Yumuşak güçler ve kanun!

Amerikan yumuşak gücüyle yüzleşmenin bir sonraki sahnesinde büyük ölçüde kanunlar aktif bir rol oynayacak

Fotoğraf: Reuters

Yıllar önce bir gece, Cidde'deki Japon Konsolosluğu’na davet edildim. Japon konsolosuyla biraz sohbet ettik. Bana aniden “Suudi Arabistan'daki Japonların en önemli gurur kaynağının ne olduğunu biliyor musun?” diye sordu.

Bilmediğimi söyledim. Bunun üzerine içinde gurur da bulunan utangaç bir şekilde tebessüm ederek şöyle dedi:

Toyota, Honda, Nissan, Mazda, Toshiba, Sony, Hitachi, Canon vs. önemli markaların başarısından gurur duymakla birlikte gurur duyduğumuz bir başka şey ise başkent Riyad’daki suşi restoranlarının sayısıdır. Suşi, bildiğiniz gibi, esas olarak balık ve deniz ürünlerinden oluşan bir yemektir. Riyad, denize kıyısı olmayan bir şehir olmasına rağmen Japon yemeklerini cezbetmiştir.


Onun değerlendirmesi dikkatimi çekti ve konuyla ilgili iki önemli kitap okuyarak meseleyi teyit ettim. Bu kitaplar, Amerikalı yazar Sasha Issenberg’e ait olan “Suşi Ekonomisi; Küreselleşme ve Harika Bir Modern Yemek Yapımı” ve yine Amerikalı yazar olan Trevor Corson'un “Samuray'dan Süpermarkete Suşi’nin Hikayesi” adlı kitaplarıydı.

Böylece suşinin Japonların yumuşak güçlerinin en önemli araçları arasında yer aldığını öğrendim.


Elbette yumuşak gücünü ‘ihraç ederek’ etkisini yaymaya çalışan tek ülke Japonya değil.

Sinema filmleri, televizyon dizileri ve K-Pop olarak bilinen gençlik müzikleriyle Güney Kore de aynı şeyi yapıyor. Son zamanlarda Kore mutfağı kültürünü yaymakla da yakından ilgileniyor.


Diğer taraftan yumuşak gücünü dünya çapındaki milyonlarca vatandaşı aracılığıyla yaymak isteyen Hindistan var.

Bollywood filmleri, müzikleri, zengin mutfağı, yoga ve baharatla bu yumuşak gücünü dünya çapında kanıtlamaya çalışıyor.

Daya Kishan Thussu, “Buda'dan Bollywood'a Hindistan'ın Yumuşak Gücü” isimli kitabında, dünyanın Hindistan'ın yumuşak gücü konusundaki farkındalığının, Hindistan'ın ekonomik atılımının en önemli unsurlarından biri olacağına işaret ediyor.


Yumuşak güç’ kavramı ilk olarak Harvard Üniversitesi Profesörü Joseph Nye tarafından öne sürüldü.

1990'da yayınlanan “Amerikan Gücünün Doğasındaki Değişiklikler” isimli kitabında bu kavrama işaret eden yazar, 2006 yılında yayınladığı “Yumuşak Güç: Siyaset Dünyasında Başarılı Olmanın Yolları” adlı kitabında bu fikri geliştirdi.

Bugün en güçlü yumuşak güç türlerinin ABD'ye ait olduğunu söylemeye gerek yok.

Bu yumuşak güçler, ülke ekonomisinin ön saflarında yer almış ve dünya sakinlerinin değişen yaşam tarzlarının en önemli bir unsuru olmuştur.


ABD’nin yumuşak güçleriyle, Amerikan filmlerini, müziklerini, kitaplarını, dizilerini, Apple’ı, Nike’ı, Starbucks’ı, Google’ı, Amazon’u ve Facebook, WhatsApp, Instagram ve Twitter’ı kastediyorum.

Bunların hepsi ABD’nin yumuşak gücünü daha etkili kılmaktadır. ABD yönetimi tarafından Huawei’nin yanı sıra TikTok uygulamasına karşı alınan sert kararlar, bundan dolayı şaşırtıcı değil.

Her ikisine, ulusal güvenlik ve casusluk tehlikesi gerekçesiyle çekinceyle yaklaşıldı. Tabi TikTok ile ilgili olarak meselenin farklı boyutuna dikkat çeken diğer bir görüş de var.

Buna göre Başkan Trump, Oklahoma Eyaleti’nde destekçilerine yaptığı konuşmayla ilgili TikTok’un ‘Trump’ın destekçilerini yanılttığı’ ithamından sonra kişisel bir tavır aldı.


Yumuşak gücün en önemli simgeleri olan büyük markaların çoğu, korona salgını döneminde daha önce benzeri görülmemiş bir şekilde gelirlerini, karlarını, piyasa değerlerini ve servetlerini katladılar.

Kongre üyelerini, Amazon, Apple, Facebook ve Alphabet şirketlerinin başkanlarını dinlemek için bir oturum düzenlemeye ve onlara bir iddianame yöneltmeye sevk eden şey buydu.

Son derece sofistike teknik bir dil kullanan ‘teknoloji devleri’ ile konuşan Kongre üyelerine acıyorum. Bu konuşmalar, soran ile cevap veren arasındaki dijital uçurumu gün yüzüne çıkarıyor.

ABD bu şirketlerin kendi yumuşak gücüyle ilgili çok önemli bir unsur olduğunu biliyor, fakat bununla birlikte tekelleşmenin önlenmesine ilişkin kanunu da korumaya çalışıyor.

Bu şirketlerin ‘olması gerekenden daha fazla büyüdüğü’ yönünde bir kabul var. Bu şirketlerin geçmişte AT&T’de olduğu gibi bölünmeleri gerektiği düşünülüyor.

Amerikan yumuşak gücüyle yüzleşmenin bir sonraki sahnesinde büyük ölçüde kanunlar aktif bir rol oynayacak.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Adem İpekyüz

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU