Akit yazarı: HDP’nin kapatılması kimin hanesine kâr, kimin hanesine zarar yazacak?

“HDP, ülke ve topluma yönelik nasıl ve hangi boyutta bir tehdit konsepti oluşturuyor acaba?”

Fotoğraf: AA

Akit yazarı Kenan Alpay, MHP’nin son günlerde ısrarla dile getirdiği “HDP’yi kapatma” tartışmalarını kaleme aldı. Alpay, TBMM’nin üçüncü büyük partisinin kapatılmasına karşı çıkarken “HDP’nin kapatılması kimin hanesine kâr, kimin hanesine zarar yazacak?” diye sordu.

Alpay, bugünkü köşe yazısında HDP’yle ilgili olarak şu görüşlerini dile getirdi:

Ne oldu veya ne oluyor da sanki HDP acilen kapatılmazsa ülke ve milletin bekası tehlikeye girecekmiş gibi feveran ediliyor, yargı ve siyaset seferberliğe davet ediliyor? Mevcut şartlarda HDP, ülke ve topluma yönelik nasıl ve hangi boyutta bir tehdit konsepti oluşturuyor acaba? Özellikle 15 Temmuz sonrası ve akabinde 31 Mart seçimlerinin ardından belediyelere kayyım atamalarıyla değil ittifak manasında yan yana gelmek yan yana gözükmek bile imkânsız hale gelmişken tamamen felç durumundaki HDP’nin kapatılması kimin hanesine kâr, kimin hanesine zarar yazacaktır? Evet, hemen Anayasa’nın ilgili maddelerini, Siyasi Partiler Kanunu’nu, elimizde bol miktarda bulunan HDP’nin günah galerisinden bir dizi örneği hatta Avrupa Birliği ülkelerindeki emsalleri de işaret ederek kapatılması için ortaya sağlam gerekçeler ve misaller koyabiliriz hemen. Hukukun gereği, yasağının emri, ülkenin selameti, devletin bekası vs. şeklinde işin aciliyeti de ilan edilir edilmesine amma velakin bu parti kapatma teamülü ve temayülünün başımıza ne büyük belalar, ne kapanmaz yaralar ve ne çok kronikleşmiş siyasal-toplumsal faturalar getirdiğini hiç aklımızdan çıkarmayalım.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Akit yazarı, yazısının devamında özetle şu görüşü savundu:

PKK’nın çaptan düşürüldüğü ve buna bağlı olarak HDP’nın provokasyon ve kaos üretemeyecek kadar kuşatıldığı bir vasatta parti kapatma seçeneği bir dizi milliyetçi-devletçi duyguları coşturabilir. Ancak Türkiye bir taraftan Avrupa ve Amerika’yla diğer taraftan Rusya-Çin ve İran hattıyla mücadele ederken ülke içinde yeni bir belirsizliğe kapı açmaktan imtina etmelidir. Korona meselesinden işsizlik, enflasyon, döviz kuru, intihardan cinayete değin artan toplumsal olaylar vs. için öncelikle çözüm üretmek gerekirken milliyetçi-devletçi duyguları şaha kaldırarak tarihi yine yanlış tercihler üzerinden tekerrür ettirmek için inat edilmemelidir.

 

Akit, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU