Özgür Özel Soma'da: Ant olsun bu dava bir daha görülecek, suçlular cezasını çekecek

“Bu davaya ‘Adalet yerini bulmasın’ diye müdahale edenler, Yargıtay’da heyet değiştirenler, o alınan kararı bozanlar ve suçluların arkasında durup mağdurların arkasında durmayanlardan hesap sorulacak”

Fotoğraf: AA

13 Mayıs 2014'te Manisa'nın Soma ilçesinde Soma Kömür İşletmeleri AŞ.'ye ait maden ocağında yaşanan 301 maden işçisinin hayatını kaybettiği 162 işçinin yaralandığı facianın üzerinden 11 yıl geçti. 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, maden şehitlerini anma etkinliklerine katılmak üzere Soma'ya geldi. Özgür Özel, ilçede düzenlenen anma programlarının ardından Maden Şehitlerini Anma Yürüyüşü'ne katıldı. 

Özel'in faciada hayatını kaybeden yurttaşların yakınlarının da katıldığı yürüyüş esnasında "Atılan tekmeyi unutmadık" , "Hak, hukuk, adalet" , "301'i unutma, unutturma" "Soma'nın kömürü katilleri yakacak" sloganları atıldı.

"Kararı bozanı Erdoğan HSK'ya seçtirmeye çalışıyor"

Özel, yürüyüş sırasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özel, şunları söyledi:

Maalesef burada katilleri devletin müdahalesi kurtardı. Alınan mahkeme kararı aslında Yargıtay'a gittiğinde Yargıtay’ın ilgili dairesi bu kararı bozmuştu. Demişti ki, ‘Olası kast dışında bir şey burada kullanamazsınız. Böyle taksirle, indirimle uğraşmayın. Olası kastı burada kullanmayacaksan nerede kullanacaksın?’ diye bir bozma yazıp yollamıştı. O gün siyaset devreye girdi. Karar 5,5 ay boyunca Yargıtay’dan Akhisar’daki mahkemeye Soma davasının dosyasına, mahkemesine yollanmadı. O sırada biri zaten geçmişte bakanlık görevi de yapmış olan Kenan İpek, biri bugün Recep Tayyip Erdoğan’ın Hakimler ve Savcılar Kurulu’na seçtirmeye çalıştığı, ismi bugün Meclis’te olan bir isim. Toplam üç kişi o daireye getirildiler. 5-0 verilen karar, 5,5 ay buraya yollanmadan başsavcılık tarafından daireye geri yollandı. 3-2 bozularak böyle basit ve işi başına 5,5 gün ceza yatarak kurtaracakları bir şekilde onaylandı. Hepsi kurtuldular.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Bu dava tekrar görülecek"

Şu anda iki kişi yatıyor sadece. Onlar da bu ailelerin avukatı Can Atalay ile Selçuk Kozağaçlı. Onların dışında kimse şu anda hapishanede değil. Bu çocukları 4 yaşındaydı babası öldüğünde Dilruba. Şimdi geldi 15 yaşına. Dilruba’yı o gün ücretsiz savunan Selçuk Kozağaçlı ile Can Atalay içeride. Bu kardeşlerimizin yanında duran avukatları içeriye attılar. Babasını öldürenleri, eşleri öldürenleri, bu kadınları bu şekilde dul bırakanları, çocukları babasız bırakanları da aramıza tekrar gönderdiler 5,5 günle. O yüzden bakın Soma’da herkes ‘Hak, hukuk ve adalet’ diye bağırıyor. Bizim yeminimiz var. Ant olsun bu dava bir daha görülecek, suçlular cezasını çekecek. Sadece ve sadece bu meselede madeni işletenler, düzgün denetlemeyenler filan değil; bu davaya ‘Adalet yerini bulmasın’ diye müdahale edenler, Yargıtay’da heyet değiştirenler, o alınan kararı bozanlar ve suçluların arkasında durup mağdurların arkasında durmayanlardan hesap sorulacak. Siyasi bağlantılarından hesap sorulacak. Sakın rahat etmesinler, az kaldı. Bir dahaki seçime kadar zamanları kaldı.

Ulu Camii'nde düzenlenen mevlit ve hatim duası programına da katılan Özel  program sonrası şunları kaydetti:

Bugün bir kez daha 13 Mayıs günü acının başkentindeyiz. 301 madencimizin hayatını kaybettiği Soma’da sabahleyin bu işin geçmişini ve bugüne nasıl geldiğini konuştuğumuz bir televizyon programına gittik. Şehitlerimiz için okutulan mevlidi dinledik. MESEM projesi kapsamında çalıştırıldığı, hem de hafta sonu çalıştırıldığı inşaattan düşüp ölen kardeşimizin ailesini ziyarete gittik. Birazdan Kartalkaya yangınında torununu ve kızını kaybeden bir aileyle bir araya geleceğiz. Ordudan atılan teğmenlerimizden Deniz Teğmenimizin ailesini ziyarete gittik. Şu kısacık birkaç saate dünya kadar acı, dünya kadar ızdırap, dünya kadar ‘geçmiş olsun’, dünya kadar taziye sığıyor, sığmıyor. Soma böyle bir yer.

"Yusuf Yerkel’in yerde Erdal Kocabıyık’ı tekmelediği günden 11 yıl sonra bir kez daha birbirimize sarılmaya geldik”

Bir siyasi partinin seçimde kazandığında ne yaptığıyla demokratlığı ölçülmez. Kaybettiğinde ne yaptığına bakacaksınız. Bir siyasetçi kazandığında kendine ‘demokrat’ diyorsa onu bir de kaybettiği gün görmeyi bekleyeceksiniz. Bizim kaybettiğimiz günleri gördünüz, Allah şahit, siz şahitsiniz, Soma şahit, Manisa şahit, Türkiye şahit. Sandığa hiç sırtımızı dönmedik, millete hiç sırtımızı dönmedik, millette hiç kusur görmedik, rakiplerimize gayri nizami şekilde asla saldırmadık, onlara kumpas kurmadık, kurdumadık. Ama her seçimi kazanıp bir seçim kaybedince Tayyip Bey’in ne hale geldiğini, ittifakı mağlup olunca Sayın Bahçeli’nin ne hale geldiğini hepiniz görüyorsunuz. Bu acının yıl dönümünde, Yusuf Yerkel’in yerde Erdal Kocabıyık’ı tekmelediği günden 11 yıl sonra ve Soma’da seçim sonuçlarına bakıp da Soma’ya küstah küstah laf edenlerin söylediği sözlere de sabredip ulaştığımız bugüne, bu acının gününde bir kez daha birbirimize sarılmaya geldik.

"'Unutursak yüreğimiz kurusun’ diyenlerin Soma’yı unuttuğu bir süreçteyiz”

11 yıl önce, ‘Unutursak yüreğimiz kurusun’ diyenlerin Soma’yı unuttuğu bir süreçteyiz. Unutmayanlara selam olsun. Soma’da dağın tepesinden reyting kovalayıp da bu meselelerde reyting kalmayınca Soma’ya sırtını dönenleri çok gördük. Dönmeyenlere, yüzünü dönenlere selam olsun. Biraz önce bir iş kazasında geçen sene hayatını kaybeden Alperen’in annesi ağlıyordu karşımızda, üzülüyordu, ‘Biz evladımızı para için değil, meslek sahibi olsun diye oraya yolladık. Para peşinde değil evladımız. Mesleğinin peşinde, geleceğinin peşinde’ diyordu. Bugün de geldiğimiz noktada hem çok büyük bir kitlesel iş kazasının hem 18 yaşının altındaki küçücük bir evladın hayatını kaybettiği burada bir kez daha işçi sağlığına, iş güvenliğine ve önce iş güvenliği sonra kar, işçiler sağlıklı olacak ki çalışacaklar, kazandıracaklar, para kazanacaklar. Bu ilkeleri bir kez daha hatırlatıyorum. Tüm işçilere, ‘En kötü sendika sendikasızlıktan iyidir. Mutlaka iyi bir sendikada, hakkınızı savunacak olan bir sendika da örgütlenin’ diyoruz. Çünkü işçiler teker teker olursa kendilerini savunamazlar ama birlikte olduklarında mutlaka doğrusunu, iyisini hep beraber yapacaklar. Buradan Somalı maden işçileri huzurunda Türkiye işçi sınıfını bir kez daha selamlıyorum. İş kazalarında hayatını kaybeden herkesi rahmetle anıyorum. Ailelerine bir kez daha sabır diliyorum."

"Şimdi onlara düşman lazım, CHP’yi düşman bellemişler"

Özel, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özel, “Geçtiğimiz günlerde hükümet DEM Parti ile ‘Terörsüz Türkiye’ sloganı altında bir masaya oturdu. Oysa hükümet, CHP’li belediyelere ve belediye başkanlarına, ‘DEM Parti ile iş birliği yapıyor’ diye iddialarda bulunarak tutuklama kararları aldırdı. Bu iki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusuna şu yanıtı verdi:

Bir tarafta bugün biz Cumhur İttifakı’nın önce sadece Devlet Bey’in söylediği, Tayyip Bey’in beklediği; risklerin Devlet Bey üzerinde toplandığından emin olduktan sonra, Tayyip Bey’in de konuşmaya başladığı; adına ‘Terörsüz Türkiye’ dedikleri meselede biz on yıllardır tutarlı çizgisini ve tarihsel tutarlılığı koruyan bir partiyiz. Biz terör istemeyiz, biz terörün karşısındayız, teröristin karşısındayız. Biz barış isteriz, analar ağlamasın isteriz, Türk de olsa Kürt de olsa ağlamasın isteriz. Terörle mücadeleye harcanan para, millete harcansın isteriz.

Geçmişte birtakım açılımlar yapıp, milleti dışlayıp başarısız olan Tayyip Erdoğan; o günlerde ona karşı çıkan Devlet Bahçeli’ye ‘Kandan besleniyorlar. Vampir bunlar’ diyen Tayyip Erdoğan; bugün Devlet bahçeli’nin bir-iki adım önde yürüdüğü bu süreçte onunla birlikte. O gün biz, ‘Kan istemiyoruz, terör istemiyoruz, barış istiyoruz’ dedik diye bize terörist muamelesi yapan Bahçeli, en önden yürüyor. O gün CHP’nin uyarılarını dikkate almayan Tayyip Erdoğan bugün yine dikkate almıyor. Dünün birbirlerine ağza alınmayacak söz söyleyenleri bugün bir araya gelmişler. Bir de bakıyorsunuz düşmansız kalmışlar. Bize, ‘demleniyorsun’ dediği DEM Parti ile -ki bence hiçbir mahsuru yok- diyaloğa girmişler, bir ilişki kurmuşlar. Şimdi onlara düşman lazım, CHP’yi düşman bellemişler.

"Öcalan’a ve kurduğu partiye methiyeler düzüp Atatürk’ün kurduğu partiye ve kurucusuna mesafe koymaya çalışıyorlar”

Abdullah Öcalan’ın kurduğu parti -ki PKK Abdullah Öcalan’ın kurduğu partidir- ve kurucusuna methiyeler düzüp Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu partiye, kurucusuna ve bugünkü yönetimine mesafe koymaya çalışıyorlar. Bunu milletimizin takdirine bırakıyoruz. Biz durduğumuz doğru yerdeyiz. Ne askerden kaçtık ne bu millet için bir fedakarlıktan kaçtık. Gerekirse canımızı verdik. Gün oldu provokasyon yaptılar, şehit cenazelerinde kendi belediye işçilerini üstümüze saldılar. Bir santim eğilmedik, bir adım geri atmadık, bir kelime eksik konuşmadık. O gün ne dediysek bugün aynı noktadayız. Hepsi döndüler, dolaştılar; CHP’nin ‘Demokratik çözüm, terörsüz Türkiye ve herkes için eşitlik ve demokrasi’ dediği noktaya doğru geliyorlar.

"Sorumluluğu taşıyacaklar. Açıklamanın hesabını Erdoğan ve Bahçeli verecek”

‘Biz pazarlık etmedik’in şimdi nelere evrildiği ortada. Ben cumhuriyeti kurmuş parti olarak bir terör örgütünün açıklamalarının muhatabı değilim. Ama ‘MİT ile istişare ediliyor, her kelimesi konuşuluyor, onun için bekleniyor’ denilen açıklamalarda, cumhuriyetin kurucu iradesiyle ilgili, Lozan ile ilgili, anayasa ile ilgili ve geçmişle ilgili çok söz var. O sözlerin hiçbirini muhatabı ben değilim. O sözlerin hiçbirine cevap verecek olan ben değilim. Bir terör örgütünün ifadelerini, ‘MİT ile birlikte görüşülüyor, her kelime tasarlanıyor, her adım birlikte atılıyor’ diyen Recep Tayyip Erdoğan’a sorun, Devlet Bahçeli’ye sorun. O açıklamanın altında benim imzam, benim sorumluluğum yok. O açıklamanın altında Abdullah Öcalan’ın parafı varsa Erdoğan ile Bahçeli’nin tuğra gibi imzaları var. Sorumluluğu taşıyacaklar. O açıklamanın hesabını onlar verecek. Biz terörün bitmesini, anaların ağlamasını, yüzlerin gülmesini, ülkenin hızla kalkınmasını savunan taraftayız.

"Terör örgütünün başına tebriklerini sunacaksınız ama CHP’nin bir tane DEM’li belediye meclis üyesinin hesabını soracaksınız”

Özel, CHP’nin yol haritasının sorulması üzerine şunları kaydetti:

“CHP, TBMM’de hiçbir parti dışlanmadan, bir kapsamlı komisyon kurularak, bütün her şeyi yasal düzenlemeyle yapılarak, ‘Anayasa değiştirelim’ kolaycılığına, uyanıklığına gidip de başka pazarlıkların içine girmeden, şehit ailelerini, gazileri, mağdur ailelerine çağırıp dinleyerek, kimsenin gözünün içine bakamayacak işler yapmadan, bu ülkede kimseyi rencide etmeden, kimseyi kenarda bırakmadan, kimseyi ihmal etmeden demokratik adımların atılması lazım. Bugün terör örgütünden ceza almış kişilerin dışarı çıkarılmasına hazırlık yapıldığı bir süreçte, 11 yıl önce hem de 'Tartışmalar bitsin’ diye emek gösteren Gezi’den tutuklu Tayfun Kahraman, arkadaşlarımız; milletvekili olduğu halde bırakılmayan Can Atalay; AİHM ‘Bırakılsın’ dediği halde içeride tutulan Kavala; CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu, belediye başkanlarımız, belediye meclis üyeleri... ‘Belediye meclisine bir tane DEM Parti’ye yakın isim gelmiş, o yüzden DEM’liler oy vermiş.’ Terörden kayyum atacaksınız, sonra terör örgütünün başının içinde bulunduğu sürecin sonunda terör örgütünün başına öveceksiniz, tebriklerini sunacaksınız ama CHP’nin ilçe belediyesinde bir tane DEM’li belediye meclis üyesinin hesabını soracaksınız. Bunlar olacak işler değildir.

"Memleketin doğu tarafında özgürlük; bu tarafında ‘Turpun büyüğü...’ Böyle iş olmaz”

Bütüncül bir demokrasiye ihtiyaç vardır. Memleketin doğu tarafında, meselenin bu tarafında özgürlük; bu tarafında ‘Turpun büyüğü...’ Böyle iş olmaz. Hepsini birden demokratik zeminde çözmek lazım. Bir kez daha buradan çağrıda bulunmak lazım ki bizim vergilerimizle çalışan TRT, hepimizin gözbebeği. TRT iftiralar köpürtmek, tek türlü yalanlar atmak, akşam onu tekrarlamak için değil; en doğru bilgiyi, en hızlı ulaştırmak için var. Bunun için de Sayın İmamoğlu’na sorulan bütün soruların ve verilen cevapların millet tarafından duyulması için TRT’den canlı yayını fevkalade önemsiyoruz. TRT’nin çalışanlarını seviyoruz, TRT‘yi yönetenlere ‘Aklını başınıza alın’ diyoruz.

"AKP'yi finanse eden o şirket elbette kollanacaktı"

CHP lideri hayatını kaybeden maden işçileri için düznlenen anma töreninde de bir konuşla yaptı.  Özel, programda yaptığı konuşmada, "Soma’nın 303 şehidi bulunduğunu" ifade ederek, "301 şehidin haklarını aramak, korumak için gerçek bir sendikal örgütlenme için yola çıkan Bağımsız Maden-İş’in ilk başkanı Tahir Çetin ve onunla birlikte babasını madende kaybeden Ali Faik. Tahir Başkan’la Ali Faik kardeşimiz, engellendikleri bir yürüyüşün sonunda, aylar süren bir mücadelenin sonunda dayandıkları Ankara’nın girişinde Süleyman Soylu tarafından Ankara’ya sokulmayıp, bir benzin istasyonunda taşın üzerinde üç gece geçirdikten sonra, kendilerine ‘Bayramdan sonra görüşürsünüz’ deyip, yol verildiğinde günlerin uykusuzluğuyla gelirken Kırkağaç kavşağında geçirdikleri kazayla hayatlarını kaybettiler" dedi. Özel özetle şöyle konuştu: 

Burada o gün 1 yaşında olup bugün 12 yaşında olanlarla, o gün ilkokula gidip bugün hukuk fakültesinde okuyanlarla, o gün 10 yaşında olup ‘babamın hakkını arayacağım’ deyip hukuk fakültesini bitirenlerle yürüyoruz. O günden bugüne mahkeme sürecini hep beraber takip ettik. Mahkemede ilk başta, adaletin peşinde bir hakim vardı, karara geçmeden İzmir’e yollayıp başka yerden kendilerine göre karar kuracak bir hakim getirdiler. O hakim maalesef apaçık ortadayken bu kadar açık şekilde olası kast kurması gerekirken, bilinçli taksirden hüküm kurdu, Ankara’ya yolladı. O gün Yargıtayda ilgili dairede 5 hakim, 5-0 karar vererek, o kararı bozdu. Dedi ki: ‘Sen olası kastı burada kullanmayacaksan nerede kullanacaksın? Burada olası kastla hüküm kurman lazım’. Hepimiz sevindik, ‘Ankara’da hakimler varmış’ dedik. Ama siyaset, bugünkü iktidar müdahale etti. Çünkü kazanın olduğu maden AKP Soma teşkilatını değil, AKP Manisa teşkilatını finanse eden bir madendir. O maden, madencileri, baretleriyle birlikte Erdoğan’ın her mitingine götürüp, onları selamlatan, oraya gitti diye yevmiyesini işleyen, giderken kimlikleri toplanan, çıkışta dağıtılan, AKP’yi siyaseten finanse eden, insan gücü olarak emekçileri madende çalışır gibi o miting meydanlarına götüren şirket, elbette kollanacaktı. Elbette şirketin AKP’te verdikleri paraları, seçimde Soma, Manisa AKP’ye tuttuğu otobüsleri, verdiği mazotları, bastırdığı gazete ve afişleri, bildiklerini anlatmasını istemezlerdi.

"Karar, Akhisar’daki Soma maden kazası mahkemesine yollanmadan, 5,5 ay bekletildi"

Işte bugünkü iktidar müdahale etti ve o yazılan karar, Akhisar’daki Soma maden kazası mahkemesine yollanmadan, 5,5 ay bekletildi. 5,5 ayda, o mahkemeye 3 yeni hakim yolladılar. Bunlardan biri 10 Ekim Gar Katliamı olduğunda o dönemin atanmış bakanı olarak ekran karşısında kıkır kıkır gülen kişiydi. Bir diğeri ise bugün Erdoğan tarafından Hakimler Savcılar Kurulu’na seçtirilmek istenen, bugün Meclisin önünde bulunan yandaş bir hakimdi. Yargıtay 12. Daire’den gelen 3 kişiden biri Kenan İpek’ti. Tayyip Bey’in görevlendirdiği bakanın bir tanesi Mustafa Yapıcı, diğeri Fuzuli Aydoğdu’ydu. Fuzuli Aydoğdu, AK Parti tarafından Hakimler Savcılar Kuruluna seçilerek yaptığı hukuk katliamı ödüllendirilmek isteniyor. Biz buna engel olmak için geçen hafta HSK seçimlerinde 'AKP ile uzlaşmayın, bu işi kurayla götürün' dediğimizde, ikinci turun sonunda Anayasa'da olmayan üçüncü tur oylamaya zorlayıp bu kişiyi, Fuzuli Aydoğdu’yu HSK’ya seçmeye çalışıyorlar. 

"Hepimiz davamızın, verdiğimiz sözlerin, inancımızın, kararlılığımızın takipçisi olmak durumundayız"

Biz 11 yıl önce haklı davamızı, hayatını evladının ekmeğinin peşinde, hayatını yerin 7 kat dibinde kaybeden canlarımızın davasını takip ediyoruz. Biraz önce söylendi, gün oldu bu meydanda 20 kişi, 50 kişi kaldık ama adamlar kendi katillerini affedenleri unutmuyorlar, takip edip arkasında duruyorlar. Adalet katilinin arkasında duran kendi şirketini, siyasetini finanse eden şirketi kurtaran, kurtaranı ödüllendiren, devleti bir suç örgütü gibi yöneten bunlara karşı, hepimiz davamızın, verdiğimiz sözlerin, inancımızın, kararlılığımızın takipçisi olmak durumundayız. ‘And içiyoruz, bu mahkeme bir daha görülecek’ dedik. Soma’ya adalet gelmesi, Türkiye işçi sınıfının bundan sonra bedavadan sadece kar odaklı işlerle, yapılan büyük yanlışlar sonucunda yaşanan iş kazalarında canını vermemesi, birinin dediği gibi ‘telef edilmemesi’ için Soma’ya adalet gelmesi lazım. Bu iktidarın gidip yerine işçinin, emekçinin, alınterinin dostu bir iktidarın gelemsi lazım. Birbirine deği, işçi katillerine kinlenen, onlardan hesap sormak için and içmiş olanların meydanları doldurması lazım. Kal diyenlere gitmeye gitmeleri lazım. Seçim geldiğinde emek düşmanlarına karşı hep birlikte hareket etmek, birleşe birleşe kazanmak hepimizin boynunun borcudur. Şu kadarını söyleyeyim; diyor ya, ‘Maksat, marifet, ezilmemekte ama ezerlerse güzel kokmakta, karanfil gibi menekşe misali kokmakta. Ezilsen de kötü kokmamakta.’ İşte burada ezdikleri ama arkalarında mis gibi kokular bırakmış olan Soma maden emekçilerinin aileleri var. Sizi ezen o pisliklere, kötü insanlara karşı, mis gibi kokuyorsunuz, sizin kokunuzu içimize çekiyoruz.

"Mücadeleyi başarana kadar sürdüreceğiz"

13 Mayıs’larda artık matemin değil, işçilerin kazanımlarını, işçiden emekçiden yana yapılacak düzenlemeleri konuşmak üzere, büyük bir mücadeleyi hep birlikte veriyoruz. Artık o tekmeyi atanlardan hesabın sorulacağı, o madeni yakanlardan hesabın sorulacağı, 301’in, 303’ün hesabının sorulacağı, emeğin ve mücadelenin kazanacağı günler yakındır. Hep birlikte uğraşacağız, hep birlikte kazanacağız. Nice 13 Mayıslarda mücadeleyi sürdürmek üzere hepinizi saygıyla selamlıyorum. Hep buradayız, sizinle birlikte olacağız. Unutmadık, unutturmayacağız. Mücadeleyi başarana kadar sürdüreceğiz.

 

 

ANKA 

DAHA FAZLA HABER OKU