Fenerbahçe-Galatasaray maçının ardından spor yazarları ne dedi?

Galatasaray'ın Fenerbahçe'yi Kadıköy'de 3-1 mağlup ederek 20 yıl sonra deplasmanda galip geldi. Karşılaşmanın ardından spor yazarları müsabakayı yorumladı

Fotoğraf: AA

Süper Lig'in 23. haftasında Galatasaray, Fenerbahçe'yi 3-1 yenerek şampiyonluk yolundaki en önemli virajı kayıpsız atlattı. 

Karşılaşmanın ardından Fanatik yazarı Mehmet Demirkol'un, "Fatih Terim’in planı tuttu Ersun Yanal’ınki çöp oldu" başlıklı yazısı şöyle:

Terim’e ‘Fenerbahçe’de kim oynamasın?’ diye sorsanız herhalde Gustavo derdi. Yerine kim oynasın diye sorsanız ‘Tolgay derim ama olmayacak duaya da amin demeyelim’ diye yanıtlardı. Yanal’ın tercihi neye dayanarak verdiğini tahmin ediyorum. Tolgay’ın bir kez yapabildiği terse pası istedi. Hani 50’de Jailson’un kafayla hiçbir yere indiremediği pası. Bunun için orta sahayı Lemina’sız Galatasaray’a tamamen vermeyi göze aldı. Ve sonuç: Fenerbahçe uzatmalarda Ekici’nin şutuyla tek bir pozisyon buldu. Onyekuru tek başına maçın ilk dakikasından son dakikasına kadar 6 net pozisyona girdi. Terim’in takımı 20 yıllık tılsımın etkisinde kalmasa-ki bu duygu penaltı golüyle ve Onyekuru’nun kaçırdıklarıyla alevlendi- bu galibiyet sadece 20 yıllık sıkıntıyı bitirmekle kalmaz, 6-0’ın izlerini de silebilirdi! Terim’in planı kağıt üzerinde riskliydi ama daha büyük bir zaferin eşiğinden döndü. Yanal’ın planı ise 1. dakikada çöp oldu...

 

Fenerbahçe-Galatasaray-AA2.jpg
Fotoğraf: AA

 

Fanatik yazarı Ali Ece ise "1 yanlış 3 doğru" başlıklı yazısında Terim'in Fenerbahçeli oyuncular Isla ve Jailson'un arasına hücumcu kaçırma planının başarıyla sonuçlandığına vurgu yaptı.

Ece, yazısında şu değerlendirmeyi yaptı:

Galatasaray bayağı iyi bir ilk yarı oynadı. Yanal’ın ise stoperde rakipler için adeta madene dönüşen Jailson’da ısrar edip bir de hücum pres yapılmayacaksa sol önde Tolga ile başlaması yanlıştı. Aslında Galatasaray son 20 yılda Kadıköy’de daha iyi ilk 45’ler bile oynayıp kazanamamıştı, bu sefer de ilk golü yedi ama Yanal’ın 0-0 kadar 1-0’ı da nasıl oynatacağına dair bir planı yok gibiydi, Tolgay tercihi büyük hata oldu. Yanal’ın maç öncesi söylediği “11’e takılmayın burası Kadıköy” sözü üzerine bir de kırmızı kartla atılması manidar oldu. Fenerbahçe taraftarı Yanal’ı çok sevdiği için değil son şampiyonluğu getiren futbolunu sevdiği için geri çağırmıştı. Fenerbahçe ‘o futbol’u en fazla 3 maçta oynayabildi. O yüzden istifaya çağrılması çok doğal. Galatasaray’da neredeyse her şeyi başarmış olan Terim, tansiyonu hep Galatasaray lehine ayarladı ve 21. yüzyılda Kadıköy’deki ilk galibiyeti almayı başardı.

 

Fenerbahçe-Galatasaray-AA3.jpg
Fotoğraf: AA

 

Milliyet gazetesi yazarı ve duayen yorumcu Şansal Büyüka, "20 yıl sonra 2020..." başlıklı yazısında Fenerbahçe'nin Galatasaray karşısında çaresiz kaldığını ileri sürerek, uzun yıllar Kadıköy'de böyle bir mücadele görmedini yazdı.

Büyüka, yazısında şu ifadelere yer verdi:

4-1-4-1, yok 4-4-2, falan filan, hepsi yalan dolan… Galatasaray kelimenin tam anlamıyla “baskın basanındır“ sistemiyle başladı… Öyle başladı ki, ilk atakta Onyekuru ile Falcao topun bir adım gerisinde kalmasa, hemen sonrasında Onyekuru kaleci Altay ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda topu dışarı atmasa henüz 4. dakikada Galatasaray oyunu 2-0 yapardı… Abartısız görüntü bu… Böyle hızlı, etkili, baskılı bir başlangıç yaptı Galatasaray…

Maçın ilk 11'leri açıklandığında Emre Akbaba'nın olmamasına şaşırdığını ancak maçın başlamasının ardından planın anlaşıldığını belirten Büyüka, şu yorumu yaptı: 

Fatih Hoca, her uzun topta rakibini kaçırmayı alışkanlık haline getiren Fenerbahçe savunmasının arkasına uzun toplarla Onyekuru’yu göndermeye başladı… Onyekuru son dakikada attığı gol öncesi her deparda yakaladığı sayısız fırsatı kullanabilse, maç çok daha önceden kopardı... Sadece bu değildi Galatasaray’ın yaptığı… Maçın her dakikasında ve sahanın her yerinde daha etkili olan taraftı Galatasaray…
Şaşırtıcıdır, inanılmaz bir fizik üstünlüğü olan Fenerbahçe, rakibi karşısında bu kozunu bile kullanamadı… Basamadı, durduramadı, engelleyemedi… Hatta top tutamadı, atağa çıkamadı… Fenerbahçe sadece, alışılmışın çok üstünde bir faul oyunuyla Galatasaray’ı durdurmaya çalıştı… Kaldı ki bu duran toplar, Ömer Bayram’ın da “usta işi“ kullanışıyla Fenerbahçe kalesinde büyük tehlikeler yarattı… Zaten Galatasaray beraberlik golü de bir duran toptan, kornerden geldi…

 

Fenerbahçe-Galatasaray-AA4.jpg
Fotoğraf: AA

 

Hürriyet yazarı Uğur Meleke, "Bir hakem atışı manzumesi" başlıklı yazısında maçtaki faul ve kart istatistiğine dikkat çekti.

"Türkiye'de bir süredir bazı maçlarda futbol değil, adeta bir ‘hakem atışı manzumesi’ seyrediyoruz" diyen Meleke'nin yazısı şöyle:

Dün ilk 60 dakikada tam 30 faul, 9 sarı kart ve sayısız kavga izledik Kadıköy’de. Futbolcular bir faul rotasyonuna girmişler, adeta sırayla faul yaparak oyun oynanmasına imkan vermiyorlar. Biraz oyun oynansa dahi, muhakkak bir hava topunda ya da taç çizgisi kenarında bir ikili mücadelede bir futbolcu yerde kalıyor. En ufak darbeyle yere düşen can havliyle kıvranıyor, bir türlü kalkmıyor. Yere düşen kalkmayınca, baskı altında kalan hakem oyunu durduruyor. Oyun durunca ne hikmetse yerde kıvranan adam iyileşiyor ve maç yeniden bir ‘hakem atışı’ ile başlıyor.

Meleke, dünkü maçta gerçekleşen hakem atış sayılarını sayamadığını dile getirdi. "Süper Lig’de bir haftada yaşanan hakem atışı sayısı, Avrupa’nın top 10 liginin toplamından fazladır" diyen Meleke, şu karşılaştırmayı yaptı: 

Dünyanın her yerinde derbi seyrediyoruz. Her derbi hassastır, her büyük maç gergindir. Manchester City-Liverpool’u 1 milyarın üstünde insan izliyor dünya çapında. Bir hafta sonra Real Madrid-Barcelona oynanacak mesela. Sadece İspanya’nın değil, belki de Avrupa’nın en büyük futbol hadisesi. Üstelik sadece sportif değil, siyasi de sorunlar var ülkede. Bir kulübün ayrılıkçı bir halkı temsil ettiği bir ortamda, mahkemeler sürerken, saha dışında dumanlar yükselirken, sahada tertemiz, mükemmel bir futbol oynanacak göreceksiniz. Artık bizim de Fenerbahçe-Galatasaray maçları öncesinde şu kerameti kendinden menkul, zengin holigan yöneticileri susturup, sadece futbola odaklanmamız gerek. Dün 90 dakikanın belki 30’unda futbol oynandı. 60 dakikamız kayıp. Yazık.

 

Independent Türkçe, Ajanslar

DAHA FAZLA HABER OKU