Özgür Özel, Erdoğan'ın "DEM'le ittifak" açıklamasına Malatya'dan yanıt verdi: Kürtler ilkesiz değildir

CHP, 'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' mitinglerini sürdürüyor. Miting için bugünkü adres Malatya oldu

Fotoğraf: @CHPfotograf

Mitingde önce CHP Malatya İl Başkanı Barış Yıldız, İBB Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun Silivri'den gönderdiği mesajı okudu.

İmamoğlu, mesajında şu ifadeleri kullandı:

Malatya'nın yiğit halkı, Battalgazi'nin torunları, merhaba!

Selam olsun her sabah ocağını tüttürmeye devam eden emekçiye. Her şeye rağmen bu topraklardan göç etmeyip umutla tutunan gençlere selam olsun. Selam olsun Battalgazi'nin izinden gidenlere. O nasıl ki bu topraklarda cesaretiyle, bilgeliğiyle, adaletiyle nice hizmetler yaptıysa, siz de bugün bu meydanda aynı iradeyle adaletsizliğe, haksızlığa, baskılara karşı duruyorsunuz.

19 Mart'tan bu yana yaşadıklarımız sıradan bir adli süreç değil, siyasetin hukuk kılıfına sarılarak boğulmaya çalışılmasıdır. Bunların hiçbiri bağımsız ve tarafsız yargının işi değildir. Bu iktidarın yargı sopasını siyasete karşı kullandığı bir kuşatma hareketidir. İktidar, sandıkta kaybetmenin öfkesini hukukun arkasına saklayarak intikam almaya çalışıyor. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, biz bu kirli düzene boyun eğmeyeceğiz.

Çünkü biliyoruz, bu millet adaletsizliği unutmaz. Bu millet hesabı sandıkta görür. Sevgili Malatyalılar, biliyorum, yurdun dört bir tarafında Malatya'nın gençlerine iş bulamıyor, kadınları üretimden dışlanıyor, tarlalar verim kaybediyor. Esnaf borçla boğuşuyor. Göç artıyor. Şehir yalnızlaşıyor ve yaşlanıyor. Ama biz bu döngüyü kırmaya kararlıyız. Malatya'yı yeni bir kalkınma modelinin, onurlu bir emeğin, adil bir geleceğin öncü şehirlerinden biri yapacağız. Depremin hem gönlünüzde hem de şehrinizde oluşturduğu boşluğu hizmetle dolduracağız.

Çarşı, pazarınız, Taze Camii'nin avlusu yine kalabalıklarla dolacak. Bu kadim şehir yeniden Anadolu'nun üretim üssü olabilir. Organize sanayileri, teknoloji ve tarım ekosistemiyle entegre edeceğiz. Kadınların ve gençlerin eğitimde, istihdamda, siyasette eşit söz sahibi olduğu bir Malatya kuracağız. İnşaatla değil bilimle, talanla değil planla, rantla değil hakla büyüyen bir Malatya için hem sosyal devleti büyüteceğiz hem de hukuku güçlendireceğiz. Bu mücadeleyi sadece bir şehir için değil, bu ülkenin tamamı için vereceğiz.

Bize düşen yılmadan, yorulmadan dimdik yürümektir. Battalgazi'nin mirası budur: Mazlumdan yana, zalime karşı saf tutmaktır. O yüzden buradan, bu duvarların ardından size en derin selamlarımla bir de çağrıda bulunuyorum: Omuz omuza duralım. Birbirimize yaslanalım. Bu adaletsizliğe, bu yalanlara, bu baskılara teslim olmayalım.

Cesarete ve kararlılığa ekmek, su kadar ihtiyaç duyduğumuz günlerdeyiz. En çok da birbirimize. Bu ülkenin yarını bizim ellerimizde. Ve o eller bir kez birleşti mi artık hiçbir güç tutamaz. Asla boyun eğmeyeceğiz. Bu karanlık düzeni hep birlikte değiştireceğiz. Ve mutlaka, mutlaka kazanacağız. O zaman her şey çok güzel olacak. Kalın sağlıcakla.

"Darbe bize yapıldı"

CHP Genel Başkanı Özgür Özel konuşmasında Malatyalıları selamlarken "Bugün burada 35’inci mitingimizi yapıyoruz. Bütün Malatya bilir. Darbeler iktidara yapılır. Herkes döner muhalefetin gözünün içine bakar. 15 Temmuz’da hiç duraklamadan muhataplarımızı aradık. AK Parti’nin o güne kadar bize yaptıklarını bir kenara bıraktık, Meclis’te hep birlikte direndik" diye sözlerine başladı.

Özel ifadelerini şöyle sürdürdü:

Bugün burada 35. mitingimizi yapıyoruz. Ne oldu 19 Mart'ta? Niye darbe diyoruz? Bütün Malatya bilir. Darbeler, darbeler iktidara yapılır. Ve doğası gereği iktidara yapılan bu darbelerde herkes döner, muhalefetin gözünün içine bakar. Hele hele ana muhalefetin ne diyeceği, ne yapacağı çok önemlidir. Hatırlayın, 15 Temmuz'da etle tırnak gibi oldukları, ne istedilerse verdikleri, hatta sonra birbirlerine düşünce parsel parsel Ankara'yı onlara verdin diye birbirlerini suçladıkları… birbirlerini suçladıkları bir cemaat 15 Temmuz'da darbeye kalkıştı.

Biz o gün, darbenin muhatabı kim, hiç düşünmeden, o güne kadar bize yapılan… Bayılan mı var? Bakayım. Ha, orada orada, şey hemen yanında zaten. Gelmiş. Kim kötüyse yaklaştırın hemen orada bakayım, Şirin Hanım. Biz 15 Temmuz gecesi hiç duraklamadan muhataplarımızı aradık. AK Parti'nin o güne kadar bize yaptıklarını, dediklerini bir kenara bıraktık ve darbeye karşı Meclis'te hep beraber direndik. Çünkü biz biliyoruz ki darbe sandığı, darbe milletin iradesini hedef alır. Kim milletin seçtiğine darbe yapıyorsa karşısında hep birlikte durmak icap eder. O gün, o zor sınavdan hepimiz alnımızın akıyla çıktık.

Ama bu sene 19 Mart'ta yaşadığımız darbe, evet, iktidara. 31 Mart seçimlerinin birinci partisine, o partinin İstanbul'a seçtirdiği belediye başkanına, yetmez, gelecek seçimlerdeki Cumhurbaşkanı adayımıza, milletimizin takdiriyle bir sonraki Cumhurbaşkanımıza, Ekrem İmamoğlu'na yapıldı. Bugün şehidiniz, Malatyalı teğmenimizin evine gittim taziyeye. Çok üzüldük o yaşananlara. O konuyu da hızla Meclis'te araştırılmasını çalışıyoruz. Ama sınır boyunda bekleyen, terör deyince terörle mücadele eden, savaş deyince gözünü kırpmadan giden Mehmetçiğe de yürekten bir teşekkür alkışı.

"Murat Kurum utanmadı"

6 Şubat depremi ülkemizi çok kötü şekilde yaralayan, 50.000'in üzerinde canımızı alan, her eve bir ateş, 10 şehre ateş düşüren bir deprem. İlk gün, deprem olduktan sonra ilk gece buraya geldim. İlk geceyi Malatya'da ateşin başında geçirdim. Ertesi sabah görüntüyü görünce depremin Malatya'da neler yaptığını gördüm. Ve Veli Ağbaba'nın mücadelesini, Cumhuriyet Halk Partisi örgütünün mücadelesini, aylar süren mücadelesini defalarca Malatya'ya gelerek, 45 gün kaldığım deprem bölgesinde 5-6 kez gelip görerek, milletvekillerimizin çalışmalarını görerek buradaydım.

O günlerde tüm Türkiye'de 650 bin konut yapılacaktı. Malatya'daki konut ihtiyacı da 101 bindi. O gün Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malatya'ya da Türkiye'ye de bir yıl içinde bütün konutları teslim etmenin sözünü verdi. Şimdi depremin üzerinden 2,5 yıl geçti. İstanbullunun İstanbul'u yönetmesine onay vermediği Murat Kurum'u tekrar bakan yaptı. Murat Kurum, geçtiğimiz günlerde 250 bininci konutu teslim ediyorum diyerek, 'Yapamazsın' dediler, 'Yapıyoruz' diye algı yöneterek, utanmadan sıkılmadan törenler yaptı.

"2,5 yılda konutların yüzde 35'i verilmiş"

Ey Murat Kurum, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözü bir yılda 650 bin konut. 2,5 yıl geçmiş, 250 bin konut. Konutların yüzde 38'i. Malatya'daki duruma bu sabah baktım. 101 bin konut sözü var, 35 bin konut vermişler. Bir yılda bitireceğiz demişler, 2,5 yılda konutların yüzde 35'i verilmiş.

AFAD'a göre 75 bin kişi Malatya'da konteynerda yaşıyor. İlk başta 125 bin kişiydi, 50 bini konteynerdan kurtulmuş, 75 bin kişi konteynerda yaşıyor. Doğru mu? Konteynerlar perişan durumda. Sağlık tehditte. Bu sıcağın altında 2,5 yıl sonra Malatya gibi şehirde 75 bin kişi konteynerda kalıyor. Bu Murat Kurum utanmadan teslim töreni yapıyor, milletten alkış istiyor.

Erdoğan'ın açıklamalarına sert tepki

Erdoğan bugün tarihi açıklama yapacağını söyledi. Günlerdir salondan paylaşım yaptılar 3 gün 2 gün kaldı. Millet kulağını açıp dinledi. Asgariye emekliye zam açıklamadı. Atanmayan öğretmene müjde vermedi. Don gören çiftçilere ödemeden bahsetmedi. Demokrasiye döneceğim erken seçim müjdesini vermedi. Döndü dolaştı kendi partisinin propagandasını yaptı. PKK silahları yaktı bundan sonra AKP-MHP-DEM birlikteyiz başkasını istemeyiz bundan sonrasını Türkiye Yüzyılı dedi."

Biz önce şunu söyleyeyim. Bu iktidarın 41 yıldır PKK terör örgütü var. 23 yılı AKP iktidarında ya Erdoğan başbakan ya cumhurbaşkanı. Geldiği sene 2002'de sadece 7 şehidimiz var. Oradan aldı yalan yanlış işler yaptı. 2015 2016'da 530 şehidimiz var. Geçmişte çözüm süreci dediğinde CHP'yi istemem MHP o zaman buna APO ile anlaştın ihanet süreci diyor. Bu bahçeliye kan emici vampir diyor. Arkasında 530 şehit veriyoruz. Sanki buralarda hiç suçu yokmuş gibi bugün çıkmış biz anlaştık yapacağız fayda göreceğiz diyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak yıllardır teröre karşıyız hem terörsüz hem demokratik Türkiye'nin arkasındayız.

"Siyasi tutsaklarla iç cephe güçlenmez"

Biz barışın da demokrasinin de teminatıyız. Karşımızda demokrasiye savaş açan, rakiplerini hapse atan, belediyelere kayyum atayan seçilmiş siyasetçileri zindanda çürüten otokrat iktidar var. Bu anlayışla demokrasi gelmez. Buradan iç cephemiz güçlü olsun diyenlere sesleniyorum. Zindanları siyasi tutsaklarla doldurarak yapamazsınız. Biz Saraçhane'de yedi gün yedi gece beraber direndik. Özdağ'a da İmamoğlu'na da Demirtaş'a da özgürlük dedik. Seçilmişlerin yanında durduk. Bugün dün DEM Parti ile görüştük diye bize terörist diyenler, belediye meclislerinde eski DEM'den bir meclis üyesi var Kent İttifakı var diye başkanlarımızı hapse atanlar şimdi terör örgütünün başı ile oturdular anlaştılar ama halen daha belediye başkanlarımızı içeride tutuyorlar.

"Korku siyasetinde yeni düşman CHP"

Şunu açıkça gördük. Erdoğan umut siyaseti yapamadığı için perişan olduğu için seçim kazanma ihtimali olmadığı için düşman arıyor. Yeni düşman siyaseti yapmak istiyor. Erdoğan'a sesleniyorum: Aç olanın karnını doyurmadan, derdi olanın derdini çözmeden korku siyasetine geçit yok. Yıllardır açsın, yoksulsun biliyorum ama oyu bana vermen lazım yoksa ezanı dindirecekler bayrağı indirecekler diye milleti korku siyaseti ile kendisine oy verdirdi. Şimdi orada yaptığı suçlamaların hepsini unuttu. Yeni bir korku siyaseti yeni bir düşman o da CHP. Durduğum yerden geri gitmem teröre de karşıyım barışın da arkasındayım. Siyaseti sana göre yapmam. Gazi'nin partisini Türkiye'nin birinci partisini kimseye aşağılatmam. Alnını karışlarım senin."

"Kürtler ilkesiz değilir"

Çıkmış Kürt Türk Arap, Kürt Türk Arap. Hesap Kürtlerin temsilcisi dem. Türklerin temsilcisi MHP bak bak bak. Arapların temsilcisi kendisi. Suriyelileri doldurdu Arapların temsilcisi kendisi. Bir çatı kuracak çatıda vatandaşlık bilinci değil Ümmet bilinci olacak. Sünni Müslümanlık üzerinden yeni bir ittifak kuracak ve aklı sıra bunun üzerinden yeni bir ittifakla yürüyecek. Bugün çeşitli siyasi partilerden açıklamalar geliyor. Biz Kürt ve Türk’ün kardeşliğine gözyaşının bitmesine, şehit gelmemesi için her şeyi yaparız. Cumhuriyet Halk Partisi olarak durmamız gereken yerde dururuz.

Çeşitli partilerden açıklamalar geliyor. Biz şehit gelmesin diye her şeyi yaparız ama Türkiye’ye bir ümmetçilik üzerinden din siyaseti üzerinden bu coğrafyada sana hesap yaptırmayız, biz bu işi Türkiye ittifakıyla nasıl yendiysek yine yeneceğiz. Buradan bütün CHP’lilere sesleniyorum asla ve asla korkmayın. Efendim yeni bir ittifak kurulur orada hiçbir partiyi de hor görmeyin. Kürtleri ilkesiz insanlar gibi düşünmeyin. Kürtlerin de biz Türklerin de Laz’ı da Çerkez’i de baş üstünde. Ben Türk Milliyetçilerine de kurban olayım ülkücülere de kurban olayım Kürt kardeşime de kurban olayım Tayyip Erdoğan düş yakamızdan...

TRT'den canlı yayın talebini tekrarladı

Erdoğan 115 gün önce dedi ki bunlar insan içine çıkamayacaklar. bunlar bir ay içinde birbirinin yüzüne bakamayacaklar. Malatya’dayım İsmet Paşa’nın memleketindeyim. Buradan bütün Malatyalıların gözünün içine baka baka söylüyorum. Ekrem Başkan masumdur atılanlar yalandır Ekrem Başkan adayımızdır namusumuzdur. Kendimize güvenimiz tam. Terörsüz Türkiye, Tutuksuz yargılama TRT’den canlı yayın. Siz de o savcılarınıza güveniyorsanız TRT’de çıkın karşımıza TRT’de canlı yayında hesaplaşalım.

"O namussuzu partiden atacağız"

En sonunda, geçtiğimiz günlerde Manavgat'ta bir baklava kutusunun içinde paralar çıktı. Partinin genel başkanı olarak gördüm, başımdan kaynar sular döküldü. İki müfettiş, iki muhakkik görevlendirdim, yolladım. Ve sonunda iş ortaya çıktı. Önümüzdeki hafta partinin de ne yaptığını da göreceksiniz. Ama buradan ifade edeyim. Bizim kusurumuz yok mu? Var. O baklava kutusunu alan adamı vaktiyle belediye meclis üyesi yapmışız. Özeleştirimizi yapacağız. O namussuzu partiden atacağız. Suça bulaşan kim varsa yakasına yapışacağız.

Dün bunu iddia ettim, bugün Manavgat Savcılığı bunu kabul etmiş. Dün iddia ediyordum, bugün gerçek anlatıyorum. Haziranın 3'ünde bu namussuzu yakalamışlar. Bolca kaçak içki ve ne olduğu belli olmayan bir tozla. Çıkacak onun ne olduğu. Yüzde 99 uyuşturucu. Bunu, almışlar kaçak içkiden, şüpheli paketten hiçbir şey yapmadan salmışlar. Sonra bir ay bu namussuzla birlikte çalışmışlar. Bir ay sonra odaya birini yolluyorlar. Polisle işbirliği yapabilir, rüşvet yakalansın. Oraya koyuyorlar, eliyle koymuş buluyorlar. Kendine söylüyorlar, rahat, güneş gözlüğünü saçına takıyor. 'Aç' diyorlar, eli titremeden açıyor. 'Göster' diyorlar, gösteriyor. Sonra biz, 36 saatlik görüntülerden görüyoruz ki bu adam polisler odasına girmeden odadan çıkıyor, koridorda polisle karşılaşıyor, polis alıp geri getiriyor, odaya sokuyor, 'Kapatın kapıyı' diyor, mevzu o dakika başlıyor.

Şimdi, başka işler yakalanıp kuyruğu kaptırınca, şimdi bu güya itirafçı, iftiracı olmuş. Söylediklerinden doğru çıkan olursa, hırsızlığa karışan kim varsa bizden çekeceği var, partiden çekeceği var.

"AK Parti Manavgat'ı alsınlar diye..."

Ama işi şuraya getirmişler. Üç belediye meclis üyesi ismi veriyorlar, AK Parti Manavgat'ı alsın diye. Hepsi istifa etti. Bu sefer çağırdılar tekrar, dört belediye meclis üyesi ismi daha verdi, onları aldılar. Onlar da gözaltına giderken istifa etti. Bu sefer başvurdular: "Bu istifalar sayılmasın. Önce belediye başkanını seçelim, Manavgat AK Parti'ye geçsin, sonra öbürküler gelsin" diye.

Gece gündüz çalıştık. Dün gece YSK'ya başvurduk, yazıları aldık, Manavgat'taki çoğunluğu koruduk. Ama baklava kutusunun üstüne, hatırlıyor musunuz, ilk gece bütün AK Partili milletvekilleri, bakanlar hepsi birden baklava kutusu üstüne partimizin şanlı şerefli, atamızdan emanet altı okunu yapıştırıp paylaştılar. Neymiş baklava kutusu? Baklava kutusuna altı ok olmazmış. Çünkü üstünde ampul varmış, ampul varmış.

Buradan, buradan şu kadarını söylüyorum: Dünya kadar yalan attılar, dört kişiden biri inanıyor. İki AK Partiliden biri Tayyip Bey'e inanıyor, biri Ekrem Bey'in masumiyetine inanıyor.

"Bu yalanları bu millet yemez"

Buradan şu kadarını söylüyorum. Dünya kadar yalan attılar, dört kişiden biri inanıyor. İki AK Partiliden biri Tayyip Bey’e inanıyor, biri Ekrem Bey’in masumiyetine inanıyor. Türkiye’de yüzde 75 bu yalanlara inanmıyor. Arpaya katsan at yemez, yala katsan it yemez. Bu yalanlarınızı bu millet yemez. Asla da yemeyecek. Diyorlar ki ‘Erdoğan, istifa.’ Erdoğan, bundan 115 gün önce dedi ki ‘Bir ay içinde bunlar insan içine çıkamayacaklar. Bunlar birbirinin gözünün içine bakamayacaklar, birbirinin yüzüne bakamayacaklar.’ Malatya’dayım; İsmet Paşa’nın, Turgut Özal’ın memleketindeyim. Veli Ağbaba’nın memleketindeyim. Buradan bütün Malatyalıların gözünün içine baka baka, televizyondan bütün Türkiye'nin gözünün içine baka baka söylüyorum. Ekrem Başkan masumdur. Atılanlar yalandır, hepsi iftiradır. Ekrem Başkan adayımızdır, namusumuzdur. Şu kadarını söylüyorum. Bizim kendimize güvenimiz tam. Biz ‘3T’ diyoruz; terörsüz Türkiye, tutuksuz yargılama, TRT’den canlı yayın. Biz arkadaşlarımıza güveniyoruz. Siz de o savcılarınıza güveniyorsanız, çıkın karşımıza. TRT’de canlı yayında hesaplaşalım. Mahkemeyi TRT yayınlasın. Ancak şöyle bir uyanıklık görüyorum AK Parti medyasında. ‘Efendim TRT iddianameyi verir. Savunmalarda reklam verir.’ Öyle bir şey yok. Bir kanal tahsis edecek. İddianame de cevapları da savcı da savunma avukatları da herkes ne konuşuyorsa millet dinleyecek. Özel kanallar için, yayınlamak isteyenler için frekans verilecek. Millet iftirayı da görecek, namuslu Cumhurbaşkanı adayımızı da dinleyecek.

Şimdi Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin hemen arkasında 10 binler ‘Hak, hukuk adalet’ diye bağırırken Malatya’dan bir hatırlatma… Bu binada bir AK Partili oturuyor. Aslında bir CHP’li oturacaktı da başka seçime kaldı. Yüzde 20’lik oyu ankette herhangi bir adayla yüzde 20 alacakken, Veli Ağbaba ile seçim kazanılabilir göründü. Geldi ve bütün Malatya’yı ayağa kaldırdı. Bütün Türkiye’nin dikkatini çekti. Hatta birilerini de birazcık korkuttu. Yüzde 38 ile efsane oldu. İnşallah oturacak oraya bir gün. Gerçi genel seçimler olur da erken seçim olur da parti iktidar olunca Veli Ağbaba ne olur? Bakan olur. Malatya’nın bakanı olur. Bu binada bir AK Partili oturuyor ve diyor ki ‘Benden önceki belediye başkanı bana, 3,5 milyar borç devrettim, dedi. 17,5 milyar borç çıktı.’ Diyor ki ‘Mıcırın tonu 70 lirayken, 265 liraya almış.’ ‘Dört kat pahalıya almış’ diyor. Diyor ki ‘Belediyemizin iştiraki Esenlik’in 100 milyon lira değerinde altı gayrimenkulünü 23 milyon liraya satmış.’ ‘77 milyon bu belediyeyi zarara uğratmış’ diyor. Bunu söyleyen AK Partili, söylediği AK Partili. Şimdi buradan sesleniyorum. Abdurrahman Tutdere’ye, depremzedelere yedirilen yemeğin, 24 bin liralık yemeğin bir iş adamı tarafından ödenmesinin hesabını sorup, tutuklama isteyip ev hapsinde tutacaksın… ‘Mıcır dört kat pahalı alındı’ diyor. Bas bas bağırıyor. Diyor ki ‘77 milyon Malatya zarara uğradı.’ Çağırıp da bir kelime sormayacaksın. Ey Tayyip Erdoğan, ey sarayın savcıları, ey majestelerinin savcıları bu hukuk bir tek bize mi var? Günahsız arkadaşımıza iftira atıyorsun. Kendi belediye başkanın ihbarda bulunuyor, duymuyorsun. Yazıklar olsun böyle düzene.Bir kez daha buradan söylemek isterim ki Cumhuriyet Halk PArtisi baklaa kutularına da karşıdır, ayakkabı kutularına da karşıdır. 17-25 aralıkta deliller, dinlemeler usulsüz. Delliller kanuna aykırı toplandı diye bütün hepsini yok sayanlar, baba oğul telefonda sıfırladın mı oğlum, babacığım, az kaldı babacığımları bu millete unutturamazlar. Bizim o gün kutu kutu çıkan paraları önce FETÖ koydu deyip, FETÖ defolup gidince faizi ile geri isteyenler, evlerniden para sayma makinaları çıkanlar, baba oğul sıfırlama konuşanlar bugün tek bi delil olmadan, bir iftira düzeni üzerinden partimizi iktidardan uzaklaştırmak için mileti kandırmak için kumpas kuruyorlar. Bu kumpası da yırtıp atacağız, o yapılanların da hesabını teker teker soracağız.

"İnat edersen perişan olursun"

Buradan güya ‘Tarihi açıklama yapacağız’ diye tarihi bir safsatayı konuşma diye prompter’dan okuyan Erdoğan’a sesleniyorum: Sen bu ülkeyi yıllarca yönettin. Artık yaşlandın. Artık yoruldun. Kendi gündemine sıkıştın. Bu ülkenin derdini duymuyorsun, sorununu çözmüyorsun. AK Partili de olsa karnını doyuramıyorsun, gencine iş bulamıyorsun, bu ülkeye umut olamıyorsun. Eğer inat edersen bir yıl, iki yıl daha zulmedersin ama perişan olur gidersin. Ama bu ülkenin dayanacak gücü yok. Bence bu yaşlılığa, bu yorgunluğa, bu gerginliğe, bu işi partinde genç bir arkadaşa devrederek, onu aday göstererek karşımıza çıkar, millet karar versin. ‘Yok bırakmam, oturduğum koltuğa çakıldım, ayrılmam. Bu koltuktan kalkmam’ diyorsan görev sürenin yarısındasın. 2,5 senden 2,5 benden. Gel 2 Kasım’da aday ol. Seçilirsen beş yıl daha senin. Seçilmezsen ki seçilemeyeceksin. Bu milletin artık yüzünü güldürelim, yüzünü güldürelim. Bu ülkeyi son yerel seçimleri kaybeden bir iktidar partisi yönetiyor. Bu ülkeyi son anketlerde yüzde 29’a düşen bir parti yönetiyor. Bütün saldırılara rağmen, bütün saldırılara, haksızlıklara rağmen Cumhuriyet Halk Partisi bütün anketlerde en önde çıkıyor. Tayyip Erdoğan’a buradan bir kez daha sesleniyorum: Yüzde 29’la seni orada oturtmam, seni orada oturtmam. Bak Malatya Meydanı ne diyor? Ey Erdoğan. Duymaz, biraz ağır işitiyor artık. Ey Erdoğan, ben milletim, milli iradeyim. Adayımı bırak, sandığı getir. Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum.

"Bu ülkede halkın iktidarını kuracağız"

Son seçimlerde ben 2009 yılında ilk belediye başkanı adayı olduğumda rahmetli Baykal, adayımız rahatsızlanmıştı, dedi ki ‘Manisa’ya aday ol.’ Dedim ki ‘Seçim kayıp’, dedi ki ‘Manisa’yı alacaksın.’ Dedim ki ‘Bir önceki seçim 2004’te. Oyumuz yüzde 6.’ Dedi ki ‘Bu seçimde değil ama bir seçimde sen Manisa’yı alacaksın.’ Gittik 6’ydı 13 aldık, 20 aldık, 24 aldık, 30 aldık ve son yerel seçimlere kadar geldik. Vaktiyle 6 aldığımız Manisa’da yüzde 60 aldık. Rahmetli Baykal ‘Bu seçim değil ama bir seçim alacaksın’ demişti. Parti aldı ama o seçimi ben almadım. Oraya resmini asmışsınız, canım kardeşim Ferdi Zeyrek aldı. Allah gani gani rahmet eylesin. Ferdi Başkan’ın ölümünde başta Veli Ağbaba, Malatya’dan çok sayıda siyaset arkadaşımız, il başkanımız, siyasetçiler, dostlarımız hastanede yanımızdaydılar, cenazede yanımızdaydılar. Yasımızda, taziyemizde yanımızdaydılar. Bugün de kardeşimi, oTürkiye siyasi tarihinin belki en kalabalık cenazesinde 100 binlerin kıldığı cenaze namazındaki o fotoğrafla beni karşıladınız. Siz Malatyalılar gerçekten dünyanın en iyi insanlarısınız. Hepinizi çok seviyorum. Ve Ferdi’nin bıraktığı yerden, iktidar yürüyüşümüze hep birlikte devam edeceğiz. Ve eninde sonunda, isteriz ki erken seçimde 2 Kasım’da, ama ne kadar kaçarlarsa kaçsınlar eninde sonunda o sandığı getirerek bir şekilde bu seçimi kazanacağız. Ve bu ülkede mağdurların, yoksulların, köylülerin, emekçilerin, emeklilerin; yani halkın iktidarını kuracağız. Dünyanın üzerinde plan kurduğu, hesap yaptığı ülke diye korkmayıp, kendi gençlerimize dünyanın öbür ucunda hayal kurdurtmayacağız. Ve seçimden sonra gençlerimiz için yasaksız bir Türkiye, yasakların yasak olduğu bir Türkiye, vizesiz bir Avrupa, Avrupa Birliği’ne tam üye bir Türkiye yapacağız. Gençlerimiz Avrupa Birliği pasaportuyla bütün dünyada özgürce gezecek. Malatya’dan İstanbul’a gider gibi Avrupa’nın bütün ülkelerine gidecek. Ve biz bunu iktidarımızın ilk birkaç yılında, şimdiden desteğini aldığımız kardeş partilerimizle seçim yaklaştıkça Türkiye’nin önüne koyarak, seçimleri kazanarak hep birlikte başaracağız. Artık kimsenin boynu bükük, hiçbir babanın yüzü önde, hiçbir memurun esnaftan utanacağı, hiçbir esnafın siftahsız kalmayacağı bir Türkiye’yi, herkesin mutlu olduğu bir Türkiye yapacağız. Bunu yapmak için partimize güveniyor musunuz? Adayımıza güveniyor musunuz? Adayımızın Türkiye’nin dört bir yanında gece mitinglerinde, gençlerin yaktığı gibi bu ışıklarla karanlık hücresi aydınlanıyor. Ekrem Başkan’a ve cezaevlerinde suçsuz yatan bütün başkanlara Malatya’dan muhteşem bir koroyla yiğidim aslanım demeye hazır mısınız? Yakalım ışıkları. Helal olsun. Bu eli Ağababa’nın görkemli hatıralardaki performansına millet şaşırıyordu, memleketin suyundanmış havasındanmış. Muhteşem kuruyor teşekkür ediyoruz. Artık bu devlete gayrimeşru bir iktidar, halkın %70’in inanmadığı bir iktidar, rakiplerine darbe yapan, sokağa çıkamayan, pazara gidemeyen bir iktidar yönetemez. İşçinin ve emeklinin hakkını vermeyen bir iktidar yönetemez.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU