Babacan: Biz Kürt sorununun var olduğunu kabul ediyoruz

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan "Türkiye olarak biz öncelikle kendi vatandaşlarımızın, vatandaş olmaktan kaynaklanan ve insan olmaktan kaynaklanan bütün haklarını olduğu gibi tanıyacağız" diye konuştu

Fotoğraf: AA

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan "Bizim Kürt sorunu diye tanımladığımız sorun tamamen kendi vatandaşlarımızla devlet arasındaki bir meseledir. Bizim bunu kendi içimizde zaten çözmemiz gerekiyor. Kendi vatandaşlarımızın meselesini başkalarıyla konuşmamız gibi bir durum söz konusu olamaz" dedi.

Ali Babacan partisinin Düzce İl Kongresi sonrası K24'e açıklamalarda bulundu. Babacan, Bülent Arınç'ın istifası ve AK Parti'nin kurucularından İhsan Arslan'ın disiplin kuruluna sevk edilmesini şöyle değerlendirdi:

Şimdi uzunca bir süredir şu anki iktidar olan partinin iç özeleştiri mekanizmaları çalışmıyor. Zaten onun için hatalar büyüyor. Ne zamanki içerden bir vicdani ses, iyi niyetli bir özeleştiri ortaya çıksa o ses hemen kapatılıyor, bastırılıyor ve sistem dışına atılıyor. Bunun içinde hatalara devam ediyorlar. Üstelik bu hatalara daha da büyüyerek devam ediyorlar. Yani işin özüne baktığımızda o var. Kaldı ki Türkiye’deki özellikle yargının işlemesine baktığımızda ciddi bir şekilde yürütme erkinin yani hükümetin yargı üzerinde etkisi var, özellikle siyasi davalarda bu etkinin oldukça yüksek olduğunu görüyoruz. Normalde yargının tarafsız ve bağımsız çalışması lazım. Yani hükümetin, yürütme erkinin yargı üzerinde herhangi bir baskısı, herhangi bir tehdidi ya da bir ödülü olmaması lazım. Yani yargının uluslararası hukuk, anayasa, yasalar çerçevesinde çalışması lazım ve yargıçların vicdanına göre karar vermesi lazım. Ama maalesef böyle bir tabloyu Türkiye’de görmüyoruz.

"Suç kanıtlanmadıktan sonra herkes suçsuzdur diye evrensel hukuk ilkesi var"

Babacan "Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın yargılanma sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu da "masumiyet karinesi" ilkesini hatırlatarak yanıtladı.

Babacan şunları söyledi:

Aslında biz prensip olarak tutuksuz yargılanmanın esas, tutuklu yargılanmanın çok çok istisnai bir uygulama olmasını savunuyoruz. Maalesef Türkiye’de tutukluluk başlı başına bir ceza müessesi haline getirildi. Halbuki tutuklu yargılamak ne demek? Yargı süreci devam ediyor olması demek; daha yargı henüz kati bir hükme varmamış demek. Henüz yargı kati bir hükme varmadıysa, ki kati hükme varılmayan davalarda masumiyet karinesi vardır, yani suç kanıtlanmadıktan sonra herkes suçsuzdur diye evrensel hukuk ilkesi var. Dolayısıyla biz prensip olarak tutuksuz yargılanmanın esas olmasını, tutuklu yargılamanın çok çok istisnai olmasını savunuyoruz. Bu tür davalarda da hükümetin kesinlikle müdahale etmemesi gerektiğini savunuyoruz. Sayın Demirtaş’ın dava dosyası ile ilgili detaylara ben hakim değilim. Ama hukukçu arkadaşlarım bakıp, inceleyip verdiği bilgilere göre, bu sürecin tutuksuz yargılanma ile de çok rahat yürütüleceğini arkadaşlarımız bize söylüyor. Ama dediğim gibi bu tamamen hukuki çerçevede değerlendirilmesi gereken bir konu ben temel esaslardan prensiplerden bahsediyorum şu anda.

"Çözüm süreci" yanıtı

Yeni bir çözüm süreci olasılığı ve yeni bir Kürt partisi kurulacağı iddiaları üzerine de değrlendirmeleri sorulan Babacan şu ifadeleri kullandı:

Yani şöyle daha yeni ‘Türkiye’de Kürt sorunu yoktur’ diye Cumhurbaşkanı’nın bir ifadesi var. Sorunu yok kabul ettiklerine göre neyin çözümüne başlayacaklar, ben onu anlayamıyorum. Yani şu anda hükümetin inkâr ettiği bir sorun var ve sorun yok derken hadi çözüme dediğinizde ne yapacaklarını ben merak ediyorum doğrusu. Şu anki yönetimin oryantasyonu öyle değil yani.

"Biz şiddeti yöntem olarak benimseyen her türlü yapıya karşıyız"

Babacan "Kürt meselesinin çözümüne ilişkin sizin nasıl bir yaklaşımınız ve yol haritanız var?" sorusuna da şöyle yanıt verdi:

Bizim parti olarak görüşümüz çok açık. Parti programımızda çok açık yazdık bunu. Çünkü söz uçuyor ama yazı kalıyor. Biz Kürt sorununun var olduğunu kabul ediyoruz öncelikle o çok önemli. Yani yoktur demiyoruz. Hatta hükümetten yoktur açıklaması gelince ben bu sizin kararınızla olmaz dedim ve bunu ‘Kürt sorunu var mıdır, yok mudur?’ bizim Kürt vatandaşlarımıza soracaksınız. Kürt vatandaşlarımızın sorununu yakından takip eden sivil toplum kuruluşlarına soracaksınız, insan hakları örgütlerine soracaksınız Kürt sorunu var mı yok mu? Biz bu sorunun var olduğunu görüyoruz. Ama çözümünde mutlaka kendi vatandaşımız olan insanların doğuştan gelen haklarını olduğu gibi tanımakla gerçekleşeceğine inanıyorum. Daha önceki süreçlerde biliyorsunuz terör örgütleri ve bizim Kürt vatandaşlarımızın hakları ile ilgili konular aynı masada aynı pakette konuşuluyordu. Biz ona karşıyız, bu yanlış bir yöntem. Yani Türkiye olarak biz öncelikle kendi vatandaşlarımızın, vatandaş olmaktan kaynaklanan ve insan olmaktan kaynaklanan bütün haklarını olduğu gibi tanıyacağız. Onların o haklarının gerçekleştirmesi gerekli alanı, devletin asli görevi olarak sağlayacağız. Ama dönüp terör örgütü ile de mücadele edeceğiz. Çünkü biz şiddeti yöntem olarak benimseyen her türlü yapıya karşıyız.

"Silahlı bir örgüt ile mücadelede güvenlik unsurları olur ama yeterli olmaz"

"‘Terörle mücadele edeceğiz’ derken bir güvenlik sorunu olarak mı ele alacaksınız?" sorusunun da yöneltildiği Babacan şöyle konuştu:

Terör örgütü ile mücadelenin de sadece askeri ve güvenlik unsurlar ile verilecek bir mücadele olduğunu görmüyoruz. Tabi ki silahlı bir örgüt ile mücadelede güvenlik unsurları olur ama yeterli olmaz. Dolayısıyla burada uluslararası ilişkiler önemlidir, diplomasi önemlidir ve örgütün varlık sebeplerine inip o varlık sebeplerini ortadan kaldırıcı bir çizginin izlenmesinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Türkiye bunu yaparken de bütün komşu ve bölge ülkeleriyle konuşarak, diyalogla, diplomasi ile yapması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü terör örgütü sadece Türkiye’de değil, başka ülkelerde de varlığı var. Dolayısıyla bunun mutlaka bölgesel bir şekilde ele alınması gerekiyor. Ama bizim Kürt sorunu diye tanımladığımız sorun tamamen kendi vatandaşlarımızla devlet arasındaki bir meseledir. Biz bunu kendi içimizde zaten çözmemiz gerekiyor. Kendi vatandaşlarımızın meselesini başkalarıyla konuşmamız gibi bir durum söz konusu olamaz. Ama terörle mücadelede farklı. Dediğim gibi örgüt Türkiye dışında başka ülkelerde de var.

 

K24, Independent Türkçe

 

DAHA FAZLA HABER OKU