“Geliyor gelmekte olan” polemiği: Dervişoğlu’ndan MHP’ye "utanmalısınız" tepkisi

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, NOW TV’de İlker Karagöz ve Deniz Zeyrek’in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı

Fotoğraf: ANKA

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yönelik ''Geliyor gelmekte olan'' sözlerini, ''Bir siyasi partiyi yok etmeye yönelik operasyonlara dışarıdan alkış tutmak siyasi kimlik ve kişiliklerin övüncü değil utancı olmalıdır'' diye değerlendirdi. Dervişoğlu, "Bunlar Türkiye’de ilk kez yaşanmıyor. Türkiye’de tartışmalı kongreler elbette var. Ancak bir kongrenin geriye dönülerek mahkeme kararı ile iptal edilmesi ve kongrenin yetki verdiği kişilerin siyasi durumlarının tartışılır hale getirilmesi demokrasiyi zedeler. İlçe – il seçim kurulları var. YSK var. YSK’nın kararları temyiz de edilemez. Türkiye öyle bir noktaya geldi ki, her şey olabilir gözüyle bakıyorum" dedi.

CHP’ye yönelik operasyonların ardından ''seçim sandığı askıda'' şeklindeki gazete manşetleri hatırlatılan Dervişoğlu, “Olup bitenlere sadece siyaset penceresinden bakıp siyasi partilere hangi zararları verdi noktasından bakmamak lazım. Meselenin Türkiye’nin geleceği açısından doğru değerlendirilmesi gerekir. Türkiye demokrasi tecrübesi son derece yüksek insanların yaşadığı bir ülke. Bu pencereden bakıldığında sandığın askıya alınması, milli iradenin yok sayılması gibi hususlar zaman zaman karşımıza çıkar ama Türk milleri sabrı ve demokrasi tecrübesi ile bunları aşar. Millet, iradesine elbette sahip çıkacaktır ve siyaset üzerinde yaşama geçirilmek istenen entrikalar da milletin sağduyusu ile bertaraf edilmelidir” diye konuştu.

"Türkiye öyle bir noktaya geldi ki, her şey olabilir gözüyle bakıyorum"

''İktidarın muhalefeti dizayn etmeye çalışmak gibi bir hastalığı olduğu herkes tarafından biliniyor'' diyen Dervişoğlu, ''Ben hukuku, demokrasiyi, adaleti savunuyorum. Hukuk ve adaletin siyaset mekanizmasında belirleyici bir aparat olarak kullanılmasına karşı duruyorum. Bunlar Türkiye’de ilk kez yaşanmıyor. Türkiye’de tartışmalı kongreler elbette var. Ancak bir kongrenin geriye dönülerek mahkeme kararı ile iptal edilmesi ve kongrenin yetki verdiği kişilerin siyasi durumlarının tartışılır hale getirilmesi demokrasiyi zedeler. İlçe – il seçim kurulları var. YSK var. YSK’nın kararları temyiz de edilemez. Türkiye öyle bir noktaya geldi ki, her şey olabilir gözüyle bakıyorum'' dedi.

''Bir partinin iç meselesine mahkeme yoluyla müdahil olmak ülke yöneticilerine yakışmaz''

Atılan adımların nelere mal olacağının doğru bir biçimde değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Dervişoğlu, şu ifadeleri kullandı:

Siyasi tansiyonun iktidar tarafından düşürülmesini temin edecek adımlar atılmasından yanayım. Tansiyon o derece yükseldi ki kişilerin birbirine güveni kalmadı. Müesseselere güven kalmadı. Berlin’de hakimlerin olduğuna inanan bir dünya, 'Ankara’da hakimler yok' diye düşünüyorsa bu kabul edilemez. Sıhhat derecesi yüksek bir değerlendirme sonucunda Türkiye’nin karşı karşıya kalması muhtemel olumsuzlukları bertaraf edebilmek adına doğru kararların alınmasına vesile olabilecek bir sürecin yaşama geçirilmesini bekliyorum. Benimki bir temenni ama bu yoldan devam edilir ve siyasi tansiyonu arttırabilecek kararların yaşama geçirilmesi ve bunların arkasında hükümetin ya da iktidar partisinin olduğu hissiyatının yaratılması demokrasimiz adına tehlikelidir. Bir partinin iç meselesine mahkeme yoluyla müdahil olmaya çalışmak ülke yöneticilerine yakışmaz.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yönelik ''Geliyor gelmekte olan'' şeklindeki ifadesi sorulan Dervişoğlu, ''Bir siyasi partiyi yok etmeye yönelik operasyonlara dışarıdan alkış tutmak siyasi kimlik ve kişiliklerin övüncü değil, utancı olmalıdır'' diye değerlendirdi.

"Cumhurbaşkanı adayı belirlenmesi hususunda muhalefetin sergileyeceği hassasiyeti görmezden gelemeyiz"

Muhalefetin birlikte hareket etmesi ve ortak adaya  ilişkin açıklamaları sorulan Dervişoğlu, şunları söyledi.

Sistemden kaynaklı olarak Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 50+1 arayışı söz konusu. Dolayısıyla bunu alacak adayın doğru belirlenmesi hususundaki iddialarımız bugün de geçerli. İYİ Parti olarak biz şunu diyoruz; özellikle cumhurbaşkanı adayı belirlenmesi hususunda muhalefetin sergileyeceği hassasiyeti görmezden gelemeyiz. Muhalefetin sinerjisine zarar verecek bir adımın atılmasına da vesile olamayız. Siyasette durduğu yer doğru olması münasebetiyle parlamento temsili de önemsemek mecburiyetindeyiz. Ben, İYİ Parti’nin duruşunun ve kadrolarının, bugün ihtiyaç duyulan kadrolar olarak beklentilere karşılık verecek yeterliliğe sahip olduğunu söylüyorum. Dolayısıyla partilerin rekabeti devam edecek ama sistemden kaynaklı zorunluluklarla ilgili olarak bir bütünleşik muhalefet anlayışına sahip olması da kaçınılmaz.

"DEM Parti’nin de denklemin içine alınması muhtemel ama o günlere daha zaman var"

Erken seçim beklemediğini ancak ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Dervişoğlu, ''Erken seçim denen meselenin Cumhurbaşkanı’na bir kere daha adaylık imkanı tanıyacağını biliyoruz. Bütün olup bitenlerin Erdoğan’ın bir kez daha seçilmesinin mümkün kılınması açısından yaşama geçirildi diye düşünürseniz DEM Parti’nin de denklemin içine alınması muhtemel ama o günlere daha zaman olduğunu düşünüyorum. Erken seçim ve anayasa gündeme geldiğinde Meclis aritmetiğine bakarak bazı talepleri zamansız bir biçimde ortaya atıp iktidarın iştihanın kabartılmaması noktasında muhalefet partilerini uyarmıştım. Bugün yaşananlar kabaran iştihanım sonuçlarıdır. Siyasi rakiplerin tasfiyesi, siyasi partilerin tasfiyesine yönelik stratejilerin geliştirilmesi bazı alanlarda yapılan zamanlama hatasından kaynaklı diyebilirim'' ifadesini kullandı.  

Dervişoğlu, "Terörsüz Türkiye" sürecine ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine, sürecin terör örgütü PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın TBMM’ye davet edilmesiyle başlatıldığını hatırlatarak, "Bugün sürecin sürdürülebilirliğini temin etmenin yegane yolunun Öcalan’ın özgürlüğüne kavuşması olarak tanımlandığına şahit oluyoruz. ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir terör örgütü ile eşitlenerek bu sorunu aşamaz’ dedim. ‘Bu kendi içinde başka tehlikeleri beraberinde getirir. PKK eşittir Öcalan, o da eşittir Kürtler diyerek Kürtlerin töhmet altında bırakılmasını temin edecek yol haritası yanlıştır’ dedim" diye konuştu.

''Ben şalter değil, sigortayım"

Türkiye’nin bu meselesinin Suriye ve Irak’taki gibi ele alınamayacağına işaret eden Dervişoğlu, şöyle devam etti:

Ben şalter değilim. Beni indirip, kaldıramazsınız. Ben görüşlerimle sigortayım. Milletin ortalamasını temsil ediyorum. Bunların hiçbiri hiçbir emelinden de vazgeçmedi. Üniter devlet yapısına karşı halen adem-i merkezciyetçiliği savunuyorlar. Lozan’ı eleştiriyorlar. Hatta Türkiye’yi işgalcilikle ve soykırımcılıkla itham ediyorlar. ‘Bu Türkiye’nin tabu senedinin varlığına tecavüze yeltenmektir’ dedim. ‘Bu bir kalkışmadır’ dedim. Söylediklerimin hepsi gerçekleşiyor ama nasıl da haklı çıktım diye bununla övünecek değilim. Komisyonun kurulmasını talep eden Öcalan canisidir. Kurulmasını yaşama geçiren, Öcalan’ın geçmiş dönemlerde ‘istifade etmemiz gerekir’ dediği Numan Kurtulmuş’tur. Komisyon, kanunla kurulmamıştır. Ne amaçla kurulduğu ifade edilmemiştir. Sayısı üzerinde tartışmalar yapılmıştır.

TBMM Başkanı olarak kurduğu komisyonun İYİ Parti’ye tahsis ettiği 3 kişilik üyeliği vardır ama dünyada görülmeyecek bir biçimde İYİ Parti’ye verdiği üyelikleri dağıtmıştır. TBMM Başkanı, bu komisyondan bir parti çekilmiş olsa başka siyasi partilerden üye verebilecek midir? Meclis Başkanı, ‘Yasal düzenlemelere ihtiyaç var’ diyor. Komisyon yasal düzenlemeleri konuşmuyor. Komisyona katılmıyorum ama takip ediyorum. Komisyonun dışında konuşulanlara, Kandil'de konuşulanlara, Suriye’nin kuzeyinde konuşanlara bakıyorum, onların uzantısı siyasi partinin yapmış olduğu açıklamalara bakıyorum. İmralı’dan gelen sese ve habere bakıyorum. Bundan çıkan sonuç; bunların kafalarının değişmediği ve bütün bunların arzuladığı şeylerin komisyonda konuşulmadığı, dışarıdan sufle yapıldığı ama Meclis Başkanı’nın da hâlâ yasal düzenleme ihtiyacından bahsediyor olması halinden hareketle, ben bunların elinde bir yasal düzenlemeler paketinin bulunduğunu, TBMM açıldığında raftan indirilerek yaşama geçirileceği kanaatini taşıyorum. Eğer bu iktidar ve o iktidarın yandaşları kendi katillerini kurtarmak için bir planlama yapıyor da Abdullah Öcalan'ı da bu paketin içine dahil etmek istiyorlarsa, biz buna sonuna kadar direniriz.

''PÇDK’nın, PJAK’ın ve YPG-PYD’nin farklı unsurların inisiyatifinde yönetildiklerini görmek gerekir''

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, terör örgütü PKK’nın silah bırakma açıklamasına rağmen YPG/PYD’nin silah bırakmadığı belirtere, sözlerini şöyle tamamladı:

Bu örgütün emperyal güçlerin bir aparatı olarak bölge coğrafyasında konuşlandırıldığını anlaşılması gerekir. Bunun bir çatı örgütü olduğu gerçeğinin kabul edilmesi gerekir. KCK denilen yapılanmanın altında Irak’ta PÇDK, İran’da PJAK, Suriye’de YPG-PYD’nin aslında aynı emeller üzerine kurulmuş ama farklı unsurların inisiyatifinde yönetildiklerini görmek gerekir. Bütün bunların merkezine Öcalan’ı koyar ve ona 'Kurucu Önder' vasfı yüklerseniz; İran’dakinin, Irak’takinin, Suriye’dekinin onun lafıyla hareket edeceği hayaline kapılırsanız böyle bir sonuçla karşı karşıya bulunmanız kaçınılmaz olur. Ben bunlara işaret ederek çıkılan yolculuğun yanlış olduğunu ifade ettim.

 

ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU