Cumhurbaşkanı Erdoğan: AK Parti, MHP ve DEM, biz en azından üçlü olarak bu yola yürümeye kararı verdik

"TBMM'de bir komisyon kurulacak. Cumhur İttifakı olarak AK Parti - MHP ve DEM Parti heyetiyle bu süreci pişirerek geleceğe taşıyacağız"

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam'da başlayan partisinin 32. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın açılışında konuştu. Erdoğan, konuşmasına dün hayatını kaybeden Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi Yiğit Bulut'a Allah'tan dileyerek başladı. Metan gazından etkilenerek şehit olan 12 askeri anan Erdoğan, "Kendilerine Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum. Sabrı cemil diliyorum. Mekanları inşallah cennet olsun" dedi. 

Erdoğan, Srebrenitsa Katliamının 30'uncu yıl dönümüne ilişkin, "Türkiye olarak bir daha benzer acıların yaşanmaması için Bosna Hersek'in ve Boşnak kardeşlerimizin yanında olmaya devam ediyoruz. Batının gözleri önünde alçakça katledilen 8 bin 372 şehidimizi bir kez daha rahmetle anıyoruz" ifadelerini kullandı. 

Partisinin İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın 32'incisini gerçekleştirdiklerini kaydeden Erdoğan, bugün ve yarın düzenlenecek oturumlarla güvenlik, kalkınma, ekonomi ve siyaset başlıklarında istişarelerin olacağını dile getirdi. Katılımcıların demokratik bir ortamda görüşlerini ileteceğini belirten Erdoğan, "Kuruluşumuzdan itibaren işlerimiz ortak akılla, milletimize danışarak yürüttük. Her zaman daha iyinin, etkin ve verimli çalışmanın, millete en güzel şekilde hizmet etmenin peşinde olduk. İstişare toplantımız daha öncekiler gibi partimize ayna tuttuğumuz, kendimizi sigaya çektiğimiz, tüm meseleleri hassas ayarda fotoğrafını çektiğimiz zemin işlevi görecektir" şeklinde konuştu. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Hukuk ve meşruiyet dışı mücadele yöntemleri terörü bitirmek yerine tam tersine körükledi, büyüttü, terör örgütüne istismar edeceği elverişli bir zemin sundu"

PKK'nın silah bırakmasına ilişkin konuşan Erdoğan, 47 yıl önce, 14 Ağustos 1984'te Siirt'in Eruh ve Hakkâri'nin Şemdinli ilçelerinde bölücü terör örgütün ilk eylemini yaptığını aktararak, "Bu terör saldırısında iki askerimizi şehit verdik. 9 sivil vatandaşımız da yaralandı. Bu tarihten itibaren bölücü örgüt, güvenlik güçlerimize ve sivillere yönelik saldırılar düzenledi. 10 bine yakın güvenlik görevlimizi terörle mücadelede şehit verdik. 50 bine yakın vatandaşımız yine terör olaylarında hayatını kaybetti. Öncelikle şehitlerimize, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Onları unutmadık, unutmayacağız" dedi. Erdoğan, şöyle devam etti: 

Vatanımız inşallah ebediyen var olacak. Ay yıldızlı bayrağımız inşallah ebediyen semalarımızda özgürce dalgalanacak. Vatan toprağını kanıyla sulayan ay yıldızlı bayrağımızı al kanlarıyla boyayan şehitlerimiz her zaman başımızın tacı olacak. 1984’teki ilk eyleminden sonra ne yazık ki terör Türkiye’de her geçen gün tırmandı. O günden sonra nice hükümetler geldi. Her biri terörün kökünü kazıyacağını söyledi. Ama terör ne topraklarımızda ne de üs edindiği başka ülke topraklarında bitirilemedi. Bunda elbette devletin bazı yanlış uygulamalarının da payı vardı.

Beyaz Toroslar bunlardan biriydi. Faili meçhuller bunlardan biriydi. Diyarbakır Cezaevi bunlardan biriydi. Yakılan köyler, bir gecede göçe zorlanan insanlar, evladıyla cezaevinde Kürtçe konuşamayan analar işte bu yanlış uygulamalardan biriydi. Hukuk ve meşruiyet dışı mücadele yöntemleri terörü bitirmek yerine tam tersine körükledi, büyüttü, terör örgütüne istismar edeceği elverişli bir zemin sundu. Hataların bedelini hep beraber ödedik. Sadece güvenlik güçlerimizi şehit vermekle kalmadık. Sadece siviller hayatını kaybetmedi. Türkiye bu terör saldırılarıyla istikrarsız hale geldi. Ekonomide 2 trilyon doları bulan bir faturayla karşılaştık. Her şeyden önemlisi, terör örgütü ülkemizin huzuruna, dirliğine, birliğine, bütünlüğüne, kardeşliğine çok ağır hasarlar verdi. 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra göreve geldiğimizde terör meselesini çok boyutlu ele aldık.

"Terör örgütünün Kürt kardeşlerimizi tuzağa düşürmesini, devletten ve milletten uzaklaştırmasını önlemek için tedbirler aldık"

Bir yandan terörle mücadele ederken bir yandan da teröre bahane oluşturan bataklığı kurutmanın mücadelesini verdik. Terör örgütünün Kürt kardeşlerimizi tuzağa düşürmesini, devletten ve milletten uzaklaştırmasını önlemek için tedbirler aldık. Birlikte yaşamanın, kardeşliğin hukukunu yerine getirmek için tarihi nitelikte adımlar attık. İçeride demokrasi ve insan hakları konusunda sessiz devrim niteliğinde reformlar yaparken, dışarıda çok yoğun bir diplomasi trafiği yürüttük. Bütün bunlarla birlikte savunma sanayimizi geliştirdik. Dışa bağımlı kalmadan terörle mücadele silahlarımızı ürettik. Sınır ötesi operasyonlarla sınırlarımızı tam kontrol altına aldık.

"İttifak ortağımız Sayın Devlet Bahçeli’nin de tarihi çağrısıyla terörsüz Türkiye projemizi gerçekleştirmek için bir dizi adım attık"

15 Temmuz o hain darbe girişiminin ardından FETÖ’yü, başta silahlı kuvvetlerimiz ve emniyetimiz olmak üzere tüm kurumlarımızdan temizledik. Böylece terörle mücadeledeki ihaneti ortadan kaldırdık. Son yıllarda terör örgütünün eylem kabiliyetini tamamen kırdık. Terör eylemlerinin, resmi ya da sivillere zarar vermesinin önüne geçtik. Irak sahasındaki harekâtlarımız ve Suriye’de gerçekleşen 8 Aralık devrimi, terörle mücadelede elimizi daha da güçlendirdi. İttifak ortağımız Sayın Devlet Bahçeli’nin de tarihi çağrısıyla terörsüz Türkiye projemizi gerçekleştirmek için bir dizi adım attık. Güvenlik birimlerimiz tam bir koordinasyon içinde çalıştı. Ülkemizin önünde açılan bu fırsat penceresini değerlendirmek için çok hassas, çok temkinli bir süreç yönettik. Bilindiği gibi terör örgütü, İmralı’nın da çağrısıyla kongresini topladı ve kendisini feshettiğini açıkladı. Dün de örgüt, aldığı kararı hayata geçirdiğini, özellikle de bir merasim yaparak silahlarını bıraktığını duyurdu.

"AK kadronun milliyetçiliğini, vatanseverliğini ve Türkiye aşkını da hiç kimse sorgulayamaz"

Dün itibarıyla 41 yıllık terör belası inşallah sona erme sürecine girmiştir. Türkiye, uzun, acılı, sancılı, gözyaşlarıyla dolu bir sayfayı dün itibarıyla kapatmaya başlamıştır. Bugün, unutmayalım, yeni bir gündür. Bugün, tarihte yeni bir sayfa açılmıştır. Bugün, büyük Türkiye'nin, güçlü Türkiye'nin, Türkiye Yüzyılı'nın kapıları ardına kadar aralanmıştır. Bir kere burada şu hususun altını çizmek durumundayım. 1984’teki ilk eylem sonrasında Türkiye Cumhuriyeti Devleti, terörü bitirmek için her yola ve yönteme başvurmuştur. Dünyadaki örneklerine bakılarak terörü bitirmek için silahlı mücadelenin ötesinde formüller denenmiştir. Ancak hiçbirinde başarı sağlanamamıştır.

Son dönemde takip ettiğimiz Terörsüz Türkiye Projesi, açık söylüyorum, bir müzakerenin, bir pazarlığın, bir al-ver sürecinin neticesi değildir. Onun için başından beri çok dikkatliydik. Bugün daha da dikkatliyiz. Kanı durduracak, annelerin gözyaşını dindirecek, acıları hafifletecek, kardeşliği güçlendirecek her türlü girişimi yakından takip ediyoruz. Ancak herkes şundan emin olsun: Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin onurunu, gururunu çiğnetmeyiz. Türkiye'nin başını öne asla eğdirtmeyiz. Terörsüz Türkiye projemizi de işte bu anlayışla izliyoruz.

En başta bütün Türkiye'nin şunu bilmesini isterim: İttifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ve kadrosunun milliyetçiliğini, vatanseverliğini, Türkiye aşkını sorgulamak, takdir edersiniz ki hiç kimsenin haddi değildir. Aynı şekilde, şahsımın ve işte burada olanlarla ve olmayanlarla birlikte AK kadronun milliyetçiliğini, vatanseverliğini ve Türkiye aşkını da hiç kimse sorgulayamaz. Bu, kimsenin haddi değildir, hakkı da değildir. Biz Sayın Bahçeli ve kadrosu ile beraber terörsüz Türkiye için canımızı, kanımızı, bütün tecrübemizi, bütün hayatımızı ortaya koyduk. Biz Türkiye'nin hayrına olmayan hiçbir işin içinde olmadık.

Bugün de anlayışımız, politikamız, istikametimiz, çabamız sadece ve sadece Türkiye'nin hayrınadır. Türkiye'nin hayrına olan her girişimde bizi en önde göreceksiniz. Türkiye'nin hayrına olmayan her girişimde de bizi o girişimin tam karşısında yine en önde görürsünüz. Biz ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz. Hiç kimse korkmasın. Kimse tedirgin olmasın. Kimse endişeye kapılmasın. Kimsenin zihninde soru işareti oluşmasın. Ne yapıyorsak Türkiye için yapıyoruz. Ne yapıyorsak milletimiz için yapıyoruz. İstiklalimiz için yapıyoruz. İstikbalimiz için yapıyoruz.

"Milletimin sahte kahramanları görmesi de bugün artık en büyük arzumuzdur"

İşte onlar bugünlerde kendilerini belli ediyorlar. Terörün bitiyor olması en çok onları rahatsız ediyor. Çünkü rant kapıları kapanıyor. Çünkü çıkarları zedeleniyor. Çünkü tehdiatları bozuluyor. Çünkü ellerindeki oyuncağı kaybediyorlar. Ortalığı bulandırmak için, zihinleri karartmak için yoğun bir gayret içindeler. Milletin işte bunları görsün. Milletin bunları gördükçe çok daha güçleneceğimizi unutmasınlar. Milliyetçiyiz diyorlar değil mi? Vatanseveriz diyorlar. Terör bitiyor, sevinsenize. Ama sevinemiyorlar. Niyet okuyarak, hayaller kurarak, komplo teorileri üreterek, korku yayarak, açıkça yalan söyleyerek, milletin sevincini gölgelemeye, yeşeren umutlarını kırmaya çalışıyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar. Terör bitecek. Göreceksiniz. Hepsi işsiz kalacak. Bugün terör biterken terör istismarı da bitmektedir. Milletimin bu sahte kahramanları görmesi de bugün artık en büyük arzumuzdur. Evet kimsenin zihninde soru işareti olmasın. Hükümet olarak AK Parti kadroları olarak son 23 yıldaki mücadelemiz içerideki ve dışarıdaki baskılarımız gayretlerimiz neticelenme yoluna girmiştir. Türkiye kazanmıştır, milletim kazanmıştır. Türk, Kürt, Arap 86 milyon. Her bir vatandaşımız kazanmıştır. Tekrar altını çiziyorum.

"41 yıllık parantez kapanmaktadır, milletimizin fertleri arasına örülen terör duvarı yıkılmaktadır"

Birliğimize, bütünlüğümüze, vatanımıza, devletimize, milletimize, huzurumuza, devletimizin onur ve gururuna kasteden, kastedecek hiçbir girişimin içinde olmayız. İçinde bulunmayız. Böyle girişimlere asla ve asla müsaade etmeyiz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti dimdik ayaktadır ve hatta Türkiye Cumhuriyeti Devleti bugün düne göre çok daha kudretlidir, azametlidir, gururludur, onurludur ve en önemlisi, istikbali için düne göre çok daha umutludur. Hamdolsun, 41 yıllık parantez kapanmaktadır. Milletimizin fertleri arasına örülen terör duvarı yıkılmaktadır. Bırakınız tedirgin olmayı, aziz milletimizin her bir ferdi bu tablodan dolayı sevinmeli, bayram etmeli, Türkiye'nin her sokağı, caddesi, her hanesi ay yıldızlı bayrağımızla donatılmalıdır. Aziz milletim, biz tarih sahnesine dün çıkmış bir millet değiliz. Her zamanda, hem de zeminde uzun bir yürüyüş gerçekleştiriyoruz. Türklerin, İskitler ve Sakalar isimleriyle milattan önce sekizinci yüzyıldan bugüne tarih sahnesinde olduğunu biliyoruz. 751 yılında Talas Savaşı’nda Türkler kitleler hâlinde İslam ile tanıştılar ve Müslümanlıkla müşerref oldular. O günden itibaren Türk deyince Müslüman, Müslüman deyince de en çok Türk akla gelir.

Mekke-i Mükerreme’den, Medine-i Münevvere’den sonra Semerkant, Buhara, Rey, Merv, İsfahan, Tebriz, Herat, Diyarbakır, Konya, Bursa, İstanbul, Ankara ve daha nicesi Türklerin ve Müslümanların medeniyet merkezi, ilim merkezi, sanat merkezi, devlet merkezi oldular. Selçuklu orduları Bağdat’a, Şam’a, Malazgirt’e ulaşırken orada Kürt kardeşleriyle, Arap kardeşleriyle kaynaştılar. Malazgirt Zaferi, Kudüs’ün fethi, İstanbul’un fethi, Çanakkale savunması, İstiklal Savaşı; Türk, Kürt, Arap ve daha nice Müslüman halkın ortak savaşlarıdır, ortak zaferleridir. Binbir Gece Masalları’nın Bağdat’ını Türk, Kürt ve Arap inşa etmiştir. Kudüs’ü Selahaddin Eyyubi’nin komutasında Türk, Kürt, Arap fethetmiştir. Şam bizim ortak şehrimizdir. Diyarbakır bizim ortak şehrimizdir. Mardin, Musul, Kerkük, Süleymaniye, Erbil, Halep, Hatay, İstanbul, Ankara bizim ortak şehrimizdir.

"Türkler, Kürtler, Araplar ittifak yaptığımızda atlarımızın rüzgârı Çin Denizi’nden Adriyatik’e serin esintiler yaydı"

Bizler, yani Türkler, Kürtler, Araplar ittifak yaptığımızda atlarımızın rüzgârı Çin Denizi’nden Adriyatik’e serin esintiler yaydı. Unutmayın, atlarımızın şahlanışından coğrafyaya huzur yayıldı. Kılıç şakırtıları bu bölgeye barış getirdi. Kılıçlarımızı gerektiğinde kınından çıkarıp omuz omuza savaştık. Gerektiğinde hançerlerimizle bir dilim ekmeği üçe böldük. Gerektiğinde kılıçlarımızı, hançerlerimizi kınına koyduk. Kalemlerimizi çıkardık. Yeryüzüne, gökyüzüne, birbirimizin yüreğine 'La ilahe illallah Muhammedun Resulullah' hattını hep beraber kazıdık. Açın, tarihin sayfalarına bakın. İttifak yaptığımızda atlarımızın, kılıçlarımızın, kalkanlarımızın, naralarımızın, tekbirlerimizin önünde hiç kimse duramadı. İttifak yaptığımızda medeniyetimizle, sanatımızla, ilmimizle, refah seviyemizle hiç kimse yarışamadı. Türk, Kürt, Arap eğer bir aradaysa, birse, beraberse işte o zaman Türk vardır, Kürt vardır, Arap vardır. Ayrıştıklarında, bölündüklerinde, uzaklaştıklarında ise mağlubiyet vardır, hezimet vardır, hüzün vardır. Moğol orduları acımasızca İslam beldelerini yıktı çünkü Türk, Kürt, Arap ayrışmıştı. Haçlılar İslam beldelerine saldırdı. Çünkü Türk, Kürt, Arap birbirinden kopmuştu. Birinci Dünya Savaşı’nı kaybettik. Aramıza sınırlar çizildi, duvarlar örüldü. Kudüs’ü yitirdik. Çünkü tefrika vardı. Ne zaman ayrıldık, kaybettik, yenildik. Ne zaman ittifak yaptık, o zaman tarihe istikamet çizdik.

"Her bir vatandaşı bu ülkenin devlet karşısında birinci sınıf vatandaştır"

Bugün Gazze’de, Filistin’de tarihin en acımasız, en vahşi, en barbar soykırımı icra ediliyor. Neden? Çünkü Türk, Kürt, Arap tarih boyunca olduğu gibi bir araya gelip ittifak kuramıyor. Terörün nihai amacı Türkiye’yi bölmek değil. Türkiye’yi bölmeye kimsenin gücü yetmez. Ama bizi oyaladılar, bize zaman kaybettirdiler. Bize ekonomik kayıp verdirdiler. Enerjimizi harcadılar. En çok da aramıza, Türk ile Kürt’ün arasına nifak sokmaya çalıştılar. Kim kazandı? 41 yılda kim kazandı? Terör baronları kazandı. Terör sektörü kazandı. Kandan beslenenler kazandı. Türk, Kürt, Arap üzerine kirli hesapları olanlar kazandı. İşte bugün bu kirli oyunu, bu kirli tezgâhı, bu nifak hareketini bozuyor, altüst ediyoruz. Tarih tekerrür ediyor. Bugün Türk ile Kürt, aralarında engel olmaksızın tekrar muhabbetle kucaklaşıyoruz. Rabbime hamd ediyorum. Bugün Malazgirt ruhu, bugün Kudüs İttifakı, bugün İstiklal Savaşı’nın nüvesi yeniden şekilleniyor. Bugün büyük ve güçlü Türkiye’nin şafağı söküyor! Şimdi oturup konuşacağız. Silahlarla değil, şiddetle değil, kavga için değil; muhabbet için kardeşlik için aradaki terör engelini kaldırarak yüz yüze, gönül gönüle, ruh ve ruh konuşacağız. Her meselemizi konuşarak çözeceğiz. Bu ülkenin her bir vatandaşı ister Türk olsun, ister Kürt, ister Arap, ister Sünni, ister Alevi, sağcı, solcu, zengin, fakir; her bir vatandaşı bu ülkenin devlet karşısında birinci sınıf vatandaştır. Unutmayın, Türkiye Cumhuriyeti hepimizin ortak yuvası, ortak çatısıdır. 86 milyon biriz, beraberiz. Ezelden ebede kadar kardeşiz. Tüm farklılıklarımıza rağmen hep birlikte Türkiye’yiz. 23 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz ve inşallah Türkiye bu mücadeleyi taçlandırıyor.

"Kürt kardeşim, meselen mi var? Arada silah olmadan, şiddet olmadan, terör olmadan oturup konuşacağız"

Kürt kardeşim, meselen mi var? Arada silah olmadan, şiddet olmadan, terör olmadan oturup konuşacağız. Alevi kardeşim, sorunun mu var? Diyalogla çözeceğiz. İnanın, soframıza bereket gelecek. Geniş Türkiye hanemize huzur gelecek. O bereketle, o huzurla her engeli aşacak, geleceğe yürüyeceğiz, geleceğe bakacağız. Unutmayalım, gönüller bir olunca sınırlar ortadan kalkar.

"Cumhur İttifakı olarak AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve DEM heyetiyle de birlikte bu süreci evelallah pişirerek geleceğe taşıyacağız"

İşte ilk adım olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir komisyon kuracak, sürecin yasal ihtiyaçlarını Meclis çatısı altında konuşmaya başlayacağız. Altını çizerek söylüyorum: Cumhur İttifakı olarak AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve DEM heyetiyle de birlikte bu süreci evelallah pişirerek geleceğe taşıyacağız. DEM Heyeti, Meclis Başkanımızla dün görüştüler. Gazi Meclisimizin sürece sunacağı güçlü katkının, yürütülen çalışmaların başarısı açısından kritik önemde olduğu kanaatindeyiz. İşte bu süreçte rahmetli Sırrı Süreyya kardeşimizle, ardından Pervin Buldan Hanımefendi’yle ve Mithat Sancar’la yine bu hafta bir araya geldik, oturduk konuştuk. Beraber, birlikte bu yürüyüş için neler yapabiliriz, bunları konuştuk. Demek oluyormuş. Daha güzel şeyler olacak. İnşallah mümkün olan en geniş katılımla, yapıcı ve kolaylaştırıcı bir yaklaşımla Meclisimizin de bu hayırlı süreci desteklemesini temenni ediyorum. Burada şunu da tüm samimiyetimle ifade etmek istiyorum: Sadece Kürt vatandaşlarımızın değil, Irak ve Suriye’deki Kürt kardeşimin meselesi de unutmayın, bizim meselemizdir. Onlarla da bu süreci görüşüyoruz, konuşuyoruz ve onlar da çok mutlu.

"Suriye’deki Kürt kardeşimin de huzur, barış ve emniyet içinde yaşaması bizim olmazsa olmazımızdır"

Türkiye’deki bu gelişmeler, hele hele dünkü atılan adımlar Irak’ta çok farklı sesler meydana getirdi. Suriye’deki Kürt kardeşimin de huzur, barış ve emniyet içinde yaşaması bizim olmazsa olmazımızdır. Türkiye Büyükelçisi biliyorsunuz, Suriye aynı zamanda sorumlusu, Suriye’nin aynı zamanda adeta temsilcisi; onlar da Suriye’de görüşmeleri, toplantıları yaptılar ve oradan verilen mesajlar da gerçekten çok çok olumluydu, çok çok bizler için de sevindiriciydi. Böyle bir iklimin süratle oluşması için yeni Suriye hükümetiyle ve uluslararası ortaklarımızla çalışmayı sürdürüyoruz. Orada da terör defterinin kapanacağına, kardeşliğin kazanacağına; birlik, beraberlik ve bütünlüğün kazanacağına yürekten inanıyorum.

''Derdimiz var, dertliyiz''

Şimdi AK Parti Milliyetçi Hareket Partisi, DEM biz en azından üçlü olarak bu yolu beraber yürüme kararı verdik. Derdimiz var, dertliyiz! Derdimiz olduğuna göre, dertli olduğumuza göre, el ele verdiğimize göre Allah'ın izniyle biz bu engelleri aşarız. Şunu herkes bilsin ki artık yumrukları sıkmaya gerek yok. Musafaha edeceğiz, kucaklaşacağız, konuşacağız, birbirimize karşı adım atarak yürüyeceğiz. Allah'ın izniyle el ele gönül gönüle Türkiye yüzyılını birlikte inşa edeceğiz.

Terörün bitmesiyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti unutmayın; eskisinden çok daha güçlü çok daha özgüvenli olacaktır. Enerjimizi artık asli işimize vereceğiz. Kaynaklarımızı terörle mücadele için değil, kalkınma için refah için müreffeh ve muzaffer bir Türk Türkiye için seferber edeceğiz. Türkiye, kardeşlikle büyüyecek. Türkiye demokrasiyle güçlenecek. Türkiye istikrar ve güven içinde geleceğe yürüyecek.

''Ama sular tersine akmaz, akarsa da gereğini yaparız''

Göreceksiniz; çok farklı bir Türkiye'ye en yakın zamanda kavuşacağız. Şunun altını çizerek tekrar söylüyorum; biz bir adım atana her türlü kolaylığı sağlarız. Unutmayın;  çıkış yolu arayana kapıyı ardına kadar açarız. Ama sular tersine akmaz, akarsa da gereğini yaparız. Kimse tedirgin olmasın. Türk düne göre çok daha güvendedir, çok daha güçlüdür. Kürt, Arap düne göre çok daha güvendedir, çok daha güçlüdür.

''Silah teslimini kurulan mekanizma vasıtasıyla titizlikle takip edeceğiz''

Acıları aşmak biliyorum, kolay olmayacak. Acı hatıraları geride bırakmak elbette kolay olmayacak. Kayıplarımız şüphesiz, geri gelmeyecek. Ama gençlerimiz hayatlarının baharında aramızdan Allah'ın izniyle bir daha ayrılmayacak. İnşallah annelerimiz gözyaşı dökmeyecek. Evlat acısı yaşamayacak. Biz ne badireler atlattık, biz ne tuzakları aşıp bu günlere geldik. Yaralarımız  sararak, yolumuza çok daha güçlü, çok daha kararlı devam ederiz. Ülke ve millet olarak bu özgüvene, bu iradeye ziyadesiyle sahibiz.

Hiç kimseyi incitmeden, üzmeden, kırmadan, sürecin hassasiyetine uygun şekilde, işin süratle nihayete ermesi için kolaylaştırıcı olacağız. Silah teslimini kurulan mekanizma vasıtasıyla titizlikle takip edeceğiz. Şehit anaları, şehit babaları ellerinizden öpüyorum ve diyorum ki ki hiç kimse şehitlerimizin aziz hatırasına el uzatamaz, onların mirasına leke süremez. Evet, müsterih olun gelinen nokta ile şehitlerimizin gayesi menzilini bulmuş olacak. Gazi kardeşlerim, müsterih olun. Gelinen nokta ile fedakarlığınız taçlanacak. Türkiye'yi buraya şehitlerimiz taşıdı, gazilerimiz taşıdı. Her birine minnettarız ve onların hatırasını asla çiğnetmeyeceğiz.

Bugün söylenmesi gerekeni merhum Mehmet Akif 104 yıl önce müjdelemişti; ‘Dalgalan sende şafaklar gibi ey şanlı hilal. Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal. Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet. Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal.’ Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken bugünleri görmemize vesile olan kahraman ordumuzun kahraman mensuplarına polis, jandarma sahil güvenlik birimlerimize, teröre karşı en ön safta mücadele eden güvenlik kurucularımıza, Milli İstihbarat Teşkilatımızın isimsiz kahramanlarına, muhterem gazilerimize ve şehitlerimizin değerli yakınlarına yarım asırdır yaşadığı onca acıya rağmen bu topraklardaki ebedi kardeşliğine leke sürdürmeyen aziz milletime bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.

Siyasi partilere ve basına teşekkür...

İttifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi'nin Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'ye sağduyulu bir üslupla süreci sahiplenen Dem Parti heyetine ve özellikle merhum Sırrı Süreyya Önder'e, farklı kulvarda olsak da milli meselelerde milli duruş sergileme basiretini gösteren siyasi partilere ve ve aktörlere, sorumlu yayıncılık çizgisiyle, sürece destek olan basın kuruluşlarımıza ve gazetecilere, ayrıca isimleri bizde mahfuz diğer arkadaşlarımıza bugün bir kere daha kalpten teşekkür ediyorum.

Güvenlik birimlerimizin çalışmalarına destek olan Irak Merkezi Hükümeti ile Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne de buradan teşekkürlerimi iletiyorum. Cenab-ı Allah'tan bizleri umduklarımıza nail bela ve musibetlerden emin eylemesini niyaz ediyorum. Bu duygularla bir kez daha 32’inci istişare ve değerlendirme toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum, kalın, sağlıcakla.

Emine Erdoğan'ın duygusal anları

Erdoğan'ın konuşmasının ardından eşi Emine Erdoğan'ın duygusal anları kameralara yansıdı.

ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU