Nükleer silahlar dünya barışı için hala en büyük tehdit, NATO insanlığı korumak için bir an önce harekete geçmeli

Nükleer savaş riski, Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana en üst seviyede. Londra'daki NATO zirvesi, liderlere yeni bir silahlanma yarışını önleme şansı sunuyor

NATO üyesi ülkeler örgütün kuruluşunun 70. yıldönümü nedeniyle Londra’da bir araya geldi (AFP)

Nükleer silahlar ve iklimdeki aciliyet, günümüzde, insanlığın karşı karşıya kaldığı iki varoluşsal tehdit.

Dünya genelinde, liderlere gerçek bir siyasi baskı uygulayarak onları iklim hususunda cesur ve acil eylemlere zorlayan ve büyüyen bir halk hareketi var. Ancak nükleer tehdit siyasilerden, politika yapıcılardan veya kamuoyundan o denli ilgi görmüyor.

Bu ölümcül bir hata, çünkü nükleer savaş riski, Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana en üst seviyede.

İki büyük nükleer güç arasındaki ilişkiler, endişe verici biçimde, düşük seviyelerde seyrediyor; ayrıca güvensizlik ve keşmekeşe gömülmüş durumda ve aralarında buna yönelik yapıcı bir diyalog da yok.

Eğer New START (Stratejik Silahları Azaltma Anlaşması) 2021'de yenilenmezse, Rusya ve Birleşik Devletler arasında artık yürürlükte herhangi bir nükleer silah anlaşması ve konuşlandırılmış nükleer cephanelerin boyutlarına dair bir sınırlama kalmayacak.

Londra'da düzenlenecek (3-4 Aralık -edn) NATO zirvesi üye ülkelerin liderlerine, kolektif güvenlik adına New START'ın uzatılmasına yönelik acil ihtiyaca Başkan Trump'ı ikna etmek için kritik bir fırsat sunuyor.

ABD-Sovyet çatışması döneminde büyüyen bizler, tehdidi ciddiye aldık.

Barış ve silahsızlanma için sokaklarda yürüdük, 1987'de Ronald Reagan ve Mikhail Gorbaçov "nükleer bir savaşın asla kazanılamayacağını ve asla gerçekleşmemesi gerektiğini" ilan ettiğinde alkışladık.

Ancak Berlin Duvarı'nın yıkılışını, Sovyetler Birliği'nin çöküşünü ve Avrupa'daki üslerden orta menzilli silahların çekilişini izleyen onlarca yıl içinde, nükleer silahların "mazide kaldığı" yönünde tehlikeli bir rahatlamaya imkan tanındı.

Bugün dünya, Birleşik Devletler ve Rusya arasında yeni bir nükleer silahlanma yarışı tehlikesiyle karşı karşıya. Bunun, (resmi veya gayri resmi) nükleer silah sahibi diğer ülkeler kadar, kendi nükleer arzularını gerçekleştirmek için cesaret kazanabilecek veya zorunluluk hissedebilecek diğer ülkeler üzerinde de kademeli etkileri olacaktır.

Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler (INF) Anlaşması'nın sonlandırılması, -başta Avrupa'nın barış ve güvenliğine- ciddi bir tehlike teşkil ediyor ve dünya üzerinde herhangi bir silah güvenliği kontrolünün sağlanması ihtimalini de önemli ölçüde azaltıyor.

Tüm nükleer güçlerin -BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi (ABD, Rusya, Çin, Fransa ve Birleşik Krallık) ile İsrail, Hindistan, Pakistan ve Kuzey Kore- sorumluluklarıyla yüzleşmesi, nükleer stoklarını azaltmak ve nihayetinde tamamen ortadan kaldırmak için birlikte çalışması gerekiyor.

"Nükleer şemsiye" denen güvenlik anlaşmalarına sığınan -Hollanda gibi NATO ülkeleri de dahil- ülkelerin de daha kapsamlı ve hızlı bir silahsızlanmada önemli menfaati var.

 

 

Geçen hafta Lahey'de (Nelson Mandela'nın kurduğu ve başkanlığını yürüttüğüm bağımsız küresel liderler örgütü) The Elders'ın konuyla ilgili kamuoyu farkındalığını artırmayı amaçlayan ve nükleer yayılmanın önlenmesiyle silahsızlanma sürecine dair yöntemler ortaya koyan önerilerini sundum.

Tavsiyelerimizden ilki, nükleer silah sahibi 9 devletin her birinin açık ve net bir "ilk kullanan olmama" deklarasyonu yayımlaması yönünde.

Bir sonraki konuysa iki bin ABD ve Rus silahının tehlikeli derece yüksek alarm durumunda kalması. En büyük öncelik, mümkün olduğu kadar çok silahın söz konusu statüden çıkarılması olmalı.

Ayrıca, dünyadaki nükleer silah stoğunun dörtte biri kullanıma hazır olarak konuşlandırılmış durumda. Bu durum, gereksiz bir aşırılık ve küresel güvenlik için de yüksek riskler içeriyor.

Son olarak, halihazırda 14 bin civarında olduğu tahmin edilen mevcut nükleer savaş başlığı sayısının, (Rusya ve ABD için 500'ü aşmamak kaydıyla) iki bin civarına düşürülmesi gerekiyor. Üstelik bu, gezegeni birkaç kez yok etmek için hala yeterli.

Gelecek yıl, 2020'de, İkinci Dünya Savaşı'nın bitişinin ve Japon'yanın Hiroşima ve Nagasaki şehirlerine atılarak yüz binlerce insanın ölümüyle sonuçlanan atom bombalarıyla başlayan nükleer çağın doğuşunun 75. yıldönümü.

Ancak 2020 aynı zamanda, 6 uzun yıl boyunca şiddetle sürmüş korkunç savaşın külleriyle faşist askeri saldırganlığın yükselişini durduramayan savaş öncesi Milletler Cemiyeti'nin başarısız hatırası üzerine inşa edilen Birleşmiş Milletler'in kuruluşunun da 75. yıldönümü.

Gelecek yıl hepimizin, BM'nin temelini oluşturan çok taraflılık değerlerine bağlılığını yinelemesi gerekiyor. Böylece çocuklarımıza ve torunlarımıza barışçıl ve yaşanabilir bir dünya bırakabiliriz.

Mary Robinson İrlanda'nın eski cumhurbaşkanı ve Nelson Mandela tarafından kurulan bağımsız küresel liderler örgütü The Elders'ın başkanıdır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU