HÜDA PAR: Bu coğrafyanın en önemli meselelerinden biri olan Kürt sorunu mutlaka çözülmeli

HÜDA PAR Genel Sekreteri Demir, Kürt meselesinin emperyalistlere havala eden politikalardan vazgeçilmesi çağrısı yaptı. Demir, “Sorunun üzerine cesaretle gidilmeli, adalet ve eşitlik temelinde çözülmeli” dedi

Şehzade Demir / Fotoğraf: HÜDA PAR Basın

Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) Genel Sekreteri ve Parti Sözcüsü Şehzade Demir, Kürt sorunu ve sosyal medyaya ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Kürtlere yönelik ötekileştirici politikaların, ABD merkezli dış güçler için kullanışlı bir alan oluşturduğunu kaydeden Demir, "Öte taraftan Kürt meselesi bu coğrafyanın çözülmesi gereken en önemli sorunlarından bir tanesidir ve kesin bir şekilde çözülmelidir” dedi.

“Kürtlere yönelik inkarcı ve ötekileştirici politika kullanışlı bir alan yaratmakta”

ABD başta olmak üzere emperyalist ülkelerin bölgeyi kontrol etmek için yüz yıldan fazladır Kürt meselesinin çözümsüzlüğünü kullandığını belirten Demir, “ABD başta olmak üzere emperyalizm, bölgemizi kontrol etmek için yüz yıldan fazladır Kürt meselesinin çözümsüzlüğünü kullanmaktadır. Kürtlerin yaşadığı coğrafyaya hükmeden devletlerin Kürtlere yönelik inkârcı ve ötekileştirici politikaları, ABD merkezli emperyalizm için son derece kullanışlı bir alan oluşturmaktadır” diye konuştu.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

“Coğrafya Kürtler ile birlikteliği mecburi kılmakta”

Kürt meselesinin insani haklar ve adalet temelinde çözme iradesinin ortaya koymanın başta Türkiye ve komşu ülkeler olmak üzere bölgeye barış, istikrar ve kalkınmaya imkan sağlayacağını aktaran Demir, devamında şunları söyledi:

Bu coğrafyanın geleceği; Türk, Arap ve Farsların bu coğrafyanın ana unsuru olan Kürtlerle birlik içinde olmasını mecburi kılmaktadır. Bu nedenle Kürt meselesini emperyalistlere havale eden politikalardan vazgeçilerek sorunun üzerine cesaretle gidilmeli, adalet ve eşitlik temelinde kardeşlik hukuku yerine getirilerek mesele çözülmelidir. 

“Sosyal medya ahlaki problemin kaynağı haline geldi”

Sosyal medyanın yasama, yürütme ve yargı erklerini ciddi anlamda baskı altına aldığını kaydeden Demir, “Yalan ve iftira kampanyaları ile toplumsal bir linç aracı olarak kullanılmaya başlanan sosyal medya, bazı mağduriyetlerin nedeni, pek çok ahlaki problemin de kaynağı haline gelmiştir. Türkiye'de adalet mekanizmasının toplumun vicdanını rahatlatacak düzeyde bir işlerlik kazanamaması, toplumu sosyal medyanın bu gücünden istifade etmeye ve adaleti bu mecralarda aramaya yöneltmiştir” ifadelerine yer verdi.

“Sosyal medya karşısında yargının tutumu da bir garabettir”

Yargı sisteminin toplumsal tepkiye göre şekillendiğini savunan Demir, sözlerini şöyle sürdürdü:

Sosyal medya üzerinden yapılan ifşalar, hakikatin ortaya çıkmasına hizmet edebildiği gibi toplumu manipüle etmeye ve bir linç sürecine de dönüşebilmektedir. Sosyal medya karşısında yargının tutumu da bir garabettir. Kamuoyuna mal olmuş meselelerde yargı süreci daha çok toplumsal tepkiye göre şekillenebilmektedir. Tutuklanma gerektirmeyen kabahatlerde bile toplumsal tepki nedeniyle tutuklanmalara gidilebilmekte, aynı şekilde hukuken mutlaka tutuklama gerektiren kimi vakalarda ise ancak sosyal medya üzerinden ciddi bir toplumsal baskı sonucunda tutuklama tedbirine başvurulmaktadır.

Hak ve adaleti yerine getirmesi gereken yargı erkinin toplumsal baskı doğrultusunda kararlar vermesinin ürkütücü olduğunu ifade eden Demir, yargı makamlarının adaleti ve hakikati hiçbir şeye feda etmeden tarafsızlık ve bağımsızlığının korunması gerektiğini sözlerine ekledi. 

 

Independent Türkçe
 

DAHA FAZLA HABER OKU