Oyuncular rol yaparken beyinlerinin bir kısmını devre dışı bırakıyor

“Rol yapma eylemiyle ruh çağırma arasında bir benzerlik olabileceğini düşündüm; diğer bir deyişle rol yaparken oynadığınız karakter tarafından ele geçirilirsiniz”

Oyuncuların beyin taramalarının incelendiği bir çalışmada, rollerinin hakkını verebilmek için beyinlerinin bir bölümünü devre dışı bıraktıkları keşfedildi.

Oyuncular öncelikle emar makinelerine yerleştirildi ve William Shakespeare’in bir oyununda bulunan “balkon sahnesi”ndeki kişilerin Romeo veya Juliet olup olmadığına dair soruları yanıtlamaları istendi.

Oyunculardan emarda geçirdikleri 4 seans boyunca, 4 farklı şekilde tepki vermeleri istendi. Önce kendileri adına soruları cevapladılar, sonra bir İngiliz aksanıyla kendilerine dair bilgi verdiler, daha sonra bir arkadaşları adına cevap veriyormuş gibi konuştular ve son olarak da Romeo veya Juliet rolünü oynayarak soruları yanıtladılar.

Araştırmacılar sadece Romeo veya Juliet rolünü oynarken oyuncuların beynindeki bazı bölgelerde aktivitenin durduğunu, ön lobun bir kısmının kayda değer ölçüde devre dışı kaldığını görünce şaşırdı.

Bu sonuç, kurgusal bir karakterin rolünü oynamanın, bir senaryoyu basitçe öğrenmenin çok ötesinde olduğunu gösterdi.  

Araştırma, insanların müzik, dans ve diğer sanat biçimleriyle uğraşırken beyinlerinin nasıl hareket ettiği alanında uzmanlaşmış ve Kanada’daki McMaster Üniversitesi'nde çalışan nörolog Dr. Steven Brown öncülüğünde gerçekleştirildi.

Rolün oynandığı anda oyuncuların beyin aktivitesi şu ana kadar bilimsel açıdan incelenmediği için, Dr. Brown çalışmasında üniversite mezunu bir grup gönüllü oyuncunun beyin hareketlerini inceledi.

Brezilya’da şahit olduğu bir ruh çağırma töreninden ilham alan Dr. Brown bu seremonilerle rol yapan oyuncular arasında bazı benzerlikler kurulabileceğini düşündü.  

Dr. Brown konuyla ilgili şunları söyledi:  

 

“Rol yapma eylemiyle ruh çağırma arasında bir benzerlik olabileceğini düşündüm; diğer bir deyişle rol yaparken oynadığınız karakter tarafından ele geçirilirsiniz.”

 

Çalışmasının başlangıçta böyle bir sonuca ulaşmayı amaçlamadığını ancak bu tür bir benzerlik kurmanın deneylerini yorumlama yöntemini etkilediğini belirtti. 

Çalışmanın başında araştırma ekibi, sanatsal ilgi alanıyla ilgili beyin aktivitesindeki artışı incelemeyi amaçlıyordu, ancak çalışmada beynin bazı ana bölgelerindeki aktivitenin azaldığını görünce şaşırdılar.

Dr Brown araştırma sürecine dair şunları ekledi:

 

“Araştırma başında öngörüde bulunmamızı sağlayacak bir bilgi kaynağı yoktu, çünkü bu çalışma bu alanda bir ilk niteliği taşıyordu. Ancak beyin aktivasyonunda artış beklerken azalma tespit ettik. Bu bizim için çok şaşırtıcıydı.”

 

Dr. Brown ruh çağırma töreninde insanların kendilerini başka bir ruha teslim etmesi gibi oyuncuların da oynadıkları karakterlerin zihninde yaşadıkları için “benlik duygusunu” kaybettiklerini öne sürdü.

Royal Society Open Science isimli akademik yayında yayımlanan çalışmanın farklı rolleri üstlenen insanların beyninin nasıl değiştiğini anlamamızı sağlayan bir ilk adım olduğu belirtildi.

 

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news/science

Independent Türkçe için çeviren: Büşra Kırkpınar

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU