Libya'da kaçakçıların ellerinden dünya pazarına yayılan tarihi eserler

Libya’da yaşanan istikrarsızlıktan dolayı deniz, hava ve kara geçitlerindeki yaşanan güvenlik açığı birçok suç şebekesinin türemesine neden oldu, Bu suç şebekelerinin faaliyetleri arasında, tarihi eser kaçaklığı da yer alıyor

Antik Mısır'dan kalma kedi başlı kadın heykeli / Fotoğraf: Independent Arabia

Tarihi eser kaçakçılığı yapan çeşitli grup ve bireylere karşı geçtiğimiz yıllarda çok sayıda operasyon gerçekleştirildi. Yapılan son operasyonlar sırasında, Libya’nın doğusundaki geçici hükümete bağlı güvenlik güçleri, tarihi eser kaçakçılığı yapmaya çalışan bir grubu yakalamayı başardı. Grup, antik Roma ve Yunan döneminden kalma tarihi eserlerin yanı sıra çok sayıda nadide eseri kaçırmaya çalışan Mısırlılardan ve Libyalılardan oluşuyordu. Haftalarca takip edilen söz konusu grubun üyeleri, Bingazi’nin doğusundaki el-Beyda şehrinde yakalandı.

Bastet (kedi başlı kadın) heykeli

Bingazi’ye bağlı Tukrah kasabası güvenlik müdürü sözcüsü Halil el-Berğusi, Independent Arabia’dan Zayid Hediyye’ye yaptığı açıklamada, “Özel kaynaklardan, kaçakçılık ve tarihi eser ticareti hususunda bir şebekenin varlığına dair bilgi aldıktan sonra, yeterli veriler toplanmaya başlandı. Tukrah Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı Suç Araştırma Dairesi, şebeke üyelerini, el-Beyda şehrindeki bir dairede pusuya düşürerek gözaltına aldı” ifadelerini kullandı.

Berğusi, şebeke üyelerinin ellerinde Bastet heykeli olarak bilinen ve son derece pahalı olan tarihi eserlerin bulunduğunu belirtti. Aktarılana göre söz konusu çete, heykeli Libya’dan Avrupalı komisyonculara kaçırmaya çalışıyordu.

tarihi eser 1 AFP.JPG
Fotoğraf: AFP

 

Kara kedi heykellerinin önemi

Milattan önce 6. yüzyılda eski Mısırlılar, kedileri kutsal kabul ederlerdi. Kediler, o dönemde tanrıça Bastet’e adanmışlardı. Bu tanrıça genellikle kedi başlı bir kadın olarak tasvir edilirdi.

Bastet, “İki Toprağın Efendisi”, “Tanrıların Efendisi”, “Gökyüzünün Efendisi”, “Ra’nın Barışçıl Gözü” ve “Horus’un Gözü” gibi isimlerle de anılıyor. Ayrıca ibadet alanıyla bağlantılı olarak “Baste” adıyla da anıldı.

Bazı metinlerde Bastet adı, sahiplerinin iskemlesi altında oturan evcil bir kedi olarak tasvir ediliyor. Siyah mermerlerden de göz alıcı heykelleri bulunuyor. Dünyadaki bir çok müze, bu heykellere ev sahipliği yapmak istiyor. Aynı şekilde hırsızlar ve kaçakçılık çeteleri açısından da bu heykeller, sağladıkları bol kazanç dolayısıyla sürekli bir hedef haline geldi.

Tehlike çanları çalıyor

Muammer Kaddafi rejiminin çöküşünden hemen sonra Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), tehlike çanlarını çalmaya başladı. Afganistan ve Irak’taki eski tecrübelerine binaen UNESCO, yağmalanan ve yıkılan arkeolojik alanlara dair uyarı yaptı.

UNESCO Genel Direktörü Irina Bokova, o dönemde “Tecrübelerimiz göstermiştir ki, toplumsal huzursuzluklar sırasında tarihi eserler hususunda büyük bir tehdit mevcut. Bu tecrübe bize, eserlerin ve arkeolojik alanların güvenliğine zarar veren insanlar tarafından yağma faaliyetleri yapılabileceğini öğretti” açıklamasında bulundu.

Kırmızı liste

Aralık 2015’te Uluslararası Müzeler Konseyi (ICOM), özellikle de yıkım, yağma ve yasadışı ticaretle tehdit edilen Libya’daki tarihi eserler hususunda bir acil durum listesi yayınladı. Liste, sanat ve miras işleri uzmanlarına, yürürlükteki prosedürleri uygulayarak risk altındaki eserlerin tespiti ve bunların korunması için çaba sarf eden güvenlik güçlerine yardımcı olmayı hedefliyordu.

Ancak tüm bu uyarılara rağmen, son on yılda, ilk Amazig (Berberi) ve Tuareg kabilelerinden kalma mirasların yanı sıra antik Yunan, Roma ve Fenike uygarlıkları gibi çeşitli medeniyetlerden günümüze gelen çok sayıda esere sahip Libya’da, en büyük kaçakçılık faaliyetleri gerçekleştirildi.

tarihi eser 2 twitter.png
Fotoğraf: Twitter

 

En fazla tehdit altındaki alanlar

Libya’da bulunan 5 bölge, UNESCO tarafından yayınlanan Tehlike Altındaki Dünya Mirası listesinde yer alıyor. Listede, ‘Çöl İncisi’ olarak bilinen Gadames, ülkenin doğusundaki Şahat arkeolojik alanı ve ülkenin batı kıyısındaki tarihi Leptis Magna ve Sabratha şehirleri yer alıyor. Leptis Magna ve Sabratha, Numidya Krallığı’nın önemli birer parçalarıydı.

Kaçakçılık operasyonları nasıl yapılıyor?

Öte yandan Libya’nın Doğusundaki Tarihi Eserler Müdürü Ahmed Huseyin, kaçakçılık operasyonlarının nasıl koordine edildiği ve uygulandığı hususunda yaptığı eski tarihli bir açıklamada, “Tarihi eserler, yasadışı kazılarla çalınarak ya da Eski Eserler Departmanındaki müzeler ve mağazalardaki kayıt dışı parçalar ele geçirilerek yurt dışına çıkarıldı” dedi.

Huseyin, “Yürütülen resmi soruşturmalara göre organize çeteler, Libyalı bazı unsurlarla işbirliği dahilinde sınır ötesi kaçakçılık faaliyetleri ortaya koydu. Çalınmış bazı eski eserlerin, hala Libya’da ortaya çıkmadıkları, onların kayıtlı ve kayıp oldukları biliniyor” ifadelerini kullandı. Nisan 2017’de Cezayirli yetkililer, en büyük ‘Libya tarihi eserleri’ kaçakçılığını engellemeyi başardı. Eserler Avrupa kıtasına çıkarılmak üzere Fas’a götürülmeye çalışılıyordu.

Ele geçirilen eserler arasında, laboratuvar analizlerine göre, yaklaşık bir milyon dolar finansal değeri olan bir maske, maddi değerleri 40 milyon doları aşan, eski Asya uygarlığına ait Güneş Tanrısı heykeli ve Hristiyanlık açısından önemli yazılar yazılmış tarihi kaplar da bulunuyordu.

lebda antik tiyatrosu unesco tehlikesli Twitter.jpg
Lebda Antik Tiyatrosu, UNESCO tarafından tehlike altındaki dünya mirasları listesinde bulunuyor / Fotoğraf: Twitter

 

Kayıp Bingazi Hazinesi

2012- 2013 yılları arasında Bingazi’de gerçekleştirilen ve ‘Kayıp Bingazi Hazinesi’ olarak da anılan soygun, Libya tarihindeki en büyük tarihi eser soygunu olarak kabul edildi. Soygunun ayrıntıları hala tam olarak açıklanmadı ve arkasında kimin olduğu bilinmiyor.

Çalınanlar arasında Bingazi ve çevresindeki tarihi eserlerin çoğunu ve Büyük İskender dönemine dayanan birçok parçayı bulunduruyordu.

Belirsiz koşullar

Öte yandan bu eserlerin nasıl kaybolduğu, hala bilinmiyor. Koleksiyonda Yunan, Roma, Bizans ve erken İslami döneme ait 7 bin 700 sikke başta olmak üzere, küçük heykelcikler ve takıların da aralarında olduğu 10 binden fazla parça bulunuyordu. Eserlerin kaybolmasına dair mevcut olan tek bilgi, tutuldukları bankadan, tünel kazılarak çalındığı. Libyalı yetkililer, henüz hırsızlığı yapan çetenin üyelerinin kimliklerini belirleyemedi.

Davayla ilgilenen ve isminin verilmesini istemeyen bir arkeolog, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada, soygunun, şu ana kadar yapılmış en büyük soygunlardan biri olduğunu belirtti. Arkeolog, “Bu eserlerin değeri, paha biçilemez. Ancak bir antik Yunan sikkesinin, Paris’teki bir açık artırmada 268 bin liraya satıldığını öğrendiğimizde felaketin boyutunu da belirleyebilir olduk” dedi.

‘Mahcup’ çabalar

Her ne kadar bu çabalar, felaketin boyutuna kıyasla hala ‘mahcup’ olarak tanımlansa da Libya hükümeti, son iki yıldır kaybolan bazı eserlerini kurtarmaya çalışıyor.

Bu çabalar kapsamında 20 Eylül 2018 tarihinde İtalya’ya kaçırılan bazı eserler ele geçirildi. Bu eserler arasında, tarih öncesi çağlara dayanan çanak çömlekler ve oklar bulunuyor.

Libya’nın Roma Büyükelçiliği, o dönemde yaptığı yazılı açıklamada “Bu önemli parçalar, daha önce yurtdışından kaçırılan en önemli parçaların iade işlemlerinin başlangıcını oluşturuyor” ifadelerine yer verdi.

Trablus’taki Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) bağlı Dışişleri Bakanlığı ve Libya Tarihi Eserler Kurumu da aynı yıl ABD’li yetkililerin, tarihi eserin Libya’ya ait olduğunu doğrulayan belgeler ortaya koyması sonrasında, ABD’de bir açık arttırmada antika bir heykel başının satışını askıya alarak başarılı bir adım ortaya koydu.

Kaçırılan ve çalınan tarihi eserler hakkında Libyalı gazeteci ve yazar Farac eş-Şatşat, Independent Arabia’ya yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

"Kayıp büyük. Son yıllarda ülkede meydana gelen felaketlerin en büyüğü. Yıkılan yapıları onarmak kolaydır, çalınan paraları telafi etmekte. Ancak dünyanın dört bir yerine dağılan tarihi eserleri telafi etmek, yukarıdakilerin hepsinden daha zor. Kaybetmek; bilinçli bir kalbi ve anlayan bir zihni olan herkes açısından daha acı vericidir"

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Kübra Şahin

independentarabia.com/node/80641

DAHA FAZLA HABER OKU