"Yardımlaşma ve dayanışma toplum fertlerinin sahip olması gereken en güzel örneklerindendir"

Her meslekten, her yaştan insanların bir araya gelerek kurduğu bir ağ olan Dayanışma Ağları İstanbul’un birçok ilçesinde çalışmalar yürütüyor

Pandemi sürecinde ihtiyaçtan kaynaklı bir araya gelerek ve bu salgın sürecini dayanışma ağları örüp, bulundukları yerlerde ihtiyaç sahibi insanlara katkı sunmaya çalışıyorlar.

Yardımlaşma ve dayanışma toplum fertlerinin sahip olması gereken en güzel örneklerindendir şüphesiz. Bir arada yaşayan insanlar sürekli yardımlaşma ve dayanışma içerisinde olsa o toplumun sosyal, siyasal, ekonomik, psikolojik, kültürel vb. seviyesi çok daha yüksek olur.

İstanbul’da kurulan bu Dayanışma Ağları, gündelik yaşantımızda ve ilişkilerimizde rastladığımız, genellikle herhangi bir motivasyonla neredeyse bireysel bir ihtiyaç olarak yöneldiğimiz dayanışma olgusunun, yoksulluğun, yoksunluğun ve yalnızlığın önemini anlama ve ortaya koyma çabasını ortaya koyuyor. Dayanışma Ağları ile toplumda bireylerin birlikte yaşayabilmesini mümkün kılan bir olgu olduğunu da görüyoruz. Dayanışmanın ne kadar hayati bir önem arz ettiğini de.

Independent Türkçe olarak Dayanışma Ağlarında çalışmalar yürüten, katkı sunan gönüllülerle görüştük.

Koray Türkay- Kadıköy Dayanışma Ağı

Pandeminin başladığı Mart ayının ikinci haftasından itibaren Kadıköy Dayanışma Ağı dayanışmasının başladığını söyleyen Türkay, sözlerine şöyle devam ediyor:

"Pandeminin sağlık üzerindeki etkileri ile alınan önlemlerin yarattığı ekonomik ve toplumsal tahribat çok büyük. Zorunlu olmayan iş kollarında çalışmaya devam edenler, işverenlerin çalışanlarını işten çıkardığı ya da ücretsiz izne ayırdığı, yoksul insanların geçimlerini kaybettikleri için açlık sınırına düştükleri, kırılgan grupların artan ihtiyaçlarına rağmen seslerini duyuramadıkları ve en kötüsü sağlık çalışanlarının yeterli ekipmanları olmadığı için hayatlarını kaybettikleri bir süreç yaşıyoruz. Tüm bu zor koşullar karşısında her kimin birine destek verebilecek olanağı, becerisi, kapasitesi varsa, sürece eklemlenmesi gerektiğine inanarak yola çıktık. Artan talepler ve ihtiyaçlar için dayanışma içinde olmayı yurttaş hukukundan saydık. Dayanışma bu süreçte zor durumda kalan içinde, bu halden rahatsızlık duyan içinde yaşamsal… "Kadıköy Dayanışma Ağı", bu sebeplerden ötürü etrafımızı saran Koronavirüs (Covid-19) salgınıyla birlikte girilen zorlu süreçte dünyanın dört bir yanından yükselen dayanışma örneklerine katılan yerel bir oluşum olarak ortaya çıkmıştır.”

KORAY TÜRKAY.jpg
Koray Türkay

 

İlk olarak 65 yaş üzerindeki insanların sokağa çıkma yasağı ile ihtiyaçları olan alışverişleri yaparak organize olduklarını söyleyen Türkay, sözlerine şöyle devam ediyor:

"Dayanışma kolileri hazırladık. Gittikçe ağırlaşan ekonomik kriz, insanların sağlıklı beslenmesine engel olmakta. Biz Pandemi sürecinde 2 binden fazla koliyi özellikle Kadıköy'de ve İstanbul'un diğer dezavantajlı komşularımızın yaşadığı ilçelere ulaştırdık. Pandemi sürecinde sağlık çalışanlarının koruyucu ekipman ihtiyaçlarını karşılamak üzere 12000 tane maske siperlik ürettik ve sağlık çalışanlarına ulaştırdık. Pandemi sürecinde sokak hayvanlarıyla da dayanıştık. Kimsenin sokağa çıkmadığı dönemlerde hayvanlara mama bıraktık. Ayrıca çocuklarla dayanışma çalışmaları yaptık, evde kalmak durumunda olan çocuklar doğal olarak oldukça sıkılıyorlardı. Birçok çocuğa boyama kitabı, oyuncak, kıyafetler, kitaplar ulaştırdık.”

Pandeminin ilk Nisan- Mayıs aylarında sıcak yemek üretimi gerçekleştirdiklerini söyleyen Türkay, her gün 50-100 insana yemek ulaştırdıklarını ifade ediyor:

"Spor Meclisi'ni kurduk. Haftanın üç günü özellikle havaların sıcak olduğu dönemde Yoğurtçu parkında eğitmenler eşliğinde spor çalışmaları düzenledik. Kent bostanları oluşturduk, sağlıklı fidelerden edindik ve bu sağlıklı fideleri Kadıköy'de birçok boş alanda toprakla buluşturduk. Yaklaşan gıda krizine dair farkındalık yaratmak aynı zamanda kolektif pratiği ortaya koymak adına binlerce sağlıklı fideyi toprakla buluşturduk. Ekim ayından sonra Kadıköy dayanışma yine aktifleşti yeniden Kadıköy'de hafta arası her akşam sıcak yemek üretimine başladık. Şu anda yüze yakın sokakta yaşayan insanımıza her akşam hafta arası sıcak yemek ulaştırıyoruz.”

Bütün bu dayanışma çalışmalarını kolektif dayanışma çerçevesinde gerçekleştirdiklerini söyleyen Türkay, gerek insan gücü, gerekse ihtiyaç duydukları bütçeyi kolektif bir şekilde gönüllülerle ortaya çıkardıklarını ifade ediyor:

"Son dönemde yaptığımız etkin çalışmalar çerçevesinde Kadıköy Belediyesi ile de iletişim halindeyiz. Kent ekoloji tarım grubumuzun yapmayı planladığı bir çalışma da iklim krizi, ormansızlaştırma ve kuraklığa dair bir saha çalışmasıdır. Kuraklığın her geçen gün daha net bir şekilde hissedildiği bu süreçte musluklarımızdan %68 tasarruf sağlayan su aparatlarını her eve ulaştırmak gibi bir hedefimiz var. Bununla ilgili Kadıköy Dayanışma Ağı olarak bütçe oluşturuyoruz ve bu aparatlardan edine bildiğimiz kadar fazla edinerek ücretsiz bir şekilde Kadıköy'de yaşayan komşularımıza tek tek kapılarını çalarak ulaştıracağız. Sadece aparatları değil aynı zamanda iklim krizine, ormansızlaştırmaya ve kuraklığa dair derinlemesine ve bütünlüklü bir bakışı ortaya koyan dokümanımızı da kendilerine vererek bu konu hakkında yüz yüze görüşme olanağı yaratacağız. Yine önümüzdeki günlerde bir başka çalışma başlığımız afet gönüllü ekipleri oluşturmak. Bu başlıkta önümüzdeki günlerde eğitimler başlatacağız ve bu eğitimlere katılım çağrısını yine bir kampanya ekseninde ortaya koyacağız.”

Kadıköy Dayanışma Ağı olarak yemek, spor, deprem, ekoloji her çalışma grubunun kendi iletişim grubu olduğunu söyleyen Türkay, şöyle devam ediyor:

"Çalışmalar sırasında Kadıköy Dayanışma Ağı gönüllüleri Kadıköylülerle iletişim kuruyor. Bu sırada ihtiyaçlarını soruyoruz ve dinliyoruz. İhtiyaçları iletişim grubu üzerinden gönüllüler ile paylaşıyoruz. Paylaşımdan sonra oldukça kısa bir sürede o an müsait ve kararı uygulayabilecek gönüllüler ile beraber kararı alıyoruz. İhtiyaçların giderilmesi ile ilgilenen gönüllüler o an bir araya gelerek dinamik bir şekilde uygulama planı oluşturuyorlar ve sonrasında kolektif olarak planı takip ediyor ve uyguluyorlar.”

Çalışmalarını sürdürdükleri süreçte ilginç anlara ve olaylara tanıklık eden Türkay, şöyle ifade ediyor:

"Dayanışma için yaptığımız bölgesel ve dezavantajlı komşularımıza gitmek üzere hareket noktamızda yaşanan trajikomik bir anı aktarmak istiyorum. Mahallemizde yaşlı ve yalnız yaşayan komşularımız çok fazla. Soğuk bir günde hareket edeceğimiz an karşı komşumuz 85 yaşlarında teyzemiz kömür sobasını yakmak isterken sobanın üst kapağını ateşin içine düşürmüş, pencereden duman geldiğini görünce hemen müdahale ettik. Sobanın üstündeki kuruması için astığı çamaşırlar tutuşmak üzereyken söndürdük, evi temizleyip havalandırdıktan sonra o an ayrıldık fakat her gün ihtiyaçları noktasında göz kulak olduk. Bu olayın bizlere hatırlattığı iki can alıcı soru var Kadıköy'ün en merkezi yerinde 85 yaşında bir komşumuzun doğalgaz gibi bir hizmetten yararlanamaması. Merkezi ve yerel yöneticilerin günlük ihtiyaçlarını karşılayacak yaşamlarını kolaylaştıracak hizmetlerin neden verilemediği. Bu yaşadığımız sorun ilginç an değil bir trajediydi diye bakıyoruz.”

Güliz Duman-Avcılar Dayanışma Ağı 

Pandemi ile birlikte ihtiyaç sahipleri artınca Avcılar’da Dayanışma Ağı oluşturarak bir araya geldiklerini söyleyen Duman, sözlerine şöyle devam ediyor:

"Ülkemizde Covid-19 salgını başladığı anda iktidar gerekli önlemleri almayarak, halka "evde kal” söyleminden ileri gidemedi. 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olan insanlara sokağa çıkma yasağı getirildi ancak bu insanların ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağı düşünülmedi, yüksek risk altında olan sağlıkçıların gerekli koruyucu ekipmanları karşılanmadı, birçok insanın işsiz, aşsız kaldığı bu süreçte yalnız olmadıklarını göstermek için eşitlerin yan yana durduğu dayanışma ağını kurma ihtiyacı hissettik.”

GÜLİZ DUMAN.jpg
Güliz Duman

 

Avcılar’da nasıl bir planlama yaptıklarını anlatan Duman, şöyle ifade ediyor:

"Mahalleler arasında da dayanışmayı esas alarak mahalle bazlı çalışma yürütüyoruz. Her mahallede gönüllü çalışmayı yürüten arkadaşlar gelen talepler üzerine gönüllü ve ihtiyaç sahipleri için form dolduruyor. İhtiyaç sahibi aile ile ön görüşme yaparak ihtiyacı belirleyip gönüllülerden gelen destek ile var olan ihtiyacı karşılanıyor.

Sokağa çıkma yasağı olan insanlara alışverişleri veya istedikleri destekler sağlandı. Siperlik üretimi yaparak, sağlık emekçilerine siperlik ve maske dağıtımı yapıldı. "Kendi sebzeni kendin üret” sloganı ile ata tohumları çoğaltılarak evlere fide dağıtımı yapıldı. Dayanışma ağı bostanı yapıldı. Uzaktan eğitime geçilmesi sebebiyle öğrencilerin ve ailelerin yaşadığı sıkıntıları giderme adına öğrenci-öğretmen ağı kuruldu. Kadına yönelik şiddete karşı destek hattı kuruldu. Gıda desteği ve fatura desteği sağlandı. Çocuklara kıyafet, ayakkabı desteği sağlandı. Bu süreçte işinden olan insanlara iş bulma konusunda destek verildi”

Dayanışmanın önemine vurgu yapan Duman, sözlerine şöyle devam ediyor:

"Dayanışmanın Covid-19’dan daha bulaşıcı olduğunu fark ettik. Hem kendi sağlığımızı hem de çevremizde ki insanların sağlığını korumaya çalışarak dayanışma içinde fiziksel mesafeyi azaltıp, sosyal mesafeyi arttırarak çok kısa sürede damladan deryaya dönüştük. Yalnız olmadığımızı ve olmadıklarını görmüş olduk.”

Belgin Şahin- Nurtepe Dayanışma Ağı

Nurtepe mahallesinin dayanışmayla kurulmuş bir mahalle olduğunu söyleyen Şahin, hafızasında da dayanışma kültürünün var olmaya devam ettiğini dile getiriyor:

"Nurtepe ve Güzeltepe İki ayrı ilçeye bağlı bir cadde ile birbirinden ayrılan iki ayrı mahalledir. Fakat Nurtepe daha eski ve artık semt gibi anıldığı için her iki mahallede Nurtepe adıyla biliniyor. Nurtepe ile Güzeltepe Eyüp ve Kâğıthane’nin ortak mahallesi.  Bu mahalleler 1970’lerde kolektif bir şekilde kurulmuş gecekondu mahalleleridir. 70’ler Türkiye’sinde yerleşim doğal olarak çalışma biçimine göre şekillenmiş. Nurtepe’nin aşağısı olan Kâğıthane fabrikaların yoğun olduğu bir bölgeydi. Aynı şekilde, Eyüp’e bağlı Güzeltepe’nin etrafında Demirdöküm, Sungurlar, Rabat gibi birçok işletme ve fabrika vardı. Fabrikalarda çalışanlar Nurtepe ve Güzeltepe’de ikamet ediyordu. Nurtepe Alevi nüfusun yoğun olduğu, demokratların, solcuların, sosyalistlerin bir araya gelip inşa ettiği bir mahalle. O dönem büyük kentlere yoğun bir göç hareketi var. 1990’larda da zorla göç ettirmelerden kaynaklı ikinci göç dalgası yaşanıyor. İkinci göç Alevi ve Sünni Kürt ağırlıklı. Bu iki göç dalgasıyla oluşmuş bir toplum yapısı var. İlk göçle gelenlerle ikinci göçle gelenlerin talepleri ve istekleri birbirinden farklı. Talepler farklı olsa da toplumsal ortaklığı sağlayan bir anlayış gelişmiş.”

BELGİN ŞAHİN.jpg
Belgin Şahin

 

Nurtepe -Güzeltepe Dayanışma Ağı’nın bugün 70’lerden gelen hafızanın devamı niteliğinde olduğunu söyleyen Şahin, sözlerine şöyle devam ediyor:

"Başka başka isimlerle yahut şekillerle, sürekli olarak güne ayak uydurabilen bir ortak mücadele hattı kurmak, bu mahallelerin geleneğinde var. Dayanışma ağından önce ‘Ya Kanal Ya İstanbul’ yerel platformunu kurmuştuk. Mart ayında pandeminin ilk zamanlarında bu platformun içinden günün mücadele anlayışına uygun, çözüm üretmeye çalışan ‘dayanışma ağı’ doğdu. Hala ikili bir yöntem şeklinde hem kanal hem de dayanışma ağı çalışmalarını sürdürmeye çalışıyoruz.

Faaliyetlerimiz konusu da mahallenin özgün yapısıyla doğru orantılı gelişti. Nurtepe inşaat işçilerinin ve hizmet sektöründe çalışan işçilerin yoğun olduğu bir yer. Dayanışma grubumuzun çekirdek kadrosu tamamen işçi. Biz tabandan ve yatay bir örgütlenme ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”

Mahallelerinde bir işçinin yaşadığı sorunun Türkiye’deki diğer işçilerin sorunlarıyla bağını kurabilen bir yerden çalışmalara başladıklarını söyleyen Şahin, şöyle devam ediyor:

"Hasan Oğuz arkadaşımız DİSK’e bağlı Dev Yapı-İş sendikası temsilcisi ve Dayanışma Ağı gönüllüsü idi,  Covid-19’dan hayatını kaybettiğinde de bunu göstermeye çalıştık. ‘’Ücretli izin için ses çıkar’’ eylemleri yaparak diğer dayanışma ağlarıyla bu eylemlilikleri ortaklaştırdık. Daha güçlü ses çıkardık! Market çalışanlarına destek olmak için bilinen zincir marketler önünde eylem gerçekleştirdik. Faturalara karşı ‘biz çok vergi verdik faturaları siz ödeyin’ diyerek mahallemizde protesto ve itirazlar gerçekleştirdik.”

Nurtepe mahallesinde de diğer mahalle ve ilçelerde olduğu gibi çalışmalar yürüttüklerini söyleyen Şahin, şöyle devam ediyor:

"Dayanışma Ağı olarak mahallemizdeki ihtiyaç sahibi kişiler belirlendi. Muhtarlar işbirliği içerisinde çalışmalara devam edildi. Kendi ağımızda ve yerel desteklerle şu ana kadar yaklaşık 40 aileye gıda, ilaç ve maske desteği sağlandı. Gönüllü formu oluşturuldu, kurmuş olduğumuz web sitesinde çalışmalarımız paylaşıldı. Aynı zamanda sosyal medya üzerinden paylaşım yapılmaya devam edildi. Sağlık çalışanlarına destek sunuldu. Sokak hayvanları için mama dağıttık. Çocuklara kitap ve oyuncak dağıtımı gerçekleştirdik.  Hali hazırda tam kapanmadan sonra başlattığımız gıda ve hijyen paylaşım çalışması yapıyoruz. Yaklaşık 80 aileyle paylaşımda bulunduk ve devam ediyoruz.”

DAHA FAZLA HABER OKU