DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan Yeni Yol Grup Toplantısı’nda konuştu.
7 Ekim’de İsrail’in Gazze’yi işgalinin ikinci yılı doldurduğunu anımsatan Babacan, "Gazze kurtulacaksa dünyanın dört bir yanındaki vicdanlı insanlar sayesinde, Sumud’a umudu yükleyenler sayesinde kurtulacak. İsrail hükümeti tam 2 yıldır savaş suçu işliyor, soykırım yapıyor. Sivil insanları, çocukları açlığa mahkum ederek öldürüyor” dedi.
"Ülkemizdeki yargı skandallarına her gün yenisi ekleniyor"
Geçen yasama yılından itibaren ülkenin içinde bulunduğu şartların değişmediğinin, tam tersine daha kötüye gittiğinin altını çizen Babacan, şöyle konuştu:
Hayat pahalılığı arttı. Mutfaktaki yangın her geçen gün biraz daha büyüdü. Emeklilerimizin maaşı pazarda fileyi doldurmaya yine yetmedi. Asgari ücretlimiz ayın ortasını göremeden maaşını tüketti. Gençlerimiz hala kendi ülkesinde kendi yarınlarının hayalini kuramıyor, umutlarını valizlerine koyup başka ülkelere taşınma derdindeler. Çiftçilerimizin borcu büyüyor, esnafımızın kepengi bir bir iniyor. Üretenin, emek verenin alın teri karşılıksız kalıyor. Hukuksuzluklar bitmedi. Gecenin karanlığında yapılan gözaltılar, sabahın sessizliğinde süren baskınlar tam gaz devam ediyor. Adalet hala birilerini talimatına göre ölçülüp biçiliyor. Basın sindirilmeye, susturulmaya çalışılıyor. İktidar kendisine muhalif gördüğü herkesi susturmaya çalışıyor. Ülkemizdeki yargı skandallarına her gün bir yenisi daha ekleniyor. Bakın geçtiğimiz hafta iki garabet daha yaşandı. Gazeteci Fatih Altaylı'nın tutukluluğuna devam kararı verilirken Ayşe Barım adeta işkence gibi bir yöntemle önce serbest bırakıldı sonra hemen tutuklandı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"İnanın bu olanlardan ülkem adına hicap duyuyorum"
İşte daha dünkü hadise, hem milletvekilliği döneminde hem de sonrasında demokrasi için, adalet için mücadele eden Hüseyin Kocabıyık önce gözaltına alındı, ardından tutuklandı; sadece bazı ifadeleri sebebiyle, kurduğu mecazi ifadeler sebebiyle. Hukuku adaleti geçtim bunların merhameti de çoktan bir kenara kalkmış. Soruyorum onlara, 'Sizde hiç mi vicdan' kalmadı? İktidardakiler kulağınızın üzerine yatmayın. Sağlık sorunlarıyla boğuşan bir menajere böyle işkence etmek hukuka da insanlığa da sığmaz. Sadece mesleğini yapmaya çalışan bir gazeteciyi tutuklu olarak yargılanmaya devam etmek demokrasiye, adalete sığmaz. Sizin çevrenizde ‘Ne yapıyorsunuz? Bunun vebali ağır olur’ diyen tek bir insan yok mu? İnanın bu olanlardan ülkem adına hicap duyuyorum. Bu büyük ve güzel ülkeye çok yazık oluyor. Türkiye bunu haketmiyor.
Meclis resepsiyonunda çekilen fotoğraf hakkındaki tartışmaya değinen Babacan, şunları söyledi:
Muhalefet liderlerinin cumhurbaşkanı ile birlikte görüntülendiği bir fotoğraf hem iktidar hem de ana muhalefet medyası tarafından haberleştirildi. Yoğun bir biçime yayıldı. Öfkeli bir grup hıncını alabilsin diye sanki özenle paketlendi ve önlerine sundu. Ardından sözüm ona CHP’yi destekleyen bir grup başladı saldırmaya. CHP Genel Başkanı çıkıyor ‘Yapmayın, partimiz zarar görecek’ diyor, onlar tınlamıyor, dönüyor Genel Başkana da sataşıyorlar. Aradan tam bir hafta geçti, 'Söylenecekler söylendi artık' diyoruz fakat bunlar durmuyor. Dün akşam baktım televizyonlara hala gündem bu. Bu sabah bazı köşe yazılarında hala bu konu var. Öfkeleri dinmiyor, kinleri bitmiyor. Ben şimdi o tayfaya seslenmek istiyorum, siz bizi ne sanıyorsunuz Allah aşkına?
"Siyasette diyalog ayrı bir şeydir, işbirliği ayrı bir şeydir"
Bakın, buradan açık ve net söylüyorum, gecesini gündüzünü birbirine katan, memleketi için ter döken yol arkadaşlarıma tek bir söz söyleyemezsiniz, söyletmem. Bizim hareket tarzımızı siz mi belirleyeceksiniz? Nereye gideceğimizi, kime selam vereceğimizi size mi soracağız kardeşim? Beş yıldır dilimizde tüy bitti; diyoruz ki siyasette diyalog ayrı bir şeydir, işbirliği ayrı bir şeydir. Biz siyasette her daim diyalogdan yanayız ama bunlar anlamıyor, anlamak istemiyor. Çünkü bu güruh 'Biz asılız, aslolan biziz' diyorlar. Başkalarına tahammülleri yok, kendilerinden görmediklerine her fırsatta hakaret yağdırıyorlar. Ülkedeki muhalefeti dar bir ideolojinin tekelinde sanıyorlar. Buradan onlara sesleniyorum, sizin gibilerin vesayet dönemi çoktan bitti. 28 Şubat’ta da benzer kafalar devredeydi. AK Parti'nin kapanma davasını buna benzer bir güruh destekledi. Bizi konuşturmasınlar, hatırlayalım 367 kararını destekleyenler 'Eşi başörtülü birisi bu ülkeye cumhurbaşkanı olamaz' diyenlerdi. Biz buradayız, siz buna alışacaksınız. Çünkü biz yılmayacağız, yorulmayacağız, vazgeçmeyeceğiz. Çünkü bizde geri adım yok.
"Tek bir kare fotoğrafı, siyaseti iki kutuptan birisine zorlamak için kullanıyorlar"
Şu anda hem iktidar hem de ana muhalefet cenahı Türkiye'nin farklılıklarını, renklerini siyah ve beyaz olarak iki farklı kutba hapsetme peşindeler. Türkiye’de siyaseti kuraklaştırmak istiyorlar. Tek bir kare fotoğrafı, siyaseti iki kutuptan birisine zorlamak için kullanıyorlar. Arkadaki oyunu iyi görelim. Siyaset zeminin yok edip çok sesliliğin, çoğulculuğun önünü kapatmak istiyorlar. Biz bu modelin kavga ve çatışma üreteceğini, ülkeyi büyük kırılmalara sürükleyeceğini söylüyoruz. Ülkemiz iktidar bloğu ile ana muhalefet partisi arasındaki kayıkçı kavgasına mecbur değildir. İşte biz tam da bu sebeple ülkesini seven herkes için yeni yol inşa etmenin sadece bir alternatif değil bir zorunluluk olduğuna inandık. Bu yol sağ veya sol siyasetin kalıplarına sıkışıp kalmadan farklı görüş ve düşüncelerin sentezinden oluşan makulun yoludur. Bu yol kürsüde de meydanda da tenhada da aynı sözü konuşanların yoludur. Çaresizlik yok, umutsuzluk yok çünkü yeni bir yol var.
"Biz haksız, hukuksuz yere cezaevlerinde ömür tüketen tüm insanlarımızın yanındayız"
Bazen bize ‘Siz nerede duruyorsunuz, konumunuz nedir?’ diye soruyorlar. Biz çocuğuna harçlık veremeyen annelerin, babaların yanındayız. Biz torunlarına küçük bir hediye almak isteyip de alamayan dedelerin, nenelerin yanındayız. Biz aylık 16 bin 800 lira maaşla temel gıda ihtiyaçlarını dahi karşılayamayan emeklilerimizin yanındayız. Biz açlık sınırın altında kalmış bir asgari ücretle yaşam mücadelesi veren işçilerimizin yanındayız. Biz hayat pahalılığı karşısında inim inim inleyen tüm vatandaşlarımızın yanındayız. Biz emeklilikte adalet arayan vatandaşlarımızın yanındayız. Biz dükkanında masraf olmasın diye elektriği açamayan, sattığı malı yerine koyamayan esnafımızın yanındayız. Biz gübre, mazot, tohum fiyatları altında ezilen çiftçilerin yanındayız. Biz üreten, yatırım yapan, ekonomimize can katan ama yaşadığı sorunları kısık sesle konuşamayan, her türlü hakkına el konulma endişesi yaşayan sanayicimizin yanındayız. Biz her gün canını dişine takarak ekmeğinin peşinde koşan kurye arkadaşlarımızın yanındayız. Biz umudunu yitirmiş, yarınlarını başka ülkede aramaya başlayan gençlerin yanındayız. Biz can yakan fiyatlar yüzünden yemekhanede günde tek öğünle karnını doyurmaya çalışan, bayramlarda ailesinin yanına gidemeyen öğrencilerin yanındayız. Biz beraat ettikleri halde hakları iade edilmeyen KHK’lıların yanındayız. Biz haksız, hukuksuz yere cezaevlerinde ömür tüketen tüm insanlarımızın yanındayız. Ayrımcılığa uğrayan, kendisini ikinci sınıf hisseden, hor görülen tüm vatandaşlarımızın yanındayız. Bizim konumumuz, koordinatlarımız budur.
ANKA