Mehmet Ocaktan: Dinin tartışılır hale gelmesinde tarikatların, cemaatlerin, şeyhlerin, ulemanın ve siyasilerin büyük sorumluluğu var

Karar yazarı Ocaktan, "Kuşkusuz yaşanan bu kafa karışıklığında, sorumluluk makamında olanların dini sunum ve anlatım tarzlarının önemli payı olduğu aşikardır" diye yazdı

Fotoğraf: Twitter

Karar gazetesi yazarı Mehmet Ocaktan, bugünkü köşe yazısında tarikat ve cemaatlere yüklendi.

Tarikatların, cemaatlerin, şeyhlerin ve siyasileri dinin Müslüman bir toplumda tartışır hale gelmesinden sorumlu tutan Ocaktan, "Kuşkusuz yaşanan bu kafa karışıklığında, sorumluluk makamında olanların dini sunum ve anlatım tarzlarının önemli payı olduğu aşikardır. Çünkü günümüz din hocalarının dini anlatış biçimi, ne yazık ki geçmişin klasik mirasını tekrarlamaktan ibarettir" görüşünü dile getirdi.

"Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki bütün ahlaki ve insani değerler buharlaşıp yok oluyor" diyen Ocaktan, Diyanet'e yönelik eleştirilerde bulundu:

"Din adına örnek olması gereken dini bilim insanları, kanaat önderleri ve bizzat Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kurumların dinin temel ilkelerinden çok, görsel dindarlığı bir fazilet gibi sunmaları özellikle yeni nesiller nezdinde doğrudan dinin kendisine yönelik sorgulamaları arttırmıştır"

Bu anlayış nedeniyle ülkede Kur'an kurslarının, İmam Hatiplerin sayılarının artmakta olduğunu söyleyen Ocaktan, buna rağmen dindarlara olan güvenin azaldığını savundu.

Ocaktan, "Dini bu kadar hırpalamaya hakkımız var mı?" başlıklık yazısında şu ifadelere yer verdi:

En tehlikelisi de dinin, siyasetin ve güncel tartışmaların içine itilerek ideolojik kamplaşmaların onay makamı haline dönüştürülmesidir.

Kabul edelim ki dini kullanışlı bir araç haline dönüştüren siyaset erbabından din hocalarına kadar pek çok kesim toplum nezdinde adeta bir din pazarlamacısı olarak algılanmaktadırlar.

İlk bakışta bu algı haksızlık gibi görülebilir, ama ortalığa saçılan perişanlığı görünce hiç de öyle olmadığı anlaşılacaktır.

Çünkü bizim gibi dinin siyasetin emrine verildiği toplumlarda aklın, mantığın, basiretin, ferasetin, ahlakın ve vicdanın yerini hırs, öfke, kin, nefret ve düşmanlık almaktadır.

Çünkü bu topraklarda, barış dini olan İslam adına konuşan din hocaları, cemaatler, siyasetçiler, sivil toplum örgütleri kaybettikleri evlatları için yüreği yanan annelerin acısını duyacak bir dindarlık bilincine sahip değildirler.

Çünkü bu ülkede; dini vecibelerin gereği olarak namaz kılan, oruç tutan, camiye giden, zaferler için Fetih suresi okuma törenleri düzenleyen dindarlar, hakka-hukuka riayet etme, zulümlere, tecavüzlere, yolsuzluklara, insan hakları ihlallerine, özgürlüklerin kısılmasına karşı çıkmayı aynı şekilde bir dindarlık bilinci olarak görmezler.

 

Karar, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU