Zülfü Livaneli’nin “Kadınlara silah verilsin” çıkışına kadınlardan destek gelmedi

Twitter hesabından, ‘Tehdit altındaki kadınlara silah eğitimi ve ruhsat verilmeli’ diyen Livaneli’ye, kadın dernekleri temsilcilerinden, ‘Çözüm olmaz’ yanıtı gelirken, şiddet mağduru bir kadın, “Koruma amaçlı olabilir” görüşünü dillendirdi

Fotoğraf: Twitter

Sanatçı Zülfü Livaneli, Twitter hesabından kadın cinayetleriyle alakalı çok tartışılan şöyle bir açıklama yaptı.

Tehdit altındaki kadınlara silah eğitimi ve ruhsat verilmeli. Üç beş katil adayı temizlenirse ancak durur bu işler. Keşke Özgecan’da Ceren de, Emine de, Şule ve benzerlerinde silah olsaydı. Katil erkekler geberseydi. İşte bu ülke hepimizi bu uç noktalara getirdi.

 

Livaneli, sosyal medyada yankılanan bu açıklamasının devamında şu mesajı atarak konuya açıklama getirmeye çalıştı.

Bu cümle durumun vehametine dikkat çekmek amacıyla, şok etkisi yaratmak için yazıldı. İsyan duygusu içinde. Bir çare önerin dostlar. Kadın öldürmeyi moda haline getirdiler. Yargı vs. yetmiyor.

zülfüüüüü.jpg
Zülfü Livaneli / Fotoğraf: AA

 

Livaneli, diğer mesajında ise şiddet mağdurlarına silah verilmesi gerektiğini söyleyip, tepkisini şöyle sürdürdü:

İşte doğru kavrayış bu. Nefsi müdafa. Kurbanlara korunacakları bir yasal silah sağlamak caydırıcı olur.  Yoksa bu kan deryası bizi boğacak. Giderek artıyor.

"Tehdit altındaki kadınlara silah verilmeli mi verilmemeli mi?" tartışmasına ilişkin görüşlerini sorduğumuz kadın hakları savunucularından Livaneli'ye destek gelmedi. 

 

şükran eroğlu.jpg
Şükran Eroğlu / Fotoğraf: İlerici Kadınlar Derneği Sitesi 


"Kadınlar olarak şiddete zaten karşıyız"

İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Şükran Eroğlu, Livaneli’nin sözlerinin o anki heyecanla söylenmiş olabileceğini söyledi.

Söz konusu ifadelerin kastı aştığını belirten Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

Biz kadınlar şiddete şiddetle karşılık vermek istemiyoruz. Biz zaten şiddete karşıyız. Devlet bu şiddete karşı önlem alsın, kadınları korusun istiyoruz. Şiddet uygulayanlar cezalandırılsın ve indirim uygulanmasın diyoruz. Ayrıca bir talebimiz de ana sınıflarından başlayarak çocuklara toplumsal cinsiyet eşitliği eğitiminin verilmesidir.

 

0.jpg
Emine Girişken / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Koruma amaçlı silah taşınabilir"

Şiddet mağduru Emine Girişken, ayrılmak istediği kocası tarafından evi basılarak vurulmuş ancak olaydan yaralı kurtulmuştu.

Halen tutuksuz yargılanan eski eşinden tehditler aldığını öne süren Girişken, Livaneli’nin açıklamasıyla ilgili şunları söyledi:

Koruma amaçlı silah taşınabilir diye düşünüyorum. Dün bu konuyu oğlumla konuştuk. Bana git 'silah al', yine saldırırsa kendini korursun' dedi. Kişi sizi vurduktan sonra elinize geçen bir şey yok. Zaten ölüyorsunuz. Ama belki o an kendinizi koruyarak hayatınızı kurtarabilirsiniz. Ben halen korku içinde ve gizli yaşıyorum. Geçenlerde arkamda yürüyen adamı eşime benzettim korkudan ölecektim. Ben zarar verebilir miyim o an karşılık verebilir miyim bilmiyorum. Bunlar herkesin becerebileceği şeyler değil. Ama yine de çantamda silah olsa belki kendimi koruyabilirim. Ben zaten hapis hayatı yaşıyorum.

melekönder.jpg
Melek Önder / Fotoğraf: Independent Türkçe


“Silahlanma, idam, öz savunma çözüm olamaz”

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Temsilcisi Melek Önder ise kadına yönelik şiddeti durdurma noktasında; idam, silahlanma ya da öz savunmanın çözüm olamacağını kaydetti. 

Livaneli'nin gündeme getirdiği önerinin de çözüm olmayacağına inandığını söyleyen Önder, "O kadar kolay yollarla alınan o silahların namluları hep kadınlara dönüyor. Hepimiz internetten alınan silahla öldürülen Helin Palandöken’i hatırlıyoruz. İşte o yüzden, kadınlar bugün öldürülen kadınların aileleriyle birlikte bireysel silahlanmaya karşı da mücadele ediyor” dedi.

Melek Önder, şöyle konuştu:

Şiddet bütün kadınların sorunuyken, buna karşı önleyici, koruyucu tedbirlerin uygulanması; bütünlüklü ve kadınları güçlendirici politikalar izlenmesi şarttır.  Çözüm, açık ve nettir. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı koruma kanunu tam ve etkin uygulanmalıdır. İstanbul Sözleşmesi bütünlüklü ve somut adımlar sunuyor, 6284 kadınları korumak için pek çok önleyici ve koruyucu tedbirler sunuyor. 23 kere şikayetçi olmasına rağmen hiçbir işlem yapılmadığı için Ayşe Tuba Arslan bugün aramızda değil. Daha dün Zehra Erdemir, Aslı Şahin, Didem Mengü. Tam 3 kadın, 3 yaşam. Kadın cinayetlerini durduracak politikaları yürütmeyenler, önleyici yasaları uygulamayanlar bunun sorumlusudur.

0.jpg
Ceren Akkaya / Independent Türkçe


"Livaneli'nin isyanını hissediyoruz ama silahlanmak çözüm değil"

Mor Çatı Vakfı Gönüllüsü Avukat Ceren Akkaya, "Zülfü Livaneli'nin isyanını biz kadınlar her gün her an derinden yaşıyor ve hissediyoruz" ifadelerini kullandı.

"Bir kişi daha eksilmeyeceğiz diye haykırmamız da bundan” diyen Akkaya şöyle devam etti:

Ancak bunun yönteminin silahlanmak, "üç beş katili temizlemek" olmadığını da çok iyi biliyoruz. Kadınlar şiddetsiz bir yaşam istiyor. Üstelik tüm istatistikler de bunu gösteriyor. Kadınlar zorunda kalmadıkça şiddete başvurmuyor! Şiddeti şiddetle değil  ancak bütüncül ve samimi devlet politikaları ile beraber kadının her anlamda güçlenmesi ile olur. Ve tabii ki toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı, eşitliğin içselleştirildiği bir toplumda kadınlar kadın olduğu için şiddet görmez ve yaşam hakları elinden alınmaz.

ayhanakcnnn.jpg
Ayhan Akcan / Fotoğraf: Kişisel sitesinden


“Cezaevlerindeki kadın sayısını yüzde 5’lerden 30’lara çıkarır”

Umut Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ayhan Akcan, Livaneli’nin açıklamalarının yanlış bulduğunu ifade etti.

Akcan tepkisini şu sözlerle dile getirdi: 

Tehlikeli. Problemi iki kat artırır. Ortamda silah varsa ölme ve öldürme riski beş kat artar. Silahlanma hem şiddeti, hem cinayeti, hem intiharı artırır. Kaosu artırır. Kadına yönelik şiddette sorun sadece erkekte değil. Çocuk yetiştirme stillerinde sorun var. Çocuk yetiştirirken şiddet kullanmayı, bağırınca istediğini yerine getirmeyi, istediğini yerine getirmeyince vurup kırmayı öğretiyoruz. Bir kere annelerin bu konularda eğitilmesi lazım. Henüz kentlileşemedik. O şark kültüründen gelen göçebe davranışlarımızı kente taşıdık. Onun için tehdit altındaki kadınların silahlandırırsak cezaevlerinde şu an yüzde 5’lerde olan kadın oranını yüzde 20-30’a çekeriz.

cezaevikadınlar.jpg
Akcan, cezaevlerindeki kadınların yarısının eşlerini öldürmekten hükümlü olduğunu iddia etti / Fotoğraf: İHA

 

Kocalarını öldüren kadınlar cinayeti eşlerinin silahıyla işlemiş

Cezaevlerinde yatan kadınlarla ilgili de çalışma yaptıklarını söyleyen Akcan, en az yarısının cinayetten hükümlü olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

Cinayetten yatanların neredeyse tamamına yakını eşini ya da sevgilisini öldürmekten içeride. Cinayetleri de genellikle eşlerine ait silahla gerçekleştirmişler. Uzun süre gördükleri şiddete veya evdeki huzursuzluğa tepki olarak cinayetleri işlemişler. Bu işin meşru müdafası da olmaz. Silah problemi çözmez. Cezaevlerinde cinayetten yatan kadınlarla konuştuğumuzda hepsinin pişman olduğunu gördük.

“Livaneli, boşanmaları teşvik etsin”

Akcan, Livaneli’ye bir öneride de bulundu: 

Boşanmanın bir çözüm olduğunu bilmiyorlar. Zülfü Livaneli bence boşanmayı teşvik etsin. Hakimlerin şiddeti tek celsede boşanma sebebi saymasına çalışsın. Boşanmanın da bir çözüm olduğunu anlatmak lazım. Öldüren kadınların yarısı boşanmayı hiç düşünmemiş. Şiddet altında kadınları boşanmaya teşvik etmek ve bu süreçte devletin desteğini sağlamak daha önemli.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU