiştirmek ve insan olarak birbirimize bağlılığımızı tanıyan dayanışma biçimleri göstermek olduğunun altını çizdi. Fakat 2017 yılında ölen Bauman, umutlarının gerçekleştiğini göremedi.

Bunun yerine silahlı çatışmalar ve iklim değişikliği nedeniyle yerinden edilen daha fazla insan dünyanın zengin ülkeleri tarafından geri çevrildikçe, mülteciler Avrupa'nın ormanlarında çürümeye terk ediliyor. Akıbetleri aslında halihazırda da yaşanan, geleceğin karanlık bir önsezisi gibi görünüyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Gökhan Musab Çantepe

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU