Ev sinemasında bu hafta: Kalbe giden bir yol; Sefer Tası

Mehmet Erduğan, Independent Türkçe için "The Lunchbox" adlı filmi ve bu hafta çevrim içi platformlarda yayımlanacak diğer seçme filmler ile "Festival ajandası"nı yazdı

Son haftalarda belgesel içerikleriyle güçlü bir atılım yapan BluTV'nin Romantik Filmler kuşağında bu hafta gösterime giren The Lunchbox (Dabba) adlı bu filmi, bundan yıllar önce, 4. Malatya Uluslararası Film Festivali'nin Uluslararası Uzun Yarışma kategorisinde seyretmiş ve çok beğenmiştim.

Şimdi yıllar sonra olay örgüsüyle insanı gülümseten, hikayesiyle yürek burkan, zarif, heyecan verici, egzotik ve insanı kışkırtan bu filmi yeniden karşımda görünce sıkılmadan bir kez daha seyrettim ve hemen akabinde keyifli bir bayram filmi olarak size de tavsiye etmek istedim.

Bu Bombay (Mumbai) romantizmi, Bollywood klişelerinden ustalıkla kaçınıyor ve etkileyici bir öğle yemeği arasına sıkıştırılmış aşk mektupları ile izleyicisine sürükleyici ve duygusal bir hikâye sunuyor.


Kalbe giden bir yol; Sefer Tası

Yönetmen: Ritesh Batra / Oyuncular: Irrfan Khan, Nimrat Kaur, Nawazuddin Siddiqui, Lillete Dubey, Nakul Vaid, Bharti Achrekar, Yashvi Puneet Nagar, Denzil Smith, Shruti Bapna, Nasir Khan, Lokesh Raj, Sadashiv Kondaji Pokarkar, Aarti Rathod, Krishna Bai, Raj Rishi More, Santosh Kumar Chaurasiya, Avijit Khanwilkar, Aakash Sinha, Xavier Hodges, Rosemary Hodges, Hubart Vossoaker, Rosemary Vossoaker, Flory Vossoaker, Sebastian Vossoaker, Quitira Vossoaker, Baaburao Sankpal, Chandrakantha Rajani, Kancha Karki, Rajendra Dubey, Narendra Arora, Ashwin Desai, Mahesh Mahadev Salavkar, Krishna Mandal, Calvin Desilva, Craig Narona, Kyeron Kandoria, Shubh Jadav, Rita Sonal Panjatan, Swapnil Shrirao / Süre: 104 dakika
 

 

Bazen yanlış tren sizi doğru istasyona götürür…


Kalabalık Bombay şehrinde söylenildiğine göre, ev ile iş yerleri arasında gidip gelen sekiz milyon civarında sefer tası var; The Lunchbox da bunlardan birinin hikayesi, daha doğrusu kusursuz bir şekilde işleyen bir dağıtım sistemi içinde meydana gelen bir hatanın hikayesidir.

Ayrıca Bollywood'un bol miktarda şarkı söyleme, dans, aksiyon, romantizm ve komedi içeren masalsı yapımlarından farklı olarak film, aralarındaki mektuplaşma sırasında kimseye ifade etmedikleri yakınlıklarını paylaşan iki yalnız insanın ilgi çekici bir portresidir.
 

 

Dabbawala: Babadan oğula geçen lojistik ağı

Bombay şehir hayatının görülmeye değer sinematografisinin yanı sıra Hindistan'ın değişik geleneklerinden birini de kadrajına alan filmin izleyicisine aktardığı şey ise her gün ev kadınlarının öğle yemeklerini sefer taslarında eşlerine gönderme biçimidir.

Dabbawala adı verilen, Hindistan'da 100 yılı aşkın zamandır devam eden bu geleneksel taşıma sistemi vakti zamanında tüm dünyanın ilgisini çekmiş, hatta Harward Business School tarafından da incelemeye alınarak "6 sigma derecesi" verilmiş ve "6 milyonda 1 yanılma payı"nın bulunduğu bir organizasyon olarak adlandırılmış.

Geçmişi 1880'lere kadar uzanan bu organizasyonda yaklaşık 5 bin kişilik bir ekip yürüyerek, bisikletle, trenle ya da at arabasıyla günde 200 bin kişiye evlerinden yemek ulaştırıyormuş.
 

Yanlış adres

Hindistan'ın yaklaşık 20 milyon nüfusuyla en kalabalık şehri olan Bombay'da her gün binlerce ev kadını öğle yemeği hazırlamakta ve bu yemekleri sefer taslarında, bir asırdan fazla bir süredir geleneksel olarak devam eden mucizevi sayılabilecek bir sistemle işlerinde çalışan kocalarına ulaştırmaktalardır.

Bu öyle bir sistem ki söylenildiği üzere Harvard Üniversitesi'nin araştırmasına konu olmuş ve Harvard'dan gelen bir ekibin kalite kontrolünden geçmiştir.
 


Ama elbette bu film, bu harika sistemin işleyişiyle ilgili değil, bir hata sonucu birbiriyle mektuplaşmaya başlayan ve yüz yüze tanışmadan birbirine âşık olan iki kişinin arasındaki çekimle ilgilidir.

Şaşırtıcı bir şekilde görünüşte kusursuz bir teslimat ağıyla ofis çalışanlarına ev yapımı yemekler sunan, şehrin dünyaca ünlü öğle yemeği hizmeti sağlayan bir şirketin tüm bu kaotik dağıtım sistemi içinde nadir görülebilecek bir ihtimal gerçekleşir ve bir gün kurye, bir sefer tasını yanlış adrese teslim eder.

Haliyle bu hata sonunda; günlük rutini uyanıp çocuğunu okula hazırlamaktan, kocasının kirli çamaşırlarını yıkamaktan ibaret orta halli bir ev kadını olan Ila'nın ilgisizliğinden mustarip olduğu kocasının gönlünü yapmak için sadece sesini duyduğumuz, asla görmediğimiz üst kattaki teyzesinin baharat, çeşniler ve malzemeler hakkında verdiği ipuçları ve cesaretlendirmesi sonucu özenle hazırladığı öğle yemekleri ile dolu olan sefer tası, kocası yerine bir başkasına gider.
 


Bu durumdan habersiz bir şekilde sefer taslarının boş bir şekilde kendisine geri döndüğünü gören Ila kocasının yaptığı yemeği çok sevdiğini düşünür.

En azından onun için özenle hazırladığı bu yemekler için ondan güzel bir şeyler duyabilmek için sabırsızlıkla akşamın olmasını bekler.

Fakat kocası eve geri döndüğünde yaptığı yemekleri son tanesine kadar yemesine rağmen hakkında neden hiçbir şey söylemediğini merak eder.
 


Böylece "bir adamın kalbine giden yol midesinden geçer" sözünden yola çıkarak kocasına leziz yemekler yapan Ila, aynı günün akşamı kocasının gönderdiği yemekleri almadığını ve evde yemek pişirmekle paket yemek arasındaki farkı anlamadığı gerçeğini idrak eder.

Ila'nın evliliği hakkında hayal kırıklığı yaşamasına sebep olan bu durum elbette onun evliliğini kurtarmaya çalışmak için yaptığı tüm çabaların da boşa olduğunu görmesini sağlar.
 

 

Menüde aşk var

Karısı öldükten sonra yalnız bir hayat yaşayan, her günü birbirinin aynı geçen otuz beş yıl boyunca neşesiz bir verimlilikle çalıştığı bir devlet sigorta ofisinde gün boyu önündeki talepleri bitirmeye çalışan Saajan, öğle yemeğini de her gün aynı kalitesiz yemekleri çıkaran bir yemek firmasından almaktadır.
 


Ancak artık emekliliği için gün saymakta olan Saajan, işindeki bu son günlerindeyken bir gün masasına bırakılan öğle yemeğini açınca hiç beklemediği kadar lezzetli bir menüyle karşılaşır.
 


Bu onun şimdiye kadar hiç yemediği kadar lezzetli bir öğle yemeğidir, öyle ki sefer taslarını geri göndermeden önce neredeyse kaseleri yalayarak temizlemiştir.

Ortada bir yanlışlık olduğunu anlayan ama yine de yaptığı yemeğin keyifle yendiğini hisseden Ila bu defa ertesi gün bir notla birlikte yeniden yemekleri hazırlar ve kuryeye teslim eder.
 


Yine enfes kokuların yükseldiği sefer taslarındaki yemekleri yemek için molaya çıkan Saajan, yemek tasından çıkan bir mektupla yanlışlıkla başka bir adamın öğle yemeğini yediğini fark eder.

Bu yüzden yemeğini yeniden afiyetle yiyip sefer tasını geri gönderirken o da mektuba bir karşılık olarak aşçıya iltifat mahiyetinde bir cevap yazar.
 


Elbette bu durum karşısında başlarda Ila'nın kafası karışır, ama sonra bu durumdan o da keyif alır.

Her gün yeni bir notla birlikte hiç tanımadığı ama en azından yaptıklarını takdir eden bu yanlış adama öğle yemeklerini göndermeye devam eder.
 

 

Mektup arkadaşı

Böylelikle bu sefer tası, insanların hayallerini yok eden bu devasa şehirde iki yalnız insanın birbiri ile iletişim kurmasını sağlar.

Bir süreden sonra Saajan sefer tasındaki yemeklerle birlikte çıkacak olan mektupları da heyecanla beklemeye başlar, onlara cevaplar yazar ve böylece ikili arasında mektup arkadaşlığı tadında bir ilişki doğar.
 


Ancak sevgiden mahrum kalmış olan bu kadın ve aşk denen duyguyu yıllardır tatmamış olan bu adam, giderek birbirleriyle ilgili daha samimi düşünceler paylaşmaya başlarlar.
 


Film e-posta çağında geçmesine rağmen yine de dalgın, melankolik, esprili ve eğlenceli orta yaşlı muhasebeci ile yaptığı küçük şeylerde mutluluğunu bulmaya çalışan ihmal edilmiş genç bir kadın arasında analog bir şekilde ilerleyen iletişim süreci boyunca yazılan mektupların hepsi sürece nostaljik bir tat katarken çiftler için de samimi bir iç döküş sağlar.
 


Aylık bir meblağ ödediği lezzetsiz endüstriyel yiyecekler yerine, Ila'nın her gün sevgi, ter ve gözyaşlarıyla yoğurduğu bu birbirinden enfes ev yapımı ürünlerle dolu olan bu sefer tasından çıkan mektuplar aynı zamanda bu kayıp ruhlar için de eşsiz bir besine dönüşür ve ikisini de yeniden hayata bağlar.
 

 

İnsan ne için yaşar?

Hem bir aşk hikayesi hem de bir yemeğe övgü filmi diyebileceğim, romantizm ve bilgelik barından, ama aynı zamanda insanın ağzını da sulandıran The Lunchbox adlı bu film sonunda "Ne için yaşıyoruz?" sorusu üzerine düşünmemizi sağlıyor ve bu filmdeki başrollerin ince performansları, bu filmi izlemeyi son derece zevkli bir hale getiriyor.
 


Ayrıca bize modern Bombay'daki orta sınıf yaşamın doğal bir görüntüsünü de başarılı bir şekilde aktarıyor.

 

Haftanın diğer filmleri

Amy Tan: İstenmeyen An

Yönetmen: James Redford / Oyuncular: Amy Tan, Kevin Kwan, Isabel Allende, Dave Barry, Ronald Bass, Lisa Lu, Rosalind Chao, Tamlyn Tomita, Kieu Chinh / Süre: 101 dakika
 

 

Babası Robert Redford'un izinden giderek yönetmenlik yapan, ancak geçen yılın sonlarında karaciğer nakli beklediği sırada kansere yakalanarak 58 yaşında hayata veda eden James Redford'un son çektiği belgesel olma özelliğini taşıyan, Netflix'in Biyografik Belgeseller kategorisinde bu hafta gösterime girmesi beklenen Amy Tan: Unintended Memoir adlı bu yapım; 1940'ların sonlarında, Çin'deki kaostan kaçmak için Kaliforniya'ya gelen ve ilerleyen süreçte yazdığı The Joy Luck Club adlı romanla Amerika'ya göç etmiş Çinli anneleri ve onların Amerikan kültürü ortasında doğup büyüyen kızlarıyla aralarında geçenleri anlatan Amy Tan'ın hayatını kadraja alıyor.

1989 yılında yazdığı bu kitapla 40 hafta boyunca The New York Times'ın en çok satanlar listesinde yer alan bu romanla birlikte tanınan ve sonrasında da yazdığı romanlarla en önde gelen saygın edebi seslerden biri olarak kendini sağlam bir şekilde kanıtlayan Amy Tan'ın hayatı ve kariyerinin ilham verici hikayesini anlatmak için ev filmleri ve kişisel fotoğraflar, animasyon ve orijinal röportajlar dahil olmak üzere arşiv görüntülerini birbirine harmanlayan bu belgesel yazarın samimi bir portresini ortaya koyuyor.

Amy Tan belgeselde, yönetmene, hayatında karşılaştığı travmaları ve yazılarının iyileşmesine nasıl yardımcı olduğu konusunda olağanüstü bir samimiyetle açılıyor.

Film, 1952'de Oakland, Kaliforniya'da Çinli göçmen bir çiftin çocuğu olarak dünyaya gelen Amy Tan'ın intihar eğiliminde olan annesinin verdiği yaşam mücadelesinden ve eski Çin cariyesi geleneğinden hayatta kalan kadınlarda ortak olan bir acı mirastan aldığı ilhamla başladığı serbest yazılarından sonra kurgu roman yazmayı seçmesini ve üç kısa öyküyü tamamladıktan sonra aldığı kitap teklifiyle birlikte Asyalı Amerikalılar için küresel bir simge haline gelerek yükselişinin izini sürüyor.

 

Bütün Kızlar Adına

Yönetmen: Donovan Marsh / Oyuncular: Deon Lotz, Erica Wessels, Masasa Mbangeni, Israel Matseke-Zulu, Brendon Daniels, Hlubi Mboya, Mothusi Magano, Matt Stern, Lizz Meiring, Ben Kruger, Mampho Brescia, Federico Fernandez, Khutjo Green, Kaseran Pillay, Rafiq Jajbhay, Cindy Swanepoel, J.P. du Plessis, Nomvelo Makhanya, Marcus Mabusela, Leshego Molokwane, Tamarin du Toit, Ethan Cole / Süre: 107 dakika
 

 

Hepsi kaçırıldı, bazıları kullanıldı ve hatta öldürüldü… Oysa hak ettikleri hayat bunlar değildi…


Netflix'in Güney Afrika Yapımı Filmler kategorisinde bu hafta gösterime giren I Am All Girls adlı bu dramatik gerilim filminde; amansız bir dedektif, azılı bir çocuk kaçakçılığı örgütünün liderlerini sistemli olarak hedef alan katille ortak bir paydada buluşur.

Polis memuru Jodie Snyman, dünyanın dört bir yanından küçük kız çocuklarını kaçıran bir suç örgütünün peşindedir.

Jodie bu zorlu görevinde, suç örgütü liderlerini hedef alan seri katil Thamsanqa ile beklenmedik bir bağ kurar ve küresel bir çocuk kaçakçılığı örgütünün liderini alt etmek için bir seri katille iş birliği yapar.

Ama yine de katille ortak bir paydada buluşan Jodie'nin küresel seks kaçakçılığı ağını çökertmeyi başarabilme ihtimali, öyle göründüğü kadar kolay değildir.

 

Büyük Beyaz

Yönetmen: Martin Wilson / Oyuncular: Katrina Bowden, Aaron Jakubenko, Te Kohe Tuhaka, Tim Kano, Kimie Tsukakoshi, Jason Wilder, Tatjana Marjanovic, Patrick Atchison / Süre: 91 dakika
 

 

İlk kez Puhu TV'de gösterime girerek bu hafta seyirciyle buluşan Great White adlı bu aksiyon dolu gerilim filmde; bir grup, eğlenceli zaman geçirmek için deniz uçağı ile uzakta bulunan bir adaya gider, ancak ekip adaya vardığında kötü bir sürprizle karşılaşır.

Çok geçmeden köpek balıklarının çok da uzaklarında olmadığını fark eden ekip, dönüş yolunda uçaklarının arıza yapmasıyla kendilerini büyük bir tehlikenin içinde bulur.

Eğlenceli bir uçuşla başlayan yolculukta deniz uçakları korkunç bir kazada yok olunca beş yolcu için kâbus dolu anlar başlar, çünkü yolcular insan yiyen köpekbalıklarıyla kıyıdan 100 mil ötede bir salda mahsur kalırlar.

 

Ferry

Yönetmen: Cecilia Verheyden / Oyuncular: Frank Lammers, Elise Schaap, Huub Stapel, Raymond Thiry, Monic Hendrickx, Huub Smit, Juliette van Ardenne / Süre: 106 dakika
 

 

İnsanlar değişir… Ve tabii ki Ferry de değişir…


Undercover adlı diziden sinemaya uyarlanan ve Netflix'in Belçika Yapımı Dramatik Filmler kategorisinde bu hafta gösterime giren Ferry adlı bu filmde; uyuşturucu imparatorluğunu kurmadan önce bir intikam planı için memleketine dönen Ferry Bouman, sadakatini zorlayan bir kararla ve hayatını değiştiren bir aşkla sınanır.

Hikâyesi 2006 yılında Amsterdam'da başlayan filmde; Ferry Bouman, suç dünyasında güçlü bir isim olan ve Ferry'nin akıl hocalığını yapan uyuşturucu baronu Ralph Brink için çalışmaktadır.

Bir gün, çete acımasız bir saldırıya uğrar ve Ralph'in oğlu ağır bir şekilde yaralanır.

Tüm ipuçları Brabant'taki bir grup kampçıyı işaret edince Ferry failleri bulmak için uzun yıllar önce kaçtığı ve çok sevdiği Brabant'a gönderilir.

Görüşmediği ailesiyle yeniden bir araya gelmekte yaşadığı zorluklar, terk ettiği kampçı hayatına dönüş ve alımlı komşusu Danielle ile tanışması Ferry'yi giderek daha derinden etkilemeye başlayınca onun bu yolculuğu beklenmedik sonuçlara yol açar.

 

Gagarine

Yönetmen: Fanny Liatard, Jérémy Trouilh / Oyuncular: Alseni Bathily, Lyna Khoudri, Jamil McCraven, Finnegan Oldfield, Farida Rahouadj, Denis Lavant, Cesar ‘Alex' Ciurar, Rayane Hajmessaoud, Hassan Baaziz, Salim Balthazard, Elyes Boulaïche, Fabrice Brunet, Jacques Cissoko, Mamadou Cissoko, Hassoun Dembele, Jean ‘Charle' Ehiman, Serge Ehiman, Mahamadou Fofana, Sullivan Heng, Houssam Houat, Mahamadou Kebe, Fady Nasser, Victor Prieur Marnier, Mona Benchaouche, Muriel Bodnar, Muriel Bruneau-Thénard, Binta Awa Coulibaly, Dieneba Dagnon, Saïda El Meniawy, Hinda Haidara, Constantina Luwilu, Farida Nasser, Meta Mutela, Ion Roman, Florin ‘Beti' Opasche, Ibrahim Gilbert, Diarra Dagnon, Sara Allazkani, Kessiah Vossah, Bakary Kebe, Michel Pichon, Romain Poulet, Mohamed Sadi, Jérémy Trouilh, Fanny Liatard, Ferrodja Rahmouni, Laurence Rischmann, Aminata Traoré, Nailia Chaal, Thierry Beard, Karim Karaoui, Billal Benredjem, Cabral Moutoudou, Raphaël Techer, Joanna Cebe, Rada Silaghi, Claudiu ‘Raclo' Opasche, Roberto Vasile Roman, Claude Mayer, Raphaël Quenard, Alexey Varlakov, Robert Sahin, Amara Diawara, Sénou Fofana / Süre: 98 dakika
 

 

Ödüllü festival filmlerini baharın son günlerinde ücretsiz ve çevrim içi bir şekilde izleyiciyle buluşturan İstanbul Modern Sinema'nın Bahar Nöbeti programında 18 Mayıs'ta gösterime girecek olan Gagarine adlı bu filmde; adını 1960'ların başında ziyarete gelen Sovyet kozmonotun verdiği, Fransız Komünist Partisi'nin buluşma üssü olan sosyal konut projesi Cité Gagarine için 2019'da yıkılma kararı çıkar.

Bu arada kırmızı tuğlalarıyla özdeşleşen Paris'in bu banliyölerinde yaşayan 16 yaşındaki Yuri, kozmonot olmanın hayalini kurar; annesi tarafından terk edilmiş bir genç olan Yuri de adını aynı kozmonottan almıştır ve onun gibi uzaya ve astrolojiye tutkundur.

Yaşadığı yerin yıkılma tehdidiyle karşı karşıya olduğunu öğrenen Yuri, böylelikle harekete geçmeye karar verir; bir yandan artık her yeri dökülen sitesinin yıkılmasını önlemeye çalışır diğer yandan suç ortakları Diana, Houssam ve semt sakinleri ile birlikte Yuri, şehri kurtarmak için direnişe geçer.

Uzaydaki yaşam rüyasıyla sosyal gerçek, kişisel ile toplumsal tarihin iç içe geçtiği, yönetmenlerin bu tatlı ve duygusal ilk uzun metrajı geçtiğimiz yıl Cannes'da prömiyerini yapmıştı.

Türkiye'deki ilk gösterimi ise İstanbul Modern Sinema'nın Bahar Nöbeti programı ile gerçekleşecek.

 

Garabet

Yönetmen: Daniel Prochaska / Oyuncular: Julia Koschitz, Marii Weichsler, Michael Pink, Leon Orlandianyi, Inge Maux, Finn Reiter, Benno Rosskopf, Lars Bitterlich, Lisa Stern, Christina Cervenka / Süre: 100 dakika
 

 

Martina Wildner'ın çocuk kitabından uyarlanan ve Netflix'in Kitaplardan Uyarlanan Korku Filmleri kategorisinde bu hafta gösterime giren The Strange House (Das schaurige Haus) adlı bu genç yetişkinlere yönelik gerilim filminde; anneleriyle birlikte büyük şehirden ücra bir kasabaya taşınan iki erkek kardeş, evlerine musallat olan tehlikeli bir gizemi yeni arkadaşlarıyla birlikte çözmeye çalışır.

Ailesiyle birlikte büyük bir şehirde yaşayan on altı yaşlarındaki Hedrik, annesi Sabine ve kardeşi Eddi ile Avusturya'nın güneyindeki ücra bir kasabaya taşınacaklarını öğrendiğinde büyük bir yıkıma uğrar.

Bu da yetmezmiş gibi, kasabadaki diğer insanların ailece yaşayacakları bu yeni evden çekindiklerini öğrenir, sebebi ise yıllar önce bir annenin bu evde iki oğlunu zehirlediğinden beri eve hayaletlerin musallat olduğu söylentisidir.

Yeni hayatına alışmaya çalışan Hedrik, evlerine yerleştikten bir süre sonra tuhaf durumlarla karşı karşıya kalır, üstelik uyurgezer kardeşi Eddi de duvarlara tuhaf semboller kazımaya başlar.

Kasabada yaşayanlar onlara evin perili olduğundan bahsedince Hendrik yeni arkadaşlarıyla beraber evin gizemini ortaya çıkarmak için zorlu bir mücadeleye girişir.

 

Penceredeki Kadın

Yönetmen: Joe Wright / Oyuncular: Amy Adams, Fred Hechinger, Gary Oldman, Julianne Moore, Jennifer Jason Leigh, Wyatt Russell, Brian Tyree Henry, Jeanine Serralles, Anthony Mackie, Mariah Bozeman, Daymien Valentino, Anna Cameron, Myers Bartlett, Haven Paschall, Ben Davis, Blake Morris, Donat Balaj, Frank Bonsangue, Liza Colón-Zayas, Rand Guerrero, Gigi Jones, Marcella Lentz-Pope, Tracy Letts, Ava Matlock, Amanda Rabinowitz / Süre: 100 dakika
 

 

Sakın başka insanların evlerini gözetleme, gördüklerinden hoşlanmayabilirsin…


A.J. Finn'in Amerika'da bir milyondan fazla satan, Türkiye'de ise Pena Yayınları etiketiyle raflarda yerini alan ve Netflix'in Kitaplardan Uyarlanan Gizemli Dramalar kategorisinde bu hafta gösterime giren The Woman in the Window adlı bu filmde; New York'taki evinde yalnız yaşayan ve agorafobisi (alan korkusu) nedeniyle evinden dışarı çıkamayan Anna Fox, apartman dairesinin penceresinden sokağın karşısındaki yeni aileyi gözetlemeye başlar.

Yaşadığı kaygı bozukluğu sonrasında agorafobisi oluşan, evinden çıkamayan ve kendini tamamen evine kapatan çocuk psikoloğu Anna, tüm zamanını evde içip, film izleyerek, eskileri yad ederek ve komşularını röntgenleyerek geçirir.

Ancak bir gün Anna'nın rutin, sakin yaşantısı evinin tam karşısına taşınan Russell ailesinden sonra altüst olur, çünkü idealindeki aile olarak gördüğü Russell ailesini izlemeye başladığında hiç görmemesi gereken bir şey görür.

Kusursuz olduğunu düşündüğü bu aileyi gözetlerken Anna'nın acımasız bir suça tanıklık etmesinin ardından o tüm bu gördüklerinin gerçekliğini kanıtlamaya çalışırken herkes bunun halüsinasyon mu gerçek mi olduğu konusunda ikileme düşmüştür.

2020 yılında sinemalarda vizyona girmesi planlanan fakat koronavirüs salgını nedeniyle gösterimi ertelendikten sonra Netflix'te sinemaseverlerle buluşan film psikolojik belirsizlikleriyle Alfred Hitchcock'un Rear Window filmine benziyorsa da hikâyedeki sırlar birer birer açığa çıkarken gerçekte hiçbir şey ve hiç kimse göründüğü gibi değildir.

 

Peter Tatchell'den Nefret Etmek

Yönetmen: Christopher Amos / Oyuncular: Ian McKellen, Stephen Fry, Peter Tatchell, George Carey / Süre: 91 dakika
 

 

Netflix'in Belgeseller kategorisinde bu hafta gösterime girmesi beklenen Hating Peter Tatchell adlı bu yapım; bir adamın değişim yaratmak ve insan hakları sorunlarının ana akımda konuşulmasını sağlamak için nasıl meydan okuduğunun ve mücadele verdiğinin gerçek hikayesidir.

İngiliz siyasetinin yanı sıra Rusya, Zimbabve ve Güney Afrika'ya kadar etkisi yayılan bir zaferin sıkıntılı sürecini de belgeleyen belgeselde, on yıllardır kamuoyunda nefret edilen bir figüre dönüşen Peter Tatchell'in neden hala aşırı sağ ve aşırı sol tarafın nefret kampanyaları ve karalamalarıyla hedef alındığını sonrasında ise Britanya'da en çok hor görülen bu adamın nasıl en çok sevilen halk figürüne dönüştüğünü keşfedeceksiniz.

 

Sevgi Sınır Tanımaz

Yönetmen: Kaashvi Nair / Oyuncular: Neena Gupta, Arjun Kapoor, Rakul Preet Singh, Kanwaljit Singh, John Abraham, Aditi Rao Hydari, Kumud Mishra, Soni Razdan, Divya Seth Shah, Akashdeep Sabir, Rajiv Kachroo, Masood Akhtar, R. Bhakti Klein / Süre: 139 dakika
 

 

Herkes hayatının bir döneminde en az bir kere evini taşımıştır, ama sizi temin ediyorum böyle bir ev taşıma hikayesi ile hiç kimse karşılaşmamıştır…


Netflix'in Hint Dilinde Filmler kategorisinde 18 Mayıs'ta gösterime girmesi beklenen Sardar Ka Grandson adlı bu filmde; hasta büyükannesini atalarından kalan eviyle yeniden buluşturmakta kararlı olan genç bir adamın yolculuğu karmaşık, eğlenceli ve ülke sınırlarını aşan bir maceraya dönüşüyor.

 

Shirley

Yönetmen: Josephine Decker / Oyuncular: Elisabeth Moss, Odessa Young, Michael Stuhlbarg, Logan Lerman, Victoria Pedretti, Robert Wuhl, Paul O'Brien, Orlagh Cassidy, Bisserat Tseggai, Allen McCullough, Tony Manna, Molly Fahey, Edward O'Blenis, Ryan Spahn, Vincent McCauley, Emily Decker, Kecia Lewis, Alexandria Sherman, Margarita Allen, Melissa Chanza, Mick Coleman, Warren Ray Davis, Lexa Hayes, Adelind Horan, Rosemary Howard, Ava Langford, Thomas Racek, Louise Schoene, Steve Vinovich / Süre: 107 dakika
 

 

Susan Scarf Merrell'in aynı isimli romanından uyarlanan ve Netflix'in Biyografik Dramalar kategorisinde bu hafta gösterime girmesi beklenen Shirley adlı bu film; korku ve gizem türlerinde verdiği eserlerle adından söz ettiren yazar Shirley Jackson'ın, yeni kitabı için gereken ilhamı beklenmedik bir çiftten bulmasını konu ediniyor.

Filmde Rose ve kocası Fred, kendilerine yapılan teklifi kabul ederek Shirley Jackson ve Stanley Hyman ile birlikte yaşamaya başlar.

Genç çiftten etkilenen Shirley Jackson ise onları yeni romanının konusu yapmaya karar verir.

 

Şeytan Yoktur

Yönetmen: Mohammad Rasoulof / Oyuncular: Baran Rasoulof, Zhila Shahi, Mahtab Servati, Mohammad Valizadegan, Mohammad Seddighimehr, Ehsan Mirhosseini, Darya Moghbeli, Shaghayegh Shoorian, Alireza Zareparast, Kaveh Ahangar, Reza Bahrami, Pouya Mehri, Kaveh Ebrahim, Gholamhosein Taseiri, Salar Khamseh, Parvin Maleki / Süre: 151 dakika
 

 

Ödüllü festival filmlerini baharın son günlerinde ücretsiz ve çevrim içi bir şekilde izleyiciyle buluşturan İstanbul Modern Sinema'nın Bahar Nöbeti programında 20 Mayıs'ta gösterime girecek olan There Is No Evil (Sheytan vojud nadarad) adlı bu film; günümüz İran'ında uygulanan idam cezasını anlatan dört farklı öyküden oluşuyor.

Mohammad Rasoulof'un bu filmi bugün dünyada en çok ölüm cezasının uygulandığı bir ülkede (filmin çekildiği 2019 yılında İran'da 225 kişinin ölüm cezası infaz edilmiş) bu sistemin son halkası olan görevlileri merkezine alan dört farklı bölümden oluşuyor.

İçindeki dört ayrı hikayeyle, bireysel özgürlüğün despotik bir rejim ve görünüşte kaçınılmaz tehditleri altında ne ölçüde ifade edilebileceğini soran ahlaki güç ve ölüm cezası gibi önemli temaların varyasyonlarını ele alıyor.

İlk öykü; her sabah erkenden kalkıp nereye gittiği bilinmeden ekmeğini kazanan ancak işin arka yüzünde yaşam konforu için ağır bir ahlaki bedel ödemek zorunda kalan örnek bir eş ve baba denebilecek orta sınıf bir aile babasını kadraja alıyor.

Bir adam öldürmeyi hayal bile edemeyen ancak idam cezasını infaz etmekle yükümlü olan acemi erlerin durumlarını inceleyen ikinci ve üçüncü bölümler, böylesi bir baskının beraberinde getirdiği gerilim ve huzursuzluğa ışık tutuyor.

Aile sırlarına odaklanan son bölümde ise film çarpıcı bir finalle son buluyor.

Kendisi de hayatı boyunca film çekmeye yasaklı olan yönetmen bu ceza sisteminin ahlaki boyutunu tartışmıyor, onun yerine sıradan insanların sıradan hayatlarına bakıyor.

Birbirinden farklı tonlarda akan öykülerin içe işleyen dramatik etkisinin yanında sinemanın gücünü de kanıtlıyor.

İran'da gizlice çekilen film geçen sene Berlin'de Altın Ayı ödülüne layık görülmüştü.

 

Flashback

Vakti zamanında kimi festivallerde, kimi sinemalarda kimi de ev videosu ve televizyon ekranlarında seyirciyle buluşan ama şimdi hem çevrim içi platformlarda hem de televizyon kanallarında bu hafta yeniden gösterime girecek olan 2020 ve öncesinde çekilmiş diğer filmleri sizin için derledim.


beIN CONNECT

Her zaman kaliteli ve ödüllü yapımları izleyicilerine sunmayı hedefleyen Digitürk, Ramazan Bayramı'nı da kapsayan ve 17 Mayıs'a kadar sürecek olan tam kapanma dönemi boyunca yerli/yabancı dizi, film, yaşam ve belgesel içerikli kanallarını tüm üyelerine açıyor.

Bu kapsamda üyelerinin keyifli vakit geçirmeleri için birbirinden renkli yapımı izleyicisine sunan Türkiye'nin ödemeli televizyon sistemi Digitürk'ün ayrıca izleyicilerine diledikleri zaman diledikleri içeriklere ulaşma imkânı sağlayan dijital içerik platformu beIN CONNECT'in zengin kütüphanesi de daha önce görülmemiş filmleri üyeleriyle buluşturmaya devam ediyor.

Digitürk ve beIN CONNECT'in mayıs ayının bu üçüncü haftasında yayın programına yeni eklediği filmler ise şöyle;

  • Acı ve Zafer (Dolor y gloria / Pain and Glory, 2019)
  • Bir Tekboynuz Diliyorum (Wish Upon a Unicorn, 2020)
  • Çarpışma (Crash, 1996)
  • Kızlar Gecesi (Rough Night, 2017)
  • Prenses ve Kurbağa: Ajanlar İş Başında (The Swan Princess: Royally Undercover, 2017)
  • Profesör Marston ve Wonder Women (Professor Marston and the Wonder Women, 2017)
  • Sevgilimin Oyunu (I Walk the Line, 1970)
  • Son Muhteşem Kahraman (Last Action Hero, 1993)
  • Şrek (Shrek, 2001)
  • Şrek 2 (Shrek 2, 2004)
  • Uzaylılar Vücudumu Çaldı (Aliens Stole My Body, 2020)
  • Vahşiler Firarda (Hunt for the Wilderpeople, 2016)


BluTV

İlham veren, bilgilendiren ve eğlendiren içeriklerle dünyanın dört bir yanındaki tutkulu hayran kitlesine hizmet veren Discovery ile orijinal içerik üretimini özenle seçilmiş yerli ve yabancı yapımlarla genişleterek Türk SVOD pazarının büyümesine öncülük eden BluTV'nin 2021'in başında duyurduğu stratejik ortaklık, şu an discovery+'ın BluTV'de yayına başlamasıyla yeni bir boyut kazandı.

Bu güçlü ortaklık, dünya çapında Türkçe ve Arapça konuşan tüm izleyicilerine hizmet veren Türkiye'nin önde gelen yerel abone bazlı online video izleme platformu olan BluTV'nin hem yerel hem de bölgesel gücünü göstermekle kalmıyor, aynı zamanda Türkiye'de üretilen içeriklerin değerinin de bir kez daha altını çiziyor, çünkü bu ortaklık ile BluTV orijinal prodüksiyonları ve dolayısıyla Türkçe içerikler de dünya çapında geniş bir izleyici kitlesine ulaşıyor.

Dsicovery'nin gerçek hayata dayalı eğlence içeriği sunan global online video hizmeti discovery+'ın, BluTV'de yayına başlamasıyla birlikte BluTV aboneleri, discovery+ için ayrılan özel alanda Discovery Channel, TLC, DMAX, ID ve Discovery Science gibi Discovery'nin global markalarından en ilgi çekici yapımları istedikleri zaman izleyebilecek.

Discovery'nin orijinal yapımlarının yanı sıra dünya çapında beğeniyle takip edilen programları da platformda yer alacak.
İstediğiniz zaman, istediğiniz yerden, birbirinden farklı dizi, film ve canlı yayını reklamsız izlemenizi sağlayan, Doğan Holding çatısı altında kurulmuş bir dijital televizyon platformu olan BluTV'nin bu ortaklık kapsamında yayın programına eklediği yapımlar ile bu hafta öne çıkan filmler şöyle;

  • Akdeniz'in Çöküşü (The Mediterranean Burnout, 2018)
  • Anafartalar (2019)
  • Apollo: Kayıp Kayıtlar (Apollo: The Forgotten Films, 2019)
  • Güzel Adam Süreyya (2018)
  • Hemingway & Gellhorn (2012)
  • Hermana (2017)
  • In Vogue: The Editor's Eye (2012)
  • Kedi (2016)
  • Kolej Havası (2019)
  • Köpek Filmi (2019)
  • Lüfer (Bluefish, 2017)
  • Matangi/Maya/M.I.A. (2018)
  • Mezarlık Çalgıcıları (2019)
  • Onun Filmi (2017)
  • Rudolf Nureyev: Düşlerinin Adası (Rudolf Nureyev. Island of His Dreams, 2016)
  • Sensiz Yaşanmaz: Barbaros Erköse Belgeseli (2012)
  • Sıra Dışı İnsanlar (2015)
  • The Inventor: Out for Blood in Silicon Valley (2019)
  • Vargit Zamanı (2018)
  • Yaşar Kemal Efsanesi (2017)


FilmBox

Uluslararası medya kuruluşu SPI International bünyesinde yer alan keyifli filmlerin adresi FilmBox ve aksiyon ve gerilim türü filmlere ağırlık veren FilmBox Extra, bu yıl tam kapanmayla yaşadığımız Ramazan Bayramı'nda bomba gibi filmlerle eğlenceyi evlerimize getiriyor.

Ramazan Bayramı boyunca FilmBox ve FilmBox Extra kanalları ve Kablo TV'de yer alan diğer tüm SPI International kanalları Kablo TV abonelerine açık olacak.

13-15 Mayıs tarihleri arasında, aşağıda listelediğim; FilmBox ekranlarında 5, FilmBox Extra ekranlarında 6 muhteşem film seyircisini bekliyor.

  • Alkışçı (The Clapper, 2017)
  • Aşk Olsun Baba! (My Dad's Christmas Date, 2020)
  • Altın (Gold, 2016)
  • Café Society (2016)
  • İki Eli Kanda (Hell or High Water, 2016)
  • Karanlık Yerler (Dark Places, 2015)
  • Kibarca Öldürmek (Killing Them Softly, 2012)
  • Prens (The Prince, 2014)
  • Son Umut (The Water Diviner, 2014)
  • Son Şans (Southpaw, 2015)
  • The Gunman (2015)


MUBI

Sinemanın her türlü form ve büyüklükteki ekranda izlenmesi gerektiğine inanan ve 10 milyondan fazla sinemaseveri aynı çatı altında buluşturan MUBI'nin dünyanın her yerinden en yeni yönetmenlerden en çok ödül kazananlara uzanan zengin programı yepyeni içeriklerle mayıs ayının bu üçüncü haftasında izleyiciyle buluşmaya devam ediyor.

Uzman ekiplerin festivalleri tarayarak bulup çıkardıkları birbirinden güzel, heyecanlı ve orijinal filmlerle hazırladıkları; özel kuşakları, yönetmen retrospektifleri, önde gelen film festivallerinden gösterimlerin yer aldığı yapımlar arasında bu hafta öne çıkan filmler şöyle;

  • İçerdekiler (Down by Law, 1986)
  • İki Gün ve Bir Gece (Deux jours, une nuit / Two Days, One Night, 2014)
  • İstila (Invasión, 1969)
  • Rüzgâr Bizi Sürükleyecek (Bad ma ra khahad bord / The Wind Will Carry Us, 1999)
  • Whitney (2018)


Netflix

"Birbirimize sadece bir hikâye uzaklığındayız" sloganıyla dünyada 30'u aşkın dilde, 190'dan fazla ülkede, 207 milyonu aşkın ücretli kullanıcısına, favorisi hâline gelecek bir sonraki hikâyeyi bulmalarına yardımcı olmak için farklı türlerde uzun metrajlı filmler, belgeseller, diziler, animeler ve ödüllü orijinal içerikler sunan Netflix, yeni yapımları ile çemberi genişleterek büyümesini sürdürüyor.

Pandemi sebebiyle ekran başında uzun saatler geçirdiğimiz şu günlerde dünyanın en popüler dijital içerik platformuna dönüşen Netflix birbirinden ünlü isimlerin yer aldığı yapımlarıyla da hayatımızı renklendirip evde sinema keyfini sürdürmemizi sağlamaya hız kesmeden devam ediyor.

Netflix'e ilginin hayli yüksek olduğu şu sıralar cesur hikâyeler ve performanslarla büyüleyen sezonun en yeni filmlerinin yanı sıra, mayıs ayının bu üçüncü haftasında platforma giriş yapan bazı filmler şöyle;

  • Annabelle 3 (Annabelle Comes Home, 2019)
  • Babamın Ordusu (Dad's Army, 2016)
  • Bir Madea Aile Cenazesi (A Madea Family Funeral, 2019)
  • Blade: Trinity (2004)
  • Çatlak Profesör II: Klump Ailesi (Nutty Professor II: The Klumps, 2000)
  • Çılgın Çocuklar 4 (Spy Kids 4: All the Time in the World, 2011)
  • Ex Machina (2014)
  • Evim (Home, 2015)
  • Grinin Elli Tonu (Fifty Shades of Grey, 2015)
  • Hokkabaz (Sleight, 2016)
  • İskoçyalı (Highlander, 1986)
  • Küçük (Little, 2019)
  • Küçük Kasabadaki Suç (Small Town Crime, 2017)
  • Ma (2019)
  • Madagaskar Penguenleri (Penguins of Madagascar: The Movie, 2014)
  • Meraklı Maymun 3: Ormana Dönüş (Curious George 3: Back to the Jungle, 2015)
  • Mükemmel Uyum 2 (Pitch Perfect 2, 2015)
  • Ölümsüz Polisler (R.I.P.D.: Rest in Peace Department, 2013)
  • Poms (2019)
  • Sabotaj (Sabotage, 2014)
  • Sahtekâr (Changeling, 2008)
  • Sessiz ve Derinden 2 (Jay and Silent Bob Reboot, 2019)
  • Siyah Giyen Adamlar: Global Tehdit (Men in Black: International, 2019)
  • Son Günler (The Last Days, 1998)
  • Synchronic (2019)
  • The Doors (1991)


PuhuTV

Doğuş Holding çatısı altında kurulan ve "Sen Nasıl İzlersen" sloganıyla faaliyetlerini sürdüren PuhuTV; bilgisayar, mobil cihazlar ve akıllı televizyonlar üzerinden erişilebilen uygulama yayınlarının yanı sıra film, dizi, çocuk türlerinde yerli ve yabancı içerikler sunmaya devam ediyor.

İnternet üzerinden hizmet veren bir medya sağlayıcısı olan PuhuTV'nin zengin kütüphanesinde, farklı kategorilerde bu hafta öne çıkan bazı filmleri şöyle;

  • Anormal Aktivite 2 (A Haunted House 2, 2014)
  • Ateş Yağmuru (Skyfire, 2019)
  • Bizim İçin Şampiyon (2018)
  • Emret Komutanım Şah Mat (2007)


Tivibu

Türkiye'nin dijital dönüşümüne liderlik eden Türk Telekom'un dijital televizyon platformu Tivibu, izlenme rekorları kıran filmleri, belgeselleri, dizileri ve çocuklara yönelik farklı türlerdeki yerli ve yabancı yapımlarıyla her yaştan izleyiciye hitap etmeyi sürdürüyor.

Tivibu'nun mayıs ayının bu üçüncü haftasında yayın akışında öne çıkan filmleri şöyle;

  • Ateş Hattında (In the Line of Fire, 1993)
  • Dünya Savaşı Z (World War Z, 2013)
  • Emoji Filmi (The Emoji Movie, 2017)
  • Glass (2019)
  • Göç Mevsimi (Une saison en France / A Season in France, 2017)
  • Kötü Çocuk (2017)
  • Not Defteri (The Notebook, 2004)
  • Papatya (2017)


TRT 1 & TRT 2

Diziler, belgeseller, çizgi filmler ve özel gösterimlerle dolu yayın kuşağıyla seyircisine ulaşan TRT'nin en çok izlenen kültür sanat kanalları mayıs ayının bu üçüncü haftasında izleyenlerine sinema şöleni yaşatmaya devam ediyor.

Her akşam ödüllü ve prestijli filmleri sinemaseverlerle buluşturan ve birbirinden değerli yapımları ekrana getiren TRT 1 ve TRT 2'nin bu hafta yayın kuşağında öne çıkan filmleri şöyle;

  • Ben-Hur (1959)
  • Ben O Değilim (2013)
  • Can Dostlar (2019)
  • Dinle Neyden (2008)
  • Dunkirk (2017)
  • İz Peşinde (True Grit, 2010)
  • Kan Davasının Sonu (Last Train from Gun Hill, 1959)
  • Kelebeğin Rüyası (2013)
  • Mehmet Salih (2016)
  • Mendilim Kekik Kokuyor (2020)
  • Misafir (2017)
  • Muna (2015)
  • Rıhtımlar Üstünde (On the Waterfront, 1954)
  • Sevgisiz (Nelyubov / Loveless, 2017)
  • Shrek 3 (Shrek the Third, 2007)
  • Şampiyonlar (Campeones / Champions, 2018)
  • Zafer Bizimdir (We Are Marshall, 2006)


Festival ajandası

İstanbul Film Festivali

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 40. İstanbul Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması ve Ulusal Belgesel Yarışması'nı 20-30 Mayıs tarihlerinde çevrim içinde gerçekleştiriyor.

Yarışmalara katılan filmlerin biletleri, yalnızca passo.com.tr/tr üzerinden, 17 Mayıs Pazartesi 10.30'da İKSV Lale Kart üyelerine yönelik indirimli ön satışların ardından, 18 Mayıs Salı 10.30'da genel satışa açılıyor.

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü'nün desteğiyle düzenlenen İstanbul Film Festivali kapsamında, 32. kez Anadolu Efes'in katkılarıyla gerçekleştirilen Türkiye Sineması (Ulusal Yarışma, Ulusal Belgesel Yarışması ve Ulusal Kısa Film Yarışması) bölümünde yarışan belgesel ve kısa filmlerin gösterimleri, 20-30 Mayıs'ta festivalin çevrim içi gösterim platformu filmonline.iksv.org'da yapılacak.
 

Ulusal Kısa Film Yarışması

Oyuncu ve yapımcı Nazlı Bulum, yönetmen Engin Erden ve sinema yazarı Selin Gürel'in jüri üyesi olduğu Ulusal Kısa Film Yarışması'nda 13 film yer alıyor.

Ulusal Kısa Film Yarışması filmleri, 20 ve 21 Mayıs'ta iki bölüm olarak gösterime açılacak ve açıldığı günden itibaren üçer gün boyunca izlenebilecek.

Jürinin seçeceği En İyi Kısa Film, Anadolu Efes tarafından 5.000 TL ile ödüllendirilecek.

Ulusal Kısa Film Yarışması kategorisinde yer alan filmler şöyle:

Program 1

  • Akıntı (Arda Ekşigil)
  • Cemile (Belkıs Bayrak)
  • Cengiz (Haydar Taştan)
  • Mozaik / Mosaic (İmge Özbilge, Sine Özbilge)
  • Oğlago (Efe Öztezdoğan)
  • Suçlular (Serhat Karaaslan)
  • Sürgünde Bir Yıl (Malaz Usta)


Program 2

  • Binbir Gece / Alf Leila Wa Leila (Mahsum Taşkın)
  • Çamaşır Suyu (Büşra Bülbül)
  • Lâl (Gökalp Gönen)
  • Mamaville (Irmak Karasu)
  • Seval (Ahmet Keçili)
  • Susam (Sami Morhayim)


Ulusal Belgesel Yarışması

Belgesel sinemayı ve belgeselcileri desteklemek amacıyla düzenlenen Ulusal Belgesel Yarışması'nda verilen En İyi Belgesel Ödülü, bu yıl festivalin Belgesel Kuşağı Tema Sponsoru da olan Discovery+ tarafından 20.000 TL para ödülü ile desteklenecek.

Bu yıl dokuz filmin yer aldığı Ulusal Belgesel Yarışması'nın jüri üyeleri arasında ise yönetmenler Serdar Kökçeoğlu ve Martina Priessner ile yönetmen ve yapımcı Hasan Söylemez yer alıyor.

Ulusal Belgesel Yarışma filmleri, 22 Mayıs'ta sırasıyla gösterime açılacak ve açıldığı günden itibaren üçer gün boyunca izlenebilecek.

Ulusal Belgesel Yarışması filmleri ve gösterim tarihleri şöyle:

·  22 Mayıs 2021 Cumartesi / Rüzgâr Tayı (Sidar İnan Erçelik)
·  23 Mayıs 2021 Pazar / Güneşte Bir An / A Moment in the Sun (Leslie Ortabaşı, Oktay Ortabaşı)
·  24 Mayıs 2021 Pazartesi / Hasankeyf / Heskîf (Elif Yiğit)
·  25 Mayıs 2021 Salı / Gurbet Artık Bir Ev (Pınar Öğrenci)
·  26 Mayıs 2021 Çarşamba / Hem Müslüman Hem Feminist (Nebiye Arı)
·  27 Mayıs 2021 Perşembe / Anima (Yusuf Emre Yalçın)
·  28 Mayıs 2021 Cuma / Patrida (Ayça Damgacı, Tümay Göktepe)
·  29 Mayıs 2021 Cumartesi / Merhaba Canım (Ulaş Tosun)
·  30 Mayıs 2021 Pazar / Nosema (Etna Özbek)


İstanbul Modern Sinema'da Bahar Nöbeti

İstanbul Modern Sinema, çevrim içi programlarına Bahar Nöbeti ile devam ediyor.

2020'de festivallerde adından söz ettiren, ödüllü, kimi ilk kez izleyiciyle bulaşacak filmlerden bir seçki olarak hazırlanan Bahar Nöbeti, 18-30 Mayıs tarihleri arasında izleyiciyle buluşuyor.
 


İstanbul Modern Sinema, Türk Tuborg A.Ş'nin katkılarıyla düzenlediği çevrim içi gösterim programında, baharın son ayına özel bir seçki hazırladı; 2020'de festivallerde adından söz ettiren, ödüllü filmlerden oluşan seçki farklı tarihsel bağlamlarda, farklı karakter ve öyküler üzerinden bazen özlemi duyulan, idealleştirilen bir nostalji, bazen de kendini zorla hatırlatan, silinmeye direnen bir iz olarak "geçmiş" kavramıyla uğraşıyor.


Altın Ayı ödüllü İran filmi

Seçkide geçen yıl Berlin'de Altın Ayı kazanan İranlı yönetmen Mohammad Rasoulof'un son filmi Şeytan Yoktur, İran'da halen uygulanmaya devam eden idam cezası üzerine dört hikâyeden oluşuyor.


Portre filmleri

Avrupa sinemasının yetkin yönetmenlerinden Agnieszka Holland'ın gerçek bir şifacının hayatına odaklandığı Şarlatan ve rock müzik tarihinin en eksantrik ve asi figürlerinden Frank Zappa'nın hayatını anlatan Zappa da programda yer alan iki portre film olarak dikkat çekiyor.


Türkiye'de ilk kez

Yuri adlı bir delikanlının kentsel dönüşüm yüzünden evinin yıkımını engellemeye çalışmasıyla uzaya gitme hayâllerini iç içe işleyen Fransız filmi Gagarine ise Türkiye'de ilk kez izleyiciyle buluşuyor.


Ücretsiz ve çevrim içi

İstanbul Modern'in web sitesi üzerinden erişime sunulan filmler, gösterim programında belirtilen tarih-saat aralıklarında yayında kalıyor.

Bahar Nöbeti programındaki filmler ise şöyle;

  • Arkadaş (Our Friend, 2019)
  • Baba (Otac / Father, 2020)
  • Gagarine (2020)
  • Şarlatan (Charlatan, 2020)
  • Şeytan Yoktur (Sheytan vojud nadarad / There Is No Evil, 2020)
  • Zappa (2020)

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU