CHP, tutuklanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'na destek amacıyla düzenlediği “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinglerini sürdürüyor. Bu haftaki miting, İmamoğlu’na yönelik protestoların ilk kıvılcımının çaktığı yer olan Beyazıt Meydanı oldu.
Saat 20.30’da başlayan mitingde, İmamoğlu’nun üniversite öğrencilerine hitaben kaleme aldığı bir mektup da kamuoyuyla paylaşıldı.
CHP, Genel Başkan Özgür Özel’in öncülüğünde her hafta farklı bir ilçede miting düzenleyerek halkın demokratik iradesine yönelik müdahaleleri protesto ediyor. Parti yetkilileri, mitinglerin amacının sadece İmamoğlu’na destek değil, aynı zamanda halkın sandıktaki tercihine yönelik her türlü baskıya karşı ortak ses yükseltmek olduğunu vurguluyor.
İBB CHP Meclis Grubu, CHP'nin Beyazıt Mitingine katılmak üzere Saraçhane'den yürüyüş düzenledi
Yürüyüşte, "Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum!" yazılı döviz taşınırken, "Ekrem Başkan yalnz değildir!" sloganı atıldı. İBB Meclisi CHP Grup Başkanvekili Ülkü İnanlı, yürüyüş sırasında ANKA Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, "İBB Meclis Grubu olarak biz Saraçhane'den yürümeye karar verdik. Miting alanına gidiyoruz. Cumhurbaşkanı adayımız Ekrem İmamoğlu'nu yanımızda, sandığı önümüzde istiyoruz." ifadelerini kullandı.
CHP Grup Başkanvekili Gökan Günaydın: İnsanların buraya gelmesini engellemeye çalıştılar
Beyazıt Meydanı'nda düzenlenen mitingde konuşan CHP Grup Başkanvekili Gökan Günaydın, "İnsanların buraya gelmesini engellemeye çalıştılar. Her şey aşıldı. Bayram havasında bir miting yapılıyor. Türkiye böyle barışçıl mitinglerle kötü bir dönemi kapatacak." dedi.
CHP, Beyazıt Meydanı'nda 'Millet İradesine Sahip Çıkıyor' mitingi düzenliyor. ANKA Haber Ajansına konuşan CHP Grup Başkanvekili Gökan Günaydın, şunları söyledi:
"Müthiş güzel bir coşku var. İnsanlar Türkiye'nin aydınlık yaşamına ilişkin özlemini dile getiriyorlar. Işıkları içeri almadılar. Bazı afişleri içeri almamaya çalıştılar. Bunlar eleştiri içeren afişlerdi. Kötü afişler değillerdi. İnternette bant daralmasını ben de hissediyorum. Bu güvenlik amacıyla da olabilir. Gelenlerin iletişimini kesmek amacıyla da olabilir. Burada güvenlik son derece önemli. ‘Bomba ihbarı var’ diye bir laf çıktı ama böyle bir durumun olmadığını biliyoruz. İnsanların buraya gelmesini engellemeye çalıştılar. Her şey aşıldı. Bayram havasında bir miting yapılıyor. Türkiye böyle barışçıl mitinglerle kötü bir dönemi kapatacak."
Ali Mahir Başarır: Aydınlatma cihazlarımız alana alınmadı, ama bu karanlığı halk aydınlatacak
CHP Grup Başkanvekili ve Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, Beyazıt Meydanı'ndaki miting öncesi Halk TV’ye yaptığı açıklamada, miting alanına CHP’ye ait aydınlatma ekipmanlarının sokulmasına izin verilmediğini duyurdu.
Başarır, “Bakın kapkaranlık, çünkü ışıklarımızı sokmadılar. Ama onlar bu alanı kararttığını mı sanıyorlar? Hayır. Birazdan on binlerce insan telefon ışıklarıyla burayı aydınlatacak” dedi. Protestoların gerekçesi olan diploma iptaline tepki gösteren Başarır, kararın geri çekilmesi çağrısında bulunarak, “Diplomayı istiyoruz, alacağız. Cumhurbaşkanımızı seçeceğiz ve bu ülkeyi kurtaracağız” ifadelerini kullandı.
Başarır, karanlık ortamın sembolik anlam taşıdığına da dikkat çekerek, “Ne yaparlarsa yapsınlar, o güneş doğacak. Bu ülke aydınlanacak” diye konuştu.
Beyazıt Meydanı’nda öğrenci manifestosu okundu: Bu ülkede kendimize onurlu bir gelecek inşa edebilmek için buradayız
CHP'nin “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitingi kapsamında Beyazıt Meydanı’nda öğrenciler kürsüye çıkarak 11 maddelik bir manifesto okudu. Türkiye’nin dört bir yanından gelen üniversite ve lise öğrencilerinin ortak sesiyle kaleme alınan metin, halkın dikkatine “Dikkat dikkat, öğrenciler konuşuyor” çağrısıyla sunuldu.
Manifestoda, başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu olmak üzere tüm siyasi tutsakların serbest bırakılması, kayyum atanan belediyelerin seçilmiş başkanlara iade edilmesi ve işkenceye karışan polis memurları ile bu emri veren yetkililerin görevden alınması talepleri öne çıktı.
Öğrenciler, “Doğduğumuz günden beri Erdoğan’ın saray rejiminden başka iktidar görmemiş, yoksulluğun pençesinde varoluş mücadelesi vermek zorunda bırakılmış gençleriz” diyerek başladıkları bildiride, İstanbul Üniversitesi’nden ODTÜ’ye, Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Anadolu Üniversitesi’ne kadar birçok üniversite ve şehirdeki direnişlere gönderme yaptı.
Öğrencilerin dile getirdiği 11 maddelik talepler şöyle:
1- Başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere tüm siyasi tutsaklar serbest bırakılmalıdır.
2- Kayyum atanan belediyeler seçilmiş başkanlara iade edilmelidir.
3- Barışçıl protesto hakkını engelleyen ve işkenceye varan müdahalelerde bulunan polis memurları ile bu emirleri veren tüm devlet yetkilileri görevden alınmalıdır.
4- Barışçıl eylemlere katıldıkları için gözaltına alınan yurttaşlar serbest bırakılmalı, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı uygulamalara son verilmelidir.
5- Taksim, ODTÜ, Saraçhane, Kızılay ve Çağlayan dahil tüm meydanlardaki fiili toplanma yasakları kaldırılmalı, ablukalar son bulmalıdır.
6- Eğitim ve öğrenim hakkına yönelik baskılar son bulmalı, İstanbul Üniversitesi’nin diploma kararları iptal edilmeli, YÖK baskısı kaldırılmalı ve özgür-özerk üniversite talebi kabul edilmelidir. Sürgündeki öğretmenler görevlerine dönmelidir.
7- Kadın cinayetlerinin önlenmesi için İstanbul Sözleşmesi yeniden uygulanmalı, özel hayatı hedef alan ayrımcı politikalara son verilmelidir.
8- Depremde evlerini kaybeden Samandağlı yurttaşlara arazileri geri verilmeli, yaşanan haksızlıklar araştırılmalıdır.
9- Rant ve talan projesi olan Kanal İstanbul’dan vazgeçilmelidir.
10- İstanbul’u depreme hazırlamak için tutuklu İBB yetkilileri ve şehir plancıları serbest bırakılmalı, görevlerine iade edilmelidir.
11- Hukuksuz kararları alan ve uygulayan tüm hükümet yetkilileri görevlerini terk etmeli ve yargılanmalıdır.
Manifesto metninde, öğrenciler bu talepler karşılanana dek sokakları, kampüsleri ve meydanları terk etmeyeceklerini vurguladı. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olma niteliğini kaybettiği belirtilen bildiride, mevcut rejimin meşruiyetinin kalmadığı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmadığı ifade edildi.
Ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bakanların istifası ile TBMM’nin erken seçim gündemini derhal ele alması gerektiği belirtildi.
“Kaybettiğimiz tüm kadınlar, çocuklar ve emekçiler için sokaktayız” diyerek devam eden metin, şu sözlerle son buldu:
“Bu ülkenin gençleri olarak mahkûm edildiğimiz yoksulluğu, geleceğimizle oynandığını, düşünce özgürlüğümüz üzerindeki ambargoyu, anayasal haklarımızın nasıl engellendiğini görüyoruz. Bize böyle davranılmasına izin vermeyeceğiz!”
İmzacı okullar arasında şu kurumlar yer aldı:
Koç Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi, Kadir Has Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Üniversitesi, İstinye Üniversitesi, Medipol Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Atılım Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Çankaya Üniversitesi, TED Üniversitesi, ODTÜ, Hacettepe Üniversitesi, Başkent Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Dokuz Eylül Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Namık Kemal Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, 19 Mayıs Üniversitesi, Gebze Teknik Üniversitesi ile Kadıköy Anadolu, İstanbul Erkek, Vefa, Galatasaray ve Çemberlitaş Anadolu liseleri
Beyazıt Meydanı’nda 11 maddelik öğrenci manifestosu okundu:
— Independent Turkish (@TurkishIndy) May 7, 2025
"Bu ülkede kendimize onurlu bir gelecek inşa edebilmek için buradayız"
"Başta Ekrem İmamoğlu olmak üzere tüm siyasi tutsaklar serbest bırakılmalıdır"
"Rant ve talan projesi olan Kanal İstanbul’dan… pic.twitter.com/d79eQEXTde
Ekrem İmamoğlu’ndan Beyazıt Meydanı’na mesaj: Demokrasi ve adalet mücadelesi bitmeyecek
CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Beyazıt Meydanı’nda toplanan kalabalığa, Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun mesajını okudu.
İmamoğlu, mesajında şunları belirtti:
"Kıymetli hemşerilerim, sevgili İstanbullular. Meydan meydan umudu dayanışmayı, iyiliği, güzelliği çoğaltan yoldaşlarım. Bu akşam İstanbul'un tarihi meydanlarından birinde demokrasi nöbetindeyiz. İstanbul'un muhafızları olarak Beyazıt Meydanı'nı, tarihi dokusuna uygun olarak yeniden İstanbullulara kavuşturduk. Bunun için çok kıvançlıyız. Hepiniz Hoş geldiniz. Dün 6 Mayıs'tı. Tarihimizin en kara günlerinden biridir. Mustafa Kemal Atatürk'ün izinden, tam bağımsız bir Türkiye için mücadele ederken hayattan koparılan Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ı rahmetle anıyorum. Üç fidanı koparanlar, halkın tam bağımsızlık ve demokrasi talebini boğmak istiyorlardı. Bu amaçla hukuku hiçe sayıldı, iktidar sahipleri ne istiyorsa yargı ona hükmetti. Ama bu büyük adaletsizliğin vicdanlarda açtığı yara hiç kapanmadı.
Tam bağımsız demokratik Türkiye mücadelesinin ateşi hiç sönmedi. İktidar sahipleri, bu milleti sizden bizden diyerek bölmek, vatandaşlar arasına kanlı bir duvar örmek istiyordu. Adnan Menderes ve arkadaşlarıyla, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamını karşı karşıya koyup, milleti birbirine düşman etmeye çalıştılar. Uzun yıllar boyunca siyasi kamplara ayrıldık. Birbirimizin acılarını yeterince hissedemedik. Demokrasi ve adalet temelinde buluşup bir büyük dirilişi gerçekleştiremedik. Asker ya da sivil tüm darbeciler bu ayrışmadan yaralandılar. Hep bu bölünmeden güç aldılar. Bir başka 6 Mayıs da 2019 yılında bu kez bir yargı darbesiyle karşı karşıya kaldık. İstanbulluların iradesini beğenmeyenler, seçimi iptal ettiler. Sandıktan bizim çıkmadığımız sandık geçerli sayılmaz dediler. Ama 23 Haziran'da demokrasi ve adaletten taviz vermeyen milyonlar sandıkta birleştiler ve yargı darbecilerine hep birlikte büyük bir demokrasi tokadı attılar."
2024 seçimleri, Türkiye'nin geleceğini milletin sandıkta gerçekleştirdiği demokrasi ve adalet ittifakının belirleyeceğini ortaya koydu. Milletimizin bize gösterdiği teveccüh, iktidarı korkuttu. Bu sebeple siyasi tarihimize kara bir leke olarak kalacak olan operasyonlara başladılar. Önce 30 yıllık diplomamı savcılık baskısıyla, yetkisiz bir kurula iptal ettiler. Ardından da dün yine hukuksuz bir girişimle sistemden sildirdiler.
Tarihimizde hiçbir siyasetçi, rakibinden bu kadar çok korkmamıştır. Tekrar ediyorum. Cumhuriyet tarihimizde hiçbir siyasetçi rakibinden bu kadar çok korkmamıştı. Hiçbir siyasetçi, rakibinin korkusundan bu kadar hukuk ve ahlak dışı işlere tevessül etmemiştir. Tarihimizde, hiçbir siyasetçi korktuğu rakibini saf dışı bırakmak için devleti ve hukuku bu kadar ayaklar altında almamıştır.
Devletin verdiği resmi diplomanın siyasi amaçlarla, zorla hukuku çiğneyerek geçersiz saydığı bir ülkede altında devletin imzası, mühürü olan bütün belgeler değerini yitirir. En başta Türk liramız değerini yitirir. Paramız işte bu yüzden pul oldu. Türkiye Cumhuriyeti devletini kendi kişisel mülkü sanan bir şahıs devletimizin verdiği belgeleri, kendi siyasi ikbali için gerektiğinde geçersiz ilan edebildiği için paramızın kıymeti de düşüyor. Böyle giderse, paramızın değeri daha da düşecek. Çünkü devleti milletin koruyucusu değil, milletin kazanılmış haklarına karşı bir konumda tutmak istiyorlar.
Vesayetçilerle siyasetçiler arasında çok temel bir fark vardır. Siyasetçiler, milletin gözü önünde olmaya, rakipleriyle milletin önüne çıkmaya can atarlar. Rakipleriyle sandıkta yarışmak, milletin huzurunda canlı yayınlarda tartışmak isterler. Çünkü gerçek siyasetçiler millete saygı duyar, milletin fikrini esas alır, milletin fikrini kendi fikirlerini anlatarak etkilemeye çalışır. Vesayetçiler ise siyasi rakipleriyle milletin önünde yüz yüze gelmekten korkar, kaçarlar. Siz hiçbir vesayetçiyi televizyonlarda siyasi rakibiyle milletin önünde tartışırken gördünüz mü? Göremezsiniz. Darbeciler, siyasi rakipleriyle ancak yargı ve polis aracılığıyla muhatap olabilirler; rakiplerinin karşısına çıkmaya ne akılları yeter ne yürekleri. Beni Silivri’de bir hücreye kapattılar ama hâlâ benden ödleri kopuyor.
Günlerdir, “Benim mahkememi televizyondan canlı yayınlayın, millet gerçekleri görsün.” diyorum; tek kelime edemiyorlar. “Tabii yayınlarız.” da diyemiyorlar, “Asla yayınlanamaz.” da diyemiyorlar. Susup kalıyorlar. Çünkü bunlar artık siyasetçi değil; bunlar vesayetçi… Bunlar, milletin gözü önünde olmaktan korkarlar; bunlar her işlerini milletten gizli yapmak isterler.
Seçimi çaldılar. Diplomayı çaldılar. Özgürlüğü çaldılar. 60 milyar doları yaktılar. Ama şunu unutmayın: Millet, tüm vesayetçilerden, darbecilerden büyüktür. Acı çekeceğiz, bedel ödeyeceğiz ama umudumuzu hiç kaybetmeyeceğiz. Güler yüzümüzü hiç soldurmayacağız. Tam bağımsız, demokratik Türkiye için genç ömrünü ortaya koymuş evlatlarımıza, 19 Mart’ta Beyazıt’tan Saraçhane’ye korku dağlarını yıkarak gelen, o günden beri meydanlarda demokrasiye, geleceklerine sahip çıkmak için… Gençlerimize sözümüz var: Bu ülkeye adalet gelecek. Bu ülkeye özgürlük gelecek. Bu ülkeye eşitlik gelecek.
Ve her şey çok güzel olacak. Her şey çok güzel olacak.
Ekrem İmamoğlu, Silivri Zindanı."
Özgür Özel: Diplomasız Erdoğan'ı bu meydan sorguluyor
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Beyazıt Meydanı’nda düzenlenen “Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinginde yaptığı konuşmada, tutuklu bulunan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'na destek mesajları verdi, iktidarı sert sözlerle eleştirdi.
Konuşmasında, meydanı dolduran kalabalığa seslenen Özel, gençlerin iradesine ve kararlılığına vurgu yaptı:
“İstanbul Üniversitesi’nden mezun, sizin görevlendirdiğiniz ve haksızca tutuklanan Ekrem İmamoğlu da sizin o gözlerinizdeki ışıltıya güveniyor” diyen Özel, Beyazıt Meydanı’nın İmamoğlu’nun çabalarıyla halka yeniden kazandırıldığını hatırlattı. “Bu 40 bin metrekarelik alan gençlerin talebiyle yeniden halkın oldu” dedi.
Özel, miting alanının karanlık bırakıldığını belirterek, “Bu coşkuyu gölgelemek isteyenler meydanı aydınlatmamıza bile izin vermedi. Ama biz telefon ışıklarıyla bu karanlığı yırtarız” dedi.
Konuşmasının sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın diplomasına yönelik tartışmalara da değinen Özel, “200 bin genç toplanmış, senin diplomanı sorguluyor. Diplomasız Erdoğan! Sayın Erdoğan, diploma öyle sorgulanmaz, böyle sorgulanır!” ifadelerini kullandı.
Özgür Özel, konuşmasının devamında şunları söyledi:
"19 Mart darbesine giriştiklerinde, ne olacaksa bu akşam olacak dediğimizde ve darbenin hedefinde olan kayyım atamanın peşinde olanların hedefinde olan, Saraçhane'nin önüne tüm İstanbul'u davet ettiğimizde onlar, bir araya gelmeyi, toplanmayı, yürümeyi yasakladılar. Onlar vapurları iskelelere bağladılar, metroları kapattılar, tarihi yarım adaya gelen bütün köprüleri kaldırdılar. Otobüsleri 10 kilometre sokmadılar. Ve şunu biliyorduk, bir şey olacaksa bu akşam olacak. İşte o gün bu meydanda olanlar oldu. Darülfünun, İstanbul Üniversitesi önündeki barikatları yıkarak Saraçhane'ye geldi, Saraçhane'yi kurtardı. Onların cesaretinin ve bu yüce çatının kim kötülüklere, kim hatalara alet ederse etsin, hangi beceriksiz eller, bu kadim kurumun geleneğini kirletmeye çalışırsa çalışsın, İstanbul Üniversitesi başkadır, işte buradadır.
"Kimse bizi ezmeye kalkmasın"
Bir gün Ankara'dan İstanbul'a atanan buraya gelen ve eski görevi bir siyasi görev olan birisi tarafından o operasyonlar başlatılınca sordular nedir bu diye... Dedim ki bu yapılanları belediye başkanlarımızı alıp da içeriye tıkmaları, bu kayyum atamaları, bu İstanbul'un iradesine saldırmayı bize savaş ilanı kabul ediyorum. Çünkü biz barışçıyız ama uysallığımıza, iyi niyetimize, yüreğimizin temizliğine, aklımızın iyiliğine güvenip de kimse ama kimse bizi ezmeye kalkmasın.
"Birileri bizleri kavgaya davet etti, davetleri kabulümüzdür"
Eğer bizi kavgaya davet ederseniz o zaman işler değişir. Birileri bizleri kavgaya davet etti, davetleri kabulümüzdür. Biz nasıl bilirsek hep bir ağızdan gülmesini, biliriz öylece yaşamasını, öylece ölmesini. Hepimiz birimiz için, birimiz hepimiz için. Buraya, bu kapının önüne bütün Türkiye'den diploma almaya geliyorlar. Biz de bugün buraya alın teri ile alınmış, haksızlıkla saldırılmış bir diplomayı geri almaya geldik.
"Seçim zamanı gelince Tayyip bey çıkıp diyor ki; CHP'ye, muhalefete, solculara oy vermeyin"
Seçim zamanı gelince Tayyip bey çıkıp diyor ki "Aman ha CHP'ye, muhalefete, solculara oy vermeyin. Gelilerse bayrağı indirecekler, ezanı dindirecekler, vatanı böldürecekler.' Seçim geliyor geçiyor. Müezzin abimin promosyonunu yine Özgür Özel konuşuyor. Al sana Tayyip Erdoğan. Her mücadelenin yanında olan CHP ve bu meydanda onurla, gururla bayraklarını kaldıran muhalefet partileri, burada bizimle birlikte olanlara, sendikalara, tüm ilçelerden gelen genç üyelerine selam olsun. Hoş geldiniz, şeref verdiniz, mücadelemize güç verdiniz.
"Sana bir katili yolluyorum, diyor evladına acımamış, sana mı acıyacak"
Bu mücadeleden korkanlar, muhalefet evine dönsün isteyenler, asla ve asla teslim olmayacağımızı görünce, bize bir mektup yazdılar. Mektubu da eli kanlı bir evlat katiliyle yolladılar. Şunu söylüyorlar, bak diyorlar, kafamızı bozarsanız, direnmeye devam ederseniz, bak ne yapıyorum. Sana bir katili yolluyorum. Onun şimdiki çıplak ellerini, senin gözüne kadar getiriyorum, bu diyor evladına acımamış, sana mı acıyacak. Bu diyor bir çocuğunu değil ikisini öldürmüş. İki kere düşün, aklını balına topla diyor. Ve diyor ki bundan sonra biz planımızı uygulayacağız, Türkiye'nin geleceğine biz karar vereceğiz, siz boyun eğeceksiniz. İşte o mektuba bir cevap vermek icap ediyordu. Mektubu, aldım, okudum, anladım ve mektuba cevabım Beyazıt meydanıdır.
"Eğer AK Partilinin birinin kızıysan o zaman 16 yıl önceki işlem zaman aşımı oluyor"
Eğer AK Partilinin birinin kızıysan o zaman 16 yıl önceki işlem zaman aşımı oluyor. Eğer Erdoğan'ın rakibiysen 31 yıllık işlem gelip buradan iptal oluyor. Buradan yargı mensuplarına açık bir çağrıda bulunuyorum. Biz bu hukuksuzluğa karşı elbette hakkımızı arayacağız. Gerekli davaları açtık, açacağız. Tüm yargı mensuplarına sesleniyorum. Bu millet vereceğiniz doğru kararların namuslu kararların, hukuki kararların arkasında duracaktır. Biz sizden bir şey, bir ayrıcalık değil sadece tarafsızlık ve eşitlik bekliyoruz. Hukuktan yana tavır almanızı bekliyoruz ve geçmişte haksızlık, hukuksuzluk yapanların iktidarın sözüyle cübbesine düğme dikenlerin, iktidar için karar verenlerin bir gece nasıl kaçtığını unutmadık. Bu ülkede doğru, dürüst, adil karar verenler başı açık, anlı dik, ömürlerinin sonuna kadar bu kararın gururunu yaşayacaklar. Ama Erdoğan'ın sırf rakibi oldu diye bu kul hakkını yiyenlere geçit verenler ömürleri boyunca bu yükü sırtlarında taşıyacaklar."
Independent Türkçe