Ankara'da öldürülen Sinan Ateş davasından dosyaları ayrılan avukat Serdar Öktem ve eski cinayet büro amiri komiser Mustafa Ensar Aykal'ın Ankara 32’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde, duruşması görüldü. Ateş ailesinin avukatı Şeyda Şahin'in ayrılan dosyaların birleştirilmesi talebi, "aradaki fiili bir bağlantının olmadığı" gerekçesiyle reddedildi. Duruşma sonrası adliye önünde açıklamalarda bulunan Ateş ailesinin avukatı Şeyda Şahin şunları kaydetti:

Bugün Sinan Ateş suikasti ile ilgili olarak Ankara Adliyesi'nde 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ek dava ile ilgili burada bulunmaktayız. Dava seyrinde bildiğiniz gibi dosya parçalara bölündüğü için adalet arayışımız her seferinde sekteye uğruyor. Ne yazık ki duruşma içerisindeki tüm taleplerimiz bir kez daha reddedildi. Bu taleplerimizin içeriğinde adaleti baltalayan çok net çizgileri sizlere ve basına, kamuoyuna duyurmak istiyoruz. Çünkü öldürülen Sinan Ateş tek bir kişi, 44 tane şüphelisi ve bunların bir kısmı sanık. Bu dosyaların farklı farklı yargılamalarının yapıldığı mahkemeler dosyalarının birleştirilmesini talep ettik. Bu talebimiz aradaki fiili bir bağlantının olmadığı gibi hukuk zemininden yoksun bir gerekçeyle yine ve tekrar reddedildi. Ne yazık ki hiçbir talebimiz kabul edilmiyor. Bugün adalet arayışımızda görüyoruz ki bir kez daha güçlünün adaleti ne yazık ki gerçekleştirilmekte.

"Sinan Ateş ailesi adına yarın da adalet arayışımızı son nefesimize kadar sürdüreceğiz"

Biz dün de adalet arıyorduk. Bugün de adalet arıyoruz ve Sinan Ateş ailesi adına yarın da adalet arayışımızı son nefesimize kadar sürdüreceğiz. Benzerlerinde gördüğümüz gibi Bolu'daki yangında adalet arayan insanlar gibi Ahmet Minguzi cinayetindeki Yasemin Hanım'ın adalet arayışı gibi, yıllar önce öldürülen Muhsin Yazıcıoğlu'nun adalet arayışı gibi, Uğur Mumcu'nun adalet arayışı gibi, Rabia Naz'ın ailesinin adalet arayışı gibi ne yazık ki adliyelerde bulamadığımız adalet için avazımız çıktığı kadar bağırmaktan başka hiçbir çare bırakılmamıştır bugün bize.

Dosyayı, Avrupa İnsan hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıyacaklarını bildiren Şahin, sözlerini şöyle tamamladı:

Aradığımız adaleti bulamasak da adalete dair umudumuzla birlikte bu arayışımızı ülkemizde elde edemediğimiz takdir ülkemizin sınırlarının dışında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar götürmek suretiyle biz Sinan Ateş için adalet yürüyüşümüzü, adaletle ilgili mücadelemizi sürdüreceğiz. Bugün değerli Türk halkından talebimiz şudur ki adliyede arayıp da bulamadığımız tüm taleplerimizin reddi noktasında bizlere destek olsunlar. Çünkü dün başkasına olan bugün Sinan Ateş'in başına geldi yarın sizlerin evlatlarının da başına gelebilir. Bu anlamda biz adalet arayışımızda Türk halkından destek bekliyoruz.

Sinan Ateş’in ablası Selma Ateş Kazanç ise kendilerine yönelik tehditlerini devam ettiğini belirterek, şunları söyledi:

Bizler yine söylüyoruz adalet arayışımızda yanımızda olanlara çok teşekkür ediyoruz. Samet Özgül ve ailesi de bizimle anneler ve evlatlarının adalet arayışı devam ediyor. Tehditler de devam ediyor. Doğukan Çep'in hala gönül rahatlığıyla ettiği tehditleri görüyorsunuz. Çağrı Ünül'in de can güvenliği yoktur. Ailesinin de can güvenliği yoktur. Bizlerin de can güvenliği yok. Biz isimlerini tek tek idrak ettik. Yine söylüyorum. İzzet Ulvi Yönter'in, Tolgahan Demirbaş ve Emre Yüksel'in paylaşımlarını yaparak onları masum göstererek insanları kışkırtıp bizim üzerimize tekrar salmaya çalışıyorlar.

"Bunların üstünde de siyasi elin olduğunu biliyoruz"

Hiçbirinin suçsuz olmadığını biliyoruz. Bunların üstünde de siyasi elin olduğunu biliyoruz. MHP ve Ülkü Ocakları'nın olduğunu biliyoruz. Yine söylüyorum İzzet Ulvi Önter, Semih Yalçın, Olcay Kılavuz, Ahmet Yiğit Yıldırım, Ömer Şanlı yargılanmadığı sürece bu dava bir sonuç bulmayacak. Orada 'adalet mülkün temelidir' yazıyor aslında o yazıyı şöyle değiştirmek gerekiyor. 'Adalet güçlü siyasilerin tekelindedir' diye değiştirmek gerekiyor. Biz bugün yine bunu anladık. Ama ne olursa olsun kanımızın son damlasına, son nefesimize kadar Sinan Ateş için adalet diyeceğiz. Adalet arayan herkesin yanında olacağız ama bir olmak zorundayız, güçlü olmak zorundayız.

AnKA