Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan,"2002-2025 yani AK Parti döneminde 'Geçinme Endeksi' tam 100 kat artmış durumda. Yani biz bu son 23 yılda tam 100 kat fakirleştik! Öte taraftan bu sistem; Kur Korumalı Mevduatla, borsayla, faizle, rantla zengini daha zengin ediyor. Normal bir ülkede bir iktidarın ekonomiyi toparlamak, halkını bu sefaletten kurtarmak için gece gündüz çalışması, uykularının kaçması beklenir. Fakat bizim ülkemizde iktidar, muhalefeti dizayn etmek için gece gündüz çalışıyor. 'Nasıl yaparım da muhalefeti kendi istediğim gibi şekillendiririm' diye uykuları kaçıyor" dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, Parti Genel Merkezi'nde yapılacak olan İl Başkanları toplantısı öncesinde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
İsrail'e karşı ambargo ve kesintisiz yaptırım için iktidara seslenen Arıkan, "Türkiye, 23 yıldır uyguladığınız tüm yanlış politikalara rağmen hala güçlü bir ülkedir. Dolayısıyla Türkiye’nin yapabileceğini yapmaması, zulme ortak olmak demektir. Ortadoğu’da bir canavar büyüyor. Bu canavar gözünü, çoktan Şam’a, Kahire’ye, Tahran’a, Ankara’ya, dikmiş durumda… Bu, öyle bir canavar ki; sonunda gözünü Londra’ya, Paris’e, Berlin’e, Moskova’ya hatta Washington’a dikecek! Kendinden olmayan herkesi ve her şeyi yok etmeden durmayacak" diye konuştu.
"Siyasi partilere bu tip müdahaleler, Türkiye’nin geleceğini tehlikeye atıyor"
Türkiye'nin karşı karşıya olduğu en önemli iki sorunun, hukukun siyasallaşması ve siyasetin hukuksuzlaşması olduğunu ifade eden Arıkan, şöyle konuştu:
'Kimsenin karşısında önünü iliklemesinler diye cüppelerinde düğme olmayan hakimlerimizi, savcılarımızı rahat bırakın. Yakalarında bir partinin rozeti varmış gibi hareket ediyor durumuna düşürmeyin. Önce üniversitelere kayyum atayarak işe başladılar. Sonra iktidar 'belediyelere' kayyum atamaya başladı. İktidar bugünlerde ise 'siyasi partilere' kayyum atamanın zeminini oluşturuyor. Adı, şekli nasıl olursa olsun, siyasi partilere bu tip müdahaleler, Türkiye’nin geleceğini tehlikeye atıyor.
Siyasiler eğer bir suç işlemişse, yargı önünde hesap versin. Sonuna kadar gidilsin. Ancak seçilmişleri bu kadar tartıştırırsanız, Sadece gerginliği büyütürsünüz. Çünkü her siyasi operasyonun ardından döviz fırlıyor, borsa düşüyor, yatırımcı kaçıyor. Neticede milletimiz bedel ödemek zorunda kalıyor. İktidarı tebrik ediyorum! Bölgemizdeki tehlikeyi görüp 81 ilde tam donanımlı sığınak yapma fikri, gerçekten yerinde bir karar. Ama şunu unutmayın: Siyasi operasyonlarla üç ayda bir attığınız ekonomik bombalara karşı, milletimizi koruyacak hiçbir sığınak yapmadınız! Hukuku siyasetin emrine verenler, günü kurtarır ama ekonomiyi kaybeder, güveni kaybeder, itibarı kaybeder.
"İki yıl önce 'Türkiye Yüzyılı' demişlerdi. İki yılda bu hedef 'Çeteler Yüzyılına' dönüştü"
Siyasetteki gerginliklerin sokağa yansıdığını belirten Arıkan, "Her köşe başını tutmuş çeteler var, dalga dalga büyüyen mafyalar var. Bu durum, sokağın en büyük sorunu haline geldi. Siyasettekiler, 'Haklı kim?' diye tartışıyor, diğer tarafta sokaktakiler, 'Sıradaki kim?' diye tartışıyor! Esnafa kurşun sıkan var, haraç isteyen var, masum vatandaşlarımızı sokak ortasında katleden bu gözü dönmüş çeteler var. Bunları burada sayıp dökmeyeceğim! Cennet vatanımızda, bir cinnet hali yaşanıyor! İnsan sormadan edemiyor: Pankart asanlar, tweet atanlar çok kolay bir şekilde tutuklanırken, onlarca suç kaydı olanlar, sokaklarda elini kolunu sallayarak nasıl cirit atıyor? İki yıl önce 'Türkiye Yüzyılı' demişlerdi. İki yılda bu hedef 'Çeteler Yüzyılına' dönüştü" dedi.
Arıkan, "hayat pahalılığı" ve "derinleşen yoksulluğun" eğitim hayatını etkilediğini belirterek, şöyle devam etti:
Size iki tane örnek vereceğim. Milli Eğitim Bakanlığı’nın, okullara kırtasiye ödeneği, öğrenci başına yıllık sadece 44,20 kuruş arkadaşlar. Bununla ne alabiliyorsunuz, biliyor musunuz? Bir A4 kağıdı diyeceğim ama onu da diyemiyorum. Bunun da yarsını alabiliyorsunuz. Bu ödenek de öyle her okula verilmiyor! Dünya lideri olduğunu söyleyen bir ülke, öğrencisine nasıl bir A4 kağıdının 'yarısını' reva görür ? Bir de temizlik ödeneği var! O da öğrenci başı yıllık sadece 119,47 kuruş. Bu da ne demek biliyor musunuz? Bir öğrenciye, bir haftalık bir damla sabun demek arkadaşlar! Kağıdın, sabunun; en temel ihtiyaçların lüks olduğu bir okulda, bu evlatlarımız nasıl eğitim görecek? Daha bu işin temizlik görevlisi, güvenlik görevlisi meselesi var! Her sene çözüldü dense de sadece taşeronun adı değişiyor.
Adil olmayan bu düzen, verirken damla damla veriyor, alırken oluk oluk alıyor! Öğrenciye bir damla sabunu çok görenler, emlak vergisini, rayiç bedeli yüzde 2 bin artırmaktan çekinmiyor. Bu uygulama, zaten zor geçinen insanımızın alın terine, emeğine, evine ve geleceğine yönelmiş açık bir tehdittir. İnsanımız kira öder gibi, emlak vergisi ödemeye mecbur bırakılmamalıdır. Asgari ücretliye, emekliye, memura vermeye gelince enflasyon azar deyip damla damla verenler; bu yüzde 2 bin artışınız enflasyonu azdırmıyor mu? Bu yanlıştan da bir an önce dönülmelidir.
"Sizin rakamlarınız değil; ortaya çıkardığınız ekonomik felaketin rakamları geçerlidir"
Bu gerçeklere rağmen ekonomiyi düzeltmekle sorumlu Sayın Mehmet Şimşek sürekli 'kağıt üstünde kalan' büyüme rakamlarından bahsediyor. Biz sormak istiyoruz. Sayın Şimşek, ekonomimiz büyüyor, rakamlar yükseliyor da bundan kim faydalanıyor? Sayın Şimşek, bu ülkede büyüyen bir şey var! O da büyüyen yoksulluktur! Adil olmayan bir düzende, rakamlar büyümez demiyoruz! Rakamlar büyür ama yoksulun sofrasından alarak, fakirin ekmeğinden çalarak büyür. Bugün yaşanılan tam da budur. Çarşıda, pazarda, markette, kira fiyatlarında ve daha nicesinde sizin rakamlarınız değil; ortaya çıkardığınız ekonomik felaketin rakamları geçerlidir!
Bu adil olmayan düzen; emekliyi üç kuruş maaşla, asgarı ücretliyi açlık sınırının altında bir rakamla, memuru toplu sözleşmeyle, öğrenciyi servis ve kantin fiyatlarıyla sefalete mahkum ediyor. 2002-2025 yani AK Parti döneminde 'Geçinme Endeksi' tam 100 kat artmış durumda. Yani biz bu son 23 yılda tam 100 kat fakirleştik! Öte taraftan bu sistem; Kur Korumalı Mevduatla, borsayla, faizle, rantla zengini daha zengin ediyor.
Normal bir ülkede bir iktidarın ekonomiyi toparlamak, halkını bu sefaletten kurtarmak için gece gündüz çalışması, uykularının kaçması beklenir. Fakat bizim ülkemizde iktidar, muhalefeti dizayn etmek için gece gündüz çalışıyor. 'Nasıl yaparım da muhalefeti kendi istediğim gibi şekillendiririm' diye uykuları kaçıyor.
Independent Türkçe