Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Terörsüz Türkiye" sürecine dair, "Öncelikle bu kendini feshetme ve silahları bırakma kararının sahada gerçekleştiğini görmemiz gerekiyor. Bunu da ilgili kurumlarımız hassasiyetle takip edecekler, izleyecekler. Tam bir takvim vermek kolay değil bu işlerde. En kısa sürede olması lazım" dedi. Yılmaz, Orta Vadeli Program'ın "başarılı sonuçlar" verdiğini söyleyerek, "Yıl sonu itibarıyla artık 20'li rakamları konuşacak Türkiye enflasyonda" diye konuştu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
PKK’nın fesih ve silah bırakma süreci, yeni Anayasa tartışmaları, ekonomi, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sonrası diğer CHP’li belediyelere operasyon, yargı süreci devam eden CHP kurultayı gibi başlıkta kendisine yöneltilen soruları cevapladı.
PKK’nın kendini fesih etmesi ve silah bırakması sonrasında süreçte gelinen son noktayı değerlendiren Yılmaz, "Ülkemizi terör belasından kurtarmak için büyük bir fırsat oluşmuş durumda" dedi. Sürecin hala devam ettiğini vurgulayan Yılmaz, "Çok önemli bir döneme girmiş durumdayız. Ancak bu dönem hala devam eden bir süreç. Öncelikle bu kendini feshetme ve silahları bırakma kararının sahada gerçekleştiğini görmemiz gerekiyor. Bunu da ilgili kurumlarımız hassasiyetle takip edecekler, izleyecekler. Tam bir takvim vermek kolay değil bu işlerde. En kısa sürede olması lazım. Bu süreçlere tabiri caizse çomak sokan çok olur. Yani 'Türkiye'nin başı beladan kurtulmasın', 'terör devam etsin' diye provokasyonlar yapanlar olabilir. Dolayısıyla bu konularda en önemli unsur, olabildiğince kısa sürelerde bu süreçlerin tamamlanması" ifadelerini kullandı.
"Darbe anayasası utancından ülkemizin kurtarılması lazım"
Yılmaz, yeni Anayasa çalışmalarına ilişkin ise bunun sadece bir partinin değil, tüm partilerin meselesi olduğunu söyledi. Yılmaz, "Mevcut anayasamız, bir darbe anayasası. 15 Temmuz'a kadar maalesef vesayetçi bir demokraside yaşadı Türkiye. Dolayısıyla bu darbe anayasası utancından ülkemizin kurtarılması lazım. Türkiye Yüzyılı'nda sivil ve özgürlükçü bir anayasa yakışır. AK Parti olarak Cumhurbaşkanımız 11 kişilik bir komisyon kurdu. Kendi perspektifimizi burada ortaya koyacağız. Diğer partilerin de yapacağı hazırlıklarla, ortaya koyacakları fikirlerle bir ortak akılla ve vicdanla oluşacak bir süreçten bahsediyoruz. Buna Türkiye'nin ihtiyacı var. Bunu çeşitli bahanelerle farklı yerlere çekmeye çalışanlar Türkiye'ye haksızlık yapıyor. Dolayısıyla dar siyasi tartışmalara bu çalışmalar feda edilmemeli" dedi.
"Orta Vadeli Program başarılı sonuçlar verdi"
Türkiye ekonomisine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yılmaz, geçen yıl mayıs ayında yüzde 75,5 olan yıllık enflasyon oranının, bu yılın mayıs ayı itibarıyla yüzde 35,4'e düştüğünü, uygulanan Orta Vadeli Program'ın "başarılı sonuçlar" verdiğini söyledi. Yılmaz, "Önümüzdeki 6 aylık dönemde de bu eğilimin devam etmesini bekliyoruz ve yıl sonu itibarıyla artık 20'li rakamları konuşacak Türkiye enflasyonda" diye konuştu.
"Birdenbire İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı kendisini Cumhurbaşkanı adayı ilan etti"
Yılmaz, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması sonrasında CHP’ye yönelik devam eden operasyonların sorulması üzerine ise şu ifadeleri kullandı:
Bir yolsuzluk operasyonuyla karşı karşıyayız. Bunun sonucu tabii bir yargı süreci. Yargı sürecini hep birlikte takip edeceğiz. Sonucunu hep birlikte göreceğiz. Ama şunun altını çizmemiz lazım. Hiç kimsenin suç işleme özgürlüğü yok bu ülkede. Makamınız, mevkiniz ne olursa olsun, hiç kimsenin böyle bir imtiyazı yok. Suç işleme özgürlüğü yok. Herkesin de hukuk içinde, hukuk çerçevesinde kendisini savunma hakkı var, kendisini müdafaa etme hakkı var. Hukuk dediğimiz böyle bir süreç. Dolayısıyla hep birlikte bu süreci takip etmemiz lazım. Bu süreci siyasal alana çekmeyi de doğru bulmuyorum. Bir defa şöyle bir şey oldu geçtiğimiz dönemde, ortada bir seçim yokken. Yani seçimler 2028'de biliyorsunuz. Üç yıl var daha seçimlere, birdenbire İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı kendisini Cumhurbaşkanı adayı ilan etti. Şehir şehir dolaşmaya başladı. Ortada bir seçim yok. Ön seçim Türkiye'de görülmüş bir şey değil. Niye böyle davranıldı? 'İşte ben aday oldum da başıma bunlar geldi' demek için mi acaba? Yani bu soruyu sormamız lazım. Bu gelen sürece kendisince böyle bir öngörüyle, bir adaylık pozisyonuna girip 'ben aday oldum diye bunlar yaşandı' gibi bir algı oluşturuldu. Bu kesinlikle yanlış bir durum. Suçlu mudur, suçsuz mudur buna karar verecek olan bağımsız yargıdır. Yargının kararını eleştirebilirsiniz, beğenmeyebilirsiniz ama hiç kimsenin yargıyı tehdit etme, yargıyı tanımam deme ayrıcalığı da yok doğrusu. Yargıya hakaret etme özgürlüğü de yok.
"CHP'nin kendi içindeki kavgaları toplumsal alana yansıtmaması lazım"
Yılmaz, CHP'nin 4-5 Kasım 2023'teki 38. Olağan Kurultayı'na "usulsüzlük" iddiasıyla açılan davaya ilişkin ise "CHP'nin kendi içinde bir tartışma. Bir AK Parti'li değil şikayet eden" diyerek, şunları söyledi:
CHP'nin kendi içinde ve nihayetinde bir yargı süreci. Yargının vereceği kararı beklemek durumundayız. Hukuka uygun olan, olmayan nedir, ne değildir en iyi takdir edecek olan sonuçta bağımsız yargı. Fakat her halükarda şunun da altını çizmemiz lazım. Bir kapatma davasından filan da bahsetmiyoruz. İki alternatif var. Ya yargı diyecek ki 'yani sorun yok, bu mevcut yönetim devam etsin' diyecek. Veya ne diyecek? 'Yine CHP teşkilatları geçici bir yönetim oluşturacak. CHP teşkilatları, CHP delegesi, CHP'liler kendi idari pozisyonlarına yeniden isimler belirleyecekler.' Yani böyle bir dünyanın sonu gibi bir tablo çizilmesini de ben doğru bulmuyorum açıkçası. Her halükarda CHP'nin kendi içinde çözeceği bir mesele olacak diye bakıyorum. Ama yargı kararını bilemem. O yargının takdiri, onu hep birlikte bekleyip göreceğiz. Yalnız tekrar altını çizmek istiyorum. CHP'nin kendi içindeki kavgaları toplumsal alana yansıtmaması lazım.
ANKA