Ebu Gureyb işkencesinden kurtulanların haklarını yargı önünde arayacakları gün geldi

Iraklı kurbanlar, yaklaşık 10 yıldır süren hukuk mücadelesinin ardından cezaevindeki işkence skandalına karışan paralı askerlerin yargılandığını nihayet görebilecek

ABD askerlerinin Ebu Gureyb'de yaptığı işkenceler, mahkumların hayatlarında travmatik izler bıraktı 

Dünyayı sarsan Ebu Gureyb’deki işkence görüntülerinin ortaya çıkmasının üzerinden yaklaşık 15 yıl geçti.

Çırılçıplak soyulan erkek mahkumlar üst üste piramit gibi yığılırken, kafalarına kukuleta geçirilenler elektrik kablolarına bağlandı. Başka bir karede, havlayan bir köpeğin, korku içindeki mahkumun burnunun dibine kadar getirildiği görüldü.

O fotoğraflarda dehşete kapılan mahkumların görüntüsü kadar Amerikan askerlerinin gülümseyen hali de hafızalardan silinmedi. Sırıtan suratları, Irak’ta bir nesil için savaşı tanımlayan gaddarlığın simgesi oldu.

 

 

Her fotoğrafın bir hikayesi var ancak tüm hikaye görünenden ibaret değil. Bugüne kadar yalnızca bir avuç ABD askeri skandaldaki rolleri nedeniyle cezalandırıldı.

Kurbanlar için yarım kalan meselenin peşine düşen bir grup eski mahkum, Ebu Gureyb’deki kötü muamelelerle ilgili olduğu belirtilen paralı askerleri yargı önüne çıkarmak için 10 yıldan fazla süredir mücadele veriyor.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), o dönem cezaevinde sorgulama işlemleri için CACI Premier Technology firmasıyla anlaşmıştı. Firma, bugüne kadar Pentagon’la yüz milyonlarca dolarlık anlaşmalar yaptı.

 

Ellerine elektrik kabloları geçirilen mahkum işkencenin sembolü oldu


Müdahil avukatların verdiği bilgiye göre, CACI’nın davanın işleme sokulmasını önlemek için yıllardır verdiği savaşın ardından eski mahkumlar mahkemeden yakın zamanda dava günü alabildi.

Geçen ay federal bir yargıcın verdiği mahkeme kararına göre, CACI firması Ebu Gureyb’deki işkence skandalında iddia edilen rolüne dair ilk kez 23 Nisan’da yargı önünde hesap verecek. Firmaya yöneltilen suçlamalar arasında, işkence, savaş suçları ve uluslararası hukuka aykırı olarak mahkumlara insanlık dışı muamele edilmesi yer alıyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bölge yargıcı Leonie Brinkema 54 sayfalık kararında, “Gördükleri kötü muamelenin, 3 davacıda da ağır ve devam etmekte olan fiziksel ve ruhsal zarara yol açtığına dair deliller var” ifadelerini kullandı.

Davacıların Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) ve majör depresif bozukluk yaşadığına dikkati çeken yargıç Brinkema, “Davacıların hepsi, gerek özel gerekse profesyonel yaşamlarında bugüne kadar önemli sorunlara yol açan ruhsal hastalıklara dair uzman raporları sundu” bilgisini paylaştı.

Öte yandan davalıları temsil eden Anayasal Haklar Merkezi’nin Hukuk Direktörü Baher Azmy, Davut ve Golyat hikayesine benzettiği dava için bir tarih verilmesini “dönüm noktası” olarak tanımladı.

TSSB’den muzdarib mahkumların hayatlarının paramparça olduğunu ifade eden Azmy “Bu, George Bush ve Dick Cheney dönemi insanları kadar davalıların da meseleyi önemsizleştirmeye çalışmasından dolayı kayda değer bir karar” dedi.

 

Salah el-Ejaili yaşadıklarını The Independent'a anlattı

 

2003’te Irak’ta El Cezire için çalışırken tutuklanan ve kötülüğüyle ün salmış cezaevinde işkence gören eski gazeteci Salah el-Ejaili, davacısı olduğu konuyla ilgili son gelişmelere sığınma hakkı aldığı İsveç’ten yanıt verdi.

El-Ejaili, The Independent’a yaptığı açıklamada, “Şimdilerde bile bu konu hakkında düşünüyorum. Kabuslarımda başıma bir çanta geçirilmiş halde bir deliğin içine düşüyorum. O günler beni hiç terk etmedi” şeklinde konuştu.

“Bana orada kıyafetlerimi çıkarmamı yoksa kendilerinin zorla çıkaracağını söylediler. Daha sonra da başıma siyah bir poşet geçirilmiş halde 10 saat boyunca çıplak tuttular” diyen El-Ejaili, hücresinin önünden geçen kadın askerden kıyafetlerini istediğindeyse “Bana ‘elbette’ deyip gitti, kadın iç çamaşırları getirip üzerime attı ve kahkaha atmaya başladı” yanıtını aldığını aktardı.

Tek kişilik hücrede günlerce tutulduğunu belirten El-Ejaili, “Oradan hiçbir zaman çıkamamaktan korkuyordum. Ailem için korkuyordum. Hayatımdan endişe ediyordum. Diğer mahkumların çığlıklarını duyuyordum” diye konuştu.

IŞİD’in kurucusu Ebu Bekir Bağdadi'yle aynı dönemde Ebu Gureyb’de kaldığı tahmin edilen El-Ejaili, IŞİD zihniyetinin temelinin bu cezaevlerinde atıldığını öne sürerek, “Masum insanlar buralara getiriliyor, işkence görüyor ve bambaşka birine dönüşüyordu” ifadelerini kullandı.

 

 

Yaşadığı acılarla, tutukluların Ebu Gureyb’de başına gelenlerin bir özetini sunan El-Ejaili sözlerine şöyle devam etti:

“Mahkemeden lehimize çıkacak bir karar, herhangi bir şirket ya da yetkilinin işkence etmesine müsamaha gösterilmemesi için açık bir mesaj olacaktır. Bunu kin duygusuyla yapmıyorum. Sadece kendim için değil, herkes için adaleti elde etmek adına yapıyorum.”

ABD öncülüğündeki kuvvetler, 16 yıl önce Saddam Hüseyin’i yerinden indirmek için Irak’ı işgal etti. İşgalin ilk yılında rejimin devrilmesiyle birlikte söz konusu Ebu Gureyb Cezaevi yağmalandı ve mahkumlar kaçtı. Cezaevini aynı yıl tekrar açan ABD, burayı Iraklı mahkumlar için gözaltı merkezine dönüştürdü.

ABD ordusundan Tümgeneral Antonio Taguba, 2004 Nisan’da yürüttüğü iç soruşturmada, buradaki tutukluların “sadist, küstah ve ahlaksız suistimallere” maruz kaldığını bildirmişti.

Suçlamaların odağındaki CACI şirketinin CEO’su Jack London ise ithamlara yanıt verdiği kitabında medyayı hedef alırken, “kendilerine karşı bir kamuoyu algısı oluşturulduğunu” savunmuştu.

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news/world/middle-east

Independent Türkçe için çeviren: Elvide Demirkol

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU