AK Parti Sözcüsü Çelik: Afganistan’daki geçici hükümetin yeterince kapsayıcı olduğunu söyleyemeyiz

Çelik, Libya, Suriye, Irak, Filistin ve Doğu Akdeniz'deki gelişmelerin Mısır'la konuşulması gereken meseleler olduğunu belirtti

Fotoğraf: AA

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, insan hakları ve kadın hakları başta olmak üzere Afganistan'daki konuları hassasiyetle takip ettiklerini vurgulayarak, "Her şeyden önce kapsayıcı ve kuşatıcı bir hükümetin ortaya çıkmasını arzu ettiğimizi ifade ettik. Şu aşamada geçici bir hükümet kuruldu, onun yeterince kapsayıcı olduğunu söyleyemeyiz" dedi.

Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken parti genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.

Erdoğan'ın kitabı

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Daha Adil Bir Dünya Mümkün" kitabının yayımlandığını anımsatan Çelik, kitabın bir konuşmalar derlemesi olarak değil müstakil görüşler olarak hayata geçtiğini ifade etti.

Çelik, "Kitap hem Cumhurbaşkanımızın liderliğinde siyasetimizin ve ülkemizin çeşitli konulardaki yaklaşımlarını ve tabii ki liderlik ettiği konuları net bir şekilde anlatıyor" dedi.

Kitaptaki en önemli konulardan birinin "Küresel Ölçekteki Ayrımcılık Birleşmiş Milletler'deki Çifte Standart" meselesi olduğuna işaret eden Çelik, Birleşmiş Milletler'in (BM) meşruiyet, işlevsellik, etkinlik, temsil, kapsayıcılık gibi çok ciddi sorunları bulunduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM toplantılarına katıldığında yüksek sesle bunları ifade ettiğini belirten Çelik, "Cumhurbaşkanımız tarafından dillendirilen reform ihtiyacı daha çok kimse tarafından dillendiriliyor. Bu veto konusundaki imtiyazın ortadan kalkması ve temsildeki adaletin sağlanması gibi konularda bu kitapta sadece eleştiri değil aynı zamanda Türkiye adına yapılan önerileri de okumak mümkün olacaktır" diye konuştu.

Kitapta dünyadaki kurumların kapsayıcılığıyla ilgili çalışmaların bulunduğunu ve çeşitli modellerin ortaya konulduğunu dile getiren Çelik, geçmişin ihtiyaçlarına göre dizayn edilmiş bu kurumların bugünkü dünyanın ihtiyaçlarını karşılayamadığını söyledi.

Çelik, Türkiye'nin bütün reform çabalarına hangi çerçeveleri sunduğunun, hangi reform önerilerinde bulunduğunun ayrıntılı bir şekilde görüleceği kitaptan elde edilecek tüm gelirin tamamıyla AFAD'a bağışlanacağını ve kitabın çeşitli dillerde yayımlanacağını ifade etti.

Mısır ile ilişkiler

Türkiye ile Mısır ilişkilerinde normalleşme sürecinin yaşandığını anımsatan ve daha önce Kahire'de yapılan toplantının ikinci aşamasının Ankara'da gerçekleştiğini söyleyen Çelik, şöyle devam etti:

Bundan memnuniyet duyuyoruz. Mısır ülkemizin önemli ortaklarından bir tanesi. Haftalık 21 sefer ile Türk Hava Yolları Afrika kıtasında en fazla uçuşu Kahire'ye gerçekleştiriyor. 2020 yılında toplam ticaret hacmimiz 4,85 milyar dolar olarak gerçekleşti. Aynı zamanda tarihten gelen kardeşlik bağlarımız, dostluk bağlarımız, paylaştığımız Akdeniz'in bize yüklediği sorumluluklar var. Dolayısıyla ikinci toplantının Ankara'da yapılması bir aşama daha ileriye gidildiğini gösteriyor.

Mısır ile ikili ilişkilerin yanı sıra konuşmaları gereken başka meselelerin de bulunduğuna vurgu yapan Çelik, "Libya, Suriye, Irak, Filistin ve Doğu Akdeniz'deki gelişmeler Mısır'la konuşmamız gereken meseleler. Bu meseleler de artık ele alınmaya başlamıştır. Hem ilişkilerin normalleştirilmesi hem de iki güçlü ülkenin, iki kadim ülkenin bu bahsettiğim sorunlarda daha ortaklaşan, daha yakınlaşan stratejiler üretme konusunda ilerlemesi tabii ki memnuniyet vericidir. Buradan bir kere daha kardeş Mısır halkına selamlarımızı, sevgilerimizi ve saygılarımızı iletiyoruz" diye konuştu.

“Geçici hükümetin yeterince kapsayıcı olduğunu söyleyemeyiz”

Çelik, Afganistan'daki gündemi tüm dünya gibi kendilerinin de yakından takip ettiklerini belirterek, NATO'nun Afganistan'dan çekilmesiyle fiili güç olarak Taliban'ın sahada kontrolü ele aldığını dile getirdi.

Taliban'ın 15 Ağustos itibarıyla ülke genelinde büyük oranda hakimiyetini kurduğunu söyleyen Çelik, Afganistan'daki yabancı askerlerin tamamının 31 Ağustos'ta ülkeden ayrıldığını hatırlattı.

Çelik, Taliban ile Ahmet Mesut güçleri arasındaki Pencşir'deki çatışmaların da Taliban'ın hakimiyet sağlamasıyla sona erdiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

NATO Destek Misyonu'nun sona ermesiyle de bizim askerlerimiz 25 Ağustos'ta ülkemize dönmüş oldular. Böylece kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri, 20 yıl boyunca yaptığı görevi şanla, şerefle, başarıyla, gururla tamamlamış oldu. Türkiye Kabil Büyükelçiliğini kapatmamıştır, büyükelçiliğimiz hizmet vermeye devam etmektedir, bu oradaki herkesin arzusudur. Afganistan'ın dünyayla bağlantısını sağlayan çok önemli, oradaki misyonu bakımından son derece kıymetli bir faaliyet yürütüyor büyükelçilikteki arkadaşlarımız. Bizim dışımızda Pakistan, Rusya, Çin ve İran büyükelçilikleri de faaliyetlerini sürdürüyorlar.

İnsan hakları ve kadın hakları başta olmak üzere Afganistan'daki konuları hassasiyetle takip ettiklerini vurgulayan Çelik, "Her şeyden önce kapsayıcı ve kuşatıcı bir hükümetin ortaya çıkmasını arzu ettiğimizi ifade ettik. Şu aşamada geçici bir hükümet kuruldu, onun yeterince kapsayıcı olduğunu söyleyemeyiz. Ayrıca 33 kişilik bir yönetim var hükümette, bunun geçici olduğu ifade ediliyor. Bundan sonraki adımların daha kapsayıcı olması konusunda takiplerimizi sürdüreceğiz. Burada bütün dini, etnik, yerel güçlerin kendisini temsil ettiği bir yapının ortaya çıkması çok önemlidir" ifadelerini kullandı.

Kadın hakları konusunda da tüm meseleleri takip ettiklerini aktaran Çelik, bu konuda geçmişte yaşanan acıların ve sıkıntıların yaşanmamasını temenni ettiklerini vurguladı. Çelik, bu konudaki mesajlarının da sürekli ve güçlü bir şekilde verilmeye devam ettiğini söyledi.

Afganistan'daki geçiş hükümetiyle iş birliğine uluslararası toplumun temkinli yaklaştığını dile getiren Çelik, şöyle devam etti:

Burada şöyle bir çizginin ilerletilmesi lazım. Bu bahsettiğim insan hakları konusu, kadın hakları konusu ve diğer konularda mesajların verilmesi ve mesajların etkili olması için ilişkileri kesmek değil, uluslararası toplum bu ilişkileri sürdürerek bu mesajların etkin olmasını sağlayabilir. İlişkiyi kestiğinizde ve dışlayıcı davrandığınızda o zaman ne insan hakları konusunda ne kadın hakları ne diğer kapsayıcılık konusundaki mesajlarınızın bir yere ulaşması mümkün değildir. Daha sağduyulu davranması, Afganistan'ı kendi kaderine terk etmemesi, Afganistan'daki geçiş döneminin sağlıklı bir şekilde olması, kapsayıcı hükümet modelinin ortaya çıkması, kadın hakları gibi konularda daha çok mesaj vermesi uluslararası toplumun bir mükellefiyetidir.

Ömer Çelik, bu faaliyetler yürürken hem resmi güçler hem fiili güçlerle ilişkileri sürdürdüklerini söylediğini hatırlatarak, "Hemen okuma yazması eksik bazı siyasetçiler çıkıp bizim resmen oradaki fiili gücü resmi olarak tanıdığımız şeklinde bir yaklaşım ürettiler. Söylediğimiz basittir aslında; büyükelçimiz, büyükelçiliğimizdeki personel Afganistan devletindeki personelle görüştüğü zaman zaten bu resmi bir görüşme oluyor. Yani orada Afganistan devleti içerisindeki bir yetkiliyle, belli bir kurumun başındaki kişiyle görüştüğünüz zaman zaten resmi bir güçle görüşmüş oluyorsunuz. Aynı şekilde fiili durumu getiren Taliban yetkilileriyle görüştüğünüzde de fiili bir durum ortaya koymuş oluyorsunuz" dedi.

Türkiye'nin burada hem kendi hassasiyetlerini takip ettiğini hem de uluslararası toplumla paralel bir şekilde hareket ettiğini dile getiren Çelik, bunlarla ilgili konuşurken daha derinlemesine bilgi sahibi olarak konuşmakta fayda olduğunu söyledi.

Çelik, şunları kaydetti:

Nedendir bilinmez, yani ne zaman Türkiye biraz hassas bir süreç yürütüyor olsa, kendi milli çıkarları açısından, bölge açısından, dost ve kardeş ülkelerin geleceği açısından hassas bazı dengeleri yürütmek durumunda olsa bu dengelere saldırmak, Türkiye'nin bu dengeler konusundaki hassasiyetini bozmak, bununla ilgili olarak birtakım bozucu siyasetler ortaya koymak konusunda hemen harekete geçenler var. Halbuki Türkiye'nin çıkarları, ülkemizde yaşayan herkesin çıkarlarıdır. Türkiye'nin hak ve menfaatleri bütün vatandaşlarımızın hak ve menfaatleridir. Bu hassasiyetleri kaşımak yerine burada yürütülen diplomasiye, siyasete katkıda bulunmaya çalışmak daha anlamlı olur.

 

Independent Türkçe, AA

DAHA FAZLA HABER OKU