İmralı'ya giden DEM Partili Koçyiğit: Öcalan, YPG koşulsuz şartsız tüm silahlarını bırakıp kendisini PKK gibi lağvedecek demedi

T24'ten Cansu Çamlıbel'e konuşan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit; Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu olarak İmralı'ya yaptıkları ziyareti anlattı

Fotoğraf: DEM Parti

24 Kasım'da heyet olarak İmralı'ya gidişlerinin Kürt sorununun aynı zamanda bir siyasal sorun olduğunun tescilli olduğunu belirten Koçyiğit; "Aynı zamanda Sayın Öcalan’ın bir siyasi aktör olduğunun da teyididir bu ziyaretin kendisi" dedi. Koçyiğit; "Çünkü Türkiye’de genel olarak “Şiddet ve çatışma sonlanırsa, Kürt sorunu da biter” gibi bir çıkarsama yapılıyor. Bir siyasal çözüm arayışımız varsa- ki bu olmalı- o zaman bu siyasal çözümünü konuşacağımız kişinin bizzat kendisi Sayın Öcalan’ın kendisidir, diğer bütün aktörlerle beraber" diye konuştu.

Çamlıbel'in "Öcalan YPG koşulsuz şartsız tüm silahlarını bırakıp kendini PKK gibi lağvedecek dememiş. Doğru mu?", "Doğru" diye yanıt veren Koçyiğit; "SDG’nin iki güce ayrılabileceğini; birinin merkezi orduya entegre olabileceğini, diğerinin ise bölgede yerel asayişi sağlayabileceğini düşünüyor" ifadelerini kullandı.

"Demokratikleşme olmazsa Şara da bir diktatöre dönüşecektir" dedi

Ziyaretin çok merak edilen Suriye ve SDG ayağına dair soruları da yanıtlayan Koçyiğit; sözlerini şöyle sürdürdü:

Askeri gücün orduya entegre olabileceğini, onun dışında da bölgenin kendi asayiş güçleri olabileceğini söylüyor. Hatta bunu konuşurken “Türkiye’de sanırım bekçiler var” dedi. Bahsettiği şu; bir güç merkezi orduya katılacak bir diğer güç ise yerel savunma hattını yapacak ve asayişi sağlayacak. Suriye’de Hafız Esad döneminden bu yana Esad ailesinin hanedanlığına dair bir değerlendirme yaptı. “Bir aile hanedanı oldular. Ve görüyoruz işte Suriye bölgenin en yaralı, en acılı coğrafyası. Bugün de Şara'nın dönüştüğü söyleniyor. Eğer gerçekten dönüştüyse o zaman demokratikleşmenin olması gerekiyor dedi. Ama eğer demokratikleşme olmazsa Şara da bir diktatöre dönüşecektir dedi. Öyle bir durumda neler olabileceğini biliyoruz” dedi. Sayın Öcalan orada, Suriye’deki bütün halkların kendi kimlikleriyle katılabilecekleri demokratik bir sistemi kastetti. Ama bunun olmaması durumunda olacak şeyi de açık ve net söyledi; bir diktatörlük. Yani başka bir Esad yönetiminin yeni bir isimle, yeni bir formülle devamı. Sonuçta Sayın Öcalan’ın genel değerlendirmeleri Türkiye açısından da Suriye açısından da Kürt halkı açısından da hep demokrasi vurgusu içeriyor. “Demokratik cumhuriyet” derken de böyle, “demokratik komüner birliği” derken de… Yani demokrasi onun olmazsa olmaz gördüğü temel bakış açısını oluşturuyor. O anlamda Suriye’deki sistem yine bir diktatörlüğe dönüşecekse tabii ki bu diktatörlüğün bir parçası olmayacaktır Kürt güçlerinin kendisi.

"Suriye'de silah meselesi bir detay"

Koçyiğit; Öcalan'ın Suriye için yol haritasına dair de şu değerlendirmeyi yaptı:

Çok açık ve net bir şekilde şunu söyleyebilirim; demokratik bir Suriye. O zaman burada askeri bir sorun da kalmayacaktır. Yani YPG orduya mı entegre olmuş yoksa asayiş mi olmuş hususu ikinci, üçüncü, dördüncü gündem olacaktır. Çünkü zaten demokratik bir birlik sağlanmış olacaktır.

Türkiye açısından, Suriye açısından ve Irak açısından demokratik bir sistem arayışı var. Kendi kafasında tasarladığı bir demokratik dönüşüm hedefi var ve bunu Kürtlerin olduğu bütün coğrafyalar için öneriyor açıkçası. Bu çerçeveden bakılınca Türkiye kamuoyunun çok öncelediği silah meselesi aslında orada bir detaya dönüşüyor. Yani asıl meselenin özünü biz kaçırarak tartışıyoruz. Sayın Öcalan bir kez daha bize “Meselenin özüne dönün” çağrısı yaptı aslında. Meselenin özü orada nasıl bir sistem olacağı. “Şara dönüştüğünü söylüyor. Bu dönüşüm demokratik olacaksa hay hay, bir sorun yok. Ama bu demokratik bir dönüşüm değilse götüreceği yer diktatörlüktür. O diktatörlüğün altında da hiç kimsenin yaşama şansı yoktur” diye bir belirlemede bulunmuş oldu.

"İletişim kanalları açık olmalı"

Öcalan'ın süreci ilerletebilmesi için iletişim kanallarının açık olması gerektiğine dikkat çektiğini belirten ve Şara'nın demokratik bir dönüşüm olmazsa diktatöre dönüşebileceğini vurguladığını söyleyen Koçyiğit, sözlerine şöyle devam etti:

Süreci ilerletebilmesi için koşullarının değişmesi gerektiğini söyledi. Biz de zaten bunu söylüyoruz. Mevcut koşullarda süreci yürütmenin zorluğu açık ve net. Çok güvenlikli bir cezaevinde bulunuyor ama çok temel, çok tarihsel bir meselenin çözümü için çalışıyor ve çabalıyor. Bunun için çalışma koşullarının düzenlenmesi gerektiğini ifade etti. Biz de zaten hep söylüyoruz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ‘umut hakkı’ kararı var. Konsey de karar aldı. Bu ilkenin tanınması gerekliliği bizim açımızdan çok açık ve net.

"Özet sunumda Suriye değerlendirmeleri yoktu"

Meclis'te özet olarak okunan görüşme sunumunda Öcalan'ın Suriye ile ilgili geniş değerlendirmesinin yer almadığını belirten Koçyiğit, şu yorumu yaptı:

Suriye bağlamında yaptığı değerlendirme çok genişti. Üniter devlete karşı olmadığını ama Suriye’nin demokratik olması gerektiğini, yerel demokrasinin olmazsa olmaz olduğunu, Şara'nın bugün dönüştüğünü söylediğini ama bu dönüşüm demokratik bir dönüşüm olmazsa bir demokrasi Şara’nın da bir diktatöre dönüşeceğini ve Suriyelilerine yeniden acı getireceğini çok açık ve net bir şekilde söyledi. Bu özet metinde bunlara dair hiçbir vurgu yok. Çok sıradan bir değerlendirme var, genel geçer ifade edilmiş. Oysaki bu, kamuoyunun en fazla merak ettiği başlıklardan birisini oluşturuyor. Koşullar oluştuğu zaman Suriye meselesinin çözümüne de katkı sunabileceğini söyledi örneğin. O da tam anlamıyla özet metne yansımış değil.

"Cumhur İttifakı'na eklenmemiz söz konusu değil"

DEM Partili Koçyiğit; Cumhur İttifakı'na katılabileceklerine dair iddiaları da reddederek şu vurguları yaptı:

Şu anda ülkeyi demokratikleştirecek çözüm süreci nedeniyle iktidarla bir diyaloğumuz var, bir tartışmamız var. Ama bu bizim, Cumhur İttifakı’na eklenmemiz olarak asla okunamaz. Biz hala mecliste gelen bütün yasalara “hayır” oyu veriyoruz. En sert muhalefeti yapıyoruz. Bütçe görüşmelerinde en sert muhalefeti, en içerikli muhalefeti yapıyoruz. Ortada bu kadar hukuksuzluk varken, antidemokratik uygulamalarla yola devam edilirken, biz bu ittifakın nasıl parçası olabiliriz? Ama bir çözüm imkânı varsa, onu sonuna kadar zorlamaya çalışıyoruz. Demokratik muhalefetle beraber bu devletin demokratik dönüşümünü sağlamak, demokratik bir cumhuriyetin inşasını sağlamak için çalışıyoruz. Hükümetle çözümü konuşmak, Kürt sorunu demokratik çözümü için bir araya gelmek, hükümete eklemlenmek ya da o ittifaka eklemlenmek değildir.

 

T24

DAHA FAZLA HABER OKU