İYİ Parti Genel Başkanı Dervişoğlu: MHP, AK Parti ittifakına DEM Parti de artık ortakmış

''Evlatlarımızın sebepsiz yere şehit olmadığını dünya aleme de göstereceğiz''

Fotoğraf: X / @iyiparti

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Edirne’nin Çakmak Köyünde vatandaşın baraj sorunu nedeniyle tarımında yaşanan sorunlar yerinde dinlemek ve çözüm için proje geliştirme amacıyla vatandaşlarla bir araya geldi.

Dervişoğlu, yaşanan baraj sorunu hakkında bilgisi olduğunu,  sorunların temelinde yanlış tarım politikalarının yattığını belirtti. Dervişoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarına da gün içinde yanıt vereceğini belirterek, sandık çağrısında bulundu.

''‘Ben geldim gitmiyorum' demek Türk milletine hakarettir”

İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu, “Eğer siz demokrasiyi gelip gitmemek için vasıta haline getirmeye kalkışırsanız o zaman diktatörlüğe her gün bir adım daha yaklaşmış olursunuz. ‘Ben geldim gitmiyorum’ demek Türk milletine hakarettir. Türk milletinin beklediği ve istediği geldiği gibi kalan siyasetçi tipi değildir. Türk milleti 6 defa giden 7’inci defa gelmeye çalışan Süleyman Demirel’i özleyen bir millettir. Siyasete saldırganlığı değil; nezakete hakim olmak isteyen bir millettir. Türk milleti istediği gibi istediğini yapmak için dinini istismar eden, yasaları, anayasayı istismar ederek kendine uydurmak isteyen siyasetçiler aramamaktadır. Türk milleti inanç üzerine inşa edilmiş, cumhuriyetin değerlerini sahiplenen ve cumhuriyetin felsefedine inanan siyasetçi tipini arzulamaktadır” dedi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bir anne: ''Kadınlar susmayın ki tencereniz etle kaynasın''

Dervişoğlu’nun konuşması sırasında araya giren bir öğrenci annesi ise elindeki tasın içinde bir dilim ekmek ve kuru soğanı göstererek, ''Benim oğlum başarılı okumak istiyor. Ben ona bir karne hediyesi bile alamadım. Et döner istiyor alamıyorum. Ben bunu mu hak ediyorum? Buradan bütün kadınlara sesleniyorum susmayın. Konuşun ki tencere etle kaynasın'' diye sitem etti.

“MHP, AK Parti ittifakına DEM Parti de artık ortakmış”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Çakmak Köy ziyaretinin ardından Edirne Uzun Köprü ilçesinde esnaf ziyaretinde bulundu.

Bir kasapta, vatandaşın 100 liralık et aldığını söyledi. Bir vatandaş ise ''Ülkeyi yöneten Türk kalmadı dediniz'' sözlerine Dervişoğlu, “Nasıl haklı çıktım. Cumhurbaşkanı bugün açıkladı. Üçüncü ortağını söyledi. MHP, AK Parti ittifakına DEM Parti de artık ortakmış. Ben söylemedim Cumhurbaşkanı söyledi. İşaret ettiğim tehlike'' diye yanıt verdi. Vatandaşın “Bunlar artık Atatürk’e düşman demiştiniz ''sözlerini hatırlatması üzereni de Dervişoğlu, ''Cumhuriyeti Türksüzleştirmeyeceğiz diyorum. Ama endişe etme, hüzünlenme. Daha kötü günler geçirdik ve üstesinden geldik” dedi.

''Evlatlarımızın sebepsiz yere şehit olmadığını dünya aleme de göstereceğiz''

Dervişoğlu, esnaf ziyaretinin ardından Edirne Şehit Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğine ziyarette bulundu. Şehit ailesi, “Konuşacak çok şey var ama maalesef konuşamıyorum'' diyerek, Müsavat Dervişoğlu’na bıraktı. Dervişoğlu, şunları kaydetti:

Ben bu duygu ortamında çok şey söylemek isterim ama ben de sizler gibi gözü buğulu, yüreği yaralı insanlardan biriyim. Onun için beni mazur görün ama söylüyorum bütün bunlara sebep olanları Cenab-ı Allah kahrı perişan eylesin. Hem kalbimizde buğz edeceğiz hem de elimizden gelen ne varsa onu yerine getirmek için mücadelemizi sürdüreceğiz.

Ne sahipsiniz ne de evlatlarımızın hatıraları sahipsizdir. Onlar bizim her zaman yüreklerimizde yaşıyor. Siz de yanınızda, hanemizde, kalbimizdesiniz. Bu inanç ve düşünceyle konuşuyorum yani bir siyasi partinin genel başkanı sıfatıyla konuşuyor olarak da görmeyin beni. Ailenizden biri olarak görün. Sevinçleri biliyorsunuz paylaşırsanız büyür, acılar ise paylaşılarak azalır. Bu millet, bu anneler, bu babalar, bu eşler, bu yetimler acılarını yüreklerine taş basarak hafifletmeye çalıştılar. Şimdi ise sanki bunu yapanlara bir mükafat veriliyormuş gibi bir durumla karşı karşıyayız. Bu duruma sonuna kadar direneceğiz. Evlatlarımızın sebepsiz yere şehit olmadığını dünya aleme de göstereceğiz.

''Sizin söylemeniz gereken ne varsa sizin adınıza şerefim ve namusum üzerine söz veriyorum ki ben söyleyeceğim''

85 milyon evladınız var. 85 milyon yanınızda, sizinle birlikte saf tutacak kader arkadaşınız, insanımız, aileniz var. Bu aile karşı karşıya bulunduğumuz sorunların aşmasını temin edebilecek büyük bir güce ve kudrete sahiptir. Sizin çocuklarınız bu memleketi vatan, bunun üzerinde yaşayanları da millet kılmak için yaşattılar. Hepimizin acısı da onların ruhları kadar mübarektir benim nezdimde. Ben sonuna kadar kardeşiniz, ailenizin bir ferdi ve evladınız olarak yanınızda saf tutacağım, saf tutmaya devam edeceğim. Siz dediniz ya ‘Başkanım konuşacak çok şey var ama ben söyleyemiyorum’, sizin söylemeniz gereken ne varsa sizin adınıza şerefim ve namusum üzerine söz veriyorum ki ben söyleyeceğim. Bundan emin olabilirsiniz. Acınızı yürekten paylaşıyorum.

“Bu sürecin özü bellidir. Türkiye’yi Türksüzleştirmektir, Türk vatanına ortaklar koşmaktır”

İYİ Parti Genel Başkanı Dervişoğlu daha sonra Edirne’de bulunan Lozan Anıtı önünde açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu, şunları kaydetti:

Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir ulus devlettir. O ulusun adı Türk milletidir. Bunun dışındaki her söz gaflet, dalalet ve ihanet üçlüsünün kollarıdır. Buradan tüm millete, siyasi ve sivil toplum örgütlerine sesleniyorum. Hepimizin önüne bir seçenek konulmuştur. Bu seçenek, AK Parti Genel Başkanı tarafından deklare edilmiştir. AK Parti-MHP-DEM üçlüsünün yanlarına İmralı ve Kandil sefillerini de katarak çıktıkları yol tarif edilmiştir. Bu yol, bizim aylardır gerçek şeceresini ortaya koyduğumuz, sözde 'Terörsüz Türkiye' projesidir.

Aslında olan biten basittir. Yeni kılıflar, isimler ve sözlerle yürütülen Büyük Ortadoğu Projesini yeni hisselerle, yeni pazarlıklarla tamamlama sürecidir. Bu sürecin özü bellidir. Türkiye’yi Türksüzleştirmektir, Türk vatanına ortaklar koşmaktır. Türkiye’yi Cumhuriyet’ten tamamen kopartmaktır. İşte kim bunun karşısında veya yanında olacaktır? Bir takım iyi niyetlerle, bir takım saklı niyetlerle, ya da bir takım belirsiz hesap ve heveslerle kimler bu sürecin yanında yer alacak, kimler bu değirmenin suyuna su taşıyacak. Kimler bu imhaya ortak olacaktır. Milletimizin merak ettiği budur. Herkes kararını vermelidir. Herkes tarafını seçmelidir. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü kurduğu devletin tarihinden silmek ve onun kurduğu devleti de sona erdirmek sürecinin neresindesiniz? Bize soruyorsanız söyleyelim. Biz bu sürecin karşısındayız. Canımızın, kanımızın, son damlasına kadar, aklımızın fikrimizin son cevherine kadar, biz bu yolda ‘Ya istiklal ya ölüm’ diyenleriz. Saray'ın yolundan, İmralı’nın yolundan, okyanus ötesi baronların yolundan yürüyenlerin, 1923’te kurulan Cumhuriyet’i ve 1924’te onun tarihe kazılan tapusunu yok etmesine müsaade etmeyiz, etmeyeceğiz.

''Allah şahittir ki Türk milleti bu tuzağı da boşa çıkaracaktır''

Aziz milletim; biz bu oyunun neye mal olacağını görüyoruz. Irak’ın kuzeyinde tamamlanan, Suriye’nin kuzeyinde sona yaklaşılan, İran’da düğmesine basılan 4 kantonlu Kürdistan projesinin Türkiye ayağı için de dün düğmeye basılmıştır. Bu cüretkar adım, Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedinin ucundan bir parça koparma girişimidir. İşte bu yüzden bugün serhat şehrimiz Edirne’de ve Lozan Anıtı önündeyiz.
 
Aziz milletim; bu ahval ve şerait içinde daha umutsuzluğa asla yer yoktur. Allah şahittir ki Türk milleti bu tuzağı da boşa çıkaracaktır. Müsterih olun, biz varız, biz bize yeteriz. Oyun ne kadar büyük olursa olsun, milletimizin inanç ve kararlılığı karşısında bu oyunun başarı şansı yoktur. Omuz omuza verip, bu badireyi de atlatacağız. Ama biliyorsunuz kötülük organizedir. Dikkatli olmamız gerekmektedir. Bilin ki iyiler sonunda kazanır. Bu duygu ve düşüncelerle, bir kez de buradan haykırıyorum; Türkiye’yi Türksüzleştirmeyeceğiz! Cumhuriyeti yıktırtmayacağız! Türk milletini böldürtmeyeceğiz!Ya devlet başa ya kuzgun leşe! Ne Mutlu Türk’üm diyene.'

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Edirne’de bir dizi ziyaretin ardından son olarak partisinin Edirne Genişletilmiş İl Divan toplantısına katıldı. Dervişoğlu, özetle şunları söyledi:

15'i kadın 15'i erkek silahı bırakınca örgüt bitti zannediyorlar. Oysa yasal talepler devam ediyor. Herkes Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ne istedilerse verdik diyecek neredeyse, aynı hatırlıyorsunuz değil mi? Bu cümleyi Fethullah Gülen'e de ne istedikleri istediyse vermiştir Recep Tayyip Erdoğan. Şimdi eğer buna da ne istediyse vermeye kalkışırsa bu millet onlara oy falan vermez. Bu millet onlara hesap sorar. Şimdi PKK bizden istiyor, istediklerinin yasal karşılığı yok, anayasal karşılığı yok. Onların talep ve beklentilerine karşılık verilmesi için anayasanın değişmesi lazım, yasal düzenlemelere ihtiyaç var. Bizim hükümette zaten kabul ediyor, o yasal düzenlemeleri konuşmak için itiraf ediyor. Size yazıklar olsun; bir terör örgütünün ihtiyaçlarını karşılamak ve beklentilerine karşılık vermek üzere suçu Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin üstüne yıkarak ve çaldığınız kılıfa da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kurulacak komisyon üzerinden kılıf arayarak eğer yola çıkacaksınız Türk milleti buna asla ve kata izin vermeyecektir. İYİ Parti varken komisyon kurabilirsiniz ama asla sonuç alamazsınız. Yaptığınız bütün işleri gerçekleştirdiğiniz yaşama geçirdiğiniz bütün ihanetleri büyüklük milletinin huzurunda deşifre edeceğim.

''Yemin ederim örgütü yönetenler, devleti yönetenlerden daha şuurlu''

Gelelim yeni ittifak meselesine. Bu sistem ittifakları mecbur kılıyor. Ne için seçimlerde baraj riskini ortadan kaldırmak için ne için cumhurbaşkanlığı seçimlerinde cumhurbaşkanı adaylarının yüzde 50 artı bir oy almasının temin etmek için. İstemediğin siyasi partilerle, istemediğin ittifakları korumak zorun bırakabiliyor sistem seni. Şimdi demeyin Dervişoğlu ittifak mı yapacak diye. Bizim ittifakımız milletledir. Millette kendimizi anlatacağız bizi takdir eden millet şayet tercih ederse iktidar olacağız, Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu sorunları da kendi kadrolarımızla aşacağız. Kimse sözlerimden yanlış bir anlam çıkarmasın ama bu ceberrut sistemden kurtulabilmek adına bazen bütünleşik muhalefet anlayışı ile işbirliğine ihtiyaç duyulabilir. Ne olmuştu geçen seçimlerde? Bizim hepimizi o zamanki ismi ile HDP ile ortak diye milleti şikayet etmişlerdi. Masanın altında HDP’nin olduğu hitamında bulunmuşlardı, kimler; Cumhur İttifakı'nın bileşenleri. Yani AKP yani Recep Tayyip Erdoğan yani MHP yani Devlet Bahçeli. 'HDP masanın altında' diyorlardı... HDP'nin uzantısı olan parti PKK ile Abdullah Öcalan'la birlikte hem Tayyip Erdoğan'ın hem de Devlet Bahçeli'nin başının tacı oldu. Allah ıslah etsin sizi. Abdullah Öcalan'a 'kurucu gönder' dedi ya beyefendi. Onunla mukabele etmesi lazım o da dedi ki ‘Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra en büyük devlet adamı Devlet Bahçeli’. Tanımasak inanacağız. Cumhurbaşkanı açıkladı artık yani ‘AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve DEM yeni bir ittifakın temelini attık’. Hemen Pervin Buldan dedi ki ‘biz bu projede ortağız başka işe karışmayız’. Yemin ederim örgütü yönetenler, devleti yönetenler daha şuurlu ya Allah bu memleketin yardımcısı olsun.

''Bizim gözümüzde Abdullah Öcalan evlatlarımızın katili bir teröristtir''

İktidar partisi, Sayın Devlet Bahçeli ile birlikte 6-7 seneden beri kim terörist, kim değil bunun algı yönetimini gerçekleştiriyor. Hakikaten de öyle bir karar alıyorlar iletişim Başkanlığı bunların arkasında, medyayı almışlar kuşatmışlar, televizyondaki yorumcular, gazetelerdeki kalemşörler bu iki beyefendi kime terörist istiyorlarsa ona terörist muamelesi yapıyorlar. En sonunda birisi de çıkmış bana ‘sahte milliyetçi terörist’ demiş bana. Hem de televizyon ekranlarında… Buradan onlara bir soru soruyorum: Biz Abdullah Öcalan'a terörist diyorum ya DEM, PKK'nın uzantısı bir siyasi parti diyoruz ya bundan rahatsız oluyorlar. Madem ki ittifak kurdular Recep Tayyip Erdoğan'la Sayın Devlet Bahçeli Allah muhabbetlerini arttırsın, DEM ile olan muhabbetlerini. DEM eş başkanlarına bir sorsunlar bakalım; Abdullah Öcalan terörist miymiş, PKK bir terör örgütü müymüş? Eğer bu soruyu sorabilirler cevap olarak da ‘Evet Abdullah Öcalan teröristtir ve PKK da evlatlarımızın katili bir terör örgütüdür’ derlerse o zaman söylüyorum bunlarla o zaman konuşabiliriz. Gerçekleri kabul etmesi halinde biz bunlarla konuşabiliriz ama bunun yaşanabilmesi için ben biliyorum ki bir Nuh Tufanı gerektirir. Çünkü ikisini de oldukça yakından tanıyoruz geçmişte yaptıkları bugün yapacaklarının teminatıdır geçmişi bir insana şayet kefil değilse biz de onun geleceğine kefil olamayız.

Bizim gözümüzde Abdullah Öcalan evlatlarımızın katili bir teröristtir. Ayrıca DEM’e onun yani o terör örgütünün siyasi uzantısına ortağım diyen insanların doğrudan doğruya Abdullah Öcalan'ın terörist olmadığını kabullenmesi hali söz konusu olur ki sadece onlarla değil; bunu yapanlarla da siyaseten bir daha yan yana gelmemiz söz konusu olamaz. Bakın diyordum ya size memleketin bir meselesi olursa oturur bunlarla konuşuruz. Abdullah Öcalan'a terörist, PKK terör örgütüne terör örgütü diyemeyen çareyi yol güzergahını onlardan ve onların siyasi uzantısında arayan hiç kimse artık İYİ Parti'nin Türk siyasetinde muhatabı olamayacaktır.

''Avrupa Parlamentosu'nda ya da işte Birleşmiş Milletler Konseyinde Türkiye'yi suçlamak için bu cümleleri kullanabilir mi? Evet''

Bugün çok kötü bir şey oldu Allah düşmanımın başına vermesin. Bugün Cumhurbaşkanı çıktı tarihli bir konuşma yapacak diye milleti ekranları başından topladı. Türkiye'nin işte köylerinde yangınlar olduğunu, sürgünler olduğunu, köy boşaltmaları olduğunu, beyaz toroslar olduğunu söyledi. Siz Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde görevlisiniz değil mi hocam partimizin temsilcisi olarak. Sayın Cumhurbaşkanı'nın bu konuşmasına bağlı olarak yabancı bir devletin milletvekili Avrupa Parlamentosunda ya da işte Birleşmiş Milletler Konseyinde Türkiye suçlamak için bu cümleleri kullanabilir mi? Türkiye'nin sorgulanmasına sebep olabilir mi? Evet...

Ne diyeyim ben şimdi ne söyleyeyim ey Recep Tayyip Erdoğan. Madem bunu söyledin, utanmıyorsan şayet Ermeni tezlerine de sahip çık bari. Ermeni tezleriyle bu söylediklerinin bir farkı yok. Sen bu devleti yönettiğini mi zannediyorsun, sen hala Kasımpaşa'da su sattığını mı sanıyorsun, aklını başına al. Tehlike büyüktür, safımız bellidir; Cumhuriyet'in yanında duracağız. Türkiye’yi Cumhuriyetsiz bırakmayacağız, üniter devlet yapısına sonuna kadar sahip çıkacağız.

Milli devlet vasfımız ve milli kimliğimiz bu coğrafyadaki varlığınızın teminatıdır. Tarih şuuruna sahip olarak yolculuğumuzu sürdüreceğiz, biz çadırımızı sırtlanların geçiş yolu üzerine kurduğumuzu biliyoruz. Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu zor şartlar altında, bölge jeopolitiğin nazarı itibara alarak en doğru çözümü ve en doğru yol haritasını büyük Türk milletinin gerçek devler aklı ve iradesiyle gerçekleştireceğiz.

ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU