E-imza çetesi davası görüldü: Ölen insanların diplomalarını çalarken hiç mi utanmadınız?

E-imza çetesi davasında tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilirken bir sonraki duruşmayı 10 Ekim’e erteledi

Fotoğraf: ANKA

BTK, YÖK gibi kamu kurumlarının müşteki olarak yer aldığı ikinci dosyaya ilişkin birleştirme kararına yapılan itirazın kesinleşmesinin ardından ise yargılamaya 65 sanığın dahil edilip edilmeyeceği belli olacak. Duruşmayı, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da takip etti. Duruşma öncesi, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Ezgi Apartmanı'nda yaşamını yitiren gelininin diploması çalınan Nurgül Göksu, aile avukatı Ahmet Çabukel ve Malatya Baro Başkanı Onur Demez konuya ilişkin açıklama yaptı.

Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesi’nde,  5'i tutuklu toplamda 134 sanık hakkında "Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Başkanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'a muhalefet", "elektronik sertifikalarda sahtekârlık", "sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme" ve "verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme" suçlarından açılan davanın üçüncü duruşması yapıldı. Hakim, 65 sanığın yer aldığı ikinci davaya ilişkin birleştirme kararının verildiğini, ancak birleştirme kararına Ankara 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nin itiraz ettiğini bildirdi. Hakim, itirazın incelenmesinin ardından birleştirme kararının kesinleşeceğini kaydetti.

Duruşmaya Türkiye Barolar Birliği adına avukat Berşan Kayıkçı, Gazi Üniversitesi avukatı Ayşe Erenel, Milli Eğitim Bakanı avukatı, müşteki Nurgül Göksu’nun avukatı Gülsüm Özdoğru ve müşteki avukatlarından Onur Demez duruşmada hazır bulundu.

"Notumun değiştirilip değiştirilmediğini bilmiyorum"

Duruşmaya SEGBİS üzerinden katılan ehliyet sınavında 54 alan notunun 74 olarak değiştirildiği tutuksuz sanıklardan Cengiz Akkılıç, "Aldığım notun değiştirilip değiştirilmediğini bilmiyorum. Değiştirildiyse de haberim yok'' dedi. 6 Şubat depreminde hayatını kaybeden stajyer avukat Ali Mert İnce’nin avukatı Onur Demez de duruşmada söz alarak, “Malatya Barosu’na kayıtlı avukatımız adına katılma talebimiz var, bu yüzden suçtan birinci derecede zarar görmüş durumdayız. Ayrıca beş evladını kaybeden mirasçısı Barış İnce adına da katılma talebimiz vardır'' diye konuştu.

Savcılık katılma taleplerinin kabulüne karar verirken tutuklu sanıklar hakkında üzerlerine atılı suçların alt ve üst sınırları, eylemlerinin yoğunluğu, delilleri karartma ve kaçma şüphelerinin bulunması nedeniyle sanıklar hakkında ayrı ayrı tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.

Tutuklu sanık Kadiroğlu: "Düzce Üniversitesi’nde doktora öğrencisiyim, eğitim hayatıma devam etmek istiyorum" 

Savcılığın taleplerinin ardından tutukluluk durumlarına karşı avukatların itirazları alındı. Tutuklu sanık Taner Dağhan’ın avukatı Hamza Zararsız, ''Müvekkil sanık tek suçtan tutukludur. Bu suç haksız menfaat elde etmektir. Müvekkile banka yoluyla ya da elden para alma gibi bir tespit yoktur. 9 aydır tutukludur. Bu yüzden artık tutuklama bir tedbir değil cezalandırma aşamasına gelmiştir. Müvekkil evin tek geçim kaynağıdır. Adli kontrolle tahliyesini talep ediyoruz” diye konuştu. Tutuklu sanık Gökay Celal Gülen’in avukatı İbrahim Eymen Topal, “Müvekkilimin tahliyesini talep ediyoruz. Müvekkilim ceza alsa bile şu an doğrudan açık cezaevine geçecek şartları sağlamaktadır müvekkilim. Bu yüzden tahliyesini talep ediyoruz'' dedi.

Tutuklu sanıklardan Taner Dağhan ''Maddi ve psikolojik anlamda çok yıpranmış durumdayız. Tutukluluğum nedeniyle ailem de zarar görmektedir. Aile birliği sarsılma aşamasına gelmiştir. Tek suçum bir yere para yatırmak. Ben ne olduğunu bilmiyordum'' iddialarında bulundu.

Tutuklu sanıklardan ''çete lideri olduğu'' iddia edilen Ziya Kadiroğlu, "Bugüne kadar samimi beyanlarda bulundum. Delillerin ortaya çıkması konusunda yardımcı oldum. Karartılacak bir delil yoktur artık. Düzce Üniversitesi’nde doktora öğrencisiyim. Kayıt yapmam gerek yoksa atılma aşamasına geldim. Derslere katılmak için son hakkım. Bu da büyük zararlar doğuracaktır hakkımda. Gerekirse hakkımda adli kontrol tedbirleri uygulanarak tahliyemi istiyorum. Eğitim hayatıma devam etmek istiyorum" talebinde bulundu.

Tutuklu sanık Yakışıklı: "Ayhan Ateş kod adlı şahıs çakarlı araçla gezerdi"

Tutuklu sanıklardan bir polis memurunun adını kullanarak kendine e-imza çıkartan Mıhyeddin Yakışır, “Yaklaşık 9 aydır tutukluyum. Ayhan Ateş denilen kod adlı şahıs bana 2024 tarihinde bir dosyada yardım edeceğini söyledi benimle ilgili. Benim de dosya ile ilgili bir alakam yoktu. Bu imzaları çıkarttırdı bana, benden e-imza çıkartmamı talep etti. Kendisi çakarlı araçla gezerdi, MİT’çi olduğunu söylemişti. İki üç tane çıkarttığım e-imzayı Ziya Kadiroğlu’na teslim ettim. Geri kalan e-imzaları da Ayhan Ateş isimli kişiye teslim ettim bana verdiği telefon ile birlikte ” beyanında bulundu.

Tutuklu sanıklarda Yalçın Maraşlı da, “Ayhan Ateş isimli bir şahısla tanışıklığımız vardır. Kendisi bana müşteri getiriyordu. Benden bir ricada bulundu. Bunun üzerine bir defaya mahsus e-imza çıkarttım. Başkaca bir eylemim yok. Gerekirse adli kontrol de uygulanarak tahliyemi talep ediyorum” ifadelerini kullandı.

Tutuklu sanıklardan Gökay Celal Gülen , “9 aydır işlemediğim suçun cezasını yatıyorum. Ailem dağılmak üzere. Medyada çıkan haberlerden dolayı itibarım iki paralık oldu. Hepatit-A hastalığını geçiriyorum 1 aydır. Ayrıca ben şeker hastasıyım. Tahliyemi talep ediyorum” talebinde bulundu.

"Depremde yaşamını yitiren Nesibe Hanım mezardan çıkıp şikayetçi mi olsun?"

Ara karar kuran hakim, tutuksuz sanıklar Yusuf Ender, Halil Akyüz, Hamza Korkmaz, Muhammed Yıldız, Ömer Ünlü, Yakup Yüce ve Ali Oğuzcan hakkında yakalama kararı çıkarılmasına hükmetti. Hakim, İnönü Üniversitesi Rektörlüğü, e-imza şirketi TÜRKTRUST, Türkiye Barolar Birliği ve Malatya Barosu’nun davaya katılma taleplerini ''suçtan doğrudan zarar görmediklerine kanaat getirerek'' reddetti.

Bunun üzerine söz alan Nesibe Kaya Zabun’un ailesinin avukatı, ''Diploması çalınan ve 6 Şubat depreminde yaşamını yitiren Nesibe Hanım mezardan çıkıp şikayetçi mi olsun? Mirasçıları suçtan zarar gördüğü için katılma talebinde bulunuyor. Bize göre bu dava ağır ceza mahkemesinde görülmesi lazım” diyerek karara tepki gösterdi. 
Duruşma 10 Ekim saat 10.00’a ertelendi.

"6 Şubat depreminin yol açtığı trajediler devam ediyor"

Zafer Partisi Lideri Ümit Özdağ, "6 Şubat depreminin yol açtığı trajediler ne yazık ki devam ediyor. Kahramanmaraş'ta depremde iki avukat kardeşimiz Ahmet ve Nesibe Kaya Zabun ile 6 aylık bebekleri hayatlarını yitirdiler. Ahmet kardeşimizin annesi ve şimdi öğrendi ki avukat olan gelinin avukatlık diploması, hukuk diploması çalınmış ve bir başkası tarafından kullanılıyor. İçeride de bunda ilgili bir dava yürüyor" dedi. 

"Hiç mi utanmadınız bunu yaparken?"

 Depremde hayatını kaybeden gelininin diploması Nurgül Göksu, şöyle konuştu:

Üç yıldan bu yana Ezgi Apartmanı davasında bir mücadele veriyorum. Çocuklarımın adaleti için mücadele veriyorum. En son gelinim Nesibe Kaya Zabun'un Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi diplomasının çalındığını öğrendim. Benim gelinim enkaz altında kaldığı süresince 6 aylık torunum Asude kollarındaydı. Enkazdan çıkardığımızda ikisi yan yanaydı. Gelinimin diplomasını çalanlara hırsızlar diyorum. Bu annenin o enkazın altındaki çektiği acıları ızdırabı da mı hiç düşünmediniz? Hiç mi utanmadınız bunu yaparken? Oğlumun diplomasının da şu an ne durumda olduğunu bilmiyorum. Gelinimin diplomasını çalanların oğlumun da diplomasını çalmış olabileceğini düşünüyorum. Bu insanlar kendi kendi menfaatleri için bu diplomayı kullanmışlar.

"Ölen bir insanın diplomasının çalınması bu kadar basit olmamalı"

Ben bu davanın da Ezgi Apartmanı davası gibi peşine düşeceğim. Çünkü gelinimin diploma davası, gelinimden bana emanet kalan bir davadır. Bu davanın da sonuna kadar takipçisi olacağım. Mücadeleden hiçbir zaman vazgeçmedim; çünkü istediğim tek şey adalettir. Hem çocuklarımın ölümüne sebep olanların hem de gelinimin diplomasını çalanların en ağır cezayla yargılanmalarını ve ceza almalarını istiyorum. Buradan İçişleri Bakanımıza ve Adalet Bakanımıza sesleniyorum: Ölen bir insanın diplomasının çalınması bu kadar basit olmamalı.

Ben yarın hayatımı kaybetsem, Genel Başkanımız hayatını kaybetse ya da siz basın mensupları hayatınızı kaybetseniz, demek ki bu insanlar veri tabanından sızıp sizin de diplomanızı kullanacaklar. Buradan Adalet Bakanımıza bir kez daha sesleniyorum: Bu davalara sahip çıkılmasını istiyorum.

Bu davaların 23. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülmesini istemiyorum; ağır ceza mahkemesinde görülmesini talep ediyorum. Şu an gelinimin diplomasını kullanan kişi tutuksuz yargılanıyor — bu kişinin bir an önce tutuklanmasını ve gereken cezayı almasını istiyorum. Tüm Türkiye'den tek talebimiz şudur: Gündem çok yoğun, çok karışık ama siz bu davalara ve deprem davalarına sahip çıkarsanız, bu suçu işleyenler bir daha aynı şeyi yapamayacaklar. Bu davalara sahip çıkarsanız Ezgi Apartmanı davasında kolonları kesenler bir daha kolonları kesemeyecek. Türkiye'de bir daha kolonlar kesildiği için insanlar ölmeyecek.

"Dosyanın ağır ceza mahkemesine gönderilmesini istiyoruz"

Aile avukatı Ahmet Çabukel, Ankara Adliyesi önünde yaptığı açıklamada, 6 Şubat depremi mağdurlarının da aralarında bulunduğu çok sayıda kişinin diploma bilgilerinin çalındığını; bazı kişilere para karşılığı sahte diploma verildiğini ve ehliyet sınav sonuçlarının değiştirildiğini söyledi.

Çabukel, sahte belgelerde" nitelikli resmi belge sahteciliği" ve "nitelikli dolandırıcılık suçlarının işlendiğini", e-imzaların ve belgelerin sahte olarak TÜBİTAK ve üniversitelerde onaylatıldığını belirtti. İddianamenin Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine itiraz ettiklerini, dosyanın ağır ceza mahkemesinde ve örgüt suçlamasıyla görülmesini talep ettiklerini açıkladı.

Avukat Çabukel, sahteciliğin Telegram grupları ve sosyal medya üzerinden organize edildiğini, diploma ve sınav sonucu değişiklikleri için kişilerin on binlerce, bazı vakalarda yüz binlerce lira ödediğini kaydetti. Ayrıca bazı üniversitelerin öğrenci işleri ve rektörlük çalışanlarının dosyada soruşturulabileceğini söyledi.

Çabukel, vatandaşları e-Devlet üzerinden diplomalarını kontrol etmeye çağırdı ve devlet kurumlarına bilişim güvenliği ve kişisel verilerin korunması konusunda önlem alınması çağrısında bulundu. Çabukel, "Şahısların en ağır cezalara çarptırılmasını talep ediyoruz. Bu bir Türkiye Cumhuriyeti güvenliğinin sorunudur. Dolayısıyla burada alınacak en ağır ceza bundan sonra böyle bir suçu işlemeye teşebbüs edeceklerin önünü kesecektir" dedi.

"Bunu konuşurken, şakalaşırken hiç mi vicdanınız sızlamadı?"

"Hepimizin evladı var" diyen Nurgül Göksu, "Bir evlat kolay yetiştirilmiyor. Benim oğlum da gelinim de bin bir emekle kendi tırnaklarıyla kazıyaraktan hukuk fakültesine girdiler, mezun oldular. Diplomalarının çalınmasını kesinlikle kabul etmiyorum. Onlar dediğim gibi en ağır cezayı alıncaya kadar mücadele edeceğim. Ezgi Apartmanı'nda ettiğim gibi. Gelinimden emanet çünkü. İddianameyi okursanız kendi aralarında birbirleriyle şakalaşıyorlar. 'Ya işte rahmetlinin de diplomasını kullanıyoruz' ama utanmazlar. Utanmazlar. Depremde 6 aylık bebeğiyle hayatını kaybeden bir annenin diplomasını kullanıyorsun sen. Bunu konuşurken, şakalaşırken hiç mi vicdanın sızlamadı senin? Hiç mi vicdanın sızlamadı" diye sordu.

Malatya Baro Başkanı Onur Demez, depremde yaşamını yitiren avukat Ali Mert İnce ve diğer meslektaşları için davaya katılma talebinde bulunacaklarını açıkladı. Demez, "Baromuz olarak Ali Mert İnce'ye yönelik hukuksuzluklara karşı savunucusu olacağız. Onun hatırasına yapılan çirkin saldırının failleri gereken cezayı alana kadar sürecin takipçisi olacağız" dedi.

Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen sahte e-imza davasında 5 tutuklu sanığın tutukluluk halinin devamına karar verildi. Bir sonraki duruşma 10 Ekim'de yapılacak. BTK ve YÖK gibi kamu kurumlarının müşteki olduğu ikinci dosyanın birleştirilmesine yapılan itiraz kesinleşince, 65 sanığın yargılamaya dahil edilip edilmeyeceği netleşecek.

 

ANKA

 

DAHA FAZLA HABER OKU