Kürt sorunu için neden bir var, bir yok deniliyor? Uzmanlar yorumladı...

Türkiye'de Kürt sorunu uzun yıllardır tartışılan bir mesele. Muhalefetin erken genel seçim talebi ve Erdoğan'ın Diyarbakır ziyaretiyle konu tekrar gündemde

Yeni bir çözüm süreci mümkün mü? / Fotoğraf: AA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uzun bir aradan sonra 9 Temmuz'da  Diyarbakır'a bir ziyaret gerçekleştirdi.

Erdoğan'ın Diyarbakır ziyaretiyle "Kürt sorunu ve yeni bir çözüm süreci mümkün mü?" tartışmaları alevlendi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Çünkü Erdoğan, Diyarbakır'da "Çözüm sürecini sonlandıran biz olmadık. 2005 yılında Diyarbakır'da ne dediysek aynı noktadayız" ifadelerini kullandı.

Erdoğan 2005'te "Kürt sorunu var ve bu benim sorunum" demişti. 

Ancak Erdoğan 2015 yılında "Ülkede Kürt sorunu yok, terör sorunu var" ifadelerini kullanmıştı.

Kürt sorunu için neden bir var, bir yok deniliyor? Var mı? Yok mu?

Özellikle seçim dönemlerine yakın "var" denilmesi tesadüf mü?

"Kürt sorunu oy ihtiyacına bağlı"

Eski Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Cem Toker, Kürt sorununun seçimle ilişkili olduğunu söyledi.

Sosyal medya hesabında "Oy sorunu varsa, Kürt sorunu vardır" değerlendirmesinde bulunan Toker, "Oy sorunu yoksa, ‘ne Kürt sorunu ya! Bu ülkede Kürt sorunu yoktur'" paylaşımında bulundu.
 


"Kürt seçmenler 2005'te nerede olduğuyla ilgilenmiyor"

Siyasi iletişimci ve araştırmacı Dr. İbrahim Uslu, Kürt sorununun pek konuşulmadığı görüşünde.

"Acaba Kürt seçmenler bize de oy verir mi?" telaşıyla Kürtler ile iletişim kurulmaya çalışıldığını kaydeden Uslu, "Bu bağlamda Kürt seçmen hatırlanıyor. Bunun dışında bir şey yok. Kürtlerin siyasi, toplumsal, kültürel ve ekonomik sorunları ciddi bir biçimde tartışılmıyor" dedi.
 

İbrahim Uslu
Siyasi iletişimci ve araştırmacı Dr. İbrahim Uslu / Fotoğraf: Twitter


"Tartışılıyor dersek bence Kürtlere haksızlık etmiş oluruz" değerlendirmesinde bulunan Dr. Uslu şunları söyledi:
 

Kimse 'Niye bunca zamandır bu mesele niye çözülemiyor?' demiyor. Bunların konuşulduğuna şahit olmadım.

Erdoğan, Diyarbakır'da ‘2005'teki gibi düşünüyorum' demeye çalışıyor.

Oyunu alması için Kürt seçmeni ikna etmesi gerekir. Ama Kürt seçmenler 2005'te nerede olduğuyla ilgilenmiyor, 2015 ile 2021 sonrası nerede olduğuyla daha fazla ilgileniyor. Buna bir cevap vermesi lazım. 


"Erdoğan, ‘İkinci turda ne kadar Kürt oyu alabilirim' hesabında"

Büyük Birlik Partisi (BBP) ile Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) gibi iki milliyetçi partinin Cumhur İttifakı'nın ortağı olduğunu hatırlatan Uslu, "Milliyetçi partiler ile ortaklığı sürerken Kürt seçmenler ile nasıl bir diyalog başlatacak? Bu Kürt seçmenin kafasında soru işareti. Kürt sorunu ve çözümü konusunda yeni adımlar atmak gibi bir niyet yok" ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın Diyarbakır ziyaretini seçimlerin ikinci tur hazırlığı olarak değerlendiren Dr. Uslu, Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada "Seçimlerin birinci turda bitmeyeceğini Sayın Erdoğan da kabul etti. Yani ikinci turda Kürt oylarına ihtiyacı var" dedi.

Seçimlerde Kürt oylarının belirleyici olacağını yineleyen Dr. İbrahim Uslu, "Kürt oyları nereye yönelirse o adayın kazanma şansı artıyor. Erdoğan ‘ikinci turda ne kadar Kürt oyu alabilirim' hedefiyle ziyareti gerçekleştirdi. Kürt seçmen ile diyalog kurmaya çalışıyor. Ziyaret için 'ikinci çözüm süreci geliyor' gibi aşırı yorumlar yapıldı ama ben bunların hiçbirine katılmadığımı söylemek istiyorum" açıklamasını yaptı. 

"Süreç iktidara yaramadığı için bitirildi"

Bölgeye yönelik kamuoyu araştırmalarıyla tanınan Diyarbakır merkezli RAWEST Araştırma Direktörü Reha Ruhavioğlu ise Kürt meselesinin siyasetin çok temel bir çelişkisi olduğunu söyledi.

Sorun çözüm yoluna girdiğinde "konu siyaset dışı bir sorundur" yorumların yapıldığını aktaran Ruhavioğlu, "Ama ne zaman siyasette oy ihtiyacı olsa dönülüp Kürt meselesi ile ilgilenmeye başlanılıyor" dedi.
 

Reha Ruhavioğlu
Reha Ruhavioğlu / Fotoğraf: Twitter


Kürt meselesinin asla seçim endeksli bir mesele olarak görülmemesi gerektiğini ifade eden Ruhavioğlu, "Çünkü bunu çözüm sürecinde gördük. 2015'teki sürecin sona ermesinin en temel sebeplerinden birisi meselenin sonuç olarak iktidara yaramamış olmasıdır. Eğer süreç 7 Haziran'da AK Parti'nin tek başına iktidarı kaybettiği bir seçim sonucuyla sonuçlanmasaydı, bu kadar yıkıcı bir şekilde bitmezdi" diye konuştu.

Oy hesabı yapmayan kararlı siyasetçilerin sorunun çözümüne katkı sunabileceğini dile getiren Ruhavioğlu, şöyle devam etti:
 

Öyle birinin bu meseleye yaklaşması lazım ki ‘Ben bu meseleyi çözeceğim. Evet, bu siyaseten Kürtleri temsil eden partiye yarar, biliyorum ama ben de Türkiye'ye barış getirmiş bir insan olarak anılırım' demeli.

'Hem sorunu çözen aktör olayım hem siyasetin içinde güçleneyim hem de dünya sorunu çözdüğüm için beğensin', bu üçü bir arada olmuyor"


"Kazandırmayan bir yatırıma kimse girmek istemiyor"

Cumhur İttifakı'nın hem Kürtlerden hem de ülke genelinde oy kaybettiğini ve seçimde onu iktidarda tutacak oy desteğine ihtiyaç duyduğu için Erdoğan'ın Diyarbakır ziyaretinde konuya tekrar değindiğini belirten Ruhavioğlu, şunları kaydetti:
 

Kimsenin oya ihtiyaç duyulmadığı denklemde mesele fazla konuşulmuyor. Seçimle bağlantılı. Ancak Kürt meselesi seçim endeksli bir mesele değil. Bu yaklaşım çözümsüzlüğü derinleştirmeye mahkum ediyor.

2015 sonrası bu karanlık dönemi yaşamamızın birçok faktörü vardır ama en önemlisi 7 Haziran'da AK Parti'nin iktidarı kaybetmiş olmasıdır.

İktidar kaybedilmese, HDP 13 yerine 10 puan alsa, yani 1 Kasım'daki denklem 7 Haziran'da gerçekleşmiş olsaydı, süreç iyi-kötü belki hâlâ devam ediyor olacaktı.

Kazandırmayan bir yatırıma kimse girmek istemiyor. Kazandırması için oy hesabının kazanç denkleminin dışında tutulması gerekir.

Kürt meselesi ancak seçimden sonra ciddi bir kararlılıkla çözülebilir. Hesapların denklem dışı tutulmasıyla bu mümkün olabilir.

Şimdi hem Millet İttifakı hem de Cumhur İttifakı Kürt meselesiyle ilgili birtakım söylemlerde bulunacaklar ama bunların kalıcı olmayan yaklaşım ve çözümler olacağını düşünüyorum.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU