Bilim Kurulu üyesi Özlü: Aşı bulunsa dahi salgın birkaç yıl daha sürecek, rehavete kapılmayın

Salgın vakalarındaki artışta, Kurban Bayramı, tatil ve düğün organizasyonların etkili olduğunu vurgulayan Özlü, "Maalesef güz ve kış mevsiminde vaka sayılarının artacağını düşünüyoruz" dedi

Fotoğraf: Twitter

Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü: (Kovid-19 aşısı) Aşı bulunmuş olsa da birkaç yıl yine bu salgının devam edeceğini biliyoruz. Onun için her halükarda tedbirlere devam etmek zorundayız. Maalesef güz ve kış mevsiminde vaka sayılarının artacağını düşünüyoruz

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşısıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Kovid-19 aşısının bulunacağından dolayı rehavete kapılanların olduğunu belirten Özlü, aşının bulunsa dahi salgının birkaç yıl daha devam edeceğini kaydetti.

Özlü, sözlerini şöyle sürdürdü:

Aşının üretilmesi o kadar kolay değil. Rusya, bulduğunu ileri sürdüğü aşı için 'Yılda 1 milyon doz üretirim.' diyor. Dünyada yaklaşık 8 milyar insan var. Yılda 1 milyon doz ile kaç yıl sürecek düşünebilir misiniz? Bu kadar kişiyi aşılayacaksınız. Bu, o kadar kolay bir şey değil. Aşı elbet bulunacak, bulunmuş da olabilir. Rusya'nın aşısı da belki etkili ve güvenli olabilir, bilimsel dosyası yayımlanınca göreceğiz. Bulunmuş olsa bile bunun üretilmesi, yapılması, etkisini göstermesi birkaç yılı bulur.

Salgına karşı tedbirli hareket edilmesi gerektiğini ifade eden Özlü, "Maalesef güz ve kış mevsiminde vaka sayılarının artacağını düşünüyoruz" uyarısında bulundu.

"Düğün ve tatil sezonu vaka artışına neden oldu"

Prof. Dr. Özlü, bayramda büyük şehirlerden ülkenin çeşitli kentlerine, ilçelerine, köylerine aile ziyaretleri için gidildiğine, birlikte kurban kesildiğine ve kalabalık sofralar kurulduğuna işaret ederek, "Bu ortamlarda maalesef maske, mesafe tedbirleri alınmıyor. Akraba olunca insanlar virüs bulaşmayacak gibi düşünüyorlar. Bu nedenle aile içi bulaşlar şu anda çok fazla. Vaka artışlarının en önemli nedenlerinden birinin bu olduğunu düşünüyorum. Zaten filyasyon çalışmalarında da bunlar görünüyor" ifadelerini kullandı.

Vaka sayılarının yükselmesine yol açan bir diğer etkenin, yaz sezonunda artan düğün, kına ve sünnet gibi organizasyonlar olduğunu, ayrıca cenaze törenleri, taziyeler, asker uğurlamaları ve küresel toplantılarda da ciddi kalabalıklaşmalar yaşandığını anlatan Özlü, bu tören ve toplantıların birçoğunda tedbir kararlarına ve tavsiyelere uyulmadığını ifade etti.

Özlü, tatil beldelerindeki yoğunluğun da vaka artışlarına neden olduğunu belirterek şunları kaydetti:

Örneğin, Çeşme Belediye Başkanı bayram tatilinde ilçede 2 milyon kişi bulunduğunu söyledi. Normalde 200 bin kişilik bir kentte 2 milyon kişi bir araya geliyor. İnsanlar maske ve mesafeye dikkat etmiyorlar. Buralarda da büyük bir bulaş meydana geldi. İnsanlar tatil beldelerinden virüsü aldılar şimdi de büyük şehirlere dönüşler başladı. Getirdikleri virüsü komşularına, arkadaşlarına, toplu taşımadaki vatandaşlara bulaştırıyorlar. Bu ikincil, üçüncül bulaşlar nedeniyle de yayılma devam ediyor.

Özlü, toplu taşıma araçlarının, fabrikaların, işletmelerin, kapalı alanda çok sayıda kişinin çalıştığı mekanların da virüs bulaşmasında önemli yerler olduğunu ifade etti.

"Bana bir şey olmaz' düşüncesiyle yalancı bir özgüven yaşanıyor"

Prof. Dr. Tevfik Özlü, bir kişinin virüs bulaştıracağı kişi sayısının çok değişken olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:

Normalde 2-3 kişiye bulaştırıyor diyorduk ama bu biraz yaşama şekliyle ilişkili. Mesela düğün, nişan, taziye gibi kalabalık ortamlarda 1 kişi 70 ila 170 kişiye bulaştırabiliyor. Sadece 2 kişiyle sınırlı kalmıyor. Ne kadar kalabalığa girerse, o kadar çok kişiye bulaştırıyor. Ancak asıl asemptomatik dediğimiz, hastalık belirtisi taşımayanlar daha çok bulaştırıyor. Maalesef, hastalık tanısı konduğu ve evde izolasyon sürecinde olduğu halde dışarı çıkan, seyahat eden, topluma karışanlar da var. Hastalığı geçirmeden de taşıyıcı ve bulaştırıcı olunabiliyor. Ya da hastalanmadan 2 gün önce bulaştırıcılık başlıyor yani hiçbir belirtisi yok ama 2 gün sonra o da hastalanabiliyor veya tedavi görüyor, ateşi düşüyor, iyileşiyor ama yine bulaştırmaya devam ediyor. Bir kişinin şikayetlerinin olmaması onun bulaştırıcı olmadığını göstermiyor. Kendimiz de dahil herkesi bulaştırıcı gibi kabul etmek ve topluma karşı sorumluluk duygusuyla hareket etmek zorundayız.

"Birçok kişi kıvılcım kendi evine düşmedikçe yeterince duyarlı olmuyor." diyen Özlü, "Bana bir şey olmaz.", "Ben bunun hakkından gelirim." düşünceleriyle yalancı bir özgüven yaşandığını ancak sağlıkçılar olarak bu şekilde düşünen birçok hastayı tedavi ettiklerini dile getirdi.

 

Independent Türkçe, AA

DAHA FAZLA HABER OKU