Prof. Dr. Sönmez: Tedbir almakta çok geç kaldık, büyük bir felakete gidiyoruz

Kovid-19 vakalarının katlanarak arttığı gerekçesiyle hastanelere desteğin şart olduğunu, mevcut personel sayısının yetersiz kaldığını savunan kalp ve damar cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Bingür Sönmez'e göre sağlık sisteminin ayakta kalması zorlaşıyor

Habertürk kanalında önceki akşam yayınlanan bir programa konuk olan kalp ve damar cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vakalarının Türkiye'deki seyrine ve sağlık sisteminin gidişatına ilişkin değerlendirmede bulundu.

Türkiye'nin Kovid-19 tedbirlerini almakta çok geç kaldığını savunan Prof. Sönmez, İtalya'nın yaptığı hataya Türkiye’nin de düştüğünü savundu.

"Tedbir almakta çok geciktik, İngiltere'nin yaptığından utanç duydum"

İtalya, İspanya, ABD dahil pek çok ülkenin hatalı davrandığını vurgulayan Prof. Dr. Bingür Sönmez, 'virüs bize gelmez' düşüncesi nedeniyle bugünlerin yaşandığnı söyledi:

Tedbir almakta çok geç kaldık. Virüs 3 ay önce gümbür gümbür dünyaya yayılırken, 'bize gelmez' düşüncesiyle yola çıktık. İtalya, Fransa, ABD, Almanya büyün batı ülkeleri aynı hatayı gösterdi. İngiltere'nin yaptığı davranıştan utanç duyuyorum. Biz çocukken kızamık olduğumuz zaman, annelerimizi bizi kızamıklı çocukların yanına götürürdü ki doğal aşılanmamız olsun diye. Kızamık aşımız yokru. İngiltere, 60-70 sene önce benim annemin uygulaıdğı tedaviyi uygulamaya kalktı. Hepsi cezasını buldu, Kraliyet ailesi dahil korona oldular.

"Hala iç göçü önleyemedik, büyük bir felaket geliyor gerçekten"

Kovid-19'un en çok etkilediği ülkelerin başında gelen, günde bin kişinin bu virüs nedeniyle yaşamını yitirdiği İtalya'ya örneğine de değinen Sönmez, virüsün yayılmasını iç göçe bağladı.

"Akseki’de bir cenaze törenine gidenler, oradaki insanları hastalandırdılar"

Türkiye'nin de İtalya'nın düştüğü hataya düştüğünü vurgulayan Birgün Sönmez, Akseki'deki bir cenaze töreni ile umreden gelenlerin durumuna vurgu yaptı:

İtalya büyük hata yaptı, iç göçü önleyemedi. Zenginlerin olduğu kuzeydeki bölgelerde çıkan hastalığı güneye koşa koşa giderek bütün İtalya’yı enfekte ettiler. Biz de hala iç göçü önleyemedik. Akseki’de bir cenaze törenine gidenler, oradaki insanları hastalandırdılar. Dağ köylerinde koronanın ne işi var? Hacılar bunları götürdüler ve büyük bir felaket geliyor gerçekten.

"Kroner yoğun bakımın adı korona yoğun bakım olarak değiştirildi, personel sıkıntımız gittikçe büyüyor"

Kalp ve damar cerrahisi uzmanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, Kovid-19 hasta sayısının katlanarak arttığını belirterek, sağlık personelinin vakalara yetişemeyebileceği uyarısını yaptı:

Sizi biraz sahaya götürmek istiyorum. Özel hastaneler Kocaeli depreminden sonra da sınırsız hizmet verdiler ama yaralı sayısı belliydi. Hasar sayısı gittikçe, katlanarak artıyor. Bir koroner bypass ve kalça çıkığı ameliyatı dışında yapılmadı. Koroner yoğun bakımın adı korona yoğun bakım olarak değiştirildi. İçeri hasta kabul edilmiyor. Personel sıkıntımız gittikçe büyüyor. Önce 10 odalı bir kat, sonra ikinci kat, sonra üçüncü kat... Bir kat da eve gitmekten korkan doktor ve personele tahsis edildi. Gerekli önlemler alınmazsa tüm katlarımızı (20 kat) ayırmak zorunda kalabiliriz.

" (Hemşireler) Zannetmeyin ki 1-1,5 mesafeyi koruyabiliyor"

Personel sıkıntısına vurgu yapan Sönmez, hemşirelerin karşı karşıya kaldığı koşulları da şu sözlerle ifade etti:

20-25 yaşındaki hemşire arkadaşlaırmız son derece demoralize ve despresyondalar, ilk gündeki çalışma şevkleri yvsş yavaş kaybolduğu gibi, İstifa etmeleri konusunda ailelerinden baskı görüyorlar hepsinde uyku bozuklukları ve öfke patlaması başladı.. Koruyucu başlık, maske , galoş giyerek korona pozitif olan bir hastanın odasına giriyor. Zannetmeyin ki 1-1,5 mesafeyi koruyabiliyor. Yemeğini götürüyor, İlaçları tek tek verip , terini siliyor, tuvalet ihitiyacı varsa yardıme diyor.. Bir katta 10 hasta var ve her kattaki hastayı günde 3 kez ziyaret etmek zorunda ve başlarındaki başlığı taşımak zorunda.

"Kaybettiğimiz sağlık personeli olursa şehitlik ünvanı verilerek..."

Prof. Dr. Birgün Sönmez, sağlık personeli çalışanlarının Kovid-19 ile mücadele kapsamında yaşamını yitirmesi halinde şehitlik ünvanı alması önerisinde de bulundu:

Bu savaştan sağ salim çıkan genç savaşçılarımız, gazilik madalyası ile ödüllendilrilmelini, Allah korusun kaybettiğimiz sağlık personeli olursa, şehitlik ünvanı verilerek, ailesinin güvenceye alınmasını istirham ediyorum. 

"'Lütfen (camiye) gelmeyin' çağrısı yapılsın"

Dni adamlarına da büyük görev düştüğünü kaydeden Sönmez, her ezandan sonra "Camiye gelmeyin" çağrısı yapılması gerektiğini söyledi:

100 bin doktorumuzu sokağa salsak, 6 bin 300 sağlık ocağımızla hiçbir şey yapamayız. Her mahallede bir cami var, her 350 kişiye bir cami var. Diyanet İşleri Başkanı'ndan rica ediyorum. Camilerimizi, imamlarımızı görevlendirsinler. Lütfen her ezandan sonra 'Lütfen (camiye) gelmeyin, evlerinizde oturun' desinler. Biz minarelerden yapılan o anonsların ne kadar güçlü olduğunu 15 Temmuz'da gördük.

Prof. Dr. Bingür Sönmez, mevcut şartlara rağmen cuma günü "Vip namaz" kıldırılmasına da tepki gösterdi.

"Genç din adamları bu testi yapabilir"

Bu durumdan utanç duyduğunu belirten Sönmez, sağlık personeli sayısının yetemeyebileceği gerekçesiyle genç din adamlarını, kapı kapı dolaşıp, koronavirüs vakalarını tespit edebilmek için takip testi yapmaya çağırdı. 

"Rahşan affından daha büyük bir hata"

Gündemdeki af yasasına da karşı çıkan Prof. Dr. Birgün Sönmez, "300 bin mahkumu yıllarca verdikleri af sözünü yerine getirmek için sokağa salmalarını, Rahşan affından daha büyük bir hata olarak değerlendiriyorum" yorumunu yaptı.

"Bu ülkede sağlık hizmeti diye bir şey kalmaz"

Prof. Dr. Birgün Sönmez, hastanelere gerekli yardım yapılmazsa Türkiye'de sağlık hizmeti diye bir şeyin kalmayacağını ileri sürdü.

“Toplum olarak denizin ortasında Allah’a yalvarıyoruz, sağlıkta şiddet yasası çıkarılsın"

Mevcut gidişatla sağlık sisteminin ayakta kalmasının zor olduğunu savunan Sönmez, sağlıkta şiddet yasasının da ivedilikle çıkarılması gerektiğini sözlerine ekledi.

"Yıllar önce kasabalarımızdaki doktorlara gösterilen saygının geri dönmesini bekliyoruz. Sağlıkta şiddet yasasının çıkmasını istiyoruz. Maalesef toplum olarak deniz ortasında Allah’a yalvarıyoruz, kıyıya çıkınca isyan ediyoruz” ifadelerini kullanan Sönmez, tıp öğrencilerinin korktuğu iki dersin koruyucu hekimlik ile hijyen mikrobiyoloji olduğunu ileri sürdü.

"Dünyanın geleceğini virüsler tayin edecek"

Dünyaca ünlü genetik uzmanı Prof. Dr. Fikrettin Şahin’in “Dünyanın geleceğini virüsler tayin edecek” sözünü de hatırlatan Sönmez, “Şimdi bu gerçekle yüz yüzeyiz” dedi.

Sokak hayvanlarına mama ve su

Prof. Sönmez son olarak sokak hayvanlarının da unutulmaması gerektiğini hatırlatarak, onlar için bir kap su ve mama konulmasını istedi.

 

Independent Türkçe, Habertürk

DAHA FAZLA HABER OKU