Suriye Anayasa Komitesi egemen bir yapı mı?

Komitenin 2. tur görüşmelerinden 9 ay sonra 24 Ağustos’ta düzenlenen 3. tur görüşmeleri Cenevre’de yarın yapılması beklenen 4. tur görüşmelerin gündemi üzerinde bir anlaşma sağlanamadan sona erdi

Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen dün Cenevre’de basın mensuplarının karşısına geçti (EPA)

Suriye Anayasa Komitesi bir kez daha kritik bir dönemecin eşiğinde. Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen ABD’nin Suriye politikasındaki tutarsızlıklar sebebiyle Suriye geçiş sürecinin sürüncemede kalmaması için bir kez daha diplomatik atağa geçti.

Komitenin 2. tur görüşmelerinden 9 ay sonra 24 Ağustos’ta düzenlenen 3. tur görüşmeleri Cenevre’de yarın yapılması beklenen 4. tur görüşmelerin gündemi üzerinde bir anlaşma sağlanamadan sona erdi.

Bunun ardından gözler, siyasi çözüm sürecini sürdürmek üzere Dışişleri Bakanlığı’ndaki siyasi ve Savunma Bakanlığı’ndaki askeri kanatları ile “Rusya’nın himayesine” çevrildi.

Şam’ın Suriye Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin şu an yürürlükte olan 2012 Anayasası uyarınca önümüzdeki yılın ortasında yapılması ve “Cumhurbaşkanlığı” ile “Anayasa Komitesi” arasında bir ilişki olmadığı yönündeki tutumunu kabul eden Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un Şam’a gidip “Anayasa Komitesi’nin çalışma hızından memnun olmadığını” dile getireceğine dair beklentiler artıyor.

Şam’ın, yıl sonundan önce üç tur düzenlenmesi için Anayasa Komitesi’nin toplantılarının bir sonraki oturumunun gündemi hakkında uzlaşma sağlanmasına yönelik “Rus tavsiyesini” tercüme etmesi için bir başka beklenti daha baskın geldi. Masada iki seçenek bulunuyor. Bunlardan ilki önümüzdeki turun iki kısma ayrılması. İlk kısım “hükümet destekli” grubun istediği gibi ulusal ilkeleri tartışırken ikinci kısım muhaliflerin oluşturduğu Müzakere Yüksek Komitesi’nin umduğu gibi anayasanın girişini tartışacak. Diğer seçenek ise dördüncü turun “ulusal ilkelere” ayrılması ve sonraki beşinci ve altıncı turların anayasanın girişi için ayrılması.

Şam heyetinin başkanlığını yürüten Ahmed Kuzbari “ulusal ilkeleri” belirli bir zaman çizelgesi ve herhangi bir dış müdahale olmadan tartışmak için daha fazla zaman verilmesi gerektiği konusunda ısrar etti. Şam’ın tutumunu gözlemleyen kişiler Şam’ın “anayasayı Irak ve Lübnan deneyimleri ışığında önemi artan bir ölüm kalım meselesi olarak gördüğünü” belirtti. Bu da “İşgaller, terörizm ve Suriye’nin birliği ve egemenliği konusunda net tavırları içeren ulusal ilkeleri oluşturmak için acele edilmemesi” anlamına geliyor.

Şam, BM Heyetinin komitenin çalışmalarını “kolaylaştırmaya” devam etmesi ve “Suriye liderliği ve Suriye yönetimiyle ile Suriyeli taraflar arası diyaloğu” desteklemesi gerektiğine inanıyor. “Komitenin oluşturulması, icra kuralları üzerinde mutabakat sağlanması, üç tur düzenlenmesi ve katılımcıların ulusal ilkeler üzerinde anlaşmaya varmaya başlaması” da dahil olmak üzere elde edilen “başarıları” hatırlatıyor. Aynı zamanda Şam, komiteyi Moskova’nın, Şam’ın ya da Müzakere Komitesi’ni destekleyen Ankara’nın müdahale etmediği “egemen ve bağımsız bir oluşum” olarak tanımlıyor.

Diğer taraftan Müzakere Yüksek Komitesi’nin ve komiteye başkanlık eden Hadi el-Bahra için başka bir yaklaşım bulunuyor. Şam’ın planının “zaman geçirmek veya muhalefeti başarısızlığın sorumluluğunu üstlenmeye ya da Pedersen’i istifa etmeye zorlamak” üzerine kurulu olduğu düşünülüyor. Bu inançtan hareketle Şam “hassas bir denklemi” sürdürüyor: Başarısızlığın sorumluluğunu üstlenmemek ve anayasa taslağının temel işine ya da en azından girişine odaklanmak için önerilerde bulunmak. Bu noktada dengeli müzakereler için iki yollu bir öneri ortaya sürüldü. Bunlardan ilk “ulusal ilkeleri” tartışmak, ikincisi ise anayasanın girişini tartışmak. Söz konusu öneri muhaliflerin, Anayasa Komitesi’nin misyonunu tanımlamak üzere 2254 sayılı kararı esas alan bir karar ya da bildiri yayınlaması için Güvenlik Konseyi’ne gitmelerini talep etmek amacıyla Batılı müttefiklerine sığındıkları bir zamanda geldi.

Başta ABD olmak üzere Batı ülkelerinin bu seçeneği bir baskı kartı olarak kullanması olası. 2254 sayılı kararı uygulamanın başka bir yolunu ararken bir şeyleri isimleriyle adlandırmak, Güvenlik Konseyi’ndeki sorumluluğu belirlemek ve anayasal sürecin başarısızlığını ilan etmek ve istiyorlar.

Buna karşılık Rusya, çalışma hızını artırmak istese bile Anayasa Komitesi’nin işleyişinden memnun. Rusya Komite’yi 2254 sayılı kararın yürürlüğe konulmasının başlangıcının “gerçek bir ifadesi” olarak görüyor. Rusya Batılı muhataplarına Komite’nin çalışmalarının yıllar sürebileceğini görürse 2254 sayılı kararı uygulamak için başka kapıların açılmasına izin vermeyeceğini açıkça söylemişti. Şam ve Moskova’daki yetkililer, ABD ve Avrupa yaptırım listelerinin Anayasa Komitesi’nin işleyişinin önündeki engelleri artırdığını söylüyor.

ABD tarafının ve müttefiklerinin gerginliği ile Rusya tarafının ve ortaklarının cezbetmesi arasında, anayasal sürecin “Suriye yönetimi ve liderliğinin “bağımsız” ya da “egemen bir varlık” olduğunu konuşmak gerçeklikten oldukça uzak görünüyor. Bu, muhaliflerin sürecin uluslararası ve bölgesel uzlaşıya varılıp Cenevre’de BM himayesine dönüş isteğini açıklıyor.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Şarku'l Avsat
 


 

DAHA FAZLA HABER OKU