Akademinin siyasete en büyük transferi: Fuat Köprülü

Fuat Köprülü, 28 Haziran 1966 senesinde geçirdiği bir trafik kazası sonrası yanlış ve eksik tedavi nedeniyle hayata gözleri yumdu

Fuat Köprülü / Fotoğraf: Wikipedia

Başta edebiyat tarihi olmak üzere ilim dünyasında birbirinden değerli keşif ve eserlere imza atan Fuat Köprülü, arkasında hem akademik hem de siyasi büyük bir miras bıraktı. 

Her ne kadar Ali Emiri bu hususta şerh koysa da Fuat Köprülü'nün Osmanlı'nın en önemli Sadrazamlarından birisi olan Köprülü Mehmet Paşa'nın soyundan geldiği kabul edilmektedir.

4 Aralık 1880 yılında dünyaya gelen Fuat Köprülü; Arapça, Farsça ve Fransızcayı kendi çabalarıyla öğrenerek mükemmel bir düzeye getirmişti. 

Darülfünun'da gördüğü hukuk öğrenimini yetersiz bularak okuldan kendi iradesiyle ayrıldı ve kendi kendini yetiştirmeye karar verdi. 

Darülfünun'dan ayrılık gerekçesini şu sözlerle açıklayacaktı;

Fransızcayı hocalarımdan daha iyi biliyordum; hatta bazı dersleri, bazı bahisleri, onlardan daha çok önce ve daha iyi öğrenmiştim. Hukuk'ta fazla kalmak, zaman kaybetmekten başka bir şey değildi.

(Fevziye Abdullah Tansel,
"Memleketimizin Acı Kaybı Prof. Dr. Fuat Köprülü"- Belleten)


Köprülü resmî eğitimini tamamlamamış olsa da çalışmalarıyla kendisini ispat etmişti. 1913 yılında Halit Ziya Uşaklıgil, Darülfünun'daki görevinden ayrıldığında bu göreve Fuat Köprülü getirildi. 

Köprülü'nün bu göreve gelmesine birçok kişi itiraz etmişse de Köprülü kısa sürede birbirinden değerli çalışmalarla kendisini akademik camiaya ispat edecekti. 

Yine de hukuk formasyonunu yarım bırakması ileride bir takım kimselerin Köprülü'ye karşı harekete geçmesine neden olacaktı. 
 

 

Atatürk, Köprülü'yü keşfediyor

Atatürk, ömrünün son yıllarında Türk Kültürü ile yakından ilgilendi. Bu uğraşları Fuat Köprülü'yü keşfetmesini sağladı. 

Köprülü'nün çalışmalarını takdir eden Mustafa Kemal Paşa, onu Edebiyat Fakültesi Dekanlığına atadı. Takip eden aylarda Maarif Vekâleti Müsteşarlığı görevi de Köprülü'ye tevdi edildi.

Atatürk'ün Köprülü'ye olan ilgisi bununla da bitmeyecekti, böyle değerli bir ilim adamını siyasette görmek isteyen Paşa, onu Kars'tan mebus olmasını sağladı. 
 

 

Hocalıktan Dış İlişkiler Bakanlığına

Değerli tarihçilerimizden Enver Behnan Şapolyo, Hocası Fuat Köprülü'yü şu sözlerle anlatacaktı;

Onu ne kadar severdim, hem de pek çok… Çünkü o sevilecek ve eli öpülecek bir insandı. İlimde, ahlakta üstün varlıklara malikti. Ben ondan çok şey öğrenmiştim. Öğrencisi olmadan önce ve sonra ilk feyzimi bu muhterem hocamdan aldım. O, bana Ziya Gökalp'ten sonra milli benliğimi, Türk kültürünü öğretendi. Ben edebiyatçı değilim. Tarihi sevmiş, bu yola gönül bağlamış bir küçük araştırıcıyım.


Siyaset dünyasında çoğu alaylı politikacı, Fuat Köprülü'nün ilmi ciddiyetini hayatının her anına yansıtmasını 'kibir' olarak yorumlayarak küçümseme yoluna gidecekti.

Oysa Köprülü, metodolojik düşünmeyi bir hayat biçimi haline getirmişti. Bu sebeple bazen karşısındaki kitlelerin onu anlaması vakit alıyordu. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Fuat Köprülü'nün politik hayatındaki en büyük kırılma 'Dörtlü Takrir' hadisesi olmuştu. 

Bu hareket sonrası CHP'den ihraç edilmişti. Kendisiyle beraber ihraç edilen diğer isimlerle Türk siyasi hayatının en önemli partilerinden birisi olan Demokrat Parti'nin kurucuları arasında yer alacaktı. 

Celal Bayar'ın da istifa etmesiyle ihraç edilen isimler CHP'ye karşı kurumsal bir muhalefet başlattı. 

Celal Bayar, "Başvekilim Adnan Menderes" isimli eserinde Fuat Köprülü'nün başlarda tereddüt yaşadığını şu sözlerle nakleder; 

(Bildiri okunduğu sırada) Yanımda oturan Fuat Köprülü'nün birden ayağa kalktığını gördüm. Takriri geri almaya niyetli olduğu görülüyordu. Eteğinden çekip, oturttum. 

Sert bir sesle: 'Biz verdiğimiz takrirleri geri alacak insanlar değiliz' dedim. Sesini çıkartmadı. Ve takrir oya kondu.

 



Demokrat Parti'nin dört önemli kurucusundan birisi olan Fuat Köprülü 1950 yılında gerçekleşen seçimlerde Başbakan olmayı bekliyordu.

Aslında partinin önemli bir kesimi Köprülü'nün Başbakan olmasını Menderes'in ise Dış İlişkiler Bakanı olmasını bekliyordu.

Celal Bayar, parti içerisinde artan dedikodular sonrası kendisini ziyarete gelen Adnan Menderes ile arasında geçen diyalogu şöyle aktaracaktı;

-Buyurun, oturun Adnan Bey, dedim. Yine oturmadı. O nazik gülümsemesi içinde yumuşak bir sesle:

-Sizden, bir ricada bulunmaya geldim, Beyefendi, dedi. Beni mazur görmenizi rica ederim.

-Buyurun, söyleyin öyle ise, dedim, sizi dinliyorum.

-Arkadaşlarımızdan birini nasıl olsa hükümet kurmağa memur edeceksiniz. Mahzur görmezseniz, Fuat Köprülü arkadaşımızı tavsiye edecektim.

-Oturmadı. Ayakta duruyor, ellerini ovuşturarak yere bakıyordu. Benden bir karşılık beklediği belli idi.

-Başvekil sizsiniz Adnan Bey, dedim. Şaşırdı. Böyle bir şey beklemiyordu. Biraz da sanırım telaşlanıyor gibi oldu. 

-Bendeniz, Fuat Köprülü arkadaşım için ricaya gelmiştim. Ben sözümü teyit ve tekrar ettim: 

-Başvekil sizsiniz, Adnan Bey. Fuat Köprülü arkadaşımız da değerli bir insandır. Bilim adamıdır, tecrübelidir, dil bilir. Kendisine kabinenizde uygun bir görev verebilirsiniz. Dışişleri Bakanlığına uygun bir formasyonu vardır, sanıyorum. Tabiî, bu sizin bileceğiniz bir iştir. Kabinede, herhangi bir şekilde beraber çalışabilirsiniz.

Hâlâ, oturmuyor, ayakta duruyor, yüzüme bakıp gülüyordu. Ne diyeceğini kestirememiş bir hali vardı.

-Sizin başvekil olmanız yetmez, dedim. Parti liderliğini de üzerinize alacaksınız. Muvaffakiyetler dilerim.

 

Menderes Celal Bayar.jpg
Adnan Menderes ile Celal Bayar

 

Elbette bu durum başta bir sorun yaratmamışsa da Fuat Köprülü'yü sükût-ı hayale uğrattığı muhakkaktı. 

Nitekim Samet Ağaolu kendisi ile yaptığı görüşmede Köprülü'nün ona şunları söylediğini iddia etmektedir;

Partinin asıl başkanı benim. Bayar eski Başbakan ve mutedil bir insan. Onun için reis yaptık.


Oysa Bayar, hem partinin başına hem de Başbakanlığa kendisinden sonra Adnan Menderes'i getirmişti. Bu durum ilerleyen yıllarda Menderes ve Köprülü arasında görünmeyen bir rekabetin doğmasına neden olacaktı.

Menderes, Köprülü'yü sık sık kabinede farklı bakanlıklara getirerek üzerinde otorite kurmaya çalışacaktı. 
 

 

Demokrat Parti'den kopuş

Parti kurulurken Fuat Köprülü, partinin sözcüsü gibi hareket etmekteydi. Kamuoyu Demokrat Parti'nin siyasi meselelere dair yaklaşımını çoğunlukla Köprülü'nün yazılarından takip ediyordu.

Özellikle CHP'nin önemli kalemlerinden Falih Rıfkı Atay ile girdiği tartışmalar büyük ses getirmişti. 

Bakanlığı döneminde Türkiye'nin NATO'ya katılması ve Kore'ye asker gönderilmesi gibi önemli kararlarda imzası bulunan Köprülü, uzun süre Menderes'i gölgede bırakmayı başarmıştı. 

1954 Seçimlerini de büyük bir farkla kazanan Demokrat Parti'nin Dış İlişkiler Bakanı yine Fuat Köprülü olmuştu.

Bu seçimi büyük bir zaferle kazanan Menderes, artık partide ağırlığını iyiden iyiye hissettirmeye başlamıştı. Bu durumdan en fazla rahatsız olacak kişi de Fuat Köprülü olacaktı.

Parti içerisinde bazı isimler Menderes'in Başbakanlıktan alınarak yerine başka bir ismin getirilmesini talep ediyordu.

Parti içi muhalefet yavaş yavaş Köprülü'nün etrafında toplanmaya başlayacaktı.

Köprülü ve Menderes arasındaki gerilim İstanbul İl Başkanının istifasıyla doruk noktaya ulaşacaktı; çünkü Demokrat Parti İstanbul İl Başkanı, Fuat Köprülü'nün oğlu Orhan Köprülü'yü. 

'Tek adamcılıktan ve biat kültüründen nefret ettiğini' söyleyen Orhan Köprülü, önce İl Başkanlığından daha sonra da Demokrat Parti'den istifa etti. 

Demokrat Parti'nin kurucu ilkelerinden uzaklaştığını iddia eden Fuat Köprülü de Dış İlişkiler Bakanlığı görevinden istifa etti. Eleştirilerini kamuoyu önünde sıralamaktan çekinmeyen Köprülü, Demokrat Parti'den de istifa etti. 
 

 

Köprülü'ye göre Menderes; yargıya müdahale ediyordu, 6-7 Eylül olaylarının faillerini muhafaza ediyordu, ekonomiye gereken müdahaleyi yapamıyordu ve en önemlisi Demokrat Parti kurulurken türlü hakaretlerde bulunan kişiler Demokrat Parti içerisinde önemli mevkilere Menderes eliyle getiriliyordu.

Oysa Köprülü'ye göre bu kişiler yalnızca menfaatperest ve güvenilmez tiplerdi. Menderes'in etrafını sararak onu yönlendirdiğini iddia ediyordu.  

Köprülü bu kişiler Vatan gazetesinde şöyle aktaracaktı;

1946'dan 1950'ye kadar Demokrat Parti'ye birkaç defa girip çıkan, çıktığı sıralarda parti aleyhinde tahkir ve tezyif yollu ağır yazılar yazan, parti ocaklarının levhalarını söküp kamyonlarla sokaklarda teşhir eden, nihayet, parti iktidara gelince tekrar ona sokulup parti idaresinde mühim mevkilere geçen, aday listelerine giren, hatta büyük bir selahiyetle parti sözcülüğünü yapan bir takım kimselerin mevcudiyetini herkes bilir. Demokrat Parti, bütün bu gibi hareketleri siyasi ahlaka uygun buluyor mu?


1957 seçimlerine giderken Menderes, CHP'yi tek başına yenebileceğinden emindi; ama Fuat Köprülü ya da Osman Bölükbaşı gibi isimler kendisi için tehlike arz ediyordu. 

Hem ittifakların önüne geçmek hem de bu isimlerin önünü kesmek adına seçim kanunda önemli değişiklikler yapıldı.

Köprülü 1957 yılında hiçbir partiden aday olmadı, zaten yasal yollardan ötürü olmasının önü de engellenmişti.

Bölükbaşı'nın güçlü olduğu Kırşehir'de şehir statüsünde değişiklikler yapılmış ve Bölükbaşı'na bir takım hakaret davaları açılarak önü kesilmişti. 
 

Menderes ve Köprülü.jpg
Adnan Menderes ve Fuat Köprülü

 

Karşısında birleşmiş bir muhalefet olmasına izin vermeyen Menderes, seçimi kazanmayı başarmıştı; ama CHP'nin oylarını yüzde 40'lara kadar çıkarması Demokrat Parti'nin elini zayıflatan bir unsur olacaktı. 

Buna göre oyların yüzde 47,70'ini DP, yüzde 40,82'sini CHP kazanmıştı. Birleşmesi engellenen blokun oyları toplandığında DP için tehlike çanları çalmaktaydı. 

Sonrası malum hikâye, eski düşmanlardan Menderes'e hasbi dost olmamıştı; ama eski dostları artık kendisine düşmandı.

Etrafında liyakatten yoksun kişiler birçok hatalı kararlar almasında etkili oldu. Menderes'e karşı memnuniyetsizlik artarken ordu içerisinde bir klik harekete geçmek için şartların olgunlaşmasını bekliyordu.

Cihat Baban'ın 'Politika Galerisi' isimli eserde aktardığına göre bir toplantıda Menderes yanındakilere "Hoca sen üniversiteden devlet adamı çıktığını hiç gördün mü? Politika Allah vergisidir, okuma işi değil, sezgi işidir, sanat gibi bir şeydir" sözleriyle Köprülü'yle arasındaki rekabeti artık kişisel bir husumete dönüştürmüştü. 

İlerleyen süreçte partinin önemli isimleri Köprülü ve Menderes'in arasının yumuşamasını beklerken günden güne daha kötü bir seyir izleyecekti.

Köprülü, siyasi hayata bir daha aktif olarak dönmedi. Akademik çalışmalarına ağırlık vererek dünyanın en önemli üniversitelerinde bildiriler yayınladı ve eserleriyle arkasında önemli işler bıraktı.

Fuat Köprülü, 28 Haziran 1966 senesinde geçirdiği bir trafik kazası sonrası yanlış ve eksik tedavi nedeniyle hayata gözleri yumdu.

Cenazesi çoğu öğrencileri olan hatırı sayılır bir kalabalık tarafından kaldırılarak Sultanahmet'te bulunan Köprülü haziresine defnedildi.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU