Yeniden geçmiş: Popüler kültürde Türk mitolojisinin yükselişi

Uzmanlar, Türk kültürüne ve mitolojisine yönelik ilginin yaklaşık son 20 senelik dönemde arttığını söylüyor

Türk mitolojisine ve şamanizme dair illüstrasyonlar yapan ve oyun tasarlayan Alican Meydan'ın "Ziyaret" isimli çizimi (alicanmeydan.com)

Son yıllarda Türk mitolojisine ve şamanizme ilginin arttığına dair işaretleri her yerde görmek mümkün. Özellikle 2000 sonrasında hayli sıklaşan merak uyandırıcı akademik çalışmalar, romanlar ve çizgi romanlar, oyunlar ve illüstrasyonlar Türk mitolojisine kendisini çok uzak hissedenleri dahi cezbedebilecek genişlikte bir manzara sunuyor. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Popüler kültürün merkezinde yer alan Yüzüklerin Efendisi (Lord of the Rings), Game of Thrones, The Witcher gibi fantastik evrenlerin hayranları elflerin, cücelerin, hobbitlerin, acımasız ejderhaların yanı sıra şamanların, tanrıça Umay'ın, Erlik Han'ın ve Türk mitolojisine ait başka motiflerin uyarlamalarını gördüğünde Batı mitolojisi esinli yapıtlardan hiç de eksik kalır yanlarının olmadığını rahatlıkla fark edecektir. 

Bu alanda akademik çalışmaları bulunan Dr. Öğr. Gör. Seçkin Sarpkaya ve Doç. Dr. Hayrettin İhsan Erkoç, araştırmacı yazarlar Merve Köken ve Yusuf Reha Alp, romancı Barış Müstecaplıoğlu ve oyun tasarımcısı Alican Meydan'la Türk mitolojisine yönelik yükselen ilginin nedenlerini ve konuyla ilgili eserleri konuştuk.

Sarpkaya: 'Öze dönüş' fikri ilgi artışının altında yatan sebeplerden

c1.jpg
Seçkin Sarpkaya

"Türklerin Şeytani Masalları: Türk Masal ve Efsanelerinde Demonik Varlıklar", "Tebriz'den Masallar: İran Türklerinden Derlenen Metinler" kitaplarının yazarı Ege Üniversitesi'nden Dr. Öğr. Gör. Seçkin Sarpkaya, Türk mitolojisine ve şamanizme yönelik çalışmaların 100 yılı aşkın bir tarihinin olduğunun altını çizmekle beraber son dönemde göze çarpan söz konusu artışın nedenlerine dair şu ifadeleri kullanıyor:

Özellikle 2000'li yıllarla birlikte başlayan ve son yıllara doğru ciddi bir artış gösteren ilgiden söz edebiliriz. Öncelikle bir tür 'öze dönüş' fikri bunun altında yatan sebeplerden. Bu 'öz' kavramı bireysel, yerel, milli veya evrensel boyutta olabilir. Kimileri bunu bir 'kişisel gelişim aracı' kimileri bir 'kültür kodu' kimileriyse endüstrileşen ve bir nevi makineleşen, teknolojik dünyadan, dijital dünyadan 'doğaya ve doğayla ilişkili yönlerimize dönüş' olarak görüyor. Her biri kendi içinde makul ve tutarlı sebepler aslında.

 

karakum.jpg
Sarpkaya'nın çalışmaları (Karakum)

 

Sarpkaya fantastik edebiyat ürünlerinin sinemaya ya da televizyona uyarlanmasının bu tip öğelere dair merakı tetiklediğini vurgulayarak, "şamanizmin sağladığı fikir, estetik boyut ve mitolojik birikim sanat için zengin bir alan sağlıyor" diye belirtiyor.

Orta Asya ve İslam öncesi Türk tarihi üzerine çalışan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nden Doç. Dr. Hayrettin İhsan Erkoç da benzer bir noktaya işaret ederek, "Bu bir nevi 'kökenlerimize dönüş' hareketine benziyor" ifadelerini kullanıyor. Erkoç materyallere erişimin artmasının ve görsel sanatlardaki gelişmelerin de önemli olanaklar sunduğunu belirtiyor. 

Müstecaplıoğlu: Bu konudaki eserler domino etkisi yaratıyor
Öte yandan Fantazya ve Bilimkurgu Sanatları Derneği'nin (FABİSAD) kurucularından yazar Barış Müstecaplıoğlu yapılan iyi çalışmaların bir tür "domino etkisi" yaratarak birbirini etkilediğini ve bunun da yapılan çalışmaların artmasını sağladığını şu şekilde anlatıyor:

Şamanizm hakkında yazılmış her iyi kitabın, çekilen her iyi filmin farklı sanatçılara ve akademisyenlere bu zengin kültür ve inanç sistemi üzerinde çalışmak için ilham verdiğini, bir domino taşı etkisi yarattığını düşünüyorum. Sanatın dışına çıkıp toplumsal açıdan bakarsak, şamanizm doğayla barışık olmak, müzik ve dansla ruhsal aşkınlığa ulaşmak gibi unsurlarıyla modern dünyanın dikte ettiği materyalist yaşam tarzı ve doğadan kopuş yüzünden bunalan insanlara huzur verici geliyor bence. Bu yüzden ilgi görüyor ve merak ediliyor.

 

müstecaplıoğlu.jpg
Müstecaplıoğlu'nun "Şamanlar Diyarı" üçlemesi (İthaki) 

 

Tıpkı Müstecaplıoğlu'nun ifade ettiği gibi Berzah Games'in kurucusu Alican Meydan da farklı arayışların bir tetiklenme yaratarak ilgiyi artırdığını vurguluyor  ve "teknolojik ilerleme sonucu robotlaşmanın, makineleşmenin, yalnızlaşmanın zirve yaptığı bu dönemde insanlar tepkisel olarak küresel anlamda manevi bir arayış içinde ve onlara sunulan reçetelerden tatmin olmuyor" diye belirtiyor. 

"Şamanizm, Tasavvuf ve Ayahuasca: Kadim Türklerin Din Anlayışı" kitabının yazarı Yusuf Reha Alp de "makineleşmenin", "modern zihni rahatlatma" ihtiyacının farklı kaynaklara yönelimi hızlandırdığını belirterek şu ifadeleri ekliyor:

Kendi yaşamını değiştirme gücüne sahip olduğunu düşünmeye başlayan insanların, kendi ruhsal rehberliklerine ulaşabilmeyi istemeleri bir neden olabilir. Ruhsal kriz yaşayan, kaynağını arayan, ruha dokunma ihtiyacı duyan pek çok insanın öze, ruha dönme gayretini de bu sebepler arasında sayabiliriz.

"Türk Mitolojisi" kitabının yazarı Merve Köken özellikle bireysel çabalarla ortaya konan çalışmaların dikkat çekici olduğunu ve ilgiyi artırdığının altını çizerken sosyal medyanın bu çabaların bilinir hale gelmesinde önemli bir rol oynadığını düşünüyor. 

 

karakarga.jpg

Merve Köken çalışmasına dair, "Benim kitabım bu alana ilgi duyanlar açısından bir ilk adım kitabı" ifadelerini kullanıyor (Karakarga)

 

Son dönemde bu açıdan öne çıkan araştırma kitapları arasında ismi geçen çalışmaların dışında Ahmet Burak Turan'ın "Türk Canavarları Sözlüğü: Şamanist Söylencelerde Canavarlar ve Şeytani Ruhlar" çalışması, İrfan Polat'ın "Türk Masal ve Efsanelerinde Olağanüstü Güçler ve Varlıklar: Türkiye Sahasının Demonoloji ve Diabolojisi" kitabı, Salim Fikret Kırgı'nın "Osmanlı Vampirleri: Söylenceler, Etkileşimler, Tepkiler" çalışması sayılabilir. 

Bartu Bölükbaşı'nın Türk mitolojisini işleyerek kaleme aldığı, Hazaryalı Gesar'ın maceralarını konu alan çizgi roman serisi de bahsedilmesi gereken çalışmalar arasında yer alıyor. 

 

 

Öte yandan pek çok farklı ismin yer aldığı kolektif bir üretim olan "Anadolu Korku Öyküleri" de söz konusu eserler arasında bulunuyor. 

 

zoe tidman.jpg
Seride Funda Özlem Şelan, Mehmet Berk Yaltırık, Murat Başekim gibi isimlerin öyküleri bulunuyor (Bilgi Yayınevi)


Türkiye'de fantastik edebiyatın en önemli isimlerinin başında gelen Barış Müstecaplıoğlu'nun yeni kitabı "Ahtapotun Rüyası" da Türk mitolojisinin ve şamanizmin günümüzde nasıl yeniden işlendiğine son derece önemli bir örnek teşkil ediyor.

barış m.jpg
Barış Müstecaplıoğlu

"Ahtapotun Rüyası" yaşadığı hayal kırıklıklarının ardından kendini ölüler diyarına sıkışan Dağkuşu'nun gizemini çözmeye adayan Hasan'ın hikayesini anlatıyor. Okur, Hasan'la birlikte Dağkuşu'nun peşinden sürüklenirken şamanların dünyasını keşfediyor, Dede Korkut'la tanışıyor ve Şahmeran'ın öyküsüne yeniden tanıklık ediyor. Günümüzde yaşayan Hasan evine aldığı antika masa sayesinde hem kendi hayatına dair yeni bir bakış açısı kazanıyor hem de ölüler diyarıyla yaşayan dünya arasında sıradışı bir köprü kuruyor. 

Müstecaplıoğlu söz konusu eserinde "bu toprakların hayal gücüne tek bir kitapta resmigeçit yaptırmak istediğini" belirtiyor. 

"Ahtapotun Rüyası", yazarın 2002'de yayımladığı "Korkak ve Canavar"la başlayan "Perg Efsaneleri" serisinden ve 2012'de yayımlanan "Şamanlar Diyarı" serisinden de öğeler barındırıyor. Müstecaplıoğlu, 2000'li yılların başından itibaren okurlarına fantastik dünyaların kapılarını açarken onları bin yıllar öncesine uzanan kültürel motiflerle de yeniden tanıştırıyor. 

 

ar.jpg
"Ahtapotun Rüyası" mitolojiden ve şamanizmden pek çok farklı öğe barındırıyor (Doğan Kitap)

 

Yazar bahsi geçen eserlerinin yanı sıra 2009'da yayımlanan "Bir Hayaldi Gerçekten Güzel" romanında 14. yüzyılda yaşayan ressam Mehmet Siyah Kalem'in çalışmalarından esinlenerek yeni bir hayali evren ve kültür oluşturduğunu belirtiyor. Doğaüstü pek çok varlığı resmeden Mehmet Siyah Kalem'in çalışmalarında şamanist ikonografinin çok özgün örnekleri bulunabilir. 

 

wiki.jpg
Müstecaplıoğlu, Mehmet Siyah Kalem'in eserlerinden etkilendiğinin belirtiyor (Wikipedia)

 

Müstecaplıoğlu, "Bir Hayaldi Gerçekten Güzel" romanına dair şu ifadeleri kullanıyor:

Mehmet Siyah Kalem'in resimlerindeki yılan kuyruklu iblisler için hayali bir ülke ve kültür yarattım, onları insanlarla birlikte yaşayan harnan isimli düşsel bir ırk olarak kullandım. Bu eserlerimde şamanların dans ederek ruhlarını bedenlerinden ayırmaları, ölüler diyarında gezebilmeleri, hayvanlara dönüşerek kötü ruhlarla mücadele etmeleri gibi unsurlara bolca yer vermiştim. 2009'da şamanlar ve şamanizm hakkında yazmak hayli sıradışıydı, böylesi bir kaynağın sanatımızda neredeyse hiç kullanılmıyor olması beni bu konuda çalışmak için heyecanlandırıyordu.

Dünya edebiyatına ve sinemasına özgün eserler kazandırmak açısından kültür tarihimizde yer alan pek çok öğenin kullanılabileceğinin altını çizen Müstecaplıoğlu, "kendi coğrafyamıza yabancılaşırsak, en yakınımızdaki hazineleri görmemeye başlarız. Bu da bizi dünya edebiyatına ya da sinemasına katabileceğimiz pek çok özgün fikirden, temadan, karakterden mahrum bırakır" ifadelerini kullanıyor. 

 

a.png
Mehmet Siyah Kalem'in çizimlerinde pek çok demonik karakter yer alıyor (Wikipedia)

 

Türk mitolojisinin ve şamanizmin yeniden üretimi açısından edebiyatta Müstecaplıoğlu'nun eserlerini örnek vermek mümkünken oyun endüstrisi alanında Alican Meydan'ın çalışmaları dikkat çekiyor. Meydan'ın tasarladığı "Uruz: Return of the Er Kishi" ve "Bukan" bu açıdan özel olarak tartışılmayı hak ediyor. 

f.jpg
Alican Meydan

Orta Asya Türk kültürüne dayanarak oluşturulan "Uruz: Return of the Er Kishi" oyununda oyuncular harap olmuş kentleri keşfederken insanlara yardım ediyor, canavarlarla ve ruhsal   varlıklarla yüzleşiyor. Uruz'un hikayesi Dede Korkut hikayelerinin önemli bölümlerinden biri olan "Kazan Bey Oğlu Uruz'un Tutsak Olması" hikayesinden yola çıkıyor. Oyuncular   Uruz'un, Burla Hatun ve Kazan Bey'in yardımlarıyla düşmanın elinden kurtulmasının ardından hikayeye dahil oluyor. Tam kutlama hazırlıkları yapılacağı sırada karanlık güçler   yeryüzüne iniyor ve Uruz'un obası saldırıyla karşı karşıya kalıyor. Uruz sevdiklerini kaybetmemek adına pek çok tehlikeye karşı mücadele veriyor.

 

 

Alican Meydan 2020'de piyasaya sürülen oyununa dair şu ifadeleri kullanıyor:

Sanatsal üretimde geçmişi birebir kopyalamak yerine bunu günümüzdeki değerler ile yeniden ele almanın daha değerli olduğunu düşünüyorum. ‘Uruz: Return of the Er Kishi' oyununda ilgili Dede Korkut masalını önce sinematik olarak detaylıca anlatmayı ve ondan sonra aynı ögelerle farklı bir hikaye anlatma yolunu seçtim.

Oyunculardan olumlu yorumlar aldığını belirten Meydan, bahsi geçen Dede Korkut hikayesinin bittiği noktadan sonrasında neler yaşanmış olabileceğine dair oyun endüstrisinin araçlarını kullanarak alternatif bir anlatı sunuyor. 

Berzah Games'in üzerinde çalıştığı ve henüz geliştirme aşamasında olan bir diğer oyunsa "Bukan". Şaman olmak isteyen bir gencin mistik macerasını ele alan oyuna dair Meydan, oyunu oynayan kişinin "hem şaman olma sürecindeki aşamaları hem de Türk kültüründeki destan ve menkıbeleri etkileşimli olarak yaşayarak öğrenmiş olacağını" belirtiyor. 

 


Meydan: Şaman kendi toplumunun aykırı insanıydı
Eski zamanın şamanlarıyla günümüzün sanatçıları arasında toplumsal "görev" açısından bağlantı olduğunu belirten Meydan şu ifadeleri kullanıyor:

Şaman kendi toplumunun aykırı insanıydı, sanatçı da bugün öyle. Bugün gerçek bir şaman aramızda dolaşsa onu akıl hastanesine kapatırdık, çünkü modern toplumun şamana vereceği anlam bu. Sanatçılar da aynı şekilde sistem tarafından törpülenmek, engellenmek isteniyor. Ben burada hiç olmazsa kendi üzerime düşen sorumluluğu yerine getirip insanlara kendi köklerinden alacakları ilhamla umut ve cesaret aşılamaya, onlara farklı bir alternatif dünya yaratmaya çalışıyorum.

Şamanizmin ve şamanların günümüzde sanatın farklı dallarında kullanılarak yeniden üretilmesine dair Müstecaplıoğlu da benzer bir bakış açısına sahip. Şamanların tıpkı geçmişte olduğu gibi günümüzde de bir tür mücadele verdiğini belirten yazar düşüncelerini şöyle açıklıyor:

Şamanlar kendilerine inanılan çağlarda insanlar adına kötü ruhlarla mücadele ediyordu.  Günümüzde de sanatçıların kalemlerinde ya da fırçalarında can bularak, materyalist dünyanın bunaltıcılığına ve ruhsuzluğuna karşı farklı bir mücadele veriyorlar.

 

kamii.jpg
Alican Meydan'ın "Kamii" isimli çizimi (alicanmeydan.com)

 

Bununla birlikte Meydan, kendi oyunları dışında 2017'de piyasaya sürülen "Hellblade: Seuna's Sacrifice" oyununun da epey başarılı olduğunu belirtiyor. Oyun, kalbi kırık bir Kelt savaşçının ölü sevgilisinin ruhu için savaşmak adına çıktığı macerayı konu alıyor. Her ne kadar bahsi geçen oyun doğrudan Orta Asya kültürüyle bağlantılı olmasa da şamanik motifler yalnızca Türk kültürüne özgü değil ve Güney Amerika'da da kuvvetli örneklerini bulmak mümkün. 

Alp: Şaman kayıp ruhumuzu bulur ve kurtarır

a.jpg
Yusuf Reha Alp

Bu açıdan Yusuf Reha Alp'in 2018'de yayımlanan "Şamanizm, Tasavvuf ve Ayahuasca: Kadim Türklerin Din Anlayışı" isimli kitabı son derece önemli bilgiler sunuyor. Alp, hem Türklerin Şamanizm geleneğine dair kapsamlı bir bakış ortaya koyuyor hem de Güney Amerika'da katıldığı şaman ayinlerinden deneyimlerini aktarıyor. 

Alp, şamanın belirgin bir toplumsal işlevinin ya da "görevinin" bulunduğuna ancak bu görevin icra edilme biçimleri arasında farklar olduğuna işaret ediyor. Şamanın her şeyden önce "medicine man/şifacı/otacı" olduğunu belirten Alp, onun görevini ve bu görevi icra etme biçimini şu ifadelerle anlatıyor:

Şaman, kayıp ruhumuzu bulur, kurtarır ve yeniden bize dönmesini sağlayarak bizi iyileştirir. Bunu yapabilmesinin tek yolu da, ruhun gittiği aleme yolculuk yapabilmesidir. Orta Asya Türk tipi şamanlıkta bu tip astral seyahatler çoğunlukla bir davul yardımıyla yapılır. Asya Şamanı'nın en büyük yardımcısı olan davul, bir binek atı görevi görerek, Şaman'ı (genellikle) alt dünyaya götürür ve Şaman, burada ya büyük mücadelelerle ya da yer altı dünyasının hâkimi Erlik Han'la ‘pazarlık' ederek hastanın ruhunu kurtarmaya çalışır.

 

645.jpg
Alp kitabında Şamanizm'e dair karşılaştırmalı bir bakış sunuyor (6:45 Dükkan)

 

Orta Asya Türk tipi şamanlıkta şamanların toplumda edilgen biçimde belirlendiğini, başka bir ifadeyle "göreve çağrıldığını, seçildiğini" söyleyen Alp, Amerikan yerlilerinin uyguladığı şaman pratiklerinin tersi bir örnek oluşturduğunu söylüyor. Alp'in aktardığı biçimiyle beyin hücreleri üzerinde özel etkiler yaratan "Ayahuasca", "simson otu", "peyote" gibi bitkiler aracılığıyla gerçekleştirilen Amerikan tipi şamanlıkta, dileyen herkes ritüelin parçası olabiliyor. Alp, iki model arasındaki esrime tekniğinden kaynaklanan fark nedeniyle "etken ve edilgen şamanlık" ayrımına vurgu yapıyor. 

Erkoç: Şamanlar ayrıcalıklı bir sınıf sayılmaz

Doç. Dr. Hayrettin İhsan Erkoç da benzer bir yaklaşımla "Şamanizm nedir?" sorusunun hayli tartışmalı olduğunu ve farklı yaklaşımlara işaret etmenin mümkün olduğunu belirtiyor. 

Erkoç, şamanist toplumlarda şamanın toplumsal pozisyonuna ve görevine dair şunları söylüyor:

Şamanların doğaüstü güçlere sahip olduğuna, esrime (vecd, trans) yoluyla tanrılar ve ruhlarla görüşebildiğine, bu sayede hastaları iyileştirebildiğine, ayrıca fal bakıp geleceği görebildiğine ve büyü yapabildiğine inanılır. Ancak şamanist toplumlarda şamanlar genellikle ayrıcalıklı bir sınıf sayılmazlar.

h.jpg
Hayrettin İhsan Erkoç

Erkoç, şamanizm ve şaman kavramlarının ilk olarak Rus literatüründe ortaya çıktığını dolayısıyla Sibirya ve Orta Asya'daki inançlar bağlamında kullanıldığını söylüyor. Ancak söz konusu kavramları 20. yüzyılda Mircea Eliade gibi araştırmacıların bahsi geçen bölgeler dışındaki halkların inançlarını tanımlamak için de kullanmaya başlaması Erkoç'a göre çok daha farklı şamanizmlerin denkleme dahil olmasını beraberinde getirdi. 

 

masal.jpg
Alican Meydan'ın "Masal" isimli çizimi (alicanmeydan.com)

 

Bununla birlikte Erkoç, farklı şamanizm pratiklerini veya anlayışlarını birbirine bağlayan özelliklerden de bahsedilebileceğinin altını çiziyor. Erkoç'a göre şamanların tanrılar ve ruhlarla iletişim kurabilmesine inancın yanı sıra "doğayla uyumun ve insanın en üstün varlık olmaktan ziyade doğadaki varlıklardan yalnızca biri olarak" düşünülmesinin de farklı şamanizm anlayışları arasındaki ortaklılardan biri olduğunu söylüyor.

Köken: Sözlü kültür araştırmalarının ışığında yeni yollar ve sorular açılacaktır

b.jpg
Merve Köken

Bir çırpıda pek çok çalışmanın ismini saymak mümkün olsa da henüz alana dair bilinmesi gerekenlerin bütünüyle tamamlandığını söylemek güç. Türk kültürüne yönelik çalışmaların tüm unsurlarıyla kapsamlı biçimde devam etmesinin son derece "umut verici" olduğunu söyleyen Sarpkaya, "Elbette hiçbir şey bitmiş değil. Yapılacak yeni derlemeler, yeni çalışmalar her birinin üstüne yenisini ekleyecektir" ifadelerini kullanıyor. 

Saha çalışmalarının çok önemli olduğunu söyleyen Köken ise, "Sözlü kültür araştırmalarının ışığında yeni yollar ve sorular açılacağını düşünüyorum" diyerek pek çok yeni çalışma yapılabileceğini vurguluyor. 

 

m.jpg
Alican Meydan'ın "Umay" isimli çizimi (alicanmeydan.com)

 

Türk mitolojisine ve Şamanizm'e yönelik farklı alanlarda üretilen çalışmaların önemli bir birikim oluşturduğunu, özellikle popüler kültürel ürünlerin bu mirasın tanıtımı açısından son derece işlevsel olduğunu belirtmek gerekiyor. Doç. Dr. Erkoç da Osmanlı'nın son dönemlerinden ve Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren gerçekleştirilen tüm çalışmaların bugün ciddi bir külliyat oluşturduğuna işaret ediyor.

 

trans.jpg
Alican Meydan'ın bir şamanın dans ederek öteki dünyaya geçtiği anı betimleyen "Trans" isimli çizimi (alicanmeydan.com)

 

Hem akademik çalışmalar, hem de sanatsal ürünler Türk mitolojisinin mirasını yeniden ele alıyor, işliyor ve farklı görünümlerde onu tekrar sunuyor. Pek çok farklı alanda yapılan bahsi geçen çalışmalar, ortaya konan ürünler bu eğilimin artacağını ve değişik boyutlarıyla karşımıza çıkacağını gösteriyor. Macera bir yanıyla hem yeni başlamış hem de yüzyıllardır devam ediyormuş gibi görünüyor. Tıpkı zamanın sınırlarını aşan yaşlı ve bilge bir şaman gibi…  

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU