Tunus: Zırhlı bir sistem noktası

Umutlar, Tunus halkının, krizlere çözüm bulabilen ve sıkıntılar bataklığını aşabilen sağlam rasyonalitesine ve sivilliğine bağlı

Fotoğraf: Reuters

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said haftalarca verdiği vaat ve gözdağından sonra nihayet ilk bildirisini okudu.

Tunus, mali sıkıntı, ülkeyi kasıp kavuran korona pandemisi ve toplumun hareketini felç eden siyasi sellerin eksik olmadığı kompleks bir sıkıntı çekti.

Devlet parçalandı ve birden fazla baş onun liderliği için rekabet eder hale geldi. Halk ve sendikalar arasında şu soru yükseldi; ne yapmalı?

2014 anayasasında yetkiler siyasi çalışmaları karıştıracak şekilde dağıtılıyor. Sistem, ne başkanlık ne parlamenter ne de açık bir biçimde ikisinin karışımı.

Nitekim Cumhurbaşkanı Kays Said kendisi için bomba yüklü anayasa tanımını kullandı.

Parlamentonun oluşumu, bloke olmasına katkıda bulundu, zira partiler ve bağımsızlar dahil olmak üzere yaklaşık 20 siyasi bileşenden oluştu.

İslami bir siyasi referansa sahip olan Nahda Hareketi mecliste çoğunluğu elde etti ve lideri Raşid Gannuşi meclis başkanlığını devraldı.

Ülkenin yaşadığı tökezlemeler konusunda onu suçlayan sesler yükseldi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ulusal diyalog, birden fazla siyasi parti ve sendika tarafından önerilen bir seçenekti, ancak uzlaşma sağlanamadı.

Ülke, ekonomik ve sağlık sorunlarının giderek artan yükünü taşımaya devam etti. Korona vakalarındaki artış ve sağlık sisteminin çökmesi, tüm sosyal tabakaları vuran bir çekiç oldu.

Birçok ülkeden ilaç yardımları gelmesine rağmen pandemi kontrol dışı kalmaya devam etti. Halkın çektiği acıların başlıca sorumlusu siyasi ve idari karışıklık.

Bir buçuk yıl içinde 5 sağlık bakanı değişti, Cumhurbaşkanının onayını almayan bir hükümette geçici olarak 9 bakan görev yaptı.

Ağır ıstırap döngüsünden çıkış için tüm kapılar kapandı. İki aydan fazla bir süre önce, Cumhurbaşkanı Kays Said ordu kışlalarını ve Ulusal Muhafızların karargahını ziyaret etti, hükümetin silahını taşıyan herkesin baş komutanı olduğunu deklare etti ve açık bir dille şunu söyledi:

Bugün sabreder yarın yetkimizi kullanırız.


Cumhuriyetin ilanının yıl dönümü olan 25 Temmuz Pazar günü yetki kullanıldı ve Cumhurbaşkanı ülkeyi büyüklüğünü ve doğasını çok iyi bildiği zorluklar içeren bir sürece sokan ilk bildirisini okudu.

Ordu komutanları, Ulusal Muhafızlar ve güvenlik aygıtının önünde büyük dönüşüm kararlarını açıkladı; Halk Temsilcileri Meclisi’nin yetkilerini dondurmak, tüm milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya almak, yozlaşmışlardan hesap sormaya söz vermek, kargaşa çıkartmaya çalışanlara karşı kararlı olmak.

Cumhurbaşkanı Başbakan Hişam el-Meşişi'yi görevden aldı ve yürütme organını devraldı. Bu görevi kendisinin atayacağı bir başbakanın yardımıyla yürüteceğini açıkladı.

Ayrıca başsavcı pozisyonunu üstlendiğini de duyurdu ve buna gerekçe olarak tüm yolsuzluk dosyalarının ifşa edilmesinin gerekliliğini gösterdi.

Bu kararları Anayasa'nın 80'inci maddesi uyarınca aldığını açıkladı.


Cumhurbaşkanının kararlarının hemen ardından Tunus sokaklarında, siyasi partiler ve kanaat önderleri arasında anlaşmazlık baş gösterdi.

Cumhurbaşkanının yaptıklarını destekleyenlerin yanı sıra karşı çıkan sesler yükseldi. Tunus, bazı partilerin Cumhurbaşkanını desteklemesi gibi ülkenin dört bir yanında kendisini destekleyen halk gösterilerine tanık oldu.

Cumhurbaşkanının kararlarına ilk ve en büyük muhalif Nahda Hareketi'ydi ve cumhurbaşkanlığı kararlarını anayasaya karşı darbe olarak niteledi.

Olaylar hala her düzeyde hızla ilerliyor ve Tunus'ta henüz açılmamış birçok kapı var.

Varabilecekleri noktayı kimsenin bilmediği şiddetli tepkilerden duyulan korku, toplumun her kesimini kaplıyor. Bazıları hala ülkede önemli bir siyasi ve sosyal role sahip bir sendika bileşeni olan Tunus Genel İşçi Sendikası liderliğinin devam eden toplantılarının sonuçlarını bekliyor.

Nahda Hareketi'nin tepkisi sözlü eleştiriyle mi sınırlı kalacak, yoksa sahada aktif bir öfkeye dönüşüp gücü ve kapsamı tahmin edilemeyen bir gelişmeye mi işaret edecek?

Ulusal diyalogun başarılı olmasında önemli bir rol oynayan 4 Tunuslu sendika örgütünden niteliksel bir girişime tanık olacak mıyız?

Bahsettiğimiz sendikalar; Tunus Genel İşçi Sendikası, Tunus Ulusal Barolar Birliği, Tunus İnsan Hakları Birliği, Tunus Sanayi, Ticaret ve El Sanatları Birliği. Bu sendikalar daha önce de siyasi uzlaşı ve toplumsal barışın önünü açmayı başarmış ve ülkede çoğulcu bir demokrasinin inşasına yaptıkları kritik katkı nedeniyle 2015 Nobel Barış Ödülü'ne layık görülmüşlerdi.


Bugün, Cumhurbaşkanı Kays Said, özellikle geniş halk desteğini aldığı, ordu ve güvenlik güçleri tarafından desteklendiği için geri adım atamayacağı bir konumda.

Nahda Hareketi de çok hassas bir konumda ve Cumhurbaşkanı’nın başsavcılık yetkilerini üstlenmesinin, tüm milletvekillerinin dokunulmazlığının askıya alınmasının ne manaya geldiğini biliyor.

Bunun pek çok üyesinin kovuşturulacak olması ve siyasi sahneden kalıcı olarak uzaklaştırılması anlamına geldiğinin farkında.       


Cumhurbaşkanı bir sonraki açıklamasında Halk Temsilcileri Meclisini dondurma ifadesini değiştirdi ve bunun yerine 1 ay süreyle (uzatılabilir) askıya alınacağını açıkladı.

Cumhurbaşkanı erken seçim çağrısında bulunmaya mı karar verdi, yoksa anayasayı değiştirmeye ve eski cumhurbaşkanları Burgiba ve Bin Ali döneminde Tunus'u yöneten başkanlık sistemini yeniden kurmaya mı çalışacak?

Kays Said'in kararlarından sonra Tunus'un öncekinden farklı olduğuna şüphe yok ve önümüzdeki günlerde, toplumsal ve siyasi düzeyde kapsamı ve yansımaları görülecek olan önemli değişiklikler yaşanacak.

Kays Said, ülkenin siyasi ve idari mekanizmasında büyük ve tehlikeli bir dengesizlik olduğunu fark etti. Bir elini kaldırıp avucunun üzerine diğerinin parmaklarını yerleştirerek sistem noktasına, ama, ordunun ve güvenlik aygıtının gücüyle zırhlanmış bir noktaya işaret etti.

Silahlı bir tepkinin ihtimal dahilinde olduğunu düşündüğünden konuşmasında şöyle dedi:

Kim bir kurşun sıkarsa ordu ve güvenlik güçleri ona kurşun yağmuru ile karşılık verecektir.


Tehlikeli gerçek şu ki Tunus’un, çektiği acılarlarla birlikte en ufak bir şiddet esintisine dahi tahammülü yok.

Keza komşu ülkeler, özellikle de Tunus ile her şeyde ortak Libya’nın da.  Habib Burgiba’nın dediği gibi;

Tunus ve Libya iki ülke, tek halk


Umutlar, Tunus halkının, krizlere çözüm bulabilen ve sıkıntılar bataklığını aşabilen sağlam rasyonalitesine ve sivilliğine bağlı.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU