Koronavirüs laboratuvarda mı üretildi ya da biyolojik silah mı: İşte bilim insanlarının verdiği cevaplar

Çinli ve ABD’li yetkililerden bazıları uzun süredir koronavirüsle ilgili birbirini suçluyor. Ancak bilim insanları bu suçlamaların asılsız olduğunu söylüyor

(Reuters)

Çin’in Vuhan kentinde tespit edildikten sonra dünya çapında yayılan yeni koronavirüs, tüm önlemlere rağmen etkisini sürdürüyor.

Dünya çapındaki vaka sayısı hızla artarken virüsü anlama ve tedavi bulma çabaları da sürüyor. Ancak bunlarla birlikte komplo teorileri de göze çarpıyor.

ABD ve Çin’deki politikacıların da dahil olduğu bazı kişiler, Kovid-19’a neden olan yeni koronavirüsün laboratuvar ortamında üretilen bir biyolojik silah olduğunu öne sürüyor. Bu teoriler arasındaki tek farksa suçlanan özneler gibi görünüyor.

ABD ve Çin arasında virüs savaşı

Teorilerin bir köşesinde ABD’li yetkililer yer alıyor. Örneğin Senatör Tom Cotton, 30 Ocak tarihli Twitter paylaşımında, Çin’in koronavirüsün de yer aldığı en ölümcül patejonlerin çalışıldığı süper laboratuvarları olduğunu iddia ediyor.

 

 

22 Şubat’ta New York Post için görüş yazısı yazan yazar Steve Mosher de “Çin’in masalına inanmayın: Koronavirüs laboratuvardan sızmış olabilir” başlığıyla benzer iddiaları dile getiriyor.

Forbes’un aktardığına göre Cotton ya da Mosher’ın ikisi de bilim insanı değil. O zaman soru şu: Dile getirdikleri iddiaları kanıtlayabilecekleri deliller var mı?

Konuyla ilgili tek veri, salgının ilk kez tespit edildiği Vuhan’da 4. biyogüvenlik seviyesine sahip bir laboratuvar (BSL-4) bulunması. Bu laboratuvarda diğer patojenlerin yanında bazı koronavirüs türlerinin de bulunması, bu iddialara delil olarak gösteriliyor.

Ancak Ebola, Lassa ateşi ve Marburg virüslerinin çalışıldığı bu BSL-4 tesisleri, en yüksek seviyede güvenliğe sahip biyo-laboratuvarlardan oluşuyor. BSL-4 olarak adlandırılacak tesislerin, yanlış maddeleri içerde, doğru maddeleri dışarda tutabilecek havalandırma sistemleri, güçlendirilmiş duvarlar ve güvenlik sistemlerine sahip olması gerekiyor.

Öte yandan yalnızca Vuhan’da değil; Atlanta, Galveston, Hamilton ve San Antonio da dahil olmak üzere ABD’nin çeşitli bölgelerinde en az 6 BSL-4 tesisi bulunuyor. Bu tesislerde de pek çok tehlikeli patojen üzerinde çalışmalar yürütülüyor.

Ancak sadece ABD’liler değil, bazı Çinli yetkililer de benzer iddialarda bulunuyor. Ancak bu iddialara göre virüsü üreten ABD, onu Çin’de serbest bıraktı.

 


Çin Dışişleri Bakanlığı Bilgi Departmanı Sözcüsü Zhao Lijian, 12 Mart’ta attığı tweetlerde virüsün ABD menşeili olabileceğini iddia ediyor ve, “Salgını Vuhan’a getiren ABD ordusu olabilir” diyor.

Bunun hemen ardından ABD Başkanı Donald Trump, virüsten “Çinli virüs” diye bahsediyor. Trump, orijinal ismini kullanmak yerine virüsü bu şekilde nitelemesinin, Çin’in ABD ordusuna yönelik iddiasından kaynaklandığını söylüyor.

 


Bilim bu teorilere ne cevap veriyor?

Bu tür teorileri destekleyecek bilimsel kanıtlar bulunmamakla birlikte çürütecek verilerin sayısı da her geçen gün artıyor. Virüsün nereden geldiğini ve insanlara nasıl bulaştığını belirlemek için çalışan bilim insanları, SARS-CoV2'nin “aile ağacının” kökenlerini anlamak için genetik analizler yapıyor.

26 Şubat 2020'de New England Tıp Dergisi'nde yayımlanan bir makale buna dair güçlü ipuçları ortaya çıkarmıştı. Araştırmacılar, konuyla ilgili şu ifadelere yer vermişti:

Elbette bilim insanları bu koronavirüsün bir kavanozdan kaçmadığını söylüyor. RNA dizileri yarasalarda sessizce yayılan virüslere çok benziyor. Epidemiyolojik bilgi de Çin’in canlı hayvan pazarlarında satılan ve tanımlamayan hayvan türlerini enfekte eden yarasa kaynaklı bir virüse işaret ediyor.

Yarasalar yakın geçmişte yaşanan ve hayvandan insana bulaşan pek çok hastalığın başlıca sorumlusu kabul ediliyor.

Yeni koronavirüs şüphesinin yanı sıra Ebola, SARS, Marburg, Nipah gibi virüslerin yarasa kaynaklı olduğu düşünülüyor. 18 yıl önce SARS salgının patlak vermesinden bu yana yapılan araştırmalar, yarasalarda SARS’la ilişkili birçok koronavirüs tespit etmişti. Kovid-19 virüsünün de SARS’la aynı aileden geldiği biliniyor.

Yeni koronavirüsün insan kaynaklı olmadığına yönelik bir kanıt da Nature Medicine’de yer alan bir makaleden geldi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Scripps Araştırma Enstitüsü'nden Kristian G. Andersen, Edinburgh Üniversitesi'nden Andrew Rambaut, Columbia Üniversitesi Halk Sağlığı Okulu'ndan W. Ian Lipkin, Sydney Üniversitesi'nden Edward C. Holmes ve Tulane Üniversitesi'nden Robert F. Garry’den oluşan araştırma ekibi, virüs yüzeyindeki sivri uçlu proteinleri kodlayan genetik dizileri analiz ettiklerini açıkladı.

Buna göre virüsün reseptörlere tutunmada kullandığı bu sivri uçlu proteinler insan hücrelerindeki belirli reseptörleri hedeflemede o kadar etkili ki mevcut teknolojinin böyle bir yapı oluşturması mümkün görünmüyor.

 


Araştırmacılar bu yüzden, bu özelliğin ve dolayısıyla virüsün ancak zaman içinde ve doğal yollardan evrimleşebileceği sonucuna varıyor:

Analizlerimiz açıkça, virüsün laboratuvarda üretilmediğini ve bir amaç doğrultusunda oluşturulmadığını gösteriyor.

Tüm bu veriler, virüsün yarasalarda ortaya çıktığı ve başka hayvan konakçılar aracılığıyla insana sıçradığı terosini destekler gibi görünüyor. Ancak bu, virüsün insana sıçrar sıçramaz hasta ettiği anlamına da gelmiyor. Alternatif bir olasılığa göre virüs, hasta edecek şekilde evrilmeden önce atlamış ve insanlar arasında sessizce beklemiş olabilir.

Independent Türkçe, Forbes

DAHA FAZLA HABER OKU