Sporcuların ramazanda oruç tutması doğru mu? Prof. Dr. Gür: İdeali özellikle performans sporcularının oruç tutmamasıdır

Giresunspor-Ankara Keçiörengücü maçının 10. dakikasında bazı futbolcular saha kenarında iftar etti. "Sporcuların maç günleri oruç tutmasının sağlık açısından etkileri nelerdir" sorusunu Prof. Dr. Hakan Gür, yanıtladı

Giresunspor-Ankara Keçiörengücü mücadelesinde oyuncular maça verilen arada oruçlarını açtı / Fotoğraf: AA

Müslümanların kutsal kabul ettiği ve oruç ibadetinin yerine getirildiği ramazan ayının başlaması, sporcuların oruç tutup-tutmaması tartışmalarını da beraberinde getirdi.

TFF 1. Lig'de oynanan GZT Giresunspor-Ankara Keçiörengücü maçının 10. dakikasında oyunun durmasının ardından futbolcuların saha kenarında oruç açtıkları görüldü. 

 

 

Yayıncı kuruluş beIN Sports'un görüntüleri ekrana vermesinin ardından sosyal medyanın en çok konuşulan konularından biri de futbolcuların oruç tutup-tutmaması oldu.

Kimileri bunun vicdani bir mesele olduğunu kimileri ise bu konuda profesyonel düşünülmesi gerektiğini savunuyor.

Ajaxlı oyuncular da maç esnasında oruç açmıştı

Ramazan ayında oruç tutan oyunculara sadece Türkiye'de değil, Avrupa'nın birçok yerinde rastlanıyor.

Geçen senelerde UEFA Şampiyonlar Ligi yarı final karşılaşmasında Ajaxlı Hakim Ziyech ve Noussair Mazraoui'nin maç esnasında saha kenarına gelerek oruçlarını açtığı görüntüler ekranlara yansımıştı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


Karşılaşmanın 24. dakikasında sırayla saha kenarına gelerek oruç açan futbolcular, ardından maça devam etti.

Hakim Ziyech karşılaşmanın 35. dakikasında Ajax’ın ikinci golünü kaydetmişti.

Prof. Dr. Hakan Gür, sporculara ve spor yapmak isteyenlere ramazan ayı için Independent Türkçe aracılığıyla tavsiyelerde bulundu.

"Görüşüm, sporcunun tercihine saygı duyulması yönündedir"

Oruç tutan sporcuların su ya da sporcu içeceği veya az miktarda besin alması durumunda hem performanslarının hem de sağlıklarının pozitif etkileneceğini dile getiren Gür, Giresunspor-Ankara Keçiörengücü maçında oyuncuların saha kenarında iftar yapmaları ile ilgili şunları kaydetti:

Eğer oyuncu oruç tutuyor ve iftar saati geldiyse özellikle makul miktarda 150-200 cc kadar su/sporcu içeceği alarak orucunu açması performansına katkı sağlayacaktır. Bir seferde aşırı su alması midede şişkinlik yaparak rahatsız edebilir. 15-20 dk aralıklarla 150-200 cc yi geçmeyecek kadar sıvı alması vücut su açığını kapatması açısından idealdir. Oyunun durduğu dönemlerde veya devre arasında glisemik indeksi düşük olan muz, yeşil elma, kuru kaysı, kuru üzüm gibi kan şekerini yavaş yükselten karbonhidrat içeren besinler veya sporcu içecekleri alması da performansına katkı sağlayacaktır. Bunun dışında oyun sırasında ve aralarındaki beslenmeler, oyuncuyu rahatsız edeceği gibi performansını olumsuz etkileme olasılığı mevcuttur.

Oyuncuların normal günlerde antrenman, maç günlerinde ise 90 dakika boyunca yüksek performans sergilemesi beklendiğini hatırlatan Gür, futbolcuların 14-15 saat aç-susuz kalmalarını ve sonrasında sportif faaliyetlerini gerçekleştirmelerini şöyle yorumladı:

İdeali özellikle performans sporcularının oruç tutmamasıdır. Fakat bu konudaki kişisel görüşüm; ne oruç tutma ne de tutmama konusunda erişkin birer birey olan sporculara baskı yapılmaması, sporcunun tercihine saygı duyulması yönündedir.  

"Olası olumsuzluklar ilk 1 haftada belirgin olur"
 
Prof. Dr. Gür, oruç ibadetine ara vermek istemeyen sporculara öncellikle fiziksel performansında ve sağlığında ne tür değişiklikler olacağının yetkin bir kişi tarafından anlatılması gerektiğine dikkat çekerek şu öneriyi yaptı:

Öncelikli olarak olası olumsuzlukların orucun ilk 1 hafta-10 gün içinde belirgin olacağı daha sonra vücudun, metabolizmanın yeni duruma uyum sağlayacağı konusunda sporcu antrenör bilgilendirilmelidir. Dolayısı ile bu dönemde mümkün olduğu kadar antrenmanın dozunun düşürülmesi gerektiği hatırlatılmalıdır. Bir haftalık antrenmanın hacmindeki düşüşün ciddi bir performans kaybına neden olmadığı gerçeğini de sporcu ve antrenöre belirtmekte fayda vardır.

 

HGur1-Independent Türkçe.jpg
Prof. Dr. Hakan Gür / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Antrenmanların iftar saatine yakın saatlere alınmasının önemine vurgu yapan Gür, "Çalışmaların ardından sıvı alımına ve boşalan depoların beslenme ile hemen doldurmaya olanak tanımak açısından faydalı olacaktır. Antrenmanlarda dayanıklılıktan çok çabukluğa yönelik çalışmaların ön plana çıkarılmasında fayda vardır. Bu anlamda kuvvet çalışmaları da tercih edilebilir" değerlendirmesinde bulundu.

Oruç tutma döneminde performansı etkileyen en önemli konulardan birinin uyku düzenin bozulacak olmasına değinen Gür, şöyle konuştu:

Vücudun biyolojik ritminin bozulacağı da dikkate alınarak sahura kalkıp uyku düzenini bozmak yerine gece geç saatte ya da yatmadan önce gerekli beslenme ve sıvı alımının yapılması da fayda olacaktır. 

"İftar öncesi ve sonrası yapılacak yürüyüşler sağlıklı yaşam için idealdir"

Sağlıklı yaşamaya dikkat eden tüm vatandaşlara da uyarılarda bulunan Gür, "Spor yapanlara önerilebileceğiniz en kolay ve en az riskli aktivite nedir" sorusuna şu yanıtı verdi:

İftar öncesi veya iftarı takip eden saatlerde yapılacak yürüyüşler sağlıklı yaşam için en kolay ve ideal olanıdır. Bu dönemlerde yapılacak sporun ardından su içilip, yemek yenilebileceği için aç karına egzersiz yapmanın olumsuz etkileri en az hissedilecektir. Eğer iftar yemeğinin ardından aktivite yapılacak ise iftarda fazla yağlı, sindirimi zor besinler tercih edilmemeli ve spor için yemeğin üstünden 1-2 saat geçmesi beklenilmelidir. Aktiviteyi takiben de tekrar hafif şeyler yenilebilir. İftar öğünün ara öğün ile bölünmesi, hem iftar sonrası yapılan egzersizde oluşabilecek olası olumsuzlukları engeller hem de metabolizma ve sindirim sistemi açısından daha ideal olur.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU