Sabah yazarlarından İçişleri Bakanlığı genelgelerine eleştiriler

Barlas bakanlığın pazar ve market genelgesine, Müderrisoğlu "görüntü alma" genelgesine eleştiriler getirdi

Fotoğraflar: Twitter, Düzce Belediyesi.

Sabah gazetesi yazarları Mehmet Barlas ile Okan Müderrisoğlu, İçişleri Bakanlığı’nın son zamanlarda yayınladığı genelgelere köşelerinden tepki gösterdi.

Gazetenin başyazarı Mehmet Barlas, bugünkü köşe yazısında İçişleri Bakanlığı’nın yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınını gerekçe göstererek market ve pazarlarda hangi ürünlerin satılıp satılamayacağına dair yayınladığı genelgeyi eleştirdi.

Barlas’ın yazısı özetle şöyle:

Türkiye'yi yönetmek güçleşiyor. Eski Türkiye'de pazarda ve markette nelerin satılacağını esnaf belirlerdi. İçişleri Bakanlığı, asayiş ve güvenlik gibi sorunlarla ilgilenirdi. Ama artık nerede neyin satılıp neyin satın alınacağına İçişleri Bakanlığı karar veriyor.

Eski pazarlar böyle eğlenceli olurdu. İçişleri Bakanlığı "Sadece meyve ve sebze satılacak" diye pazarcıların işine karışmazdı. Hele marketlerin raflarındaki ürünlerden hangilerinin satılacağına karışmak kimsenin aklına gelmezdi. Baksanıza... Vaka sayılarının düştüğü söylenen Edirne'de tam kapanma uygulamasında 18 yaş altı çocuklarıyla alışverişe gidenlere polis ceza kesmiş... Bazıları da ceza yememek için yanlarındaki çocukların babası olduklarını inkâr ediyormuş.

Edirne'de ekipler sokağa çıkma kısıtlamasında yoğun denetimlerde bulunuyormuş. Kent genelindeki uygulamalarda ekipler, marketlere araçlarıyla gelenler ile yürüyüş mesafesi dışında alışverişe gidenlere para cezası uygulamış. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu yaptığı açıklamada, "Bakkala, markete gidiyorum deyip tüm şehri gezmeye kalkan olursa buna kesinlikle müsaade etmiyoruz. Bu hakka girmektir" demişti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Okan Müderrisoğlu da bakanlığın "Toplumsal Olaylarda Ses ve Görüntü Alınmasını Yasaklayan Genelgesi" başlığıyla yayımladığı genelgeye tepki gösterdi.

Genelgenin bir hayli tartışıldığını, “haklı olarak itirazların dile getirildiğini” ifade eden Müderrisoğlu, “Bu konuyu üç başlık altında irdelemek isterim” dedi ve şunları yazdı:

Birincisi, düzenlemenin yapılma gerekçesinin sağlam dayanaklara olan ihtiyacı. Bir başka deyişle, ikna edici gerekçeleri ve hukukilik boyutunun ne derece ölçülüp biçildiği. Bu açıdan genelgenin, eleştirilmeye açık olduğu bir gerçek.

İkincisi, kamu hizmeti ifa eden kolluğun eylem ile işlemlerinde, şeffaf ve hesap verilebilir olması. Polisin müdahale ettiği olayları, onlar açısından özel hayatla ilgili yorumlamak güçtür. Kaldı ki ifade ve basın özgürlüğü ile hak arama hürriyeti bakımından da genelgenin açıkları söz konusudur.

Üçüncüsü ve en önemlisi... Bence, meselenin özünde "kolluğun bağımsız denetimi" bulunmaktadır. Bu tür bir mekanizmanın etkinliği, polise yönelik algı operasyonlarının da panzehiri olacaktır. Emniyet'e bir yönüyle katıldığım boyut ise... Toplumsal olaylarda çekilen görüntülerin ölçüsüz biçimde sosyal medyada yayımlanamaması ile ilgilidir. Konusu suç teşkil eden bir fiil, mesela orantısız güç iddiası varsa bu tarz bir kayıt, emniyeti baskı altına alma veya itibar sarsma aracı olarak kullanılmamalı, sıralı amirlerin işlem yapması için idareye veya adli takibat için yargıya intikal ettirilmelidir.

 

Sabah, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU