Metiner: Sonu yıkım olacak anlayışlardan kaçınmak

"Yüreğimizin giderek daralmakta olduğunu görmek üzüyor"

Fotoğraf: YouTube

Yeni Şafak yazarı Mehmet Metiner, “Sonu yıkım olacak anlayışlardan kaçınmak” başlıklı bir köşe yazısı kaleme aldı. Metiner bir önceki yazısında olduğu gibi Türkiye'deki siyaset anlayışına üstü kapalı eleştiriler getirdi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Metiner, bu yazısında dünyanın bir imtihan yurdu olduğu görüşünü dile getirirken kaleme aldığı şu satırlar dikkati çekti:

Kim ki yeryüzünü tek tip düşünen ve tek tip yaşayan bir yere dönüştürmeye çalışırsa, yeryüzünü birbirinin kanına ekmek doğramaya çalışan canavarlar yurduna dönüştürmüş olur. Cenneti yeryüzüne indirmeye çalışanlar gerçekte yeryüzünü cehenneme dönüştürürler. Bu sapkın totaliter faşizan düşünce ne yazık ki kimilerimizce kabul görebiliyor.

Kendilerini “Dinin sahibi/jandarması” olarak görenler, hâkim oldukları yerlerde yeryüzünü sadece başkaları için değil aynı dine mensup olup farklı düşünen ve yaşayan insanlar için de cehenneme dönüştürüyorlar, görmüyor musunuz? Başkalarının hayat tarzlarını ve düşünce biçimlerini metazori yöntemlerle baskılamayı, dahası ve en fenası yok etmeyi, “emr-i bi’l maruf ve nehy-i ani’l münker” olarak görenler bilesiniz ki asıl münker bir zihniyetin savunuculuğunu yapıyorlar.

Din adına ortaya konulan bu totaliter faşist zihniyetin nasıl bir teröre dönüştüğü ortada. Dinin gerçeklerini tebliğ etmek ile dini hayat tarzını dayatmak arasındaki farkı bilmeyen anlayışlar bugün hepimize kaybettiriyor. Din devleti gönüllerde kurulur. Ama din devletini bedenler üzerinden kurmaya kalkışanlar ne yazık ki gönülleri yıkıyorlar ve gönüllerdeki o yüce din algısını yerle yeksan ediyorlar. Dinin devleti olmaz. Din devleti de olmaz. Zira herkesin dini anlayışı farklı farklıdır. Dini anlayışlarını devlet üzerinden din diye dayatanların yapıp ettiklerine de “din devleti” denmez. Devletin dini adalettir. Adaleti olmayanın dini de sözden ibarettir. Din, devlet eliyle topluma dayatılacak bir inançlar manzumesi değildir. Kim ki dini hayat tarzını devlet veya güç marifetiyle başkalarına dayatmaya çalışıyorsa bilesiniz ki o dine ve dindarlığa en büyük zararı veriyordur.

“Düşüncelerimizden ve hayat tarzlarımızdan dolayı çokça baskılandık. Başörtülü kızlarımız çokça zulüm gördü” diye devam eden Metiner, şu ifadeleri kullandı:

Şimdi birileri kalkıp başkalarının kılık-kıyafetine din adına karışmaya, en fenası başkalarının hayat tarzını bastırmaya kalkışırsa, bize aynısını yapan zalimlerle bir kefeye kendilerini yerleştirmiş olurlar. Biz başkasına benzememeliyiz asla. Biz o birilerine benzediğimiz gün kaybederiz. Biz kendimiz olmaktan çıktığımız an zevale doğru sürükleniriz.

Marifet, zayıf iken adaleti savunmak değildir. Asıl marifet, güçlü iken adaleti dimdik ayakta tutmaktır. Yani bize yapılmasını istemediğimiz hiçbir şeyi başkalarına yapmamaktır. Yapılmasına da zinhar müsaade etmemektir. Yüreğimizin giderek daralmakta olduğunu görmek üzüyor.

Kendi dinimizden olanları dahi kendi cemaatlerimiz, kendi tarikatlarımız, kendi ırklarımız, kendi mezheplerimiz, kendi derneklerimiz üzerinden “bizden olanlar-olmayanlar” biçiminde ayrıştırmaya kalkışırsak, dahası cemaatimizden, tarikatımızdan, ırkımızdan, mezhebimizden, derneğimizden olanları diğerlerinden üstün görmeye başlarsak, Arafat Dağı’ndan seslenen o sevgililer sevgilisinin ortaya koyduğu ölçülerden sapmışız demektir. Bizi kendimiz olmaktan çıkartacak anlayışlardan ve siyasetlerden uzak duralım.

 

Yeni Şafak, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU