Kuraklık riski kapıda: Tehlikenin farkına varmak için illa suyun kesilmesi mi lazım?

Türkiye'de, yetersiz yağışlar nedeniyle su ve kuraklık ana gündem maddelerinden biri oldu. SPD Başkanı Yıldız, Türkiye'nin su kaynaklarındaki son durumu ve ülkeyi gelecekte bir su krizinin bekleyip beklemediğini Independent Türkçe'ye değerlendirdi

Fotoğraf: İHA

Türkiye'nin birçok bölgesinde, sonbahar ve kış aylarındaki yetersiz yağışlar nedeniyle barajlardaki doluluk oranları kritik seviyelere düştü.

İlk sırada İstanbul olmak üzere birçok ilde su sıkıntısı ve kuraklık baş gösterdi.

Kuraklık riski nedeniyle Tarım ve Orman Bakanlığı yeni eylem planlarını harekete geçirirken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi de kentte yaşanacak olası su sorunları için çalışmalara başladı.

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kararıyla, geçen hafta tüm camilerde cuma namazı sonrası yağmur duası bile okundu.

Yağışlar ve su kaynaklarında yaşanan azalma, Türkiye'nin ileriki yıllarda bir su sorunu yaşayıp yaşamayacağı tartışmasını da beraberinde getirdi.

Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, ülkedeki su kaynaklarının durumunu, Türkiye'nin su politikalarını ve gelecekte bir kuralıklıkla karşı karşıya kalıp kalmayacağını Independent Türkçe'ye değerlendirdi.

"Bu su yılına birçok ilde boş baraj depolarıyla girdik"

Türkiye'nin su kaynaklarındaki son durumu aktaran Yıldız, yağışların geçen yıl, bir önceki yıla göre yüzde 20 düştüğünü ve bu nedenle geçen dönem kısmi kuraklık yaşandığını belirtti.

Söz konusu durumun, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgının da etkisiyle su yönetimini zorladığını vurgulayan Yıldız, bu sürecin kentlerdeki su tüketimini yüzde 15-20 arasında artırdığını kaydetti.

Ekim ayıyla başlayan "su yılında" yağışların yetersiz olması nedeniyle başta İstanbul, Ankara ve İzmir'de su sorunlarının ortaya çıktığını belirten Yıldız, "Birçok ilde su yönetiminde tasarruf çağrısı yapıldı. Aynı çağrıyı Cumhurbaşkanı Erdoğan da yaptı. Bu su yılına birçok ilde boş baraj depolarıyla girdik. Bu durum beklentiyi, 2021'in ilk 4 ayınının yağışlı geçmesine yöneltti" dedi.
 

Dursun Yıldız.jpg
Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız / Fotoğraf:  Twitter


"Terkos hariç barajlar boşalmış durumda"

Türkiye'nin su yönetimi anlayışının, kurak periyotlardaki risk ve tehlikeyi yönetebilecek altyapıya sahip olmadığını dile getiren Yıldız, bu durumun nedeninin kurumsal, yasal ve teknolojik altyapı eksiklikleri olduğunu vurguladı.

İstanbul'daki barajların doluluk oranının yüzde 20 olduğunu söyleyen Yıldız şunları kaydetti:

Özellikle Avrupa yakasında, Terkos hariç barajlar boşalmış durumda. Bu nedenle İstanbul'un Avrupa yakasına Asya'dan günlük 1 milyon 200 bin metreküp su aktarılıyor. Avrupa yakasının su kaynakları sadece yarısına yetecek durumda. Yani Avrupa'da günlük 2 milyon metreküp su kullanılıyor ve bunun yarısı Asya'dan geliyor.

Yıldız, bazı illerde su transferi yönteminin uygulandığını ve bu durumun kalıcı çözüm olmadığını belirterek, "İzmir, Manisa'dan su transfer ediyor. Bu oran yüzde 35-40 civarında. Manisa'da kurak periyot zaten biliniyor. Bu ileride sorun olacak. İklim değişikliği arttıkça havzalar arası su transferi iller arasında gerilim oluşturabilir. Bu transferi uygulayan iller, suyunu en verimli şekilde kullanmaya mecburdur" ifadelerini kullandı.
 

20201211_2_45813878_60544871.jpg
Yetersiz yağışlar nedeniyle İstanbul'daki Alibeyköy Barajı kurumaya başladı / Fotoğraf: AA


"Su Kanunu" yaklaşık 5 senedir TBMM'de bekliyor"

Türkiye'nin su politikası ve vizyonuyla ilgili yorumlarda bulunan Yıldız, "Ülkemizde maalesef stratejik su vizyonu daha yerleşmedi. Çalışmalar var ve ulusal su raporu yayımlandı. Hatta kuralık eylem planı da hazırlandı" dedi.

Yıldız, bu konuda yasal bir düzenlemenin olmadığını da dile getirerek şunları kaydetti:

"Su Kanunu" yaklaşık 5 senedir TBMM'de çıkmayı bekliyor. Uzun süre çalışıldı ama Türkiye su yasasını hala çıkartamadı. Yani Türkiye'nin su yönetiminin önünde yasal, kurumsal altyapı, insan kaynağı malzemesi ve teknolojik altyapı eksikikleri var. Su bundan sonra verimli olarak kullanılmak isteniyorsa dijital teknolojiye hazılık yapılmalı. Bunun içinde gelişmeler sıkı takip edilmeli.

Türkiye'nin su politikasının kentlerde öncelikle mevcudu en iyi kullanma anlayışının üzerine oturması gerektiğine vurgu yapan Yıldız, "Bunlar olduktan sonra ilave çareler arayabiliriz" dedi.

Yıldız, su yönetiminin popülist politikalardan uzak olması gerektiğini de belirterek, "Şu an dünyanın gelişmiş ülkeleri su yönetiminde, bilgisayarı, yapay zekayı ve  artırılmış gerçeklik yöntemlerini kullanıyor. Amaç nedir? Suyu kaynağından çeşmeye kadar en verimli şekilde ulaştırabilmektir" ifadelerini kullandı.

"Kentlere sağlanan suyun yaklaşık yüzde 50'si şebekelerde kayboluyor"

Su yönetiminde en önemli maddenin "verimli kullanma" olduğunu söyleyen Yıldız, bunun için altyapı sorunlarının düzeltilmesi gerekliliğine vurgu yaptı.

Yıldız, "Türkiye'nin kentlerine sağlanan suyun yaklaşık yüzde 45-50'si şebekelerde kayboluyor. Yani borulardan sızıyor. Bunun acilen engellenmesi gerek" dedi.

Türkiye'nin gelecekte bir su kriziyle karşı karşıya kalıp kalmayacağıyla ilgili de yorumlarda bulunan Yıldız, ülkenin yarı kurak bir iklim kuşağında olduğunu dile getirerek, "Kurak periyotlar her 7 senede bir ülkenin önüne gelmektedir. Bu periyotlardan birisi 2 senden daha fazla sürecek olursa, Türkiye bu konuda çok büyük problemler yaşar" diye konuştu.

Yıldız, devletin hazırladığı resmi raporlarda Akdeniz ve Ege bölgelerindeki su kaynaklarının iklim değişikliğinden çok ciddi bir şekilde etkileneceğinin yer aldığını da belirtti.

"İstanbul'da en büyük problem suyun kalitesi olabilir"

Başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerin önümüzdeki döneme boş depolarla girdiğinin altını çizen Yıldız şunları kaydetti:

2021 yılında hidrolojik kuraklığın devam riski var. Su kullananlar su kullanım alışkanlıklarını, suyu yönetenlerde yönetim anlayışlarını değiştirmek zorundalar. Su sonuç olarak kısıtlı bir kaynak haline geliyor. Nüfus, iklim değişikliği, kayıp kaçaklar, kirlilik ve ekonomik sorunlar bunları etkiliyor. Önümüz karanlık değil ama paradigma ve politikalarımızı değiştirmek zorundayız. Biz hep ortaya çıkan talebin arzına odaklanıyoruz. Yani talep artıyor, su ihtiyacı artıyor. Her yerden su getirmeye odaklanıyoruz. Bu da yağışlarla mümkün. Burada ne yapılması gerek. Arz ve talebi birlikte yönetmemiz lazım. Yani tasarruflu ve verimli kullanmak.

İstanbul'un önündeki en büyük su probleminin suyun miktarından çok su kalitesi olabileceğini de dile getiren Yıldız, "İstanbul miktar olarak su sorunu yaşamayabilir ama kalite olarak sorun yaşayabilir. Rezervuarların dip suyu çekilecek ama buralarda su azaldı. Yani baraj depolarından belli bir seviyenin altına düşmüş suyu çekmek risklidir. Zaten işletme de bunu çekmek istemez. Ama mecbur kalınırsa çekilebilir. Bu nedenle su miktarı kadar su kalitesine de dikkat edilmeli" dedi. 

"Gri su kullanarak mevcut suda yüzde 30 tasarruf edebiliriz"

Önümüzdeki dönemde atık su kullanımının kentlerin su temin planında çok büyük yer alması gerektiğine vurgu yapan Yıldız, "Çünkü büyük kentler su yönetim planlarını daha küçük site, belde ve mahalle ölçeğinde tekrar gözden geçirmelidir. Şu an İstanbul'da atık su tesisleri mevcut ama yeterli değil. Atık suyun yüzde 3'ünü park ve bahçelerde kullanıyoruz" dedi.
 

thumbs_b_c_0190d96fe96a192e6689e9c1b33815d2.jpg
Atık su arıtma tesisi / Fotoğraf: AA


Türkiye'de 600'ün üstünde atık su arıtma tesisi olduğunu ve buradan çıkan 6 milyon metreküp suyun tarımda kullanıldığını belirten Yıldız şöyle devam etti: 

Yeni su paradigmaların en önemli hususlarından bir tanesi; su kullanılacak yerde birinci kalite gerekmiyorsa ikinci kalite su kullanılmalı. Gelişmiş ülkeler bulunu kullanıyor. Bunun adına "gri su" deniliyor. İçinde üre olmayan çift tesisatlı banyo ve lavabo suları toplanıyor. Ardından küçük  bir arıtmadan geçirilerek tuvaletlerde temizlik için yeniden kullanılıyor. Gri su kullanarak mevcut suda yüzde 30 tasarruf edebiliriz. 

"Toplumsal bilincin oluşması için illa suyun kesilmesi mi lazım?"

Su kaynaklarının verimli kullanılmasında yöneticilerin ve vatandaşların birlikte çalışmasının önemine vurgu yapan Yıldız, "Su konusunda hassas olunmalı ve verimli kullanma anlayışı oturmalı. Yani vatandaşların su sorunlarıyla ilgilenmesi ve toplumsal bilincin gelişmesi için illa suyun kesilmesi mi lazım" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin komşu ülkelere nazaran görece olarak yeterli suya sahip olduğunu fakat verimli kullanımın olmaması halinde su sıkıntısı yaşanabileceğini belirten Yıldız, "Türkiye'de stratejik hedef ve vizyon açısından su yönetiminde eksiklikler var. Fakat ülkemiz su konusunda gerilerde diyemeyiz, çünkü çok ilerledi. Bu nedenle bir vizyonun olmadığını söyleyemeyiz" dedi.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU