Kazancın ve rekabetin yolu yapay zeka: Artık sadece satan değil çözüm üreten kazanacak

Kalp ritmini ölçen, rehberden numara bağlayan, hatta araçta yol tarif eden yapay zeka, hayatımıza çoktan girdi. Uzmanlar, artık sadece satan değil akıllı otomasyonlarla çözüm üretenlerin ekonomik ortamda kazanacağına vurgu yapıyor

Fotoğraf: Pixabay

Kulağa bilim-kurgu gibi geliyor. Robotlar, ses algılama, sayısal mantık yürütme, hatta hareket edip konuşma.

Tüm bunlar yazılım ve donanım sistemleriyle geliştirilen yapay zekanın yeteneklerinden.  

Araçta giderken sesli yol tarifiyle, bir asistan gibi rehberden numara bağlamada, kalp ritmini ölçmede, hatta trafik ışıklarında hayatımıza sessiz sedasız çoktan girdi.

En karmaşık işleri bile kolay hale getiren yapay zeka, makine öğrenimi ya da robotik teknolojiler artık şirketlerin gizli gücü.

Çünkü ekonomi daralırken yeni iş modelleriyle müşteriye ulaşmanın, uluslararası rekabette öne geçmenin, hatta geleceği yakalamanın yolu artık bu teknolojiden geçiyor.

Dünya, bu sistemlerde söz sahibi olmak için milyarlarca dolar para harcıyor.

Araştırmalar, devasa rakamları gözler önüne seriyor.

Uluslararası veri şirketi IDC’nin, Mart 2019’da yayımladığı rapora göre, küresel ölçekte yapay zeka sistemlerine yapılacak harcamaların 2019’da yüzde 44 artışla 35,8 milyar dolara ulaşması bekleniyor.

Bu rakamın 2022’de 79.2 milyar doları aşması öngörülüyor.  


En büyük 500’de Ar-Ge harcaması 3,8 milyar TL

Türkiye’de, yapay zeka özellikle savunma ve havacılıkta önemli yol alındı.

Ancak, araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) harcamaları, halen gidilecek çok yol olduğunu ortaya koyuyor. Yine de yıldan yıla artışlar var.

Bu tablo İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) birinci ve ikinci 500 raporlarına yansımış durumda.

İSO 500’e göre, Ar-Ge yapan firma sayısı 2013’de 231 olurken, 2018’de 276’ya çıktı.

Harcamaları da yine 6 yılda 1.9 milyardan 3,83 milyar TL’ye yükseldi.

Orta-yüksek teknoloji yoğunluklu sanayi grubunun payı ise bir yılda yüzde 20,2’den yüzde 22,2’ye, yüksek teknolojide yüze 3,6’dan yüzde 5,3’e çıktı.

Yine İSO’nun ikinci 500 raporunda, Ar-Ge yapan firma sayısı 2013-2018 döneminde 158’den 218’e çıksa da bu sıçramanın Ar-Ge harcama büyüklüğüne ne yazık ki yansımadığı görülüyor.


“Son 4-5 yılda 20 milyon dolar yatırım yaptık, çok hızlandık”

Kuşkusuz bu teknolojiler, ekonomik daralmada yeni çözümler üreterek müşteriye ulaşmanın da anahtarı.

Çünkü satışların düştüğü, yatırımların azaldığı ortamda inşaat, altyapı gibi sektör firmaları yeni makine parkları yerine mevcudu koruma çabasında.

Hal böyle olunca verimliliği artırmak, maliyeti düşürmek yapay zeka, robotik teknoloji ya da makine öğrenimine düşüyor.

Uzmanlar, tek mottonun artık satmak değil, çözüm üretmek olduğuna vurgu yapıyor.

Verimlilik ihtiyacı olan her yerde robotlaşma, süreç otomasyonu ve yapay zekanın öne çıktığını vurgulayan Borusan Cat İcra Kurulu Başkanı Özgür Günaydın, bu teknolojilerin kendilerine katkısını şöyle anlattı:

Önemli olan probleminizin olduğu yere ilaç oluyor mu ona bakmak lazım.

Biz mesela çok hızlandık.

Dış serviste müşteriye cevap süremiz inanılmaz arttı.

Komponent yenileme sayımızı iki katına çıkartmışız.

En büyük fark orada oluyor.


Günaydın, kendilerinin, mühendis ve uzman kadrolardan oluşan 35 kişilik Ar-Ge departmanında robotik ve yapay zeka teknolojilerine son 4-5 yılda 15-20 milyon dolar yatırım yaptıklarını açıkladı. 


“Arıza olasılığını önceden tespit ediyoruz, sistem ihraç edilecek”

Bu sayede makinelerin sağlıklı olma durumunu izleyebildiklerini ve inşaat makinelerinde oluşabilecek arızaları önceden tespit etmeye başladıklarını açıklayan Özgür Günaydın, gelinen noktada yüzde 85 hassasiyetle arıza olasılığının yakalandığını bildirdi.
 

Özgür Günaydın.JPG
Borusan Cat İcra Kurulu Başkanı Özgür Günaydın


Günaydın, sözlerini şöyle sürdürdü:

Bir şantiyede bir makine arızalanırsa işler durur.

O nedenle anlık veri uygulamasıyla, makine arızaları önceden tahmin ediliyor ve uydu takibiyle makineden alınan veriler inceleniyor.

Böylelikle oluşabilecek arızaların önüne geçilirken, şantiyelerde de makineler durmuyor. Masraflar azalıyor.


Söz konusu robotik teknolojilerden dolayı, sanıldığının aksine işten çıkarmalar olmadığını söyleyen Günaydın, bu teknolojileri şimdi Gürcistan, Kazakistan gibi ülkelere de ihraç edeceklerine işaret ederek, “Artık tek mottomuz satarız değil, çözüm üretiriz” dedi. 


Tezgahlarda işi makineler öğreniyor

Türkiye, ‘Endüstri 4.0’, başka bir ifadeyle 4’üncü sanayi devrimini akıllı otomasyonla yakalamaya çalışıyor.

Kolaysoft Teknoloji Genel Müdürü Kezban Boztürk, ‘Endüstri 4.0’ı, şöyle anlatıyor:

4’üncü sanayi devrimi, üretim maliyetlerini azaltmak, iş verimliliğini arttırmak, daha kaliteli ve uygun maliyetlerle ürün üretip ulusal ve uluslararası pazarlara daha rekabetçi yaklaşabilmenin tek yolu.

Son zamanlarda dünyada ve ülkemizde sanayi için yapılan çalışmaların başında nesnelerin interneti (IoT) geliyor.

Üretim yapan firmalar, tezgahların IoT sayesinde daha verimli çalışmasını sağlıyor. Böylelikle firmaların yeni stratejiler belirlemelerine imkan veriyor.

Sonuç olarak, pazarda yer almak ve yerini güçlendirmenin yolu maliyetleri düşürmekten geçiyor.

Maliyetin düşmesi için teknolojinin imkanlarından yararlanmak ve bu konuda Ar-Ge çalışmalarında bulunmak en doğru yaklaşım.


Akıllanan evler yaşam tarzımızı öğreniyor

Bugün bu teknolojilerin özellikle savunma, otomotiv, tıp, eğitim gibi sektörlerde kullanılmaya başladığına işaret eden Kezban Boztürk, “Yapay zeka ve robotik teknolojiye en fazla yatırım yapan sektörleri savunma, makine, beyaz eşya ve ambalaj olarak sıralayabiliriz. Savunma sanayinde insansız hava araçları buna örnek gösterilebilir. Tıp alanında hastalıklara teşhis koymak için kullanılan cihazlar yapay zekanın örneklerinden” bilgilerini verdi.  

Boztürk, “Yine günlük hayatımızda giyilebilir teknolojilerle kalp ritmimiz, gittiğimiz mesafe, çıktığımız merdiveni öğrenebiliyoruz. Hatta dinlenmemiz gerektiğinde bilgi veren teknolojilerle artık iç içeyiz” dedi.
 

Kolaysoft Teknoloji Genel Müdürü Kezban Boztürk
Kolaysoft Teknoloji Genel Müdürü Kezban Boztürk


Robotik ve yapay zeka teknolojisinin, akıllı ev çalışmalarıyla evlere de çoktan girdiğine işaret eden Boztürk şöyle konuştu:

Akıllı evler öğrenebilen, yaşam tarzlarımız hakkında bilgi toplayıp, buna göre ayarlamalar yapabilen yazılımlar.

Evlere giren ve girmeye devam eden yapay zeka ve robotik sistemlerin topladığı veriler, kolaylık ve konforla beraber, güvenlik zafiyeti olan noktalarda tehlikeyi de beraberinde getiriyor.

Bu yüzden evlere giren teknolojide, daha hassas olunmasında fayda var.


Türkiye’de şirketlerin yüzde 15’i yoğun kullanıyor

Öte yandan Microsoft ve Ernst &Young (EY), geçtiğimiz günlerde Ortadoğu, Afrika Bölgesi’nde yapay zeka kullanımına ilişkin bir rapor açıkladı.

Bu rapora göre Türkiye, bölgede yapay zekaya en çok yatırım yapan ülke olarak önde.

Yine Türkiye’deki şirketlerin yüzde 80’i, yapay zeka stratejisini doğrudan üst düzey yönetiminde ele alıyor.

Yoğun şekilde kullananların oranı ise yüzde 15.

Bu rakamın ABD’deki ilk 500 şirketin oldukça gerisinde olduğuna işaret eden UiPath Avrupa Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen, “ABD’de şirketlerin yüzde 87’si tamamen yapay zekaya yatırım yapıyor ve bunun için ortalama 75 kişi çalışıyor” bilgisini verdi. 


“100’ün üzerinde kuruma robot yazılım verdik”

Yapay zekanın tek başına çözüm olmadığını, büyük veri ve uygulamalarla da desteklenmesi gerektiğine işaret eden Tansu Yeğen, “Üçü bir araya gelince akıllı otomasyon diyoruz. Bu da yapılan işleri çok daha hızlandırıyor. Verimlilik yüzde 50’lere kadar artıyor” dedi.
 

TANSU YEĞEN.jpg
UiPath Avrupa Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen​​​​​​​​​​​​​​​​​​​​​


Şirket olarak bugün 100’ün üzerinde kuruma robot yazılımlarını verdiklerini açıklayan Yeğen şöyle konuştu:

Bunlar ülkemizin en büyük kurumları, bu kurumlarda şunu görüyoruz.

Örneğin bir kurumda 20 kişi performansla uğraşırken, robot yazılımlar şimdi bunu 6.5 dakikada yapıyor.

Ülkemizde 10 bankamızda çok yoğun kullanıyor bizim çözümlerimiz.

Bu 10 bankaya bir yılda 1 milyon saat ek kapasite üretmişiz.

Bu insanlar yerlerinde kalıp, bu 1 milyon saati farklı beceriler için kullanabiliyorlar.


Akıllı otomasyonlarla farklı iş çözümleri üretenlerin bugünkü ekonomik ortamda kazançlı olup olmayacağı yönündeki bir soruya, “Kesinlikle” yanıtını veren Tansu Yeğen, şöyle devam etti:

Biz, 100’ün üzerinde kuruma satış gerçekleştirdik.

Eskiden insanların gece gündüz çalıştığı, hatta hata yaptığı işleri robotlara bırakarak çok daha hızlandılar.

Kurumlara çok önemli katma değer sağlıyor.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU