Sekiz ülkeden Çin’e karşı “Parlamentolararası İttifak”: Küresel ekonomi, güvenlik ve insan haklarını tehdit ediyor

1980’lerin ortalarına kadar dünyanın en büyük sekizinci ekonomisiyken bugün ikinciliğe kadar yükselen Çin’e karşı ABD, Almanya, Birleşik Krallık, Japonya, Avustralya, Kanada, İsveç ve Norveç’in milletvekilleri bir “Parlamentolararası İttifak” kurdu

Fotoğraf: Qilai Shen/Bloomberg

Aralarında ABD, Almanya, Birleşik Krallık, Japonya, Avustralya, Kanada, İsveç ve Norveç ile Avrupa Birliği Parlamentosu’nun milletvekillerinin de olduğu Parlamentolararası İttifak’ın 5 Haziran itibariyle kuruldu. 

İttifak’ın “Çin’in küresel ticaret, güvenlik ve insan hakları üzerindeki etkisine karşı durma” amacıyla kurulduğu belirtildi. 

Çin’in ekonomi ve diplomasideki giderek güçlenen nüfuzu eleştirilirken, Çin'in özerk bölgesi Hong Kong’ta ulusal güvenliğine tehdit olarak görülen "her tür eylem ve etkinliği" yasakladığı, bu bölgede gerekirse güvenlik güçlerini görevlendirilebileceği yasayı onaylamasına karşı çıkılıyor. 

Hong Kong gençliğini 2019’dan bu yana sokaklara döken söz konusu yasa Hong Kong'da hükümetin belirlediği suçluların anakara Çin'e iade edilmesini kolaylaştırıyor. 

Yeni kurulan ittifakın Yönetim Kurulu üyeleri ABD’li Cumhuriyetçi Parti Senatörü Marco Rubio, Demokrat Parti üyesi Bob Menendez, eski Japonya Savunma Bakan Gen Nakatani, Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi Üyesi Miriam Lexmann ve Birleşik Krallık’ın muhafazakar milletvekili Iain Duncan Smith tarafından ortak yapılan açıklamada Çin’e karşı proaktif ve stratejik yaklaşımın benimsenmesi için koordineli çalışmalar inşa edilmesinin amaçlandığı belirtildi. 

Pekin yönetimini sık sık eleştiren Marco Rubio, Twitter’dan paylaştığı bir video mesajda “Komünist Parti yönetimindeki Çin, küresel bir zorluk teşkil etmektedir” ifadesini kullandı. 

İngiliz milletvekili Smith ise “Ortak değerlerimizin savunması için demokratik ülkelerin birleşme vakti geldi” yorumunu yaptı. 
 


1980’lerin ortalarına kadar dünyanın en büyük sekizinci ekonomisi olan ve günümüzde ikinciliğe kadar yükselen Çin’in ekonomik yükselişiyle ilgili yapılan açıklamada “Küresel, kurala dayalı düzeni baskı altında tutuyor. Pekin’e karşı durmaya çabalayan ülkeler çok büyük maliyete katlanıyor” denildi. 

Hong Kong’un kendi iç meselesi olduğunu belirten Çin ise ekonomik ve diplomatik gelişiminin dünya için bir tehdit olmadığını vurguluyor. 

Hangi ülkenin Çin'le ne sorunu var?

ABD Başkanı Donald Trump’ın resmen göreve geldiği 2017’den bu yana iki ülke arasında ticaret savaşları, gümrük vergileri artırma yarışı devam ederken, Çin ile problemi olan tek ülke ABD değil. 

Kanada’nın teknoloji devi Huawei'in kurucusunun kızı ve Mali İşler Direktörü Meng Wanzhou’yu ABD’nin İran’a yönelik yaptırımları deldiği gerekçesiyle tutuklamasının ardından Çin de iki Kanada vatandaşı Michael Kovrig ve Michael Spavor’u tutuklamıştı. 

2010’da Nobel Barış Ödülü’nün Çinli bir muhalife verilmesine tepki gösteren Çin ile Norveçli arasında da ilişkiler gergin, ticari ilişkiler altı yıldır kopmuş durumda. Bu durum, somon ihracatını da durdurdu. 

Avustralya’nın koronavirüs salgınının Wuhan kentinde başlamasından ötürü Çin’i suçlamasından sonra, Çin de Avustralya’dan gelen ete ek gümrük tarifeleri uyguladı. 


Independent Türkçe, Bloomberg

DAHA FAZLA HABER OKU