Söylentiler ve gerçekler arasında Libya’daki yabancı askeri üsler

Mısır, Libya’nın doğusunda özellikle de Bingazi şehri sınırındaki bölgelerde askeri üsler kurarak, Libya içerisinde askeri bir varlık arzuladığına dair birçok suçlama ile karşı karşıya kaldı

Fotoğraf: Reuters

Libya’daki askeri üsler meselesi, aslında son derece karmaşık bir konu. Libya sahasında bulunmayan objektif bir araştırmacının ise bu hususta nihai sonuçlara ulaşması zor.

Geçtiğimiz yıllarda özellikle de 2014 yılında doğu ve batı arasındaki siyasi bölünmenin başlamasından bu yana birçok ülke, çatışma nedeniyle yeterli merkezi otoriteye sahip olmayan Libya topraklarında askeri üsler kurmakla suçlanıyor. Suçlamaların yöneltildiği ülkelerin başında ise Arap dünyasından Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) geliyor. Aynı şekilde son yıllarda Libya işlerine çok sayıda müdahalede bulunan Avrupalı güçlerden Fransa ve İtalya’nın organize bir askeri varlığını gösteren raporlar da mevcut. Tabi ki arenanın büyük güçleri ABD ve Rusya da Libya’da askeri üsler kurmak ve Libya’nın Arap dünyası ve Kuzey Afrika’daki stratejik konumundan faydalanmak ile suçlanıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Son olarak Türkiye, bir tarafa karşı diğer tarafı destekleyerek askeri yarar sağlamak isteyen ülkelerden biri olarak Libya arenasına girdi. Fayiz es-Serrac liderliğindeki Libya’nın batısında bulunan Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ve Başkanlık Konseyi ile inkar edilmeyen şekilde faaliyetlere yöneldi.

Askeri üsler hakkında çok sayıda haber ve rapor sonrasında, ayrıca yabancı bir tarafın Libya topraklarında askeri nüfuz sağlamaya çalıştığını gösteren objektif deliller bulmanın zorluğunun ardından Libya’daki yabancı askeri üsler meselesi, gözlerden düştü. Varlıklarının kanıtlanması ya da kanıtlanmaması, bir yandan yayınlanan gayrı resmi raporlar ve diğer yandan çatışma sahnesindeki alan gelişmeleri arasında çok sayıda karşılaştırmayı gerekli kılıyor.

Mısır

Mısır açısından Libya meselesi, özellikle de askeri açıdan birçok ülkeden çok farklı. Nihayetinde iki ülke arasında binlerce kilometre boyunca uzanan bir sınır ilişkisi var. Bu yüzden Libya’da hızla değişen siyasi boyutların aksine jeostratejik bir boyut ve bir güvenlik boyutu da mevcut.

Bu mantıkla bakıldığında Mısır, 2011 yılından 2014 yılına kadar yaşanan siyasi istikrarsızlığa rağmen Libya meselesini göz ardı edemezdi ve Mısır devletinin ulusal güvenlik öncelikleri listesinden de silinemezdi. Mısır’ın Libya’nın iç bölgesinde, ülkenin ihtiyaç duyduğu minimum sınır güvenliğini sağlayabilecek müttefiklere sahip olması gerekiyordu. Bu ise 2014 yılındaki El-Kerame Operasyonu’nun başlamasından, operasyonun Libya Ulusal Ordusu’na (LUO) dönüşmesine kadar Halife Hafter’in oynamayı başardığı bir rol oldu.

Mısır, Libya’nın doğusunda özellikle de Bingazi şehri sınırındaki bölgelerde askeri üsler kurarak, Libya içerisinde askeri bir varlık arzuladığına dair birçok suçlama ile karşı karşıya kaldı. Durum, LUO askeri sözcüsü tarafından reddedildi. Mısır ise suçlamaları kınarken, Dışişleri Bakanlığı da Mısır’ın Libya’da hiçbir şekilde askeri bir varlığının bulunmadığını açıkladı. Bu iddialar, Mısır’a yöneltilen suçlamalarla, askeri destek aracılığıyla bir tarafı diğerine karşı destekleme rolü nedeniyle tekrarlandı. Aynı şekilde Libya’nın doğusunda Mısır’ın askeri bir varlığını tesis etmek pratikte mümkün değil. Bu durum ise yalnızca, Mısır ve Libya tarafından yalanlanan bir söylenti olmaya devam ediyor.

Ancak Mısır’ın Batı bölgesinde Libya sınırına yakın çok sayıda yeni askeri üs kurduğu biliniyor.

Birçok medya kuruluşu, Mısır’ın bu üsleri, içeride ana müttefiki olan Mareşal Halife Hafter’e ve askeri güçlerine herhangi bir isim altında hizmet etmek için kullanmayı planladığını bildirdi. Belki de 2017 yazında Mısır’ın kuzeybatısındaki Mersa Matruh vilayetindeki el-Hamam şehrinde açılan Muhammed Necib askeri üssü, ed-Dabaa nükleer reaktör projesini korumayı, batı tarafındaki Mısır sınırını yani Libya sınırını korumayı amaçlıyordu.

O dönemde Mısır, uluslararası medya tarafından birçok suçlamayla karşı karşıya kaldı, bu üslerin Mısır ordusunun Libya’ya müdahalesine hazırlık için kurulduğu iddia edildi. Mısır ise komşu ülkelerin işlerine doğrudan müdahale etmeyi düşünmediğini ve siyasi çözümün, Libya’nın içinden ya da Libyalı taraflar arasında çözümle sağlanacağına inandığını belirterek, suçlamaları yalanladı. Bu çerçevede geçen haftalarda Mısır Cumhurbaşkanı da Halife Hafter ve Akile Salih ile yaptığı görüşmelerde Mısır girişimini ve Kahire Bildirgesini ilan etti.

Daha sonra Mısır’ın Libya ile olan batı sınırında ‘Carcub’ askeri üssü açıldı. Üs, Port Said’in doğusunu ve güneyi kapsayan stratejik bir öneme sahip. Ayrıca üs, Mısır’ın, doğu, batı ve güneyde gerginliklere veya istikrarsızlığa tanıklık olan sınırlarında bir dizi askeri üs kurma vizyonunu yansıtmış oldu. Bu nedenle bu üsler, Libya işlerine müdahale etme amacı taşımazken, aksine Mısır silahlı kuvvetlerinin sınır bölgelerinde askeri olarak yeniden konumlandırılması hususunda Mısır devletinin kapsamlı bir vizyonunu yansıtmış oldu.

Mısır, Libya hususunda askeri müdahaleyi kınayan uluslararası suçlamalardan kurtulmayacak. Ancak işin gerçeği, Mısır’ın Libya’da askeri üslere ihtiyacı yok, sadece Libya sınırında asgari güvenliğe ihtiyacı var. Bu durum ise, Mısır ulusal güvenliğini bir bütün olarak savunma stratejisinin ayrılmaz bir parçası olarak kalacak.

BAE

Libya’daki çatışma taraflarını destekleme hususunda BAE’nin tavrı, Mısır’ın tavrından farklı değil. BAE, Halife Hafter’e ve LUO’ya birçok defa destek sağlarken, Temsilciler Meclisi başta olmak üzere Libya’nın doğusundaki siyasi kurumlarla da dayanışma içerisinde.

BAE’nin Halife Hafter kuvvetlerine silah tedarik ederek ve BAE uçaklarının Libya hava sahasına girip bir dizi hava saldırısı gerçekleştirmesiyle birlikte Libya arenasındaki askeri müdahalesine ilişkin çok sayıda uluslararası kınama yapıldı. Nihayetinde BAE’nin Libya’da askeri üslere sahip olduğu yönünde çok sayıda söylenti çıktı.

BAE’nin, tekrar tekrar reddettiği askeri operasyonlarını yürütmek için Libya’nın doğusundaki el-Marc şehrinde ‘el-Hadim’ hava üssünü kullandığına dair çok sayıda tartışma gündeme geldi. Aynı şekilde çeşitli medya kuruluşları da BAE uçaklarının doğrudan Libya’ya müdahale ettiğini gösteren çok sayıda kanıt ortaya koydu. Bu kanıtların onaylanması veya reddedilmesi ise mümkün değil. Ancak nihayetinde BAE, Hafter’i Libya’daki ana müttefiki olarak görüyor ve özellikle son gelişmeler ve Türk müdahalesinden sonra Hafter’e askeri olarak destek vermesi de uzak bir ihtimal değil.

Fransa

Fransa’nın Libya’da birçok çıkarı bulunuyor. Bunların başında ise Total şirketi tarafından Libya’daki petrol sektörüne yapılan milyarlarca dolar değerindeki yatırımlar geliyor. Yatırımların yanı sıra Fransa’nın radikal örgütlere ve yasadışı göçe karşı tavrı açısından da Libya önemli bir konuma sahip. Durum, Fransa’yı 2014 yılında Libya’nın güney sınırı yakınlarında Nijer’in kuzeyinde askeri bir üs inşa etmeye itti.

Daha önce bahsettiğimiz tüm çıkarlar göz önüne alındığında şüphe yok ki Fransızlar da Libya’da var olmaya önem gösteriyor. Ancak bununla birlikte açıklanmamış askeri müdahalelerle de bir strateji benimseniyor. Bu durum, son yıllarda Libya’daki DEAŞ örgütüne karşı verilen savaş sırasında da görüldü. Veriler ise Libya’da bir Fransız üssü yoksa bile, Libya’ya çeşitli şekillerle müdahale etmek için Afrika’daki birçok Fransız askeri üssünün kullanıldığını ortaya koydu.

ABD

ABD, Arap dünyasındaki askeri üsleri açısından uzun bir tarihe sahip. Bu durum, yalnızca Arap dünyasıyla da sınırlı değil, ancak ABD dış politikasında birden fazla noktada nüfuzunu ve uluslararası mevcudiyetini genişletmek açısından bir model. Bu, ABD’nin dış politikasının yirminci yüzyılın ortalarından bu yana, siyasi hegemonya ve askeri üstünlüğü birbirine bağladı.

Ancak ABD, Libya’ya birçok kez askeri müdahalede bulunurken, son olarak da şehri kontrol eden DEAŞ örgütüyle Sirte savaşında el-Bunyan el-Marsus güçlerine hava desteği sağladı. Bu destek ise el-Bunyan el-Marsus güçlerine çok fazla kredi sağladı. Devlet bunu, Başkanlık Konseyi ve UMH aracılığıyla itiraf etti. Bugün ise Burkan el-Gadap operasyonunun çekirdeğini oluşturdu. ABD, Libya içerisinde askeri bir üsse yönelmedi.

Özellikle Trump idaresi ve ABD’nin yabancı ülkelerdeki varlığının maliyetine yönelik niyetleri çerçevesinde bu tavra yönelik çok sayıda siyasi açıklama mevcut. UMH, Şubat 2020’de ABD’ye, batı bölgesindeki Libya topraklarında bulunan üsler aracılığıyla askeri bir varlık gösterme çağrısı yaptı. Fayiz es-Serrac bu isteğinde açıktı ve ABD’nin Libya’daki askeri varlığına karşı tüm engelleri yok etmeye hazır olduğunu da söyledi. Tabi ki amaçlanan, LUO kuvvetlerinin askeri üstünlüğünün açık olduğu bir dönemde, (Türkiye doğrudan müdahale etme ve UMH lehine sahnenin dengesini değiştirene kadar) UMH’ye siyasi ve askeri destek sağlamaktı.

Türkiye

Türkiye’nin Libya’daki rolü çerçevesinde takip ettiği model, Aralık 2019’da UMH ile imzalanan ve iki taraf arasında güvenlik işbirliğini öngören bir anlaşma uyarınca Libya’da askeri üsler inşa etme konusunda meşru bir hakka sahip olduğunu açıkça belirtmesi dolayısıyla, diğer tüm ülkelerden farklı.

Türkiye, el-Vatiyye hava üssü ve Misrata deniz üssüne kuruldu. Gelişme tabi ki bu üslerin yeteneklerini de artırmış oldu. Askeri üslere yatırım yapmak, özellikle de Türkiye’nin ciddi bir finansal krize tanık olduğu ve 200 milyar lirayı (yaklaşık 2,92 milyar dolar) aşan bir bütçe açığı yaşadığı bir dönemde Türkiye’nin Libya’da uzun süre askeri bir mevcudiyet gösterme niyetinde olduğunu yansıtıyor.

Mesele sadece Türkiye’nin dediği gibi ‘İslam dünyasındaki’ siyasi koşullara bir tepki değil. Ancak ham petrol sektöründe bir dizi yatırımı güvence altına almanın ve Libya karasuları üzerinden Akdeniz’de doğalgaz sondajı yapmanın yanı sıra, Kuzey Afrika’da siyasi olarak Türk askeri varlığı göstermek üzere bir stratejik vizyon olarak da görülüyor.

Son notlar

Yabancı askeri varlık, geniş bir çatışma, özellikle de silahlı çatışma yaşayan ülkelerde görülen yaygın bir durum. Bu çerçevede Mısır, Libya’da askeri üsler kurmaya gerek duymadan Libya işlerine müdahalesini durdurmayacak. Belki de Mısır Cumhurbaşkanının batı askeri bölgesinden Libya sınırına kadar Libya hakkında yaptığı son açıklaması, ülkesinin Libya’da askeri üsler kurmaya ihtiyaç duymadığının en iyi kanıtı olabilir. Bununla birlikte birçok ülke, Libya meselesiyle ilgilenmeye devam ediyor ve gerekirse Fransa ve BAE başta olmak üzere bazı ülkeler de askeri olarak müdahale etmeye hazır.

Bu müdahalelerinin sürekli olmadığını ve askeri üsler gerektirmediğini belirtmek gerekiyor.

Şu anda Libya’da askeri üsler kurmanın maliyetinin, ister maddi ister siyasi isterse de insani anlamda olsun son derece yüksek olduğunu bilmek önemli. Kalıcı siyasi istikrarsızlık ve sahada askeri alanda sürekli değişimlerin yaşanması Libya’ya uzun vadeli yatırımlara izin vermiyor. Ancak Türkiye, olası stratejik tehlikelere dikkat etmeme ve Libya’daki askeri varlığını sürdürme kararı aldı. Bu durum da Libya’ya müdahalesinden birçok kazanç sağlayacağı anlamına geliyor.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independentarabia.com/node/130816/

DAHA FAZLA HABER OKU