Demirtaş ve Mızraklı’dan barış mesajı: Asıl zorlu dönem çok yakında başlayacak ‘barışı toplumun bağrında inşa etme’ dönemi olacak

Edirne cezaevinde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş ve Selçuk Mızraklı, Almanya’da düzenlenen konferansa gönderdikleri mesajda, asıl zorlu dönemin “barışı toplumun bağrında inşa etme” dönemi olacağını vurguladı

Fotoğraf: X

Edirne cezaevinde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve eski Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Selçuk Mızraklı, Almanya’nın Bonn kentinde düzenlenen ‘Birlikte Yaşamı Şekillendirmek: Türkiye’de Çözüm Süreci ve Gelecek Perspektifleri’ başlıklı konferansa mesaj iletti.

Mesajda, “Umuyoruz ve inanıyoruz ki, yakın bir zamanda silahlar tümden devre dışı kalacak ve demokratik siyasi mücadele ve müzakere aşamasına geçilecektir. İşte asıl süreç o zaman başlayacak ve akademisyenlerden gazetecilere, kadınlardan ekolojistlere, siyasetçilerden hukukçulara, sendikalara, sivil toplum örgütlerine kadar toplumsal kesimlere pozitif barış inşa etme ve toplumsallaştırma görevi düşecektir. Barış süreçlerinin her aşaması kendi içinde zorluklar barındırmakla birlikte, asıl zorlu dönem çok yakında başlayacak olan 'barışı toplumun bağrında inşa etme' dönemi olacaktır” ifadelerine yer verildi.

Barış Araştırmaları Derneği (QAD) tarafından düzenlenen konferansa, DEM Parti Milletvekili ve İmralı Heyeti Üyesi Mithat Sancar, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü, öğretim görevlisi Prof. Dr. Hamit Bozarslan, Dr. Naif Bezwan, DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Dr. Özgür Sevgi Göral, Dr. Yahya Madra, Prof. Dr. Hans-Lukas Kieser, gazeteciler Selahattin Soro ve Şehbal Şenyurt Arınlı konuşmacı olarak katıldı.

Konferansta, tutuklu siyasetçiler Demirtaş ve Mızraklı’nın mesajı okundu ve barışın toplumun tüm kesimlerinde inşa edilmesi gerektiği vurgulandı

Demirtaş ve Mızraklı'nın mesajı şu şekilde:

"Değerli dostlar, kıymetli katılımcılar,

Her birinizi ayrı ayrı hasretle selamlıyoruz. QAQ-Barış Araştırmaları Derneğinin organizasyonunda bir araya gelerek tarihi bir süreçte son derece önemli bir konuyu, 'Kürt sorununda barışçıl perspektifleri' tartışacak olmanızdan büyük mutluluk duyuyoruz. Bu konferansta ortaya koyacağınız her perspektifin adil bir barışa hizmet edeceğinden kuşkumuz yoktur.

Türkiye’de yürüyen sürece ilişkin eleştiri ve kaygılarınız olabilir, bu da son derece normaldir. Bu eleştiri ve kaygılar üzerinden yapılacak tartışmalarla ortaya çıkacak fikirler, hepimizi ortak akılla hareket ederek en doğrusunu bulmaya teşvik edeceğinden, oldukça değerli olacaktır.

Saygıdeğer dostlar, şunu açık yüreklilikle ifade etmek isteriz ki, bizler haksız ve hukuksuz yere yıllardır hapiste olmamıza rağmen hiçbir komplekse, öfkeye ve tahrike kapılmadan tüm gücümüzle barış çabalarını destekliyoruz, desteklemeye de devam edeceğiz. Her şeyden önce, elinde silah bulunduran tarafların karşılıklı olarak savaşı bitirme iradelerine karşı olmak ahlaken doğru olmaz. Ancak bizler süreci sadece ahlaki olarak değil, siyasi olarak da doğru olarak gördüğümüz için destekliyoruz. Elbette her biriniz gibi kaygılarımız da var ve önerilerimizle, eleştirilerimizle sürecin ilkeli, adil, kalıcı bir barışa evrilmesi için de çaba sarf ediyoruz.

Şunu biliyoruz ki, Sayın Öcalan silahların bırakılmasında son derece kararlı ve nettir. Bunun yanı sıra şundan da eminiz ki, kendisi demokrasinin tüm kural ve kurumlarıyla işlemesinde de kararlı ve nettir. Bunun da ancak demokratik siyaset yoluyla sürdürülecek mücadeleyle kalıcı kazanımlara dönüşeceğinin farkındalığıyla, devletle yürüttüğü kapsamlı görüşmelerde, demokratik siyasetin önünü açmaya gayret ediyor. Bizler de bu perspektifin hayat bulması için destek oluyoruz ve barış arayışlarının ete kemiğe bürünebilmesi için çabalıyoruz.

Umuyoruz ve inanıyoruz ki, yakın bir zamanda silahlar tümden devre dışı kalacak ve demokratik siyasi mücadele ve müzakere aşamasına geçilecektir. İşte asıl süreç o zaman başlayacak ve akademisyenlerden gazetecilere, kadınlardan ekolojistlere, siyasetçilerden hukukçulara, sendikalara, sivil toplum örgütlerine kadar toplumsal kesimlere pozitif barış inşa etme ve toplumsallaştırma görevi düşecektir. Barış süreçlerinin her aşaması kendi içinde zorluklar barındırmakla birlikte, asıl zorlu dönem çok yakında başlayacak olan 'barışı toplumun bağrında inşa etme' dönemi olacaktır.

Tam da bu noktada, konferansınızın ve tüm katılımcıların yol gösterici, ufuk açıcı fikir, öneri ve eleştirilerle barışın inşasına büyük katkı sunacağına inanıyoruz. Sürecin tüm aktörlerinin, konferansınızın sonuçlarından yararlanacağından eminiz.

Bu vesileyle şimdiden hepinize teşekkür ediyoruz, konferansın organizasyonunda emeği olan herkese, QAD yönetimine şükranlarımızı sunuyoruz, başarılar diliyoruz.

Özgür yarınlarda görüşebilmek dileğiyle…"

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU